ŞAİR NEF'İ VE DÖRDÜNCÜ MURAT ARASINDA GEÇEN İLGİNÇ BİR OLAY / Ramazan BARDAKÇI
Ramazan BARDAKÇI Yazdı: ŞAİR NEF’İ VE DÖRDÜNCÜ MURAT ARASINDA GEÇEN İLGİNÇ BİR OLAY
ŞAİR NEF’İ VE DÖRDÜNCÜ MURAT ARASINDA GEÇEN İLGİNÇ BİR OLAY
Hakkında birçok kitap yazılan övgüleriyle, yergileriyle tanıdığımız şair Nef’i’nin, Dördüncü Murat ile yaşadığı bir olaya geçmeden önce şair hakkında kısa bazı bilgiler vermek istiyorum.
Abdülkadir Karahan’ın Nef’i Divanından Seçmeler adlı eserinde, Nef’i’den bahsederken 1572 yılında doğmuş olabileceğini ve dedesinin Mirza Ali Bey olduğunu aktarır. Bu bilgilerden yola çıkarak Dündar Aydın, Mirza Ali Bey hakkında hazırlamış olduğu doktora tezinde Mirza Ali Bey’in Safevi hükümdarlığı altında yaşarken Osmanlı Devletine iltica ettiğini söyler.
Türk İslam Ansiklopedisinde Nef’i hakkında makale yazan Metin Akkuş, Nef’i’nin Birinci Ahmet döneminde (1603) İstanbul’a geldiğini ve dört padişah gördüğünü belirtir. Şöhretinin yayıldığı ve en fazla adının zikredildiği dönem ise Dördüncü Murat döneminde olmuştur. Yazdığı kasideler ile devrin aranan ismi olan Nef’i, kimi zaman da eleştirilerin ayarını kaçırıp tepkileri üzerine çekmekteydi.
Dördüncü Murat ile aralarında geçen olayı ise Salah Birsel’in “Boğaziçi Şıngır Mıngır” adlı eserinde geçtiği şekliyle şöyledir:
25 Haziran 1629 Salı günü, yine köşkte iken yanı başına korkunç bir yıldırım düşmüş, kendisine feleğini meleğini şaşırtmıştı. Enderun ağaçları ise üzerine düşüp mecliste büyük bir ürküntü yaratmışlardır. O gün huzurda Hekimbaşı Emir Çelebi ile şair Nef’i vardır.
Dahası Nef’i’nin Siham-ı Kaza (Kaza Okları) adındaki şiiri Sultan Murat’ın elinde bulunmaktaydı. Yıldırım ortalığı birbirine katınca, Sultan Murat bu işlerin şair Nef’i’nin yergisi yüzünden başlarına açıldığını düşünerek hemen oracıkta şu ikiliği fırlatır:
Gökten nazire indi Siham-ı Kazasına
Nef’i diliyle uğradı Hakkın belasına
Nef’i bu şiiri gıkı çıkmadan kucakladıktan sonra padişahtan bir de zılgıt yemiştir ki, bu zılgıt içinde bir daha böyle yergiler yazmaması tembihi de vardır.
Ancak tembihlere aldırmayan şair diline hakim olamayıp her ortamda yergilerine devam etmiş Katip Çelebi’ye göre de Boynueğri Mehmet Ağa tarafından boğularak cesedi denize atılmıştır.
Hicvi sevdiği kadar kendini övmeyi de seven şairin bugün dillerde dolaşan şu beiti de fahriye örneği olarak karşımızda durmaktadır:
Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem laf değil
Çarh ile söyleşemem âyinesi saf değil
( Mucizeleri söyleyen papağanım, söylediklerim boş değildir. Felek ile konuşmam kalbi temiz değildir.)
RAMAZAN BARDAKÇI
FACEBOOK YORUMLAR