Buhara Emirliği Türkistan ve Enver Paşa - Yazan: Sevde Betül Uğurlu

Rusya ile bir ilgisi olduğunu da bilirdim. Ama Enver Paşa’yı hiçbir zaman kahraman olarak görmemiştim!

Buhara Emirliği Türkistan ve Enver Paşa - Yazan: Sevde Betül Uğurlu
01 Ocak 1970 - 02:00 - Güncelleme: 04 Ağustos 2020 - 19:05

Buhara Emirliği Türkistan ve Enver Paşa[1]   

     Kitabı okumadan önce Buhara’yı sadece Yavuz Bahadıroğlu(Niyazi Birinci)’nun “Buhara Yanıyor” ve “Elveda Buhara” romanlarında anlattıklarıyla sınırlı olarak bilirdim. Aynı şekilde Enver Paşa dendiğinde aklıma sadece, o dönemin padişahının damadı olduğu, Mutafa Kemal’i Sofya’ya askeri ateşe olarak gönderdiği, Mustafa Kemal ile aralarında geçen birkaç konuşma gelirdi.

    Alman hayranı olduğu, bu sebeple imparatorluğu büyütme hayali ile Almanlarla birlikte I. Dünya savaşına girdiği ve imparatorluğun parçalanmasına sebep olduğu tarih derslerinde bize öğretilmişti. Rusya ile bir ilgisi olduğunu da bilirdim. Ama Enver Paşa’yı hiçbir zaman kahraman olarak görmemiştim!

    Bu kitabı okumadan önce bildiklerimin bana yettiğini düşünürken, kitabı bitirdikten sonra hatta okurken de aslında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Her satırda çok şey öğrendim. Ruslardan daha çok nefret ettim! Enver Paşa’yı tanıdım. Daha önce ilgimi çekmeyen Buhara ve Türkistan tarihine ilgi duymaya başladım. Hatta kitap bittikten sonra Buhara’nın tarihini araştırdım.

    Okuduğum her tarihi araştırma niteliği taşıyan kitapta hissettiğim şeyi bir kez daha hissettim. Tekrar tarih araştırmacısı olmak istedim. Tarih konusunda sabit fikirli olduğumu ve tarih araştırmacısı olmak isteyen birinin tarihi her yönüyle bilmesi gerektiğini anladım. Bu yüzden bu kitabın bana çok şey kattığını söyleyebilirim.

    Bu kitabın başarılı olmasında, Buhara ile ilgili olaylara şahsen tanık olmuş, son Buhara Emiri Âlim Han’ın oğlu Abdulkebir Yüce’nin anlattıklarıyla kitabın temelinin atılmış olmasının yanı sıra; yazar daha büyük bir öneme sahip. İnsanlar tarihi araştırma kitaplarının, hazır bilgiler olduğu için kolayca yazılabileceğini düşünürler. Fakat –bu kitapta da olduğu gibi- yazar yazacağı konu ile ilgili birçok araştırma yapar, sayılarca kitap okur. Yaptığı tüm araştırmalardaki en yararlı bilgileri bulur, hepsini harmanlar, kendinden de bir şeyler katar ve bir eser ortaya çıkarır.Bu yüzden araştırma kitapları hele de belli bir zamana dayandırılma zorunluluğu olan tarihi araştırma kitapları yazılması en zor tür olarak kabul edilebilir.

    Bu kitabın yazarı zor olan araştırmayı yazabilmenin altından başarı ile kalkmış. Ben yazarın Abdulkebir Yüce’nin Buhara ve babası Emir Âlim Han ile ilgili anlattıklarını, direkt olarak yazıya geçirdiğini de düşünmüyorum. Bence kendi bilgileri ve araştırmalarından çıkardığı sonuçlar ile anlatılanları güçlendirmiştir.

    Yazarın kitabın bir bölümünde “Türkiye’de resmi tarih eğitimi alan birçok lisans öğrencisinin dahi Buhara Devleti ile ilgili doyurucu bir bilgiye sahip olmaması konuyu önemsememize neden olan önemli bir husustur. Bu bakımdan çalışma her ne kadar bilimsel olarak ele alınmamış olsa da sahasında bir boşluğu dolduracak türdendir. Demesine ek olarak fazlasıyla doldurmuştur demek istiyorum. Son olarak bu kitabı herkese olmasa da tarihe merakı olanlara tavsiye ediyorum.

                                                                Sevde Betül Uğurlu


[1]Naci Yengin, Atayurt'tan Anadolu'ya Buhara Emirliği Türkistan ve Enver Paşa, Bilgeoğuz Yay.İstanbul,  2010.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum