Reklam
Reklam
İsmail ZORBA

İsmail ZORBA

[email protected]

HAZAN ŞİİRDİR.

22 Eylül 2025 - 09:14

 

İsmail ZORBA

([email protected])

 

HAZAN ŞİİRDİR.

 

    İnsan ruhunun tabiata en yakın olduğu zamandır hazan mevsimi. Yeşil, turuncu, kırmızı derken sarı sarar duyguları. Hazan insan için bir geçişin temsilcisidir. Belki o zamana kadar içinde biriktirdiği yaz coşkusu yerini daha yalın duygulara bırakır. Tıpkı yaprakların dökülmesi gibi insan da silkinir tüm ağırlıklarından. Gönül ferman dinlemediği zamanları çoktan geride bırakmıştır. Kahkahaların yerini gözyaşları alır. Her gözyaşı damlası insanın ferahlamasıdır bir bakıma. Belki de bu ferahlamanın bile farkında değildir insan.

     Hazan şiirdir. Hazan mısraları yaprakların üzerine yazılmıştır. Binlerce yaprak, binlerce mısra… İnsanın hikâyesi de mısralarda saklıdır. Geliş geçişleri bile hızlı yaşar hazan mevsiminde. Hazan biraz yaz, biraz kış çoğunlukla da sonbahardır. İnsanın sonbaharında yazılan şiirler doluşur yüreklerde. Yahya Kemal misali insanın yüreğinde “Geçtim dün yine hazan bahçelerinden” mısraları tekrarlanır durur. Nereye kaybolmuştur bütün güzellikler? Oysa güzelliklerin kaybolmadığının farkındadır insan. Aldanıştadır. Ya da aldanışta olmayı seçer. 

      Kaybetmek mi kabullenmek mi derseniz; insan hazan mevsiminde kabullenmeyi seçmez. Kaybetmeyi kaderi sayar, kadere yüklenmek ne kadar da kolaydır. Oysa bütün güzellikleriyle yaşanılanlar kabullenilmiş olsaydı Attila İlhan, “O mahûr beste çalar Müjgân’la ben ağlaşırız.” der miydi? Bu sorunun cevabı hazanı bir şiir olarak gören şairde saklı. Oysa şairler baharı kucaklarken şiirde niçin sonbaharı şiirin kaynağı olaral görürler? Cevap mısralarda saklı. Her mısra sonsuzluğu simgeler. Hazan dört mevsim için de geçişleri barındırdığından zamanda sınır tanımaz. O yüzden şiir hazan da sonsuzlanır.

      Sözün getirdiği noktada ne söylüyorsam bunları da bana hazan söyletiyor. Hazanın yalancısıyım bir bakıma. Hazan şairlerinden Nazan Güntürkün yıllar öncesinden bugüne mısralarıyla çıktı geldi. Şiirler donattı belleğimi, o kadar güzeldi ki mısraları elimden bırakamadım, yazarken de tesirinden kurtulamadım.

“Gözlerimi yaşlı görünce

Dertli mi sandınız beni

Ben

Kaf Dağları’nda

                                                            Padişahım oysa” Nazan Güntürkün (Moraran Beyaz’dan)

        Hazan gelince şairler sözün sultanlığını geri alır, gönül ikliminden derdikleri ne varsa sofraya eklerler, başlarlarmış mısra dokumaya. Sözün hükmünün mitos aleminde topraklarını vatan edinen Türkler de türkülerini hep hazan mevsiminde dirlik ve şenlik zamanları söylermiş. Dört mevsimin şiir saltanatı Anadolu’da sonbaharda yaşanırmış. “Ölüm değil/ Yaşamak olur bence /Özlenen” N.G

       Şairin yalancısıyız dedik ya. Şairin gösterdiği yollar şenliği dağıtmadan yazdırıyor mısralarını. Yepyeni uyanışları gebe kılıyor hazana. Hazan mevsimi doğurgan bir mevsime dönüşüyor. Uyanışlar yepyeni kimlikler ekliyor insana. Cahit Sıtkı’nın gün eksilmeyen penceresinden bakıyor. Ama onun penceresinden her türlü mihnetin kabul görmediği bir bakış vardır. “Biz/ Yıldızların en parlağında/ Gecenin koyusunda yine biz/ Hele her akşam/ sabahı zor eden/ Ümitlerimiz?” N. G

          Hazan bir yanıyla hüzün bir yanıyla huzurdur. Huzur yanında söylenecek yepyeni mısralar peşi sıra gelir. Her bir mısrada bahara yazılmış mesajlar saklıdır. O mesajlarda insanın her şeye rağmen yaşamdan yana duruşu saklıdır. Sözler akar gider duyguların ahenginde sonbahar bir mektup olur geleceğe.

           Nazan Güntürkün şair, sözü şiirden yana tavır koymuş bir usta. Sahiller Denizin Sonu Değil Ki, Yağmur, Moraran Beyaz ve Sunular’da dermiş şiirlerini. Şiirin eşliğinde ruhlara akıtmış yüreğindeki güzellikleri. Bize sonbaharı yazdırdı, şair farklılığında, farkındalığında.

“Serin damlaların geliyor üzerime

Rüyamı bozmak içinse

Aldırmıyorum

 

Beraber dolaşıyoruz caddelerde

Yüzümü görmek içinse

Saklıyorum

 

Gayretin

Soluk benzimi ıslatmaksa

Ben zaten ağlıyorum.”

Nazan GÜNTÜRKÜN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum