AZERBAYCAN'DA TÜRK DÜŞÜNCESİNE KATKI SAĞLAYAN KADIN: ÜMMÜGÜLSÜM SADIKZADE

AZERBAYCAN'DA TÜRK DÜŞÜNCESİNE KATKI SAĞLAYAN KADIN: ÜMMÜGÜLSÜM SADIKZADE
27 Kasım 2023 - 11:20 - Güncelleme: 27 Kasım 2023 - 11:31

Azerbaycan Türk sosyal ve felsefi düşünce tarihine katkı sağlayan kadınlar:UMGÜLSÜM SADIQZADE


Yazan: Faig Alakbarli (Gazanfaroğlu) ,
ANAS Felsefe ve Sosyoloji Enstitüsü kıdemli araştırmacısı,
doçent, felsefe doktoru


Azerbaycan Türk şairi ve yazarı Umügülsüm Sadığzade (1900-1944), Bakü'nün Novkhani köyünde dindar bir ailede doğdu. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kurucusu, milli ideolog Muhammed Emin Resulzade'nin kuzeni ve aynı zamanda Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kurucusu Muhammed Emin Resulzade'nin kız kardeşi olan Umgülsum'un yetişmesinde aynı bahçede ve aynı aile ortamında yaşamaları önemli rol oynamıştır. TBMM Milletvekili Muhammed Ali Resuloğlu. İlk eğitimini babası Molla Abdülaziz Resulzade'den alan Umgülsum, Türkçenin yanı sıra Arapça ve Farsça dillerini de öğrenerek dokuz yaşından itibaren şiir yazmaya başladı. [1] Umgülsum'un hikâye ve şiirleri 1914 yılından itibaren "İkbal", "Yeni İkbal", "Açıq söz ", "Kurtuluş", "Dirilik", "Mektab", "Kardeş Yardım", "Azerbaycan" ve diğer mecralarda yayımlandı. medya kuruluşları tarafından yapılmıştır. "Soluk Çiçek" adlı öyküsü Gurtuluş dergisinin açtığı yarışmada ödül kazandı. 200'den fazla şiir, bir şiir ve birçok öykünün yazarıdır. [2]
Umgülsum, 1918 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kuruluşunu sevinçle karşılamış, milli devletimizi yüceltmiş ve bu büyük olaya ithaf ederek "Türk Ordusuna", "Ey Türk oğlu", "Çekil, daf ol", "Askerin anasına" ", "Hüzünlü şarkı", "Ülkemizin kahramanlıklarına". ", "Yollarını bekledim" şiirleri. [3] Milli ruh taşıyan şiirlerinde Türk-Turancılık ve Azerbaycancılık çift kanattı. M.A. Resulzade'nin Azerbaycan Türklüğü fikrini derinden benimseyen Umgülsum, bunu her yazısında ve şiirinde dile getirmeye çalışmıştır.
1920'li ve 1930'lu yıllarda yazdığı "Hicran" ve "Bayrak iniyor", "Ben" şiirlerinden dolayı "halk düşmanı", "sosyalizm düşmanı", "musavatçı" olmakla suçlandı. Bu şiirler Azerbaycan siyasi muhacirleri arasında dil hafızası haline gelmiş ve M.A. Resulzade hicretle yazdığı eserlerinde bunlardan özellikle bahsetmiştir. [4]
Eşi Seyid Hüseyin'in Haziran 1937'de tutuklanmasının ardından Umughulsum, "halk düşmanı" ve "hain karısı" olarak yaftalandı. Aynı yılın 10 Kasım'ında tutuklandı ve bir süre Bayil cezaevinde tutulduktan sonra 7 yıl süreyle Rusya'nın Mordva bölgesindeki Telmag esir kampına gönderildi. [5] Umugulsum sürgünden sonra Bakü'ye dönmesine rağmen burada yaşamasına izin verilmedi ve Şamahı'ya gitmek zorunda kaldı. Kızı Gümral ile birlikte Şamahı'da yaşamaya başlayan Umgülsum, bir süre sonra 1944 yılının Eylül ayında vefat etti ve Şahkhandan mezarlığına defnedildi.
Gençlik yıllarından itibaren Türklük ve vatan sevgisi ruhuyla büyüyen Ümgülsum'un gelişiminde Resulzadeler nesli önemli rol oynamıştır. Umgülsum'un babası (Molla Abdulaziz Resulzadeh) ve amcası (Molla Ahund Alakbar Rasulzadeh), İslam ruhuna sahip dindar Müslümanlar olduğu kadar Türk ruhlu kişiliklerdi. Kuşkusuz çocukları da İslam kadar Türklüğü tanımış, anavatana bağlı büyümüşlerdir. Bu açıdan bakıldığında Ümgülsüm'ün gençlik yıllarında Anavatan ve Türklük üzerine şiirler ve hikâyeler yazması doğaldı.
Umgülsum, 1914 yılında Dirilik dergisinde yayımlanan "Vatan Sevgisi" adlı kısa öyküsünde Anavatan kavramını kendi anladığı biçimde anlatmaya çalışmıştır. Onun düşüncesindeki Anavatan kavramı, güzellikleri ve kalıntılarıyla bir bütündü. Anne, güzel de olsa, çirkin de olsa, evladı için de aynı derecede sevgili ve hürmetlidir ve Anavatan'da bütün acısıyla, tatlısıyla onun koynunda yaşayan her birey için değerlidir. Umgülsum şunları yazdı: "Ey taşlar... Kim bilir kimi doğurdun, kucakladın, büyüttün, sonra da mezara gönderdin." Atalarımızın nice faziletleriyle sevindin, bin türlü acı ve ıstıraba şahit oldun. Bana atalarımızdan hikayeler anlat, bilgi ver... Kararlı ve gururlu görünüyorsun. Ama ne zaman mutlu olacaksın, mutlu olacak mısın?... Görünen evlerin kapılarından çıkan kırmızı dumanlı ışıklar yüreğime ateş saçıyor. Taşlar, kumlar, sular, ağaçlar küçük çocuklardan duyulan kahkahalar ve küçük sohbetlerle birleşerek soğukluk ve sıcaklık yani Türklük dünyası yaratır. Şu anda kalbimdeki bahçe sevgisinin annemin sevgisinden daha az olmadığını söyleyebilirim. Bu aşk yüreğimde heyecan verici bir gerilim yarattı. Acı bir acı doldu boğazıma... Bütün evreni depresif yüreğimden geçirdim. Kalbimde tek aşk vardı, aşk. Acaba bu aşk kimin ve ne içindi... Güzeller? Yoksa insanlara mı? Hayır. Güzellikler doğuran Anavatanıma, dedelerime, kardeşlerime aşıktım, büyüleniyordum.” [6]
Tayyar Salamoğlu'na göre "Vatan Sevgisi" ve "Solgun Çiçek" öyküleri ilk kalem deneyimleri olmasına rağmen Umgülsüm'ün hayatta duyduklarını ve düşündüklerini romantik bir pathosla ama çok tatlı bir dille ifade edebilmesi ilgi çekiciydi. : "14-15 yaşlarında bir kız çocuğunun vatan anlayışını, kusursuzluğunu, bütünlüğünü ve en önemlisi bunu yüksek bir sanat diliyle okuyucuya sunması, ilk öykünün başarılı yönü olduğu kadar, yazarının güçlü yeteneğini de gösteriyordu. İkinci hikayede ise yüzyılın başındaki en ciddi toplumsal sorunlardan biri olan yetimlerin akıbeti, anavatanın güzel doğasının yeniden canlandırılması fonunda sanatsal olarak görselleştirilmeye çalışıldı. [7]
Böylece vatan ve millet sevgisi duygusuyla yetişen Umgülsum, bizlere bir Türk ve Turan insanı olarak görünmektedir. Bu açıdan bakıldığında 1917 yılında yazdığı "Turan dudyu" şiiri oldukça öğreticidir. Bu şiirini Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı sırasında Çarlık Rusya'sı tarafından esir alınan ve Nargin Adası'nda tutulan Türk askerlerine ithaf etmiştir. Kanaatimizce şair-yazarımız bu şiirinde Türk ruhunun esaretle hesaplaşmayacağına ve özgürlüğe giden yolu yeniden bulacağına olan inancını göstermeye çalışmıştır. Aynı zamanda Ümgülsüm'ün bu şiirinde iki Türk halkının zor zamanlarda birbirine sırt çevirmesinin özü de dile getirilmektedir. O yazdı:
Acıyla kendimi sürükledim, inledim,
Acı çığlıklarını dinledim.
İşe geldim, sana derdimi anlattım.
Beni dinleyip soran nerede?
Unutulmaz acım, yıkılmaz yüreğim,
Dünya gülerse kaderim gülmez
Gel ve yaranı kendin sar aşkım.
Duyulmuyor, ağrımın ilacı nerede?
Bülbülün yuvasını yok ettiler,
Hazan her gülüşün yaprağını vurur,
Elinin şarkısını susturdular,
Hayat veren o ruh nerede?
Bizim meskenimiz daima felaket köşesidir,
Yatağımız fırtınaların kucağıdır,
Eski Türk'ün ateşi söndürüldü,
Anadolu nerede, Turan nerede? [9]
Ümgülsüm'ün bu şiirinde bir yandan Nargin Adası'ndaki esir Türklerin yerlerine ulaşma çağrısı yapılırken, diğer yandan Türk halklarının birleşmesine yönelik bir çağrı bulunmaktadır. Şair-yazarımıza göre Türk halkları arasında yeni bir gücün ortaya çıkması ve tüm Türkleri tek çatı altında birleştirmesi gerekmektedir. Prof. Alkhan Bayramoğlu'na göre "Turan düdüğü"nün şiirsel sesini bir bütün olarak Turan halkının kulağına ulaştırmaya çalışan Umgülsum, Türk halklarını her bireyin değerini bilmeye, birbirlerine destek olmaya ve destek olmaya çağırdı. : "Türk halkını, başlattığımız istiklal savaşının sesine oy vermeye çağırdı ki, bu güç birliği, doğan güneşimizin şafağını doğursun, güçlensin." [10] Türklerin güneşinin yeniden doğacağına inanarak şöyle yazıyordu:
Hepimizin kafası karıştı:
Gençliğimiz, otoritemiz, genç adamımız,
Kıyı yok mu, gemimizi bırakalım,
Anneler ağlıyor, dinleyen nerede?
Yabancı, sürgün, yetim çocuklar ağlıyor,
Kükreyen dalgalar bir ninni söylüyor:
Tanrı aşkına, neredesin?
Adaletiniz nerede, vicdanınız nerede?
Saba, aşkıma söz ver
Kaderime gülmüyorum
Yandım, yüzüm bembeyaz
Aşıklarınız nerede, ruhlarınız nerede? [11]
[1] Hüseyinzade Aydın. İstiklal şairi Umgülsüm. Bakü, Çaşıoğlu, 2005, s. 18-19
[2] Selamoğlu Tayyar (1998). Trajik kaderler (Azerbaycan baskıları ve göç şiiri üzerine portre denemeleri). Bakü, Karaağaç, s. 88-89
[3] Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Ansiklopedisi. İki cilt halinde. Cilt II. Bakü: "Lider Yayınevi", 2005, s.418
[4] Resulzade M.A. Yüzyılımızın seferberliği, çağdaş Azerbaycan edebiyatı, çağdaş Azerbaycan tarihi. Bakü: Ganjlik, 1991, s.80
[5] Gasimov Celal. Bir mahkumun biyografisi. Bakü, "Sada" yayınevi, 2003, s.141-142
[6] Gülümsemem. İşler. Bakü, "Tipo" yayınevi, 2010, s.84-85
[7] Salamoğlu Uçağı. Modern Azerbaycan edebiyatı. Bakü, "EL" Yayınevi ve Basımevi, 2012, s.100
[8] Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti: Edebiyat, dil, kültürel yapı (2009). Bakü, "Goliot Gkup" ​​JSC yayınevi, 2009, s.84-85
[9] Gülümsemem. İşler. Bakü, "Tipo" yayınevi, 2010, s.55
[10] Bayramoğlu Alhan. Umgülsüm Sadıkzade (1900-1944). Umgülsüm (2010). İşler. Bakü, "Tipo" yayınevi, 2010, s.17
[11] Gülümsemem. İşler. Bakü, "Tipo" yayınevi, 2010, s.55

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum