İran'ın Dini ve Mezhebi Azınlıkları (Tanımlar, Haklar)-(Bölüm 1) - Yazar: Manas Çamlı

İran'ın Dini ve Mezhebi Azınlıkları (Tanımlar, Haklar)-(Bölüm 1) - Yazar: Manas Çamlı
21 Kasım 2020 - 15:35

Giriş

    İran coğrafyası tarih boyunca çok mezhepli, çok kültürlü ve çok etnikli bir  yapıya sahip olmuştur. Bu mezhepsel ve etniksel çeşitlilik, İran coğrafyasında İslam dini mensuplarının çoğunlukta olmasıyla birlikte, dinler ve mezhepler arası etkileşim ve hoşgörü konusunda önemli bir fırsat oluşturmasıyla birlikte, tarihin bazı dönemlerinde kışkırtmalara ve çekişmelere de neden olmuştur. İran’da, “Şuubiyye” hareketiyle başlayan ve Pehlevi rejimi döneminde devam eden, Fars ve Şii olmayan toplumlara yönelik asimilasyon siyaseti, yönetim tarafından İran İslam devriminden sonra da  kararlılıkla devam ettirilmiştir. İran’da son 90 yılda ulus devlet kurma çabaları doğrultusunda tek dil, tek din ve tek kültür sloganlarıyla yürütülen asimilasyon siyaseti, Pehlevi Rejimi’nin ve İran İslam Cumhuriyeti’nin esas politikası olarak sürdürülmektedir.  İran İslam devriminden hemen sonra İran anayasası yeniden yazılmış  ve düzenlenmiştir.  Bu yasa,  Kuran ve Şii fıkhını ve İslam devrim lideri Humeyni’nin görüşlerini ve onun dinler, mezhepler ve etnikler konusunda açık beyanlarını esas alarak,  sadece Hristiyan, Yahudi(kelimi) ve Zerdüşti dinlerini resmi din olarak kabul etmektedir. İslam dininin başka mezheplerini de kanun çerçevesinde resmiyette tanımış ancak başka dinleri ve inançları varolan anayasaya dayanarak hiçbir koşulda resmi olarak kabul etmemiş, hiçbir şekilde faaliyetlerine ve ibadetlerini yapmalarına izin vermemekle birlikte, zaman zaman haksız tutuklamalar, hapisler ve idamlar uygulanmıştır. Bu tutumlara da devam edilmektedir.

    Bu makale, İran toplumunda tüm zorluklara ve olumsuzluklara rağmen varolan dinlerin ve mezheplerin nüfus gerçeğini ve mezheplerin İran’ın çeşitli bölgelerindeki dağılımını ve İran anayasasında Şii Fıkıh’a dayanarak, İran İslam yönetiminin bu kesimlere bakışı, gerçekçi verilere dayanarak araştırılmıştır.

1- İran’da Dini ve Mezhep Azınlıkların Nüfusu

    İran istatistik merkezinin 2006 ve 2011 yıllarında yaptığı nüfus sayımı sonuçlarına göre, İran nüfusu 2006’da 70.495.782 kişi ve 2011 yılında ise 70.495.782 kişi olarak belirlenmiştir.(İran istatistik kurumu nüfus sayımı 2011: S. 19)

İran istatistik kurumu verilerine göre Müslüman ve dini azınlıkların 2006 ve 2011 sayımlarına göre nüfusu:

Dini Azınlıklar

Bu veriler, yakın tarihte yönetim tarafından  dinler konusunda kamuoyuyla paylaşılan neredeyse tek istatistik sonuçtur.

    Görüldüğü gibi İran yönetimi, etnik nüfus sayımının sonuçlarının paylaşılmaması konusunda gösterdiği hassasiyet ve gizliliği, dinler ve mezhepler konusunda da gösteriyor. Verilere dikkatle baktığımız zaman son iki verinin toplamından elde edilen sayıda 2006 yılında 259.551 ve 2011 yılında 315.096 nüfuslu bir toplumun Müslüman ve resmi olan dinler dışında kalmış ve belirsiz bir tanımla “başka dinler” ve “inançlarını söylemeyenler” olarak belirtilmiştir. Bir başka konu da  Müslüman nüfus içinde değerlendirilen Şii olmayan mezhep mensuplarıdır. Yine İran yönetimi tarafından her zaman olduğu gibi, siyasi ve güvenlik nedenlerinden dolayı açıklanmamaktadır. Görüldüğü gibi dini ve mezhepsel azınlıklar konusunda sadece nüfus belirlenmesi o kadarda kolay bir iş değildir. Bu yüzden resmi olmayan istatistiklere ve İran içinde ve dışında faaliyet yapan çeşitli dinlere mensup toplulukların verilerini ve beyanlarını da dikkate almak kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

2-İran’da Din ve Mezhep Azınlıkları

 2-1 İran Anayasasında Resmi Din ve Mezhep Azınlıkları

    İran İslam devriminden sonra, yeniden yazılan İran anayasası doğrultusunda birkaç maddede, İran’da İslam dininin Şii olmayan birkaç mezhebini ve 3 esas başka dini,  din ve mezhep azınlığı olarak tanımlıyor. Anayasanın 12. Maddesine göre İran’ın resmi dinini İslam dini ve Caferi Şii olarak belirledikten sonra bunun sonsuza kadar değişemeyeceğinin altı çizilmiştir. Aynı maddede(12.madde) İslam dininin ve  başka mezheplerin de tam saygı göreceklerini belirterek,  bu mezheplerin özgürlük alanlarını da şu şekilde açıklamaktadır:

    “Bu mezheplerin mensupları, mezhep merasimlerinde kendi fıkıhları çerçevesinde özgürlerdir. Eğitim ve öğrenimde, özel alanlarda(izdivaç- boşanma- miras- vasiyet) ve mahkemelerdeki davalarında resmi olarak tanınırlar”(İran Anayasası: Madde 12). Bu mezhepler aynı maddede, Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli ve Zeydi olarak açıklanmaktadır.

  Dini azınlık olarak, anayasanın 13.maddesinde, sadece üç dini gruba yasalar çerçevesinde dini özgürlük tanınmıştır. Bu maddede şöyle yazmaktadır: “Zerdüşti, Kelimi ve Hristiyan olan İranlılar, yasalar çerçevesinde kendi dini merasimlerini yapmakta özgür bırakılmışlardır ve özel alanlarında,  dini eğitimlerinde kendi ayinlerine uygun  davranabilirler”(İran Anayasası: Madde 13). Görüldüğü gibi anayasanın 12. Ve 13. Maddelerinde özgürlük tanınan İslam dışı dinler ve Şii mezhebi dışında İslami mezhepler açıkça belirtilmiştir, ancak İran’da bunların dışında başka İslami mezhepler, dinler ve inançlar da yaşamaktadır.  

2-2 İran’da Resmi Tanınan Dinler

2-2-1 Hristiyanlık: İran Hristiyanlarının nüfusu 2006 ve 2011 yıllarında, İran istatistik kurumu tarafından yapılan nüfus sayımı verilerine göre, 109,415 ve 117.704 kişi olarak belirlenmiştir.  Fakat Hristiyan mensupları İran’da iki kola ayrılmaktadır ve İran devleti tarafından da böyle tanımlanmaktadırlar.

Ermeni: Ermeniler, İran’da dini azınlık sayılmalarının yanı sıra etnik azınlıkta sayılmaktadırlar. 16. Asırdan itibaren İran’ın merkezine doğru parça parça göçlerle gelen Ermeniler, önce Süryaniler kilisesine bağlanmışlardır. Ortodoks kilisesi ile inanç bakımından aynı olan Ermeni kiliseleri İran’ın üç büyük şehrinde bulunmaktadır.     

 Ermeni toplumunun bir kısmının Katolik ve Protestan mezheplerini kabul etmeleriyle birlikte kendi Katolik ve Protestan kiliselerini de kurmuşlardır.

İran Ermeni kilisesi, iki büyük Ermeni kilisesine tabidir. Biri Ermenistan’da bulunan Açmiyadzin kilisesidir.  İkincisi ise Lübnan’da bulunan Antelyas kilisesidir.

Ermeni toplumunun İran’ın üç büyük şehrinde  Tahran, İsfahan ve Tebriz’de merkez kiliseleri bulunmaktadır. Ama ilaveten Ermeni toplumu İran’da devlet tarafında tahsis edilen geniş, kültürel, sportif ve toplumsal olanaklara sahiplerdir.

Kiliseler: İran’da toplam kilise sayısı yaklaşık 250 kilisedir. Bu 250 kiliseden 200’ü Ermeni kilisesidir. Sadece Tahranda 50 kiliseleri bulunan Ermenilerin, İran’da toplam nüfusu 90,000 ile 100,000 arasında değişmektedir.

Yayın Organları: İran devletinin de yardımı ile Ermeni toplumu kendi dillerinde ve kültürlerinde dergiler, gazeteler ve yayınlar yapmaktadırlar.  Yayınladıkları en eski dergi, Tahran’da yayımlanan 60 yıllık bir dergidir.

Ermeniler İran Parlamentosunda: Az nüfuslarına bakmayarak, parlamentoda iki milletvekilleri bulunmaktadır. Biri güney Ermenilerin milletvekili olarak diğeri ise kuzey Ermenilerin vekili olarak devrimden sonra günümüze kadar devam etmiştir.

İran anayasasının 64. Maddesi gereği Ermeniler’in İran parlamentosuna iki milletvekili seçme ve gönderme hakları bulunuyor.

Okullar: Ermenilerin İran’da yaklaşık 50 okulu bulunuyor. Bu okullar İran devletinin doğrudan aktardığı bütçeyle Ermeni toplumunun eğitiminde kullanılıyor.  Bu okullarda Ermeniler ana okuldan itibaren kendi dillerinde ve kendi dini ve inançları doğrultusunda eğitim görüyorlar. Ülkenin başka kesimlerine ait olan çocukların bu okullarda okumaları yasaktır ama Ermeniler’in  kendi okulları dışında başka okullarda okumaları yasak değildir. İran’ın neredeyse tüm üniversitelerinde Ermeni Dili ve Edebiyatı bölümü bulunmaktadır.

Doksan bin Ermeni toplumunun, İran’da yaklaşık 50 adet kültürel-sportif dernekleri bulunmaktadır. Bu dernekler doğrudan devletin bütçesiyle kurulmuş ve bu topluma hizmet vermektedir. Ermenilerin İran’da özel mezarlık ve yaşlılar evi de bulunmakta dır.

  Aşuri: Aşurǐ’ler ve ya Asurǐ’ler milattan önce Mezopotamya’da, şimdiki Irak, Arabistan ve İran’da yaşamışlardır. Günümüzde Hristiyan dinine bağlı olarak bilinen Aşürǐ’ler, İran, Irak ve  Amerika birleşik devletlerinde dağılmışlardır. Nüfusları bir milyon beş yüz bini geçmez. İran’da yaklaşık 30,000 kişilik bir nüfusa sahip olan bu toplumun 65 adet kilisesi bulunuyor. Bu toplumun esas kilisesi doğu Aşur kilisesi olarak bilinmektedir ve inanç bakımından Ortodoks kilisesi ile aynıdır.

Otuz bin kişilik Aşur toplumunun  İran parlamentosunda bir adet milletvekilleri bulunmaktadır.  Bununla birlikte kendilerine özel devlet bütçesiyle ayakta olan okulları ve yaklaşık 20 adet sportif-kültürel dernekleri vardır(İran Aşüri’ler derneği resmi internet sitesi: www.motva.ir)

2-2-2 Zerdüştǐ: 20,000 nüfusu olan Zerdüşt toplumu Ahuramezda’ya inanırlar ve İran anayasasında daha öncede belirtildiği gibi yasal haklara sahiplerdir. Kendi mabetlerinde dini merasimlerini ve ayinlerini yapmakta olan bu azınlık kesimin kendilerine ait  özel okulları da bulunmaktadır(Tahran zerdüşti’ler derneği resmi internet sitesi: www.t-z-a.com)   

2-2-3 Kelimi(Yahudi): İran Yahudileri aynı zamanda Kelimi ismini de kullanıyorlar. İran Yahudilerinin, 2500-2700 yıl önceden İran topraklarında var oldukları tahmin ediliyor. 2. Meşrutiyet devrinde İran meclisinde bir adet milletvekilleri bulunan Kelimiler, İran İslam devriminden sonra da bu hakka  İran parlamentosunda sahiplerdir.

2006 yılında “İran İstatistik Araştırma Merkezi’nin”  nüfus sayımına esasen, Kelimilerin İran’daki nüfusu 9.252 kişi olarak kayıt edilmiştir ancak 19. Yüzyıldan bu yana sürekli göç veren bu dini azınlığın nüfusu azalmakta ve değişmektedir. “Tahran Kelimiler Derneği” başkanı “Homayun Nejefabadi’nin” 2013 yılında Beyrut’ta basılan “Elnihar” gazetesi ve aynı zamanda İran gazetesinde yayımlanan beyanatının bir bölümünde, İran Kelimi(Yahudi) nüfusunun 300 bin ile 350 bin arasında olduğu söylenmektedir.  Bu sayının yaklaşık 250 bininin İsrail’e göç ettiğini, 80 bin kişinin Amerika Birleşik Devletleri’ne göç ettiğini ve sadece 10 bin kişinin İran’da yaşadığını bildirmektedir.. Nejefabadi’nin dediğine göre, İran Kelimileri daha çok Tahran, İsfahan ve Şiraz kentlerinde yaşamaktadırlar.

Aynı derneğin resmi internet sitesinde, İran’da yaşayan Kelimilerin nüfusu sadece Tahranda 15 bin kişi ve Şiraz’da 10 bin  ile 12 bin kişi olarak yazılmıştır.

İran Yahudilerinin 19. yüzyılda Hindistan üzerinden Amerika’ya göç ettikleri biliniyor. Anlaşıldığı üzere bu göç dalgası, İran devriminden sonra yoğun bir şekilde devam etmiştir.

İran Kelimileri, Ermeni toplumu kadar olmasa da, kendilerine özel sadece Tahranda 16  adet kiliseleri(Yahudilerin mabedi)  bulunuyor, bu sayı İsfahan’da yaklaşık 14 adettir. İran’da Kelimilerin çeşitli toplumsal-siyasi ve hukuksal durumlarını, bu cemiyetin üç mercisi üstlenmektedir.

1-Kelimilerin dini mercisi

2-Kelimilerin İran İslam Cumhuriyeti Parlamentosu’nda tek milletvekili

3-Tahran Kelimiler Derneği başkanlık şurası

İran Kelimilerinin, kendilerine ait olan  kiliselerinden başka, özel okulları, kültür dernekleri,  üniversite öğrencileri ve kadın birlikleri, kütüphane ve özel et marketleri, yaşlılar evi ve hastaneleri bulunmaktadır. Kelimi toplumunun İran’da kendi cemiyetlerine özel yayınları, dergileri ve gazeteleri vardır. Bunlardan en önemlileri Tamuz dergisi ve “Ofoge Bina”dergisidir(Tahran Kelimi’ler derneği resmi vebsitesi: http://www.iranjewish.com/Home.asp)   

2-3 Şii Olmayan İslami Mezhepler

Hanefi: Hanefilik İslam dininin dört Sünni mezheplerinden biridir. Bu mezhep ismini kurucusundan almaktadır. Hanefi mezhebinin kurucusu “Ebu Hanife Numan Bin Sabit’tir”. Ehlisünnetin dört esas mezhepleri içinde Hanefilik mezhebi en büyük nüfusa sahiptir. Hanefiler en çok Afganistan, Pakistan, Çin, Balkanlar, Hindistan, Endonezya, Malezya ve  Orta Asya’da bulunmaktadırlar. İran’da ise İran’ın kuzeydoğu, doğu ve güneydoğusunda yaşamaktadırlar.(Gadyani Abbas, İran dinleri ve mezhepleri tarihi 2002: S 282)

Şafii: Ehlisünnetin esas dört mezhebinden biri de Şafii mezhebidir. Bu mezhep ismini kurucusu “Ebu Abdullah Mehmet İdris Şafii’den almıştır. Hicri 150 yıllarında Gazze’de doğan İmam-ı Şafii, Hanefi ve Maliki mezheplerinden esinlenerek Şafii mezhebinin esaslarını koymuştur. Bu mezhepte hadislerden geniş bir şekilde yararlanmıştır (Gadyani Abbas 2002: S 283).

Hanbeli: Henbeli mezhebi Ehlisünnetin dört büyük mezheplerindendir  ve fıkıh’a dayanmaktadır. “Ebu Abd-u Rahman Ahmet bin Henbel bu mezhebin kurucusudur. Bin Hanbel hadislere çok önem vermektedir. Sadece Kuran ve İslam peygamberinin hadisleri esasında hareket etmiştir. Hicri 241’de vefat etmiştir (Gadyani Abbas 2002: S 284).

Maliki: Maliki mezhebi İslam dininin dört ehlisünnet mezheplerinden biridir.  Fıkıh’a dayalıdır ve ismini kurucusu olan “Ebu Abdullah Malik bin Üns’den” almaktadır. Ebu Abdullah hicri 90-95 yılları arasında Medine şehrinde doğduğu tahmin ediliyor ( Gadyani Abbas 2002: S 282).

Zeydiye: Zeydiye Şii mezhebinden ayrılmıştır. İsmini Zeyd bin Ali bin Hüseyin’den almış ve Şii fırkaları içinde Ehlisünnete en yakını olarak bilinmektedir. Zeydiler, 12 imama inanan Caferi Şii’lerin aksine, beşinci imam olarak Zeyd bin Ali’ye inanıyorlar. Ama “Ali bin Abitalip”, “Hasan bin Ali”, “Hüseyin bin Ali” ve “Ali bin Hüseyin’i” de, Caferiler gibi imam olarak kabul ediyorlar. Fıkıh olarak Hanefi mezhebine yakındırlar. İslam coğrafyasının hemen hemen her noktasında bulunan Zeydiler hicri tarihiyle üçüncü asırda Yemen’de devlet kurabilmişlerdir. Ama Marakiş ve İran’ın Gilan ve Teberistan bölgesinde de 60 ile 200 yıla kadar devlet kurmayı başarmışlardır (Gadyani Abbas 2002: S 266).

……
Yazar: Manas Çamlı

Tebriz Araştırmaları Enstitüsü

tebaren.org

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum