YÜKSELEN BİNALAR VE KÜÇÜLEN İNSANLAR - Necdet CURA

Ankara temsilcimiz Necdet CURA Beyin "YÜKSELEN BİNALAR VE KÜÇÜLEN İNSANLAR" adlı yazısı

YÜKSELEN BİNALAR VE KÜÇÜLEN İNSANLAR - Necdet CURA
25 Ağustos 2019 - 18:39

              YÜKSELEN BİNALAR VE KÜÇÜLEN İNSANLAR

Tarih boyunca insanlık tarihini değiştiren hadiselere bakacak olursak,  büyük ölçüde savaşlar ve inkılaplar karşımıza çıkar. Diğer adıyla devrimler. Tarım Devrimi, insanlık tarihini bir bütün olarak ele aldığınız zaman çok kritik bir yere sahiptir. Avcı-toplayıcı dönem sonrası sırayla gerçekleşen olayların akabinde gerçekleşen Tarım Devrimi, insanlığı yerleşik olmaya mecbur kılmıştır. Bu durum özel mülkiyet hakkını doğurmuştur. Yerleşik hayata geçilmesiyle birlikte teknolojik gelişmeler kendini göstermiştir. Şehirler gelişmiş, ekonomik faaliyetler hızlanmıştır.

Bir diğer kritik olay, yaşadığımız çağı her anlamıyla dizayn eden Sanayi İnkılabı’dır. Kol gücü ile çalışan insan artık bu kol gücünün yerini makinelere bırakacaktır. Bu durum daha hızlı üretime ve doğal olarak ekonominin hızlanmasına işarettir. Dokumacılık ilk ciddi gelişmenin hissedildiği alan olmuştur. James Watt isminden söz etmeden olmaz. İskoç mucit ve mühendis olan Watt, makinelerle dolu hayatımızda hiç şüphesiz ki, önemli bir yere sahip. Sanayi İnkılabı, Avrupa’nın ekonomik yapısına gelişim katmıştır.  Fakat Osmanlı Devleti açısından ise böyle bir sonuç söz konusu olmamıştır. Rönesans ve Reform hareketleriyle kültürel ve fikri manada gelişimini tamamlayan Avrupa, harp meydanlarında Osmanlı’ya galip gelmeye başlarken,  aynı zamanda çeşitli ekonomik sahalarda da galip gelmiş ve olaylar silsile halinde bizden önceki son büyük devletimize zarar vermiştir. Osmanlı Devleti, dış borç almaya başlamış ve bir süre sonra bunları ödemekte zorlanmıştır. Ekonomik çöküş ise bir süre sonra kaçınılmaz hale gelmiştir. II. Abdülhamit Han, olayların ne kadar kötü olduğunun farkına varmıştır. Bunun neticesinde Osmanlı Borçları için 1881 yılında Duyun-u Umumiye(Genel Borçlar İdaresi) kurulmuştur.

Peki ya bütün bu yazdıklarımızın başlıkla ne alakası var? ‘’Ne güzel işte, James Watt yaptıklarıyla hayatımızı kolaylaştırdı. Bugün pek çok insanın yapacağı işi makineler bizim yerimize yapıyor. Hatta bu yazıyı bile bu inkılabın devamı neticesindeki olaylarla sürdürebiliyoruz.’’ diyebilirsiniz. Evet, doğru. Teknoloji gelişimiyle birlikte hayatımızı kolaylaştırdı. Bugün uzun mesafeleri kısaltıyoruz, hastalara şifa buluyoruz. Bebek ölüm oranlarını düşürüyoruz. Fakat, esareti altına da giriyoruz. Çünkü, insan ne ile uğraşırsa onun bağımlısı olur.

Binalar yükseldi, çünkü nüfus yetmedi. İnsanlar sayıca çoğaldılar. Nicelik arttı ama nitelik? Çok büyük yollarımız, okullarımız, hastanelerimiz var ama büyük düşünce insanı diyerek sayabileceğimiz kaç kişi var? Kendi medeniyet yaklaşımını, dünyaya bakış açısını yaratabilimiş yani fikri dünyasını kendine özgü fikirlerle harmanlayabilmiş kaç nitelikli insanımız var? Tehlike, makinelerle birlikte makineleşmekte olan insandır. Duygularını esiri edip bastıran insandır. Cahit Zarifoğlu, ‘’İnsan, bastırdığı duygunun esiri olur.’’ derken hiç de boşuna demiyor.

 Bugün akıllı telefonlar nerdeyse hepimizde var değil mi? Bu modern oyuncaklarla birlikte kim hangi gönderiyi beğenmiş, Ayşe teyzenin oğlunun düğünü nerde olmuş, hangi ünlü kiminle tatile çıkmış, eski sınıf arkadaşımız nerde işe başlamış öğrenebiliyoruz. Teknoloji bu boyutuyla kullanıldığı takdirde  insanı esareti altına alır. Artık bugün arkadaşlıklar sosyal medya üzerinden kurulup yine sosyal medya üzerinden bitiyor. İnsanlar birbirlerini tanımadan, görmeden, bilmeden sadece Instagram’da bol efektli fotoğrafları ve bio diye kısaltılan(bu kısaltma şeklini doğru bulmuyorum) biyografi kısmında hangi üniversitede ve hangi burçta olduğuna göre eş, sevgili, arkadaş tercihinde bulunabiliyor. Bu aradaklari bağları hiçbir şekilde kuvvetlendirmiyor.

Bununla birlikte Türkiye’nin hatta dünyanın bir ucundan aynı ilgi alanına sahip olduğumuz insanlarla bağ kurabiliyoruz. Onlarla tanışıyor ve sohbet ediyoruz. Sosyal medya platformlarının en büyük faydalarında biri de bu.

Velhasılı, kendi kavramlarımızı kurmamız lazım. Yoksa taklit ederek bir yerlere varmamız çok zor gibi görünüyor  Kendimize ait olmayan kelimeler zihin dünyamızı fakirleştiriyor. Tıpkı bize dar gelen bir kıyafet bizi nasıl sıkıyorsa içinde yaşadığımız dünya da bizi böylece sıkıyor, daraltıyor.

Dünyayı çok geriden takip etmek bize bir şey katmaz. Akıllı telefon ve yapay zeka ile ilerleyecek olan insanın önündeki maddi engeller tek tek kalkarken bir dünya manevi engel de karşımıza çıkıyor. Kendi kültür ve medeniyet dairesini iyi çizebilmiş ve kendi kavramlarını yaratabilmiş bir nesil ise hiçbir zaman yorulmayacak ve sıkılmayacaktır.

Yükselen binaların küçülen şehirlerinde kalpler hiçbir zaman gerçek sevgiyi bulamayacaktır.

Necdet CURA

Kaynak: Manisa Denge Gazetesi

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum