Arslan Tekin: Kıbrıs bizim için neyi ifade eder?

Arslan Tekin yazdı: Kıbrıs bizim için neyi ifade eder?

Arslan Tekin: Kıbrıs bizim için neyi ifade eder?
30 Temmuz 2021 - 10:41 - Güncelleme: 30 Temmuz 2021 - 16:36

Kıbrıs meselesinde adımlarımızı son derece dikkatli atmalıyız.

R. T. Erdoğan Kıbrıs'a açık çıkartma yaptı. Her şeye o karar verdi.  Ne derece doğru?

Rumların asıl hedefi ONASİS'ti, Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamaktı. Geçmişte 15 bin asker yığdılar ama kimse farkında olmadı. Biz ise davul zurnayla İskenderun'a öyle asker sevk ettik ki!... Yunan cumhurbaşkanı, başbakanı Kıbrıs Rum bölgesine gidip, Rum yönetimi adına icraata girmiyor. Aslında Yunanistan'la bir bütün. Ama Güney'in kendi yöneticisi var. Onlar karar veriyor ve onlar konuşuyor.

Alparslan Türkeş, biliyorsunuz Kıbrıslıdır. Lefkoşe doğumludur. TBMM'de, 29 Aralık 1965'te yaptığı bir konuşmasında şöyle demiştir:

"Muhterem arkadaşlarım, bizim görüşümüze göre Kıbrıs meselesi Türkiye'nin yakın emniyeti ve savunması meselesidir, Türkiye'nin varlığının korunması meselesidir. Yoksa sadece orada yaşıyan 120 bin Türkün hakları meselesinden ibaret bir dâva değildir. Eğer Kıbrıs'ta yaşıyan 120 bin Türk'ün hakları mesele­si ise o zaman Yunanistan'da yaşıyan Türkler var, Bulgaristan'da yaşıyan 800 binin üzerinde Türkler var, başka memleketlerde yaşıyan Türkler var ve onların da hakları meselesidir. Fakat asil mesele Türkiye için, Kıbrıs'ın yakın emniyet ve savunma meselesidir, Türkiye'nin varlığı ile temelden ilgili olan bir meseledir. Orada 120 bin Türk'ün halen yaşamakta bulunması, Kıbrıs'ın Türkiye için olan önemini bir kat daha artı­ran ilâve bir faktördür... Kıbrıs adasında hiç Türk bulunmamış olsaydı dahi Türkiye için bir Kıbrıs meselesi bulunacaktı." (Dış Politikamız ve Kıbrıs, Kutluğ Yayınları, 1974, s. 194-195)

Türkeş, o konuşmasında bir şey daha söylemiştir: "Dış politika heyecanlara göre, hislere göre ta­yin edilemez. Dış politikanın, içinde bulunulan ger­çeklere göre tespiti şarttır. Bu yönden Türkiye'nin iki açıdan meselelere bakması icabeder; birisi ci­han politikası açısından, diğeri de içinde yaşadığımız bölge açısından." (s. 200).

Yeri gelmişken şu notu da ekleyeyim. Türkeş, Kıbrıs'ta, Türkiye garantör olduktan sonra bulundurulacak alayın komutanlığına Kurmay Albay Turgut Sunalp'ı tayin ettirdiği gibi, KKTC'ye ilk büyükelçi tayininde de yine onun teklif ettiği Emin Dırvana büyükelçi olmuştur.

Kıbrıs meselesi bizim için hayatî önemdedir. Bunu beynimizin bir tarafına yazalım. Federasyonda diretilmesi Kıbrıs'ın kaybı demektir ve Kıbrıs'ın kaybı, Türkiye'nin tehlikeye girmesi demektir.

Lozan Antlaşması'nın 20. ve 21. maddesinde görüldüğü gibi, resmî hemen hiçbir alâkamız kalmadığı hâlde nasıl garantör olundu?

Kıbrıs kaynıyordu. Sonunda, 1959 Londra ve 1960 Zürih antlaşmalarıyla Adnan Menderes Hükûmeti'nin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu İngiltere'nin hakemliğinde Türkiye'nin Ada'da garantör devlet olduğunu İngiltere ve Yunanistan 'a kabul ettirdi. 16 Ağustos 1960'ta Kıbrıs Rum-Türk Cumhuriyeti kuruldu. Türkler idarede yüzde 30 oranında hak sahibi olacaktı.

Rumlar yine zınnıdı. (Yozgat ağzı. Oyunbozanlık etti.) Enosis peşinde koştu.  Cumhurbaşkanı papaz Makarios, yardımcısı ise Türk cemaatinin lideri Dr. Fazıl Küçük idi. Makarios işleri yokuşa sürüyordu.

Karmaşık ilişkiler, birbirlerini kollamalar, iki tarafta gizli örgütler... Rum tedhişinin artışı... Derken 1963'e gelindi. 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum