Boğaz Köprüsü ve Tünel Projesine Dair 1918 Tarihli Belgeler

İstanbul Boğazı'na köprü veya tünel yapma projesi

Boğaz Köprüsü ve Tünel Projesine Dair 1918 Tarihli Belgeler
11 Mayıs 2013 - 12:56

 

Boğaz Köprüsü ve Tünel Projesine Dair 1918 Tarihli Belgeler

 

Nazmi Eroğlu

Tarihistan.org, 10.05.2013

"Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez" sözünden ihtiyaçların yoğunluğu ile keşiflerin ortaya çıkışı ve projelerin hayata geçirilişi arasında bir paralellik olduğu kabul edilir. Fakat, projeler önce insanın, özellikle çevresine dikkat eden, sürekli düşünce üreten insanların hayalinde parıldar. Daha sonra imkânlar nispetinde bu hayaller ve düşünceler kuvveden fiile çıkar.

Bu hususta örnek bir hadise İstanbul Boğazı'na köprü veya tünel yapma projesidir. Bu konu önce Osmanlılar döneminde hayal edilmiş, düşünülmüş ve proje aşamasına getirilmiş; ancak gerçekleştirilmesi o dönemde mümkün olmamıştır. Cumhuriyet hükümetleri döneminde ise teknolojinin gelişmesi ile imkânlar ve ihtiyaçlar nispetinde köprüler yapılmış, tünel inşası (Marmaray Projesi kapsamında) tamamlanmış, bunun yanında üçüncü bir köprü de tasarlanmıştır.

Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile ilgili bir televizyon programdan öğrendiğimize göre, ta üniversite yıllarında askerlik hizmetini yapan hemşerisiyle Ortaköy'de bir çay bahçesinde otururlarken: "Buradan karşı yakaya bir köprü olsa ne kadar güzel olurdu" mealinde bir cümle sarf etmiş. Programda arkadaşı bu hatırasını naklettikten sonra program yöneticisi Demirel'e "hatırladınız mı?" diye sordu. Ve o da hatırladığını ifade etti. Nihayet, bu hayal 1970'li yıllarda gerçekleşmiş oldu. Ancak, bu köprü ihtiyaca cevap veremediği anlaşılınca, Özal zamanında ikinci köprü inşa edildi. Nihayet İstanbul'un nüfus ve dolayısıyla trafik yoğunluğunun hızla artışı sebebiyle AKP iktidarı döneminde hem tünel, hem de üçüncü köprü gündeme geldi. Şüphesiz ki bütünüyle hayata geçirilen bu projeleri vaktiyle birileri hayal etmiş, ancak gerçekleştirilmesi imkânlar nispetinde ya hayal edene ya da bir başkasına nasip oldu. Bu da millet ve devlette devamlılığın bir neticesi olsa gerek.

Bilindiği kadarıyla Sultan Abdülmecid döneminde trenin bir tüp geçitle Sarayburnu'ndan Üsküdar sahiline geçişini temin edecek bir proje (Tünel-i Bahri) üzerinde durulmasına rağmen bu proje hayata geçirilemedi. Sultan Abdülhamid döneminde ise Rumeli ve Anadolu hisarları arasında 600 metrelik bir asma köprü -Hamid Köprüsü (Cisr-i Hamidî)- düşünülmüş, hatta bunun ön çalışmaları yapılarak projelendirilmiştir. Bunun yanında, yine Abdülhamid döneminde Sarayburnu ile Salacak arasında Amerikalı üç mühendisin tünel projesinden bahsedilmektedir.

Bütün bu hayaller ve projeler, 2013 yılından geriye doğru bakıldığında hepsinin gerçekleştiği ve daha ötesine geçildiği görülmektedir. Bu konuda özellikle Sultan Abdülhamid dönemindeki çalışmalarla ilgili çeşitli makaleler de yayınlanmıştır. Ancak üzerinde durulmayan bir konu İttihat ve Terakki döneminde bu projelere nasıl bakıldığı, İttihatçıların böyle bir tasavvurunun olup-olmadığıdır.

İttihatçılar zamanında da konuyla ilgili çalışmaların olduğunu kanıtlayan arşiv belgeleri bulunmaktadır. Nitekim 14.02.1918 tarihli bir belgede Nafia nazırı tarafından Hariciye Nezareti'ne gönderilen bir yazıda konunun özünü ortaya koyan ifadeler bulunmaktadır. Tarihe dikkat edilirse siyasî, askerî, dolayısıyla maddî ve manevî anlamda İttihatçıların ve Osmanlı Devleti'nin en sıkışık olduğu bir zamanda proje gündemdedir ve bu hayli ilginçtir. Önemli olan kısım da burasıdır. Esasında, -yaygın kanaatin aksine- Abdülhamid'in dış politikasını önemli ölçüde sürdüren İttihatçılar, onun önem verdiği projelere en zor zamanlarında dahi sahip çıkmaları tenakuz olarak görülmemesi gerekir. Bahsi geçen belgede şu hususlara yer verilmektedir:

Asya ile Avrupa kıtalarının birbirine kavuşturulmasının temini için Sarayburnu ile karşı yaka arasında tesisi tasavvur edilen ve bu babda gerekli işlemlerin icrasına izin verilen köprü veya tünelin keşif çalışmalarına karar verilmiştir. Bundan dolayı Monsieur Bela Zsegmondij'in vücuduna şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.

Bundan dolayı, bahsi geçen şahsın Dersaadet'e celbi için Peşte Başşehbenderliği'ne gerekli talimatın verilmesi ifade edilmektedir.

Yine aynı tarihi taşıyan bir başka belgede benzer ifadelerle birlikte şu hususlara da yer verilmektedir: (…) Zsegmondij'in pasaportunun vize edilmesi Nafia Nezareti'nden varid olan tezkirede bildirilmiş ve seyahatiyle ilgili talimatın on dördüncü maddesinin önceki fıkrasına uygun olarak bahsi geçen şahsın pasaportunun vize edilmesi hususu Peşte Başşehbenderliği'ne yazı ile bildirilmiştir.

Bununla beraber bahsi geçen şahsın İstanbul'a gelip gelmediği, geldi ise ne tür müzakere ve altyapı çalışmalarında bulunduğu ile ilgili malumatımız kısıtlı olduğundan, konunun ayrıca araştırılması gerekmektedir. Ancak, aynı yıl içinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti'nin fiilen tarihe karışması ve on yıllar içinde ülkenin toparlanma sürecine girmesi, konunun ciddi bir şekilde gündeme gelmediğine dair bir tahmin yürütmemize sebep olmaktadır.

Sonuç olarak, Osmanlı döneminde tasavvur edilen Boğaziçi köprüsü ve tüneli Cumhuriyet döneminde ancak gerçekleştirilebilmiştir. Bununla beraber, bu projenin imparatorluğun son demlerinde dahi gündemde olması dikkat çekicidir. Zira üç yıldan fazla süren yıpratıcı bir savaş sonucunda Osmanlı Hükümeti ekonomik yönden adeta dibe vurmuş, siyasî ve askerî cihetten de durum içler acısı duruma gelmiştir. Böyle bir dönemde, İttihat ve Terakki Hükümeti'nin köprü veya tünel projesi için yurtdışından uzman getirtip çalışmalar yapmak istemesi projenin ihtişamı kadar önemli olmalıdır.

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum