İnönü'nün imkansızı başaran dış siyaseti

İnönü'nün imkansızı başaran dış siyaseti
02 Kasım 2020 - 19:04
1938-1948 insanlık adına dehşet dolu bir on yıl oldu;

milyonlarca asker ve milyonlarca sivilin dünyanın dört bir yanındaki cephelerde dondurucu soğuklarda, kızgın çöllerde, sahillerde, şehirlerde ve gaz odalarında can verdiği, korkunç boyutlarda savaş suçlarının işlendiği, yeni silahların denendiği ve atom bombalarının patlatıldığı; aynı zamanda geri planda da, kıyasıya süregiden istihbarat savaşlarının, çarpışan ideolojilerin ve egoların, durmadan değişen hassas dengelerin yaşandığı bir on yıl oldu. Bu cadı kazanının tam da ortasında yer alan Türkiye, kendisine yapılan toprak parçası tekliflerine kanmadan ve işgal tehditlerine boyun eğmeden, bir imkânsızı başararak, savaşa girmeden ayakta kaldı. Mehmet Saltık, "38-48 Son Büyük Savaş" adlı kapsamlı çalışmasında işte bu kapkara on yılın karmaşık hikâyesini Türkiye'ye etkilerine dikkat çekerek anlatıyor:

2. Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin en büyük şansı, Osmanlı'nın sancılı yıkılışını görmüş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu için savaşlar vermiş liderlere sahip olmasıydı. Şüphesiz Atatürk yaşasaydı, savaşın tüm seyrinde etkisi olurdu. Ancak Cumhurbaşkanı İnönü liderliğindeki kadro da güçlü ve saldırgan dünya liderleriyle başederek, Türk çocuklarını yetim bırakmamak için olağanüstü gayret gösterdi. Tek Parti ve Milli Şef İsmet İnönü yönetimindeki Türkiye, hızla değişen dünya konjonktürü karşısında, hassas iç ve dış dengeleri sürekli korumak zorunda kaldı. Türkiye'nin jeopolitik önemi, her cepheden hedef olmasına yol açıyordu. Müttefik olunması karşılığında Türkiye'ye Ege, Suriye, Kafkaslar ve Balkanlarda baş döndürücü tekliflerde bulunuldu. Bu tekliflere rağmen Türkiye, 1945 yılına kadar imkânsızı başardı ve savaşa girmedi. Ancak savaşa girmemesine rağmen savaşın Türkiye için bedeli çok ağır oldu. 2. Dünya Savaşı öncesinde Türkiye fakir ve sıtma, verem gibi salgın hastalıklarla mücadele eden bir tarım toplumu idi. Tüm olanaksızlıklara karşın, yaklaşan savaş nedeniyle Türkiye, çok büyük bir orduyu hazır bulundurmak zorunda kaldı. Savaşın ilk yıllarında yaşanan depremler de yaraya tuz bastı. 1938'den 1944'e kadar gıda fiyatları 11 kat arttı. Savaşın sonlarına doğru Alman altınları Türkiye üzerinden İsviçre'ye ve buradan Arjantin'e aktarılırken, Türkiye ekonomik olarak çok büyük sıkıntılar çekti.

Cumhurbaşkanı İnönü, Kahire'de ABD Başkanı Roosevelt ve İngiltere Başbakanı Churchill ile görüştü. (4-7 Aralık 1943)

Savaş sonunda dış Türkler, maalesef Türkiye Türkleri kadar şanslı olamadılar. Büyük kısmı, Almanların Yabancı Lejyonu'na katıldıkları için; diğerleri de Sovyet topraklarının Türkiye sınırında Türk bırakmamak adına, Sovyetler Birliği'nin ücra köşelerine sürüldüler.

2. Dünya Savaşı, askerî, politik, dinî, istihbari ve ekonomik olarak top-yekûn yapılan bir savaş oldu. Türkiye, askerî olarak olmasa da, diğer tüm unsurlarda savaş alanı haline geldi. Türkiye, savaşa katılmaması yüzünden, tüm dünyanın istihbaratçılarının toplandığı ülke konumunda oldu. Türk siyasi polisi, Osmanlı'dan kalma yöntemleriyle, istihbarata karşı koymada büyük başarılar gösterdi.Türkiye'nin şansı ve şansızlığı, Roosevelt oldu. İngiltere'nin Türkiye'yi savaşa sokma gayretlerini Roosevelt frenleyebildi.

Tarihçi KitabeviTel:(0216) 418 68 86

Kaynak Yeniçağ: İnönü'nün imkansızı başaran dış siyaseti

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum