EMİN TORUNLAR:ANTİK DÖNEMDE MERMERİN YOLU

ANTİK DÖNEMDE MERMERİN YOLU

EMİN TORUNLAR:ANTİK DÖNEMDE MERMERİN YOLU
10 Kasım 2012 - 19:03

 

 

ANTİK DÖNEMDE MERMERİN YOLU

 

 

    

  Bu yaz görevim gereği Afyonkarahisar ve Kütahya İlleri’nde Grekçe ve Latince yazıtlar konusunda Prof. Dr. Thomas DREW-BEAR ile birlikte 2012 yılında epigrafik yüzey araştırmasına katıldım.

 

     Öğrenmenin yaşı yoktur derler ya işte ben de bu araştırmada çok şeyler öğrenmenin yanında keyifli zaman geçirmenin mutluluğunu da yaşadım. Bu zaman içerisinde yapılan çalışma neticesinde elde ettiğim bilgileri de bu sebeple herkesin hoşuna gideceğini tahmin ederek paylaşmak istedim.

 

      Prof. Dr. DREW-BEAR özellikle yazıtlar konusunda arkeoloji dünyasında ün yapmış bir kişidir. Birçok dili anadili gibi kullanması yanında Türkçeyi de çok iyi konuşmakta ve antik dönem yazıtlarını da anında Türkçeye çevirebilmektedir.70 yaşında olmasına rağmen birçok gençten daha iyi arazide yürümekte ve yorulmadan çalışmaktadır. Ayrıca epigrafik konuda da birçok makalesi ve kitabı bulunmaktadır.

 

      2012 yılında yaptığımız çalışmalar Afyonkarahisar ve Kütahya İllerinde gerçekleşmiştir. Ancak yaklaşık olarak 25 gün süren çalışmalarımızın büyük bir bölümü ise Afyonkarahisar’da yapılmıştır.

  

     Bu yazımda Antik dönemde Afyon mermerinin önemini ve şimdi bile çıkarması ve nakliyesi çok zor olan ve tüm Roma şehirlerinin olmazsa olmazı durumundaki mermerin hikâyesini anlatmaya çalışacağım.

 

    Portekiz'den Mısır'a ve Kırım'dan Cezayir'e kadar uzanan Roma İmparatorluğu’nun ( antik dünyanın) en büyük mermer ocakları Afyon İscehisar’da (antik Dokimeion'da) bulunuyordu. İscehisar'dan çıkan beyaz (Afyon Şekeri) ve menekşe mermerleri bütün Roma İmparatorluğu’nun topraklarına yayılmıştır. Afyondan çıkartılan ve Afyon şekeri denilen mermer ile yine dünyada bir tek Afyondan çıkartılan menekşe adı verilen mermer antik dönemde çok pahalı ve çok moda idi. Bu mermerlerden üretilmiş heykeller, sütunlar ve duvar kaplamaları, başta Roma olmak üzere, İspanya, Suriye ve Kuzey Afrika'da bolca kullanılmıştır.

 

     Özellikle menekşe denilen mermer dünyanın hiçbir yerinde bulunmamakla birlikte bu mermer türü sadece Afyon İscehisar’dan çıkarılmaktadır. Oluşumu da bir mitolojik bir hikaye ile anlatılmaktadır.

 

    Biz günümüzde mermeri genelde duvar kaplamaları ve taban süslemeleri için kullanmaktayız. Romalılar da aynen günümüzdeki amaçla mermeri kullanıyorlardı. Romalılar Dokimeion (yani İscehisar’ın) mermerini kullanarak iri sütunlar da üretiyorlardı, örneğin Dokimeion'dan çıkan yedi metrelik antik sütunlarını birçok Roma şehrinde görebilirsiniz.

 

     Bu da bize Roma döneminde bu kadar ağır ve büyük parçalar antik şehirlere kısa bir sürede nasıl ulaştırılabiliyordu diye düşündürmektedir.

 

     Afyon'dan İzmir’e yaklaşık 300 km. bir mesafe vardır. Yani bugün bu mesafe ağır bir kamyon için beş saatlik bir yoldur. Antik dönemlerde ağır yükler öküzler tarafından taşınıyordu. Eğer yük ağır ise, öküzler de günde ancak beş saat rahat çalışabilirler ve bir saat içinde öküzler ağır bir yükü iki kilometre götürebilirler. Demek ki bir okuz ekibi, ağır bir mermer bloğunu 5 saatte ancak on kilometre götürebilirdi.

 

      Böylece şöyle bir hesap yapabiliriz; Afyon'dan bir sütun en yakin liman olan İzmir’e kadar taşımak için tam bir ay lazımdı. Bunu kısaltmak için bir sistem geliştirmek gerekli idi. Tabii ki, bu da yol boyunca değişmeli olarak bol sayıda okuz ekipleri kullanılması ile bu mümkün olabilirdi. Her bir ekip fazla yorulmuyor, bir sonraki ekip bir öncekinin yerini alıyordu. Yani her günde beş ayrı okuz ekibi mermer yükünü birbirinden devralıyordu. Bu demektir ki, mermer günde elli kilometre ilerliyordu ve altı gün içinde Afyon'dan İzmir’e olan yolculuğunu tamamlıyordu. Sonuç olarak uzun mesafeli nakliyat hiçbir problem yaratmıyordu. Mermer Limana vardıktan sonra deniz nakliyatı zaten hiç sorun yaratmıyordu. Örneğin, Sicilya kıyısında batmış bir Roma yük gemisinde Dokimeion / İscehisar, Teos / Seferihisar ve Lesbos'tan mermer topladığı mermerler bulunmakta olduğu görülmüştür.

 

       Bütün Roma imparatorluğu topraklarından gelen çeşit çeşit mermerler Ostia limanında daha küçük boyutlu gemilere yüklenip Roma'ya ulaştırılıyordu ve Tiber Nehrinin kenarında Marmorata adlandırılan bir yerde boşaltılıyordu. Bu işlemlerin asırlar boyunca yinelenerek yapılması sonucu, bahsettiğim Marmorata'da devasa mermer stokları oluşuyordu. İnşaatlara fazla gelen mermer bloklar ile sütunlar orada böylece günümüze kalmıştır.

 

           Rönesans döneminden beri bu Roma mermer stokları modern inşaatlar için malzeme oluşturmuştur. Buradaki mermer stoklarını içerisinde bazı mermer bloklar ile sütunlar üzerinde Dokimeion / İscehisar’dan çıkarıldığının belirtildiği kazınmış yazıtlar bulunmaktadır. Bu yazıtları biz çok iyi tanımaktayız, çünkü İscehisar’daki Roma mermer ocaklarından yüzlerce yazıtlı bloklar ile sütunlar elimize geçmiştir. Bu yazıtlar birçok bilgi içermektedir. Bu bilgilerde her mermerin çıkarıldığı seneyi (Roma'daki consullerin görev yaptıkları tarihlere göre), hangi ekip tarafından çıkarıldığını, hangi atölye tarafından düzeltildiğini ve ocakların hangi bölümünden geldiğini belirtir bilgileri öğrenmemiz mümkündür. Tabii ki, her bürokraside olduğu gibi, zaman geçtikçe mermerler üzerinde ayrıntılı bilgiler hiç durmaksızın artıyordu.

 

      Bu yazıtların dili Latince idi, çünkü mermer ocakları ve genel olarak tüm maden isletmeleri devlete ait idi. Roma dünyasının en büyük mermer ocakları olan İscehisar’daki ocaklar Roma imparatorların "familia"si, yani "ailesi" tarafından yönetiliyordu. Bu ocakları yöneten kişiler imparatorlar tarafından görevlendirilen, "aile" anlamında imparatorlara ait devlet köleleri ile azatlıları idi. Bu köleler ile azatlılar, antik dünyada günümüzdeki memur sınıfını karşılıyordu. Çünkü bir devlet memuru gibi, bir devlet kölesi veya azatlı mecburen, çalışsa da çalışmasa da, hayat boyunca devlet tarafından besleniyordu. Durum böyle iken, İscehisar ocaklarından çıkan yazıtların tümü İmparatorluğun resmi idari dili olan Latincedir: çünkü ocaklarda çalışan tüm personel, yukarıda da bahsedildiği gibi Roma devlet "memurları" idi ve tabii ki memurların kariyerleri günümüzde olduğu gibi ilerliyordu. Yani hiçbir imparatorun azatlısı, yüksek bir görevden daha alçak bir göreve atanmıyordu. Yine günümüzdeki yüksek memurlar gibi, Roma döneminde de görevleri yüksek olan devlet köleleri ile azatlıları, sıradan vatandaşlardan çok daha fazla refah içinde yasıyorlardı(1).

 

1) .( Prof. Dr. Thomas DREW-BEAR’ 2008 tarihli bildirisi)

 

         Benim için araştırmamız en önemli yanlarından birisi de Afyon İscehisar’da (antik Dokimeion'da) antik dönemde depolamak amacı ile biriktirilen yazılı ham mermerlerin çevredeki günümüz mermer ocakları tarafından tahrip edilmesini önlemek amacı ile( yaklaşık 700 parça)  İscehisar Belediyesi ve ilgili Koruma Kurulu Müdürlüğü tarafından gösterilen alana taşınmasıdır. Bu çalışma sırasında ben ve Prof. Dr. Thomas DREW-BEAR günlerce çalışmaya sabah 05.00 da başlamak ve 21.00’de  bitirmek sureti ile uzun bir emek sarf ettiğimizi belirtmek isterim. Ancak bu değerli parçaların korunmasını ve arkeoloji dünyasına kazandırılmasını sağlamakta biraz olsun emeğimin olması çalışmalarımdaki bütün yorgunluğumu unutturmuştur.

 

           Saygılarımla…

                                                                  

                                                                                                       Emin TORUNLAR

                                                                                                                          Arkeolog

 

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum