Ebu Hanife tarihteki birçok alim tarafından neden din dışı ilan edilmiştir? | Prof. Dr. Hasan Onat

Ebu Hanife tarihteki birçok alim tarafından neden din dışı ilan edilmiştir? | Prof. Dr. Hasan Onat
27 Nisan 2020 - 00:49

İslam düşünce tarihinde yetişen en büyük kafalardan birisi İmamı Azam Ebu Hanifeʼdir. Bunu Hanefi, Maturidi gelenekten geldiğim için değil, anlamak için çaba sarf ettiğim ve yaptığım araştırmalar çerçevesinde söylediğimi belirtmeliyim. Hatta başka bir cümle daha kurmak durumundayım. Keşke bugün hanefiyim, maturidiyim diyenler İmam Ebu Hanefiʼyi ve İmam Maturidiʼyi kendi gerçeklerine göre anlayabilseler Müslümanların pek çok sorununa gerçekten çözüm üretmede o kaynaktan yararlanma imkanı bulabilirler. İmamı Azam Ebu Hanife denildiği zaman akla şu üç şey gelir:

1. Akıl: gerçekten de aklı ön plana çıkartan üst seviyede sağlıklı bir yaklaşımı var. Ehlül rey dediğimiz akılcı geleneğin de kurucu isimlerinden birisidir. Aklı sorumluluğun ön koşulu olarak kabul eder.

2. İman anlayışı: İmamı Azam Ebu Hanife aklı sorumluluğun ön koşulu olarak kabul etmeye bağlı olarak imanı tamamen özgürlük üzerinden okur. Her insanın hiçbir baskı altında kalmadan tamamen kendi hür iradesiyle inanması gerektiğini söyler. Bu İmam Maturidiʼde şöyle makes bulur; İmanın yeri kalptir ve orası öyle bir yerdir ki oraya dışarıdan hiçbir müdahale olmaz. Ne demektir bu? Bir insan iman edecekse kendi hür iradesiyle aklına uygun olduğu için, makul bulduğu için, anlamlı bulduğu için iman eder. Ebu Hanife ile Maturidiʼnin iman konusundaki farkı Ebu Hanife büyük ölçüde kalp ile tasdikin yanına dil ile ikrarı devreye sokarken Maturidi der ki; hayır kalp ile tasdik bir insanın mümin olması için yeterlidir. Bakın bunlar imanın ne kadar birey merkezli olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bir insan ya inanır ya inanmaz, bu kadar. İnanırsa kendi hür iradesiyle inanır ve inanıp inanmadığını da ondan başka kimse bilmez.

3. İmanda eşitlik fikri: Ebu Hanifeʼnin bir başka özgün tarafı da budur. Der ki; tüm müminlerin imanı eşittir.

Bu üç unsur; akla verdiği değer, amel ve imanı birbirinden farklı görüp namaz kılmayanı, oruç tutmayanı mümin kabul etmesi, günah işleyenin durumunu Allahʼa havale etmesi ve imanda eşitlik muhteşem bir alan açar. Hangi açılarda alan açtığını şöyle sıralayabiliriz;

1. Arap olmayanlara kendi imanlarını sorgulatmama ve özgüven bulma imkanı sağlar. Aslında Araplardaki kabile asabiyeti üst seviyede öne çıkar.

2. Geleneği kutsallaştıranlara aklı ön plana çıkarttığı için sorgulama süreçlerini başlatma davetidir bu.

3. Diğer taraftan Arap olmayanlara da gerçekten İslamʼın içerisinde, İslamʼın özgürlüğünü görme imkanı sağlar.

Bu saydığım üç husus Ebu Hanifeʼnin niçin eleştirildiğinin de cevabıdır.

1. Araplar adeta İslamʼı kendi tekellerinde gibi görürler. Fakat böyle bir şey yoktur. İslam evrensel bir dindir.

2. Geleneği kutsallaştıranlar Ebu Hanifeʼnin hadisleri görmezden geldiğini söylerler. Oysa Ebu Hanifeʼnin öyle bir derdi yoktur. Sadece hangi hadisin en sahih, en doğru olduğunu anlama konusunda çaba sarf etmiştir.

3. Kendi dilinde ibadet gibi farklı tartışmalar, aslında Arapların kabile asabiyetine karşı sadece kendilerini Müslüman görme çabalarına karşı bir manifestodur.

4. Ebu Hanife kimseye boyun eğmemiştir. Bu en önemli unsurdur. İktidarlara, güce boyun eğmemiştir. Ebu Hanifeʼnin aslında dile getirilmeyen ama eleştirilere konu olan tarafı da burasıdır.

İmamı Azam Ebu Hanife hem Emevi zulmüne direnmiş, hem Abbasi zulmüne direnmiştir. Müslüman insanın, alimin onurlu duruşunun İslam düşünce tarihindeki en mühim temsilcilerinden birisidir.

Kaynak: Dini Cevaplar

MATURİDİ YESEVİ OTAĞI - İlmi ve Kelami Araştırmalar Derneği

http://www.maturidiyeseviotagi.com/

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum