TÜRK’ÜN DESTANI
Türk’üm, bengü taşlarda yazılı durur adım
Bir kutlu buyruk ile devletler kuran benim
At üstünde çağları birbirine bağladım
Zalime karabasan, mazluma yâran benim
Gök kanatlı atlarla Tanrı Dağı’ndan estim
Türkistan sancağını Ergenekon’da astım
Yağmurlu bir geceydi, Çin Sarayı’nı bastım
Kürşad’ın yüreğinde kırk yiğit isyan benim
Alper Tunga can bulur destanların dilinden
Ozan toya kut verir kopuzunun telinden
Dedem Korkut boy boylar nazlı Oğuz ilinden
Altaylardan Tuna’ya hudutsuz vatan benim
Mertliğimi bozmadım icat olsa da tüfek
Ferman padişahınsa yiğide dağlar gerek
Karac’oğlan misali bu uslanmayan yürek
Veysel’ime yâr olan o sadık canan benim
Hacı Bektaş’la erdim atalar ervahına
Eğri odun sokmadım pirimin dergâhına
Altmış üçümde girdim bu dünya berzahına
Yesevî otağında kibirsiz irfan benim
Mutlak bulursun beni Itri’nin nefesinde
Göklerde Hezarfen’in özgürlük hevesinde
İbni Sina’nın çağa şifa veren sesinde
Yılanın zehirinde gizlenen derman benim
Kırım’da gençliğimi sürgünlere attılar
Kerkük’te hoyratımı beş paraya sattılar
Hocalı’da kalbimi paramparça ettiler
Karabağ’da, Laçin’de dönen bu devran benim
Çiçektim bahçelerden tırpanlarla derildim
Urumçi’de, Turfan’da çarmıhlara gerildim
Gök bayrağın uğruna bir öldüm, bin dirildim
Bir Kaşgar sabahında okunan ezan benim
Gözü pek yiğitlere tasa değildir ölmek
Bir vatan aldım size mukaddes ve mübarek
Ebediyen sizindir, hükmedin sonsuza dek
Malazgirt Ovası’nda Sultan Alparslan benim
Üç kıtaya nam saldım, mamur ettim dört yanı
Kan döktüm, can verdim de çiğnetmedim vatanı
Kırk çadırdım, kendime yurt eyledim cihanı
Edebali sözünden şan alan Osman benim
Vazgeçmedim, baş koydum içimdeki ukdeye
Mukaddes buyruk bildim, ram oldum o müjdeye
Ayasofya’da vardım çağ açan ilk secdeye
Fatih’in rüyasından âleme ferman benim
Dilimde nağme nağme, tükenmez avazım var
Türkçem, ata mirasım, üç kıtada sözüm var
Köprülerde, hanlarda, camilerde izim var
Mısralarda Fuzuli, kubbede Sinan benim
En sinsi hançerlerle hep sırtımdan vuruldum
İhanet çöllerinde gece gündüz kavruldum
Bir aralık ayazı şol cennete savruldum
Sarıkamış yolunda buz tutan fidan benim
Dostumu düşmanımı seçtim Çanakkale’de
Hem anadan hem yârdan geçtim Çanakkale’de
Şehadet şerbetini içtim Çanakkale’de
Seddülbahir sırtında kopan bu tufan benim
Korkmam dalgalandıkça göklerde bu al sancak
Nazlı hilal yüzünü çatmasın gülsün ancak
Bu yazılan son marştır, ilelebet kalacak
Akif’in yüreğinde sarsılmaz iman benim
Samsun’da tutuşturdum diriliş ateşini
Denize dökene dek bırakmadım peşini
Bu âlem görmez gayrı o yiğidin eşini
Atatürk’ün cihanda yazdığı destan benim
Muhtaç olduğun kudret, damardaki kan benim
FACEBOOK YORUMLAR