İsmail ZORBA

İsmail ZORBA

[email protected]

"YOL SENİ YORMASIN" EVLADIM!

07 Mart 2025 - 10:08 - Güncelleme: 07 Mart 2025 - 10:14

YOL SENİ YORMASIN” EVLADIM!

İsmail ZORBA

([email protected])

Kendi hayatımız akıp giderken ve her anımızda hayatın bize kattıklarıyla yeni deneyimler kazanırken yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Hayatın bizi getirdiği noktada kendi yolumuzda ilerlerken okuduklarımız ve yaşadıklarımız doğrultusunda hayatı anlamaya, anlamlandırmaya çabalarız. Bu yolda üzerimizde tesir eden en güçlü sözler ise tecrübe edilmiş bir hayatın imbiğinden akıp gelen sözlerdir.

Bu sözler atalar sözü gibi nesilden nesile aktarıla gelmiştir. Ve yolumuza rehberlik eder yeri geldiğinde yolumuzu aydınlatır. Bu sözlerin özünde ve öznesinde “insan” ve “insana ait hasletler” vardır. Sevgi, güzellik, edep, haya, vefa, sabır, hoşgörü, tevazu, iyilik, erdem, onur ve daha nice insan ait, insanla hayat bulan hazineler..

Bu sözler bir babanın, bir annenin veya bir büyüğümüzün sözleri ise bize her zaman bir nasihat gibi gelir. Aslında bize aktarılan sözün üzerinde biraz düşünsek, nefsimizin hamlığından çıkıp hayatımızın içine alsak bizim ne kadar kıymetli olduğunu o zaman fark ederiz. Ama burada önemli bir noktayı göz ardı etmemeliyiz. Nasihat eden kişinin varlığı, sözü aktarışı, üslubu.

Burada yolumuzu pendnameler aydınlatıyor, yani nasihatnameler… İlk aklıma gelen sözün erliğinde hikmete ulaşan ve yağmur tanesi hükmünce toprağa değdiğinde insan gönlünde tohumlar yeşerten Yunus Emre’nin muhteşem şiirleri, eseri! Sonra Kutadgu Bilig, Kıssalar, Maarifetname ve bir manada Mesnevi belki Safahat, özdeyişler. Her bir hikmetli sözün ardında ayırıcı güzellikler var.

Nasihat’dan çıkmışken yola ki yol hep düsturumuz olacak. Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye söylediği hikmetli sözler bir millet olarak kimliğimizin mayasını nereden nasıl aldığımızın kaynağıdır bir bakıma. Bu sözler aynı zamanda Türk milleti için “devlet”in varlığını ve gücünü bize gösterir:

OğuI,

İnsanIar vardır, şafak vaktinde doğar,

Akşam ezanında öIürIer.

Avun oğIum avun,

GüçIüsün, kuvvetIisin, akıIIısın, keIâmIısın,

Ama, bunIarı nerede, nasıI kuIIanacağını biImezsen,

Öfken ve nefsin bir oIup akIını yener,

Sabah rüzgârIarında savruIur gidersin.

Daima sabırIı, sebatIı ve iradına sahip oIasın,

Dünya senin gözIerinin gördüğü gibi büyük değiIdir.”

Hayatın özünü ve sadece “insan”a ait olan güzelliklere odaklanan bu sözler yolumuzu aydınlatır. Yol ve insan bu sözlerde ayrılamaz bir bütünün parçası olurlar. Ve söz bir deneyimin parçası olarak babadan, anneden, atalardan oğullara aktarılır. Burada “oğul” kelimesine dikkat çekelim. Kelimenin menşei (kaynağı) Türkçede erkek, kız ayrımı yapmadan sadece yavru, evlat sözcüğüne karşılık söylenegelmiştir. Oğlan kelimesi “yavrular, evlatlar” manasında kullanılmıştır. Örneğin arının oğul vermesi derken bu sözcüğün kaynak çıkış anlamındaki yavrudan yavrulamak anlamına karşılık gelmektedir.

İdris Koç’un son çıkan “Yol Seni Yormasın” kitabı bu düşünceden hareketle yola çıkılarak yazılmış bir eser. Günümüz yolcularının en büyük sorunu olan nesiller arası kopukluğa merhem olacak şifada bir eser aslında. Yaşadığımız en büyük sorunlardan birisi insanın kendisini yalnızlığa iten sebeplere karşı yaşadığı çaresizliktir. Haz ve hız zamanında aile parçalanmış, nesiller arası sözler anlamını kaybetmiş, hamlığa mahkûm edilmiş evlatlarımız hayatın içinde yer alamadan yalnızlığıyla baş başa bırakılmıştır.

Eğer ebeveyn ile çocukları arasında sevginin ve güzelliğin köprülerini kurabilirsek bu gidişe dur diyecek yolları bulabiliriz.

Yol Seni Yormasın”da İdris Koç, “Yol zorlu, yol meşakkatli. Yol çetin, yol engellerle dolu. Yol çeldiricilerle dolu. “Daha kestirme bir yol var.” diyenlerin, “Daha kolayı var.” diyenlerin sufleleri… Şüphelerin, “acaba”ların, korkuların ve kötülerin/kötülüklerin musallatlığı… Ve daha yolun başında yorgun düşüp vazgeçenler… Arkasını kollamaktan önüne bakmaya fırsat bulamayanlar… Yanında yürümesi gerekenlerin arkadan çekiştirmesiyle yürümeye dermanı kalmayanlar…” diyerek kitabın mesafesindeki tüm içeriği özetlemiş okurlarına.

Kitap sadece bir büyüğün evladına sözlerini barındırmıyor. Kitap aslında yazarın kendisinden her yaştaki insana bir hatırlatma, bir uyandırma, bir kendine getirme özelliği taşıyor. Aslında İdris Koç, bütün kitapları aslı ve özü “insan” olana hitap ediyor. Nezaketten görgüye, adaba, dostluğa insanı güzellikleriyle donatacak ve bugün gittikçe asliyetinden uzaklaşan insana sesleniyor. “Yol Seni Yormasın”, yazarın bunca birikiminin damıtılmış bir özü bir bakıma.

Kitabın sayfaları arasında kayboluyorum adeta. Yunus’un, Mevlana’nın ruhumu aydınlatan, ruhuma şifa olan sözlerinin rehberliğinde günümüze ait dokunuşlarla bir yol rehberi buluyorum kendime. “Yol Seni Yormasın” uzun süre baş ucu kitaplarımdan biri olacağa benziyor.

Bütün bunların yanında “Yol Seni Yormasın” özellikle gençlerin ve de anne ve babaların mutlaka okuması gereken kitaplardan biri. Yolu sevdaya dahil olan ve öznesi “insan”a ait cümleler bizi güzele sevk ediyor. Sabırdan, vefadan, şefakatten, edepten, doğruluktan, dürüstlükten, iyilikten yana kaybettiğimiz ne kadar haslet varsa bize yol gösteriyor.

Kitabın hakkını okura teslim ederken en beğendiğim bir bölümden iktibasla yazıma nihayet vermek istiyorum:

Oğul!

Hayat, hikâyenin de dışına taşan kısa bir film…

Hayat, uzun bir gecede kendini, kendi filmini seyretmek gibi. İzledikçe uzayan, uzadıkça seni içine çeken bir film…

Unutma; bu kısa filmin senaristi, yönetmeni ve izleyicisi sensin.

Güzel yaz, güzel oyna, güzel hatırla!”
 

 


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum