Darbeler Tarihi: Cemil Koçak

"Havva YILMAZ NURCAN'ın Cemil Koçak'ın Darbeler tarihi" kitabı üzerine makalesi...

Darbeler Tarihi: Cemil Koçak
11 Nisan 2017 - 21:13

Darbeler Tarihi, Cemil Koçak,

İstanbul, Timaş Yayınları, Ekim 2016, 230 s. ISBN 978-605-08-2371-4

Havva YILMAZ NURCAN

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en sıkıntılı süreçleri şüphesiz askeri darbelerin cereyan ettiği dönemler olmuştur. Yakın tarihimizin bu problemli darbe süreçleri asker-siyaset ilişkilerini de bir hayli kırılgan hale  getirmiştir.   Cumhuriyet  tarihimizde  gerçekleşmiş  ilk  askeri  darbe  olan  27  Mayıs  1960 darbesinden 56 yıl sonra Türk toplumu yeni bir askeri darbe tehdidi ile yüz yüze kalmış, halkın büyük kahramanlığı ve fedakârlığı  sayesinde 15 Temmuz 2016 darbe kalkışması akamete uğratılmıştır. Bu darbeyi  diğer  askeri  darbelerden  ayıran  pek çok faktör  bulunmasına  karşın,  darbeye  giden süreç 

dikkatli bir biçimde analiz edildiğinde cuntacıların 27 Mayıs 1960 darbesini örnek aldığı müşahede edilmiştir.

 

Cemil Koçak, 15 Temmuz darbe girişimini müteakip takriben 3 ay sonra hazırladığı Darbeler Tarihi adlı  kitabında bu benzerliğe dikkat çekmek istemiştir. Koçak bugünü anlamanın yolunun, geçmişi bilmekten  geçtiği nazariyesinin altını çizerek kitabı yazma amacını, 15 Temmuz darbe girişiminin doğru bir biçimde analiz edilmesine katkı sağlamak şeklinde belirtmiştir. Yine yazara göre bir tarihçi yalnızca  geçmişi  yazmakla  yetinmemeli,  geçmiş  ile güncel  arasındaki  kopmaz bağı  vurgulamaya gayret etmelidir. ‘Tarihçilikte esas olan budur ve ben de bunu yapmaya çalıştım’ diyor eserin sunum bölümünde.

 

Kitabın   kapağını   incelediğimizde   darbe   dönemlerinde   çekilmiş   fotoğraflardan   hazırlandığını görmekteyiz. Sunum bölümü ise yazarın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gazetelere vermiş olduğu iki mülakat ile başlıyor. Yazar burada 15 Temmuz’a uzanan süreci analiz ederken 27 Mayıs

1960 darbesiyle aralarındaki benzerliklere ve darbelerin dış destekçilerine dikkat çekiyor. 15 Temmuz darbe  teşebbüsünün  savuşturulmasıyla  sorunun  çözülmediğini,  darbe  riskinin  ve  ülkede  darbeci zihniyetlerin  halen  bulunmaya  devam  ettiğini  ve  bu  zihniyet  kazınıp  atılmadan  darbe  tehdidinin geçmiş olmayacağı gerçeğinin altını çiziyor. Sonrasında ise 15 Temmuz FETÖ kalkışmasının başarısız olma nedenleri üzerinde duruyor.

 

Sunum dışında kitap 3 kısımdan oluşmaktadır. En geniş kısım 27 Mayıs 1960 darbesinin anlatıldığı ilk kısımdır. Burada darbeye giden süreç ve oynanan algı oyunları, 27 Mayıs darbesinin kimler tarafından nasıl   gerçekleştirildiği,  Milli  Birlik  Komitesinde  darbe  sonrası  yaşanan  çekişmeler  ve  krizler anlatılıyor.  Siyasetçilerin bu süreçte nasıl itibarsızlaştırıldığı, asılsız söylentilerle halkta oluşturulmak istenen  panik  havası  ve  sokak  eylemleri  dönemin  tanıklarının  ifadeleri  ve  gazete  manşetleriyle detaylandırılarak okuyucuya aktarılıyor.

 

Talat Aydemir’in başarısız darbe girişimleri olan 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 darbe teşebbüsleri ikinci kısmın konularını oluştururken son kısımda 12 Mart 1971 darbesi yer alıyor. Yine bu kısımda yazarın ODTÜ ile ilgili vermiş olduğu bilgiler dikkat çekiyor. Kitabın tüm kısımları yazarın daha önce kaleme almış olduğu ve bazı gazetelerde yayınlanmış olan yazı dizilerinden derlenmiştir.

 

Kitabın çıkış noktası ise tarihin tekerrür etmemesi için, yaşanan darbelerden dersler çıkarmak ve bu süreçleri   doğru   analiz  ederek  aynı   hatalara   tekrar   düşmemek,   aynı   vahim  tablolarla   tekrar karşılaşmamak  şeklinde  tasvir  edilmiştir.  Kitapta  yer  alan  bilgiler  genel  olarak  hatıratlar,  gazete manşetleri, çeşitli dokümantasyonlar ve yazarın bizzat kendi tecrübeleri ile harmanlanmıştır.

 

Yazarın  özellikle  üzerinde  durduğu  nokta,  darbe  süreçlerinde  yaşanan  olayların  birbirinin  aynı olmasıdır.  Neredeyse her darbe öncesi sokaklar karıştırılıyor, üniversite öğrencileri hükümet karşıtı gösteriler düzenliyor ve asılsız rivayetler kulaktan kulağa hızla yayılıyor ve böylece toplumun genel fikriyatının iktidardaki  hükümet  aleyhine değiştirilmesi amaçlanarak yapılan darbenin tüm toplum tarafından benimsenmesi ve meşru bir darbe olduğu zihinlere zerk edilmeye çalışılıyor. Kısaca iç ve dış destekli bazı mahfiller yangın çıkarıyor ve tabiri caizse itfaiye olarak görülen ordunun müdahale

etmesi bekleniyor.

Yeni jenerasyon gezi olayları ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünde bu süreci ilk kez tecrübe etti. Fakat yazar bu yöntemlerin hiçbirinin yeni olmadığını ve hepsinin benzer şekillerde daha önce denendiğini ayrıntılarıyla  okuyucusuna  anlatıyor.  Ayrıca  bu  darbelerin  nedenleri  ve  sonuçlarının  darbecilerin mülakatlarına   dayanarak   anlatılması  okuyucuya  darbecilerin  zihin  yapılarını  etüt  etme  olanağı sağlıyor.

Kaynak:Tarih Kritik, (3) 1, History Critique | Nisan/April 2017

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum