Bir Japon'un gözünden Osmanlı İstanbul'u
Osmanlı İmparatorluğu ile Japonya arasındaki ilişkileri en güzel anlatan kitaplardan birisi bir dönem İstanbul’da yaşayan ve iki ülke arasında dostluk bağının kurulması için büyük çaba harcayan Yamada Torajiro tarafından kaleme alındı. Kitap ilk kez İş Bankası Yayınları arasında okurla buluştu.
R. Rüveyda Okumuş
Batılı devletlerin ekonomik, teknolojik, bilimsel, askeri ilerlemenin yardımıyla Asya ve Afrika’da yeni sömürgelerle dünyaya hâkim oldukları 19. yüzyılda Osmanlı ve Japonya, Avrupalı olmayan bağımsız dünya devleti olarak varlık göstermekteydi. Özellikle dış ilişkilere önem veren Sultan II. Abdülhamid devrinde Türk-Japon ilişkileri ivme kazanmış ve karşılıklı resmî temaslar kurulmuştur.
İki ülke ilişkilerini en üst düzeyde başlatmak amacıyla 1887’de İmparator Meiji, yeğeni Prens Komatsu ve eşini İstanbul’a gönderir. Prens Komatsu’nun son derece başarılı geçen ziyaretinin ardından Sultan II. Abdülhamid’in isteği üzerine Japonya ile yakın ilişkiler kurmak için Osman Paşa’nın komutasında 650 mürettebattan oluşan bir heyet kıymetli hediyelerle Japonya’ya doğru yola çıkar. Osman Paşa’nın emrindeki Ertuğrul firkateyni on bir ay süren zorlu bir yolculuğun ardından 17 Temmuz 1890’da Japonya’ya ulaşır. Yaz boyu süren Tokyo ziyaretinin ardından Ertuğrul mürettebatı 15 Eylül’de İstanbul’a dönüş için Tokyo’dan ayrılır. Firkateyn dönüş yolunda şiddetli bir tayfuna yakalanır ve 16 Eylül 1890’da güneybatı Japonya kıyılarında kayalıklara çarparak batar.
Pasifik Okyanusu’nda hayatta kalan 69 kişi dışında Osman Paşa’nın da dahil olduğu mürettebat hayatını kaybeder. Bu faciadan derinden etkilenen Japon Hükümeti, hayatta kalan Osmanlı vatandaşlarını Meiji imparatorunun taziye mesajlarıyla birlikte İstanbul’a gönderir. Bununla yetinmeyen Japon Hükümeti, faciada hayatını kaybedenlerin ailelerine yardım için bir kampanya başlatır.
Ertuğrul Faciası’nın ardından Japonya’da başlatılan bu yardım kampanyasına büyük destek verenlerden biri de Yamada Torajirō idi. Yamada, Tokyo’ya yakın Gunma eyaletinden üst düzey bir samuray ailesine mensuptu. Aldığı eğitimin yanı sıra özel hocalardan Fransızca öğrenmiş, Fransız ve İngiliz kültürüne son derece aşina kozmopolit bir şahsiyete sahipti.
YAMADA’NIN TÜRKİYE GÖZLEMLERİ
Ertuğrul Faciası için Japonya’da toplanan yardımları getirmek üzere yola çıkan heyet önce Mısır’a ardından Nisan 1892’de İstanbul’a ulaşır. Bu yardım heyetinde Yamada Torajirō da bulunuyordu. Yamada hem yardımları Türklere ulaştırmak hem de İstanbul’da ticaret hayatına atılmak gayesindeydi. Yamada, İstanbul’da Hariciye Nazırı Said Paşa ile buluşarak toplanan yardım parasını iletir. Beraberinde getirdiği günümüzde Topkapı Sarayı’nda sergilenen aile yadigarı samuray kılıç, zırh ve miğferi de diplomatik armağanlar olarak Sultan II. Abdülhamid’e sunar.
1892’den itibaren yaşadığı İstanbul’un toplumsal ve ticari hayatına dair gözlemlerini Yamada, Japon okuyucu için kaleme alır. İstanbul Türkçesi’ni iyi bilen bir Japon’un yazdığı ilk eser olan Toruka Gakan (Resimli Türkiye Gözlemleri) hem Osmanlı dünyasına ait tespitleri hem de Japon kültür, tarih, estetik bakışıyla özel ve önemli bir yere sahiptir. Yamada, gözlemlerinde diğer Avrupalı seyyahlardan farklı olarak oryantalist bakış açısını sergilememekte, Türk örf ve adetlerinden bahsederken “bizdeki gibi” diyerek ortak bir benimseme tutumu içindedir.
Osmanlı-Japon modernleşmesi ve ikili ilişkileri üzerine ilmi çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Selçuk Esenbel, ayrıntılı bir önsöz ve metin içi açıklamalarla zenginleştirdiği Resimli Türkiye Gözlemleri çevirisi Yamada ve Meiji Japonlarının perspektifinden Türkler ve payitaht İstanbul algısını gösteren bir kaynak eser olmasıyla dikkat çekiyor. 1911’de Tokyo’da basılan kitap İstanbul’daki anıt eserler ve gündelik hayat, Osmanlıların adet ve yaşayışları, Ramazan ayı, saray yaşamı, Türk tütünü, ticari faaliyetleri konu ediniyor. Kitapta ayrıca Türkiye’yi ziyaret eden Japon erkân ve zevatın kaleminden duygu ve düşüncelerini ifade eden mensur satırlar yer alıyor.
Birinci Dünya Savaşı arifesinde Japonya’ya dönen Yamada Türkiye ile temasını yaşamı boyunca sürdürdü ve 1930’da da tekrar Türkiye’ye geldi. Yamada Aile Arşivi’nde bulunan fotoğraf, belge, mektup, telgraf ve kartpostallar onun hem ticari hem de diplomatik bağlantıları hakkında ip uçları vermektedir. Yamada’nın Resimli Türkiye Gözlemleri eğitimli Japon okuyucusuna Osmanlı Türkiye’si ve İstanbul’u özgün resimlerle birlikte tanıtmak gayesiyle yazdığı bir kültür kitabı niteliği taşıyor. Yamada’nın uzun yıllar ticaretle uğraşarak kaldığı Osmanlı payitahtında yaşadığı tecrübe ve gözlemleri aktaran eserin, Selçuk Esenbel tarafından büyük emek mahsulü olan bu çevirisi Türk-Japon ilişkilerinin tarihine katkı sunarken iki milletin tarihini ve kültürünü aydınlatması bakımından da kuşkusuz önem taşıyor. Ayrıca kitapta, modern Türk Japon ilişkilerini başlatan önemli olaylarından biri olan 16 Eylül 1890’da yaşanan Ertuğrul Firkateyni faciasını ve kendisinin ilk defa İstanbul’a seyahatini “Maziye Bir Bakış” başlığıyla anlatmaktadır.
Yarı resmi bir görevle İstanbul’a gelen Yamada, şehrin gündelik yaşamı ve güzellikleri karşısında adeta büyülenmiş yaklaşık on yıldan fazla kaldığı başkentte II. Abdülhamid’in saltanat yılları, İstanbul’da gündelik yaşam ve şehirdeki ticaret hayatının tanığı olur. Yamada zaman içinde Beyoğlu’nda bir Japon muhiti tesis etmişti. İstanbul’daki yaşamı dönemin kozmopolit çevresiyle uyum içindeydi. Osmanlı ricali, saray çevresi ve yüksek rütbeli Japon ziyaretçiler, tüccarlar, gazeteciler ile yakın ilişkileri bulunuyordu. Sultan ve İstanbul seçkinleri için zaman zaman Yıldız Sarayı’nda geleneksel Japon çay merasimi de düzenliyordu.
Bugünkü Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde, Yamada’nın Japonya’da tanıştığı eski bir deniz subayı olan Nakamora Kenjuro ile kurduğu Japon mağazası Japonya ile Osmanlı dünyası arasında ithalat ve ihracatın aracısı konumundaydı. Selçuk Esenbel’in Japonca aslından tercüme ettiği ve Türkçe olarak ilk defa İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan kitap, Osmanlı dünyası ve İstanbul’u farklı bir pencereden anlatmaktadır. Ayrıca kitapta Japon tarzı sumue yani siyan mürekkep ve fırçayla yapılmış hatlar, resimler ve çizimler esere estetik bir değer katmaktadır.
Yazı ilk olarak https://www.yenisafak.com/hayat/bir-japonun-gozunden-osmanli-istanbulu-4538518 sitesinde yayınlanmıştır.
FACEBOOK YORUMLAR