EMPERYALİST TEZGAH, SENARYO DEĞİŞTİREREK SAHNEDE - Yazan: Prof. Dr. Nurullah ÇETİN

EMPERYALİST TEZGAH, SENARYO DEĞİŞTİREREK SAHNEDE - Yazan: Prof. Dr. Nurullah ÇETİN
04 Kasım 2019 - 22:45

EMPERYALİST TEZGAH, SENARYO DEĞİŞTİREREK SAHNEDE

Kime hizmet ettiği belli olmayan; ama millî ve yerli olmadığı kesin olan kapkaranlık bir haber sitesi, “Menzilci Sofiden Metroda Eylem: 10. Yıl Marşı Söyleyenlerden Böyle İntikam Aldı” başlığıyla güya bir haber yayınladı. Habere göre İstanbul’da, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında sarıklı cübbeli kişilerin olduğu metroda, Onuncu Yıl Marşı söylenmiş.

Görüntüler sosyal medyada paylaşılırken, bu eylem İslamcılar tarafından “rahatsız edici” olarak yorumlanmış ve tepki çekmiş. Bu tartışmalar yaşanırken, Menzil cemaatine mensup olan Tezcan Tüysüz adlı kişi, “Besmelesiz çıkma yola, Kur’an sünnet bize kale” diye başlayan bir ilahiyi İstanbul metrosunda söylediği anları sosyal medyada paylaşmış. Videoda, metroda bulunan kişilerin şaşkın olduğu görülmüş. Tüysüz o anları "Metroda alay edilen sofi kardeşime hediye olsun" diye paylaşmış.

Haber böyle. Şimdi böyle bir haber üretmenin anlamı ve amacı nedir? Bu haber içeriği, doğal seyrinde mi gelişmiş, yoksa figüranları, rolleri, kılık kıyafetleri, metinleri önceden ayarlanmış ve sipariş üzerine oynatılan tiyatro, sosyal medyaya bilinçli olarak mı servis edilmiş? İşin bu taraflarını kesin olarak bilmiyoruz. Zira bu tür işler bilinmez, gizli olur.

Biz işin bizimle yani Türk milletiyle ilgili boyutuna gelelim. Yıllar öncesinden beri haricî bedhah olan emperyalist yapılar, içimizden dahilî bedhahlar ayarladılar ve onları karşıt kamplara ayırıp çatıştırarak halk kitlelerini bu çatışmaya dahil etmek, Türk milletini böylece bölüp parçalayarak perişan etmek istediler.

Mesela bu bağlamda görevli elemanlarını Alevi - Sünni kılığına sokup çatıştırdılar. Çatışmayı başlatanlar Alevi de Sünni de değildi. Amaç, Türk millet birliğini Alevi-Sünni diye ikiye ayırıp çatıştırmaktı. Bu senaryo tiyatroya dönüştürüldü ama başarılı olamadı. Alevi ve Sünni kitleler bu tezgâha gelmedi.

Sonra Türk milletini sağcı-solcu diye ikiye bölüp çatıştırdılar. Çatışmayı başlatıp sonra aradan sıyrılarak kaybolanlar sağcı da solcu da değildi; Amerika ve İsrail’in ajanlarıydı. Bu da tutmadı.

Sonra PKK aracılığıyla Türk-Kürt çatışması sahnelendi ama aklı başında Müslüman Kürtler PKK’nın peşinden gitmeyerek, Türk emniyet güçleri de kararlı bir mücadele vererek bu oyunu da boşa çıkardılar. Çünkü PKK, Kürtleri temsil etmeyen, Amerika’nın bu bölgedeki yağma ve talan şirketlerinin bekçisi ve İsrail’in güvenliğini sağlayan kiralık katilleriydi.

Şimdi “böl, parçala ve çatıştır” tezgâhının yeni figüranları piyasaya sürüldü. Bir tarafta, din düşmanlığı üzerinden laikçilik taslayan ve kılık kıyafetini beğenmedikleri kişilere Atatürk fotoğrafıyla saldıran militanlar, öbür tarafta İslam ile alakası olmayan küflü tarikatçılar. Bunlar vazifeli kişi ve gruplardır. Laikçi militanlar Atatürkçüleri, Cumhuriyetçileri temsil etmediği gibi, küflü tarikatçılar da İslam’ı temsil etmezler.

Müslüman Türk milleti, haricî bedhah olan emperyalist odakların görevlileri olan bu dahilî bedhah laikçi militanlara ve küflü tarikatçılara itibar etmeyecek, bunların başlattığı çatışma sahnesinde rol almayacaktır. Türk milleti, hem laikliğe, hem Cumhuriyete, hem İslam’a bağlıdır. Bunları çatışma unsuru değil, ortak değerlerimiz olarak görürüz.

Biz Müslüman Türk milleti olarak hem 10. Yıl Marşı’nı hem de ilahîyi severiz. Birini milli, diğerini de dini değerimiz olarak görürüz. Biz hem Atatürk’e hem de Hz. Muhammed’e tabiyiz. Biz aynı zamanda demokrat Türk milletiyiz. Cüppe giyenle tişört giyene, sarık takanla şapka giyene, başörtüsü takanla takmayana karışmayız, bunları birbirinin düşmanı olarak görmeyiz. Özel ve kişisel tercihlerdir, karışılmaz, müdahale edilemez. Uyanık olalım, provokasyonlara gelmeyelim.

 

 

Prof. Dr. Nurullah ÇETİN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum