Hacer Görhan: SOKAK CİNAYETLERİ -2

Salonun ortasında duran cesedin karnı deşilmişti ve bağırsakları yere sarkmıştı. Mete gözlerini kırpmadan cesede bakıyordu

Hacer Görhan: SOKAK CİNAYETLERİ -2
22 Mart 2013 - 10:40

                 Salonun ortasında duran cesedin karnı deşilmişti ve bağırsakları yere sarkmıştı. Mete gözlerini kırpmadan cesede bakıyordu. Polis içeri gelip Mete’ye yaklaştığında Mete polisi itip “ Bana dokunma!” diye bağırdı. Polis tekrar Mete’ye yaklaşıp,” Sakin ol! Ben cinayet masasından Serkan Yılmaz. Annene neler olduğunu bulabilmemiz için bize yardımcı olmalısın.”

Mete sarsılarak;

“ Hepsi benim yüzümden oldu. Bir hafta boyunca onu hiç arayıp sormadım. Zaten onu bırakıp gitmemeliydim. Onu yalnız bırakmamalıydım. Bütün bu olanlar benim suçum,” der ve annesinin kafasını tutup göğsüne bastırır. Sonra annesinin başını nazikçe yere bırakıp polise yaklaşır,

“Git buradan. Söyle o dışarıdakilere de gitsinler buradan” koşarak annesinin cesedinin başına geçer ve diz çökerek “Annemle beni yalnız bırakın” dedikten sonra hıçkırıklara boğulur. Serkan, Mete’nin bir psikolojik yardıma ihtiyacı olduğunu düşünür. Mete’yi cesetle baş başa bırakıp bahçeye çıkar. Hemen bir psikiyatr arkadaşını arar ve acilen verdiği adrese gelmesini ister. Konuşması bittikten sonra içeri döner.

Kapıda durup, salonda annesinin cesedinin yanına diz çökmüş ağlayan Mete’ye bakar. Aslında olması gereken de buydu. Fakat Serkan içinde Mete’ye karşı anlam veremediğini bir şeyler hissediyordu. Sanki Mete bir şeyler gizliyordu. Serkan Mete’ye bakarak düşüncelere dalar. Yerine bir türlü oturamayan taşlar var. Çocuk üniversiteye gider. Başta annesinden ayrılmamak için direnir fakat sonunda bir şey onu ikna eder ve gider. Sonra her gün annesiyle konuşur. Sadece bir hafta konuşamaz. Sürpriz yapıp eve geldiğinde annesinin cesediyle karşılaşır. Serkan derin bir nefes alıp;

“Bu işte bir terslik var. Burnuma hiç iyi kokular gelmiyor. Umarım başka cesetlerle karşılaşmadan bu işi hallederiz,” der ve Mete’ye yaklaşıp elini Mete’nin omzuna koyar.

Mete silkinerek Serkan’ın elinden kurtulur. Göz bebeklerini büyütür ve Serkan’ın üstüne yürüyerek

“ Hala burada ne arıyorsun? Hepiniz burayı terk edin. Hem de hemen!”

Serkan yorgun gözlerle Mete’ye bakıp;

“Bak işleri daha da zorlaştırma. Bizimle karakola gelmelisin. Annenin cesedi de incelenmek üzere morga götürülmeli.”

“Hayır. Olmaz. Onu götüremezsiniz. Onu benden alamasınız.

“Bak zaman kaybediyoruz. Annenin cesedi çürümeye başladı bile. Eğer böyle devam ederse izler de kaybolacak ve o caniyi bulmamız daha da imkânsız hale gelecek.”

  Mete yavaş adımlarla pencereye doğru ilerler. Dışarıda bir cisme gözlerini dikerek konuşmaya başlar.

“Babamı ve kız kardeşimi 5 yıl önce bir trafik kazasında kaybettik. Çok zor zamanlardı. Annem birden 20 yaş yaşlandı sanki. Babam ile annem birbirlerine tutkulu bir aşkla bağlıydılar. Bu yüzden hem onu hem de kızını kaybetmek anneme çok ağır geldi. Üniversiteyi kazandığımı öğrendiğimde gitmeyi hiç düşünmemiştim. Çünkü annemi yalnız bırakamazdım. Yanıma da alamazdım. Çünkü babam öldükten sonra evi idare edemez olmuştu. Durumumuz gittikçe kötüleşti. Ben de ayağıma gelen fırsatı kaçırmamak için üniversiteye gitmeye karar verdim. Burs kazanmam iyi olmuştu. Fakat hiçbir zaman annemi yalnız bırakmamıştım. Hemen hemen her gün telefonda konuştuk. İşte sadece son bir haftadır hiç konuşmamıştık. Ona sürpriz yapmayı planlamıştım. Nereden bilebilirdim ki eve geldiğimde onun cesedi ile karşılaşacağımı…” 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum