ABD'Lİ GAZETECİNİN MUSTAFE KEMALLE RÖPORTAJI

İşte ABD’de Philadelphia Public Ledger gazetesi için çalışan Clarence K. Streit’ın Mustafa Kemal ile 26 Şubat 1921’de yaptığı “Bilinmeyen Türkler” kitabında tamamı bulunan röportajın kısa bir bölümü. Streit’ın gazetesine gönderdiği haber, Mustafa Kemal Paşa’ya dair izlenimleriyle başlıyor…

ABD'Lİ GAZETECİNİN MUSTAFE KEMALLE RÖPORTAJI
08 Ocak 2012 - 18:03

En demokratik insanlardan biri olan Mustafa Kemal Paşa beni gayriresmi biçimde eskiden istasyon şefinin oturduğu şimdi kendisinin yaşadığı küçük evdeki Batılı tarzda döşenmiş çalışma odasına kabul etti. Hakiki Türk usulüyle bana kahve ve sigara ikram etti. Benimle yaklaşık iki saat boyunca yavaş ve ölçülü bir tonda, iyi bir Fransızcayla konuştu. Diktatör değil (bugün Türkiye Millet Meclisi kadar gerçek halk gücünü uygulayan Batılı bir parlamento bilmiyorum) ama Milli Mücadele’yi örgütleyen ve onun liderliğini yapan kişi olarak itibarı, halkın sevdiği ve güvendiği bir liderin otoritesiyle konuştuğunu söyleyebilirim.”

Meclis’in geçirdiği anayasaya göre, yürütme ve yasama güçleri sadece Meclis’in kendisine verildi. Bu durum Sultan’ın gelecekteki konumunu nasıl etkileyecek?

Anayasamızı kabul edecek ya da çekilecektir. Bizim isteklerimize sıcak bakan başka bir sultan bulmak kolay olacaktır.

Türkiye’nin başşehrinin ileride Anadolu’da kurulacağı doğru mudur?

İstanbul elbette geleneksel başşehrimiz ve bu şekilde de devam etmeli. Fakat bu savaşta edindiğimiz bir deneyim bize ders oldu. Saltanat ve halifelik İstanbul’da kalacaktır ama gerçek hükümet, Millet Meclisi ve kabine, burada Anadolu’da İstanbul’dan daha iyi korunacağı için memleketin merkezinde olacaktır. Meclis elbette zaman zaman İstanbul’a gidebilir ama hükümetin daimi makamı orada olmamalıdır. Mesele için varılmadı ama tartışılıyor. Kayseri, Sivas ve Yozgat’ı olası yerler olarak düşünüyoruz. Bu merkezi bölgeyi araştırıp en iyi başşehir bölgesini bulması için bir komisyon göndereceğiz. Bol bol ağacı ve bir akarsuyu olmalı, kısacası doğal güzelliği…

Dini meseleler ve Cihat’a karşı tutumunuzu daha ayrıntılı açıklar mısınız?

Dini konularda pek bilgim yoktur ama duyduğum kadarıyla İslamiyet tehlikedeyken Halife’nin Müslümanları müdafaa için Cihat’a çağırma hakkı var. Bence Sultan 2. Balkan Savaşı’nda böyle bir çağrı yaptı ama bildiğiniz üzere başarılı olamadı. Burada siyasetle dini meseleleri birbirine karıştırmıyoruz. Biz sadece emrimizdeki maddi güçlerle savaşıyoruz, dini hisleri yardımımıza çağırmıyoruz. Türkler bağnaz değildir. Elbette her ülkede olduğu gibi aramızda halkı ayaklandırmaya çalışan hocalar (din görevlileri) var ama onları kontrol altında tutmalıyız ve tutacağız.

Cihat, Şeriat gibi dini meselelerde ve din ve devletin ayrılmasıyla ilgili hükümetinizin tutumu nedir?

Sanırım her millet gibi her fert de vicdan hürriyetinden tam olarak istifade etmelidir. Bu prensip “Bir millet şayet Müslümansa bağımsızlığa hakkı yoktur” şeklinde düşünen düşmanlarımız tarafından maalesef çiğnenmiştir. Halen, Suriye’de, Irak’ta ve Anadolu’da cereyan eden durum ileri sürdüğüm bu hususun en güzel delilidir. Bizim dinimiz İslamiyet’tir. İslam, dogmatik kısmı dışında nazara alınırsa en geniş anlamı ile hoşgörü temeline dayanan “sosyo-politik” bir sistemden başka bir şey değildir ve “ferdiyetçilik” ile “komünizm” arasında orta bir yol teşkil etmektedir.

Diğer Müslüman hükümetlerle hükümetinizin ilişkileri ne durumdadır?

Biz tabiatıyla bütün Müslüman devletlerle son derece dostane ilişkiler içindeyiz. (…) Önceden de belirttiğim gibi, kendi kaderini kendi tayin etme hakkının bütün Müslüman milletlere tanınmasını görmek benim en büyük arzumdur.

İslam Birliği (Panislamizm), Türklük birliği (Pantürkizm) ve Turan Birliği (Panturanizm) hakkında tutumunuz nedir?

Bütün Müslümanların Türk hakimiyeti altında birleşmesi anlamına geldiği sürece Panislamizm, üzerinde Türk ırkı yaşayan bütün ülkelerin Anadolu Türklerinin hakimiyeti altında birleşmesi anlamına geldiği müddetçe de Panturanizm; İngiltere emperyalistlerinin, bize karşı sürdürdükleri daimi haçlı seferine kendi milletlerinin desteğini temin etmek maksadı ile uydurmuş oldukları “korkuluk”lardır. Thames nehrinin kıyılarından bize gülünç ithamlar savuranların yapmış oldukları ve her gün biraz daha yaptıkları gibi dünyanın yarısını veya dörtte birini fethetmeye bizim herhangi bir şekilde ne niyetimiz ne de arzumuz vardır. (…) İngilizlerin beyan ettiklerinin aksine, biz milletlerin kendi kaderlerini bizzat tayin etmeleri ilkesinin Müslümanlar dahil bütün milletler samimi bir şekilde tatbik edilmesi halinde bu savaşın sonlanacağına inanıyoruz.

Türkiye’nin gelecekteki yönetim şekli, saltanat ve hilafetin yeri, eğitim, kadın hakları, ulaşım ve doğal kaynakların kullanımıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Türkiye’nin gelecekteki rejimi “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” esasına dayanmaktadır ve böyle devam edecektir. Türk Milleti’nin mevcudiyeti ve kudreti saltanat ve hilafetin gerçek kaynağıdır. Biz eğitim sistemimizin geliştirilmesi için şimdiden çaba göstermekteyiz. Sulha kavuşur kavuşmaz bu konuya yeni bir hız vereceğiz. Aynı şekilde kadınların eğitimine de büyük önem atfediyoruz. Bizi zincire vuran kapitülasyonları bertaraf ettikten sonra ekonomik kalkınmamız için hararetle çalışacağız

ELİF KEY.ht pAZAR

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum