Beyaz Saray'ın gizli "Karabağ planı" nasıl bozuldu: Türkiye'ye şantaj yapan ABD şimdi geri adım atıyor

Beyaz Saray yetkilisi, uluslararası hukuk normları çerçevesinde Bakü'nün Azerbaycan topraklarını işgalden kurtarmasını engellemeye çalıştığından, ABD'nin ilişkileri yeniden normalleştirme niyetinin samimi olabileceğine inanmak saflık olur... ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile temasa geçti, iki ülke arasındaki gerilimin bu süper gücün göreceli olarak geri çekilmesi anlamına geldiğini tartışırken, Beyaz Saray yetkilisi Bakü ile ilişkilerin normalleştirilmesini James Bryan'a devretti, o da bunu bozdu...

Beyaz Saray'ın gizli "Karabağ planı" nasıl bozuldu: Türkiye'ye şantaj yapan ABD şimdi geri adım atıyor
29 Kasım 2023 - 10:20

Beyaz Saray'ın gizli "Karabağ planı" nasıl bozuldu: Türkiye'ye şantaj yapan ABD şimdi geri adım atıyor


Güney Kafkasya uluslararası siyasi irade merkezlerinin ana odak noktası olmaya devam ediyor. Dünya devlerinin bu bölgeye yönelik stratejileri ve öncelikli hedefleri giderek netleşiyor. Her halükarda bazı Batılı ülkelerin bu bölgedeki ana referans noktası belli olmuş gibi görünüyor. Ve böyle bir durumda gizli manevra yapma girişimleri zaten beklenen etkiden uzaktır.

Mesele şu ki, ABD ve Batı'nın Rusya'yı Güney Kafkasya'dan çıkarmaya çalıştığı yadsınamaz bir gerçektir. Üstelik Kremlin bu gerçeği çoktan kabul etmiş ve bunu açıkça gündeme getirmeye başlamıştır. Aynı zamanda ABD ve Batı, Güney Kafkasya'ya tam da Ermenistan üzerinden yerleşmek istiyor. Ancak Ermenistan'ın bu bölgenin "kapısı" olma şansı yok. Bu nedenle de hâlâ diğer bölge ülkelerine "Ermeni faktörü" üzerinden baskı yapılmaya çalışılıyor.
Elbette bu nokta, ABD ile Azerbaycan arasında son dönemde yaşanan açık çelişkilerin temel nedenlerinden biridir. Beyaz Saray, Ermenistan'ın Güney Kafkasya'daki çıkarlarının garantörü olarak hareket etme kararı aldı. Dolayısıyla ABD'nin Azerbaycan'a baskı yapma çabaları bölgede genel olarak durumun ağırlaşmasına yol açıyor. Ve bu durumun bir süre daha devam etmesi de bir istisna değil.  
ade012ed-5500-4e6d-844e-ce5f1444d60d.jpg (236 KB)
Şunu da belirtmek gerekir ki, okyanus ötesindeki ülkenin Avrupa ve Avrasya'dan sorumlu dışişleri bakanı yardımcısı James O'Brien, ABD-Azerbaycan çelişkilerinin açık seviyeye getirilmesinde özel bir role sahiptir. Her halükarda onun ABD parlamenterleri önünde Azerbaycan'a yönelik açık tehditler içeren açıklamaları henüz unutulmamıştır. Üstelik J. O'Brien da bu açıklamaların unutulmasına izin vermiyor.
Beyaz Saray yetkilisinin yeni açıklamalarının öncekilerden pek farklı olmaması ilginç. Böylece J. O'Brien bu kez ABD'nin Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışın sağlanması için gerçek fırsatlar gördüğünü söyledi. Ancak Beyaz Saray yetkilisinin açıklamasında, barış anlaşmasını imzalaması gereken taraflara dolaylı olarak dikte edilmeye çalışılması da dikkat çekiyor: "Washington, Bakü ve Erivan'ın kararını bekliyor. Taraflara görmeyi umduğumuz şeyleri açıkça ilettik. Aynı zamanda ters yönde atılan adımların sonuçlarına da değinmiştik. Şimdi bakalım taraflar nasıl bir karar alacak? Yakın zamanda bir barış anlaşması imzalamak istediklerini ifade ettiler, biz de bunu görmek istiyoruz."
Görüldüğü gibi bir süre önce Azerbaycan'ı tehdit eden J. O'Brien'ın bu açıklaması diplomatik olmayan bir üslupla doluydu. Çünkü ABD'nin Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının içeriğinden herhangi bir beklenti içinde olması kabul edilemez. Her halükarda bu konu ancak iki komşu ülkenin beklentilerini ifade edebilir. Ve bu konudaki dış etkiler, süreci daha da karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
ABD dahil, uluslararası arabuluculuk misyonu iddiasında olan herhangi bir ülkenin barış anlaşması konusunda böyle bir beklenti içerisine girmesi son derece mantıksızdır. Beyaz Saray yetkilisinin "ters yönde atılacak adımların sonuçları"na değinmesi, ABD'nin bölgesel barış sürecine hem dikte yoluyla hem de tehditkar bir üslupla müdahale etme girişimi olarak değerlendirilebilir. Her halükarda, J. Bryan'ın diplomatik olmayan tarzı böyle düşünmek için tam bir neden veriyor.
trafikjpg_1694173326jpg_1694195375.jpg (52 KB)
Elbette Beyaz Saray, Azerbaycan-ABD ilişkilerinin gerginliğe doğru gittiğini anlamaya başladı bile. Dolayısıyla ABD, siyasi iradesini diktayla kabul etmeye alışmış bir süper güçtür. Beyaz Saray, ABD'nin siyasi iradesinin ve çıkarlarının tüm dünya ülkeleri tarafından kayıtsız şartsız kabul edilmesi gerektiğine inanıyor. Bu gerçekleştiğinde neredeyse hiçbir ciddi gerginlik yaşanmaz.
Ancak Azerbaycan açısından bakıldığında süreç biraz farklı bir yöne doğru gidiyor. Çünkü resmi Bakü, ABD'nin değil Azerbaycan'ın önceliklerine öncelik vermeyi tercih ediyor. Beyaz Saray'ın diktatörce ve tehditkar tarzına direniyor ve sert tepki gösteriyor. ABD'nin resmi çevrelerinde böylesine kararlı bir tutum, beklenmedik olması nedeniyle bir anlamda kafa karıştırıcı. Ve bunun sonucunda iki ülke arasındaki normal ilişkilerde "siyasi çatlaklar" gözleniyor.
Ancak mevcut durumda Azerbaycan'la ilişkilerin bozulması hiçbir şekilde ABD'nin çıkarına hizmet etmemektedir. Tam tersine Beyaz Saray, Azerbaycan'ın Güney Kafkasya'nın bölgesel lideri olduğunu anlıyor. Her halükarda ABD'nin Azerbaycan'la bazı konularda anlaşması gerekecek. Bu bağlamda ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i telefonla araması pek de şaşırtıcı değil. Üstelik bu telefon görüşmesinde bölgesel barış sürecinin yanı sıra Azerbaycan-ABD ilişkilerinin de ele alınması beklenmiyor.
Beyaz Saray'ın resmi Bakü ile mevcut siyasi farklılıkları giderme kararı aldığı anlaşılıyor. Zaten Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'den Azerbaycan'ı tehdit eden J.Brien'ın Bakü ziyaretine onay vermesini istedi. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycanlı yetkililerin ABD'ye ziyaret yasağının kaldırılması şartını kabul etti. Bu koşulun ABD Dışişleri Bakanı tarafından kabul edilmesi, Beyaz Saray yetkilisinin Bakü ile ilişkilerin normalleştirilmesi işini, bunu bozan J. Bryan'a emanet ettiğini de gösteriyor.
09b42f4e-9643-41d5-9767-33a583ce5dbf.jpg (88 KB)
Azerbaycan-ABD ilişkilerinin normalleşmesine yönelik atılan her adım elbette övgüye değerdir. Ancak Beyaz Saray'ın Azerbaycan konusunda samimi davranacağı pek inandırıcı görünmüyor. Hele ki Ermeni yanlısı Biden yönetimi döneminde bunun olabileceğine inanmak çok güç. Üstelik bu şüphelere zemin hazırlayan oldukça ciddi gerçekler de var. Bunlardan biri de Türk resmi çevreleri tarafından açıklandı.
İktidardaki AKP'nin Türkiye'deki resmi temsilcisi Ömer Çelik, ABD'li yetkilinin Ankara'dan Karabağ konusunda Azerbaycan'a verdiği desteğin durdurulmasını talep ettiğini belirterek, "Azerbaycan Karabağ'ı işgalden kurtarırken Beyaz Saray'dan Ankara'ya verilen desteğin geri alınması için şantaj yaptılar. Azerbaycan'a F-16 ve F-35'di” ifadesi Türkiye'ye savaş uçağı gönderilmesinin önünde engel teşkil edebilir. Türkiye bu tür şantaj girişimlerine teslim olmadı ve olmayacaktır.
Görünen o ki, ABD'nin Ermenistan'a verdiği destek o kadar tehlikeli bir noktaya gelmiş ki, Beyaz Saray bile Türkiye'ye şantaj yapıyor. Beyaz Saray yetkilisi, Bakü'nün uluslararası hukuk normları çerçevesinde Azerbaycan topraklarını işgalden kurtarmasını engellemeye çalıştı. Yani gizli bir "Karabağ planı" oluşturmuş olmasına rağmen ihlaliyle yüzleşmek zorunda kalan ABD için uluslararası hukuk normlarının o kadar da ciddi bir önemi yok. Böyle bir durumda ABD'nin Azerbaycan'la ilişkileri normalleştirme niyetinin samimi olabileceğini düşünmek, Beyaz Saray'a güvenmek saflık olur.
Elchin KHALIDBEYLI,
Siyaset uzmanı,
"Yeni Müsavat" Medya Grubu


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum