BELMA AKSU:HABERDEN HABERDARLAR

Gerçi ben Yesili Ahmet kitabını okuduktan sonra her yeşilliğin arasından tahta bir odunla bana tecrübelerini anlatacak nur yüzlü bir abdal aramaya başladım.

BELMA AKSU:HABERDEN HABERDARLAR
16 Şubat 2017 - 19:59 - Güncelleme: 16 Şubat 2017 - 21:21

HABERDEN HABERDARLAR

          
 
              İnsanların gülmelerine takılıyor  gözlerim. Yaşanılan komik anlarda atılan içten kahkahaların yüzlere vuran akislerine bakıyor gözlerim.Yolculuklar bu durumlara şahit olmak için biçilmiş kaftan. Evlerin içinde yaşadığımız, sevdiğimiz, nefret ettiğimiz, yemek, futbol takımı, komşu çocuğunun karnesi, kaynananın dırdırı,soba üzerinde kaynatılan ama bir türlü yumuşamaya nohut yemeği, matematik dersi ve onun hala hiçbir değeri kabul etmeyen insafsız "x"'i -benim durumunda bu Rusçaya dönüştü tabii- kadınların"benim adam yine..."diye başlayıp veryansınlarla sürdürdüğü sonu gelmez satır başladı da dahil herşeyi çok net görürsünüz.Hele erkeklerin "ne olacak bu memleketin hali, ya da Alex Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş "söylemlerini kırk yıllık spor sunucuları edasında anlatmaları tüm komedi filmlerini solda sıfır bırakır.Otobüste başlayan muhabbetler bazen o kadar garip olabiliyor ki köşede beklerken "Tüh ya! Keşke çiğdem alsaydım evden" bile dediğim oluyor.Dünyada ve Türkiye'de neler olduğunu öğrenmek için gazeteye, telefona, bilgisayara ne hacet ; mahallede online olan teyzeler kim kiminle, nerede ne zaman, ne halde haberdar valla.Tabii bu durum otobüste bile aynı,dirseğiyle birini dürtme modasını koruyor. Gazete okuyan yok ama herkes herşeyi biliyor maşallah. Ömrümüz trenlerde, otobüslerde geçtiği için neler dönüyor az buçuk farkındayız. Uzun kış akşamları ellerinde termoslarından çıkan çaylar, ayaklar karşı koltukta tüm vagonu örgütleyen yaşlı teyzeler, sınavlara çalışmaya çalışan ama bunu başaramayan öğrencilere de pek yardımcı olmuyor. Kondüktörün babacan bir edayla gezmesi de dahil, ama gülmek o kadar bulaşıcı ki... Nedene ya da komik bir duruma gerek bile yok. Trende sobelemece -bu laf da nedir ya saklambaç işte kibarliğa gerek yok-oynayan ufak çocuklar hiç sevimli değil filmlerin aksine. Osmanlıca çalışırken babları ezberlemenin en kritik yerinde "ya banane ya" diye itiraz lık dolu tis sesler insana trenden atlama hissi veriyor. Ama boşuna denemeyin, maalesef cam atlamak için çok küçük, o yüzden kulaklık yol boyunca can kardeşimiz oluyor. Yanınıza kitap da alın ama korku türünden uzak durun çünkü tünellerin içinden bir manyak çıkacak diye yüreğiniz ağzınızda camlara tedirgin tedirgin bakmaya başlıyorsunuz tabii insanlar da"n'apıyor bu deli?"diye size bakıyorlar. Gerçi ben Yesili  Ahmet kitabını okuduktan sonra her yeşilliğin arasından tahta bir odunla bana tecrübelerini anlatacak nur yüzlü bir abdal aramaya başladım. Kitap çok güzel ama çok da kaptırmamanızi şimdiden söyleyeyim yoksa benim gibi Salihli garından geçerken "Aa o Yunus Emre miydi?"diye yüzünüz cama yapışık gezmezsiniz. Ne kadar utanç verici olsa da bu yolculukta bana bakan yolcular kahkahadan kırıldığı için  eğlenceli bir yolculuk olduğu kesinleşmiş oldu. Ama olsun siz yine hayallerinize sarılıp, gerçekliğe yaklaştırın. Çünkü gerçek olan herşey önceden bir hayaldi. Yüzlerde tebessüm bırakan kahkahalar gibi...
 
 
 
 
 
                                    BELMA AKSU

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum