İşte, 'Yoktur' dedikleri Sevr'in belgeleri!

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Türk Tarih Kurumu’nun “Sevr diye bir andlaşmanın mevcut olmadığı, zira imzalanmadığı ve tanınmadığı” iddiasını değerlendiriyor

İşte, 'Yoktur' dedikleri Sevr'in belgeleri!
12 Ağustos 2018 - 13:42

HaberHabertürk yazarı Murat Bardakçı, Türk Tarih Kurumu’nun “Sevr diye bir andlaşmanın mevcut olmadığı,Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Türk Tarih Kurumu’nun “Sevr diye bir andlaşmanın mevcut olmadığı, zira imzalanmadığı ve tanınmadığı” iddiasını değerlendiriyor: Sevr, İstiklâl Savaşı’nın galibiyetle sonuçlanıp Lozan’ın imzalanmasına kadar üç sene boyunca bütün şiddeti ile uygulanmıştır, üstelik sekiz adettir ve mevcut olmadığı iddiası ...

Kaynak:çiliğinin ciddiyetini ayaklar altına alan bir saçmalamadan ibarettir!zira imzalanmadığı ve tanınmadığı” iddi

Tarihî meselelerde senelerden buyana ortaya attığımız ama gerçeklerle hiçbir alâkası bulunmayan tuhaf iddialara, tarihi ideolojilere kurban etme uğruna ardarda sıraladığımız saçmalıklara ve düşünmeden konuşanların sarfettikleri garip sözlere bu hafta bir yenisi ilâve edildi: Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, “Sevr diye bir andlaşmanın mevcut olmadığı, zira imzalanmadığı ve tanınmadığı” iddiasında bulundu.

Türk Tarih Kurumu, Sevr’in bundan böyle okullarda “andlaşma” değil, “belge” diye öğretilmesi için çalışacakmış, zira ortada “Sevr” diye bir andlaşma mevcut değilmiş, gerçi bir belge varmış ama bu belge “andlaşma” olamazmış!

 

 

Hoppalaaaa!

Tamam, uğradığımız mağlûbiyetlerden bahsetmek âdetimiz değildir, hatâlarımızı değerlendirmek için bile olsa yenilgilerimizi hatırlamamaya çalışırız, meselâ 1071’in ve 1922’nin Ağustos’unda kazandığımız Malazgirt ile Başkumandanlık Meydan Muharebeleri’ni düşünüp Ağustos ayının “zaferler ayı” olduğunu söyleriz ama 10 Ağustos 1920’de tarihimizin en büyük felâketlerinden biri olan Sevr Andlaşması’nı imzalamak zorunda kaldığımızdan pek bahsetmeyiz.

Bu sene bu tuhaf âdetimizi bir tarafa bıraktık, Türkiye’nin akademik tarihçilikte en önemli müessesesi olan Türk Tarih Kurumu’nun başkanı tarihimizin en ağır utanç belgesi olan Sevr Andlaşması’ndan bahsetti ama işte böyle, yani “Sevr andlaşma değildir, uygulanmadığı için sadece bir belgedir” diyerek!

 

 

Bizim için bir züll olan Sevr’in uygulanması, hem de en ağır şekilde uygulanması ile alâkalı belgelerden bazılarını aşağıda nakledeceğim ama önce, Sevr hakkında sık yapılan bir hatayı düzelteyim:

Sevr Andlaşması’nı Damad Ferid Paşa’nın imzaladığı şeklinde yaygın bir kanı mevcuttur ama andlaşmanın altında Ferid Paşa’nın imzası yoktur! Ferid Paşa andlaşmanın imzalanması sırasında sadrazamdır, yani başbakan idi ama delege değildi; dolayısıyla andlaşmaya imza koymamıştı. Sevr’i Türkiye adına imzalayanlar üç kişiydi: O zamanlar “Meclis-i Ayân âzası” yani “senatör” olan Hâdi Paşa ile şair Rıza Tevfik ve Türkiye’nin İsviçre’deki ortaelçisi Reşad Halis Beyler...

 

 

Sevr Andlaşması’nın imza töreni: Hâdi Paşa metni imzalıyor.

Ankara İstiklâl Mahkemesi, Sevr’in imzalanmasından bir buçuk ay sonra, 1920’nin 7 Ekim’inde andlaşmayı imzalayan bu üç kişiyi önce “vatana ihanet” gerekçesi ile gıyaplarında idama mahkûm etti, her üçü de daha sonra 150’likler listesine alınıp vatandaşlıktan çıkartıldılar ve Türkiye’ye girişleri yasaklandı. Sevr’in imzalanmasından önce 22 Temmuz 1920’de Yıldız Sarayı’nda toplanan, başkanlığını bizzat Sultan Vahideddin’in yaptığı ve andlaşmanın imzalanıp imzalanmaması hususunu görüşen Saltanat Şûrâsı’nda andlaşmanın kabulü lehinde oy kullananlar da Lozan Andlaşması’ndan sonra şayet hâlâ görevde iseler vazifelerinden azledildiler ve emeklilik hakları da iptal edildi.

 

 

Sevr’in Osmanlı Arşivi’nde bulunan Fransızca matbu nüshası (HR.SYS.2307/12).

UNUTMAYALIM: SEVR, TAM BİR UTANÇ BELGESİDİR!

Hâdi Paşa, Rıza Tevfik ve Reşad Halis Beyler’in imzaladıkları metin, andlaşmadan ziyade güçlü bir memleketin çıkarttığı bir sömürge yasasını andırır; getirdiği askerî, siyasî ve malî hükümlerin yanısıra bir barış andlaşmasında bulunmaması gereken bazı garip maddeleriyle, müttefiklerin Türkiye’ye “medenileştirilmesi gereken geri kalmış bir topluluk” gibi baktıklarını da gösterir. Andlaşmada, “Türkiye’nin tren vagonlarını sürekli fren aygıtının işlemesine engel olmayacak biçime sokması” (madde: 358), “kazı yapma iznini yalnız yeterli arkeoloji deneyimi olduğu konusunda güvence gösteren kişilere vermesi” (madde: 421, ek: 7), “Ağustos 1914’ten önce elde edilmiş tarihi eserleri iade etmesi” (madde: 422), “beyaz kadın ticaretini yasaklayıp önlenmesi” (madde: 273/6), “müstehcen yayınları yasaklanması” (madde: 273/7) ve “tarıma yararlı kuşları korunması” (madde: 273/11) gibisinden ancak sömürge idarelerinde rastlanabilecek yaptırımlar da vardır.

 

 

Şimdi bu utanç verici maddeler ve daha da önemlisi, Sevr’in Türkiye’yi paramparça etmiş olması ve hükümlerinin İstiklâl Harbi sayesinde ortadan kaldırılması bir tarafa bırakılıyor ve “Sevr andlaşma değildir, onaylanmadığı için geçerliliği yoktur, sadece bir belgedir” deniyor!

Bu iddia, ayıptan da öte bir cür’ettir!

 

 

Sevr’in Osmanlı Arşivi’nde bulunan resmî Türkçe tercümesinin bir sayfası (Osmanlı Arşivi, HR.SYS.2310/5).

TASDİK ETMEDİK AMA HERŞEYİ İLE UYGULANDI!

Kaynak:https://www.haberturk.com/iste-yoktur-dedikleri-sevrin-belgeleri-haberturk-yazari-murat-bardakci-yazdi-2099686

asını değerlendiriyor: Sevr, İstiklâl Savaşı’nın galibiyetle sonuçlanıp Lozan’ın imzalanmasına kadar üç sene boyunca bütün şiddeti ile uygulanmıştır, üstelik sekiz adettir ve mevcut olmadığı iddiası Türk tarihçiliğinin ciddiyetini ayaklar altına alan bir saçmalamadan ibarettir!türk yazarı Murat Bardakçı, Türk Tarih Kurumu’nun “Sevr diye bir andlaşmanın mevcut olmadığı, zira imzalanmadığı ve tanınmadığı” iddiasını değerlendiriyor: Sevr, İstiklâl Savaşı’nın galibiyetle sonuçlanıp Lozan’ın imzalanmasına kadar üç sene boyunca bütün şiddeti ile uygulanmıştır, üstelik sekiz adettir ve mevcut olmadığı iddiası Türk tarihçiliğinin ciddiyetini ayaklar altına alan bir saçmalamadan ibarettir!

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum