İsmail ZORBA

İsmail ZORBA

[email protected]

KADININ ADI İNSANDIR.

10 Mart 2025 - 09:44

KADININ ADI İNSANDIR

İsmail ZORBA

([email protected])

 

Bir yanda kadın bir yanda erkek asırlardır tartışılagelmiş. Kadın mı, erkek mi, diye? Oysa hiç düşünülmemiş bir elmanın iki yarısı. Ne erkek ne kadın! İnsanız oysa, insan olmakla tamamlanmışız, insanda eşitlenmişiz.

Kadın olmasa erkek, erkek olmasa kadın! Cümleyi nasıl tamamlar insan? Manayı hükme taşır insan? İnsan ne beden ne de ruh? Hem beden hem ruh! İnsanda tamamlanır ruh ve beden.

İnsan hem duygu hem düşünce! Ne kadın da tamamlanır duygu ne de erkekte tamamlanır düşünce! İnsan demek; hem kadın hem erkek demektir.

Bir başka soru soralım zihinlere. Karıştıralım tüm hesapları… İnsanı insanda tamamlayan hasletler erkek de mi yoksa kadında mı toplanır. Bir tamamlayıcı vardır. Bunun da tam yanıtı kadına veya erkeğe göre değişir. Tam anlamıyla ne kadın diyebiliriz ne de erkek!

Kadın ile erkeğin yani insanın hikâyesine ilk başından ele alalım. Ta ezelden. Hz. Adem ile Hz. Havva’nın hikâyesinden. Aslında bu hikâye de insanın hikâyesi bir bakıma. Hz. Adem ilk yaratılan insan. Cennet için yaratılır Hz. Adem. Cennettedir ama cennetin farkında mıdır tam manasıyla. Düşünelim, tasavvur edelim hatta kurgulayalım. İnsan için cennet, bütün mükemmeliyetlerin yuvası. Ama Hz. Adem tek başınadır. Hiçbir güzelliğin farkına varamaz. Ne zaman ki Hz. Havva yaratılır. Kendine bir eş bulur Hz. Adem. Kadının ilk adı “eş”tir.

Sonra Hz. Havva’nın varlığında cennetteki güzelliklerin farkına varır Hz. Adem. Kadının bir diğer adı “güzellik”tir.

Sonra Hz. Adem’in gözü , Hz Havva’dan başkasını göremez olur. Kadının bir diğer adı “aşk”tır. Sonra dünya sürgünü gelir başlarına. Hz Havva çocuklar dünyaya getirir kızlı erkekli. Kadının kalıcı bir adı da “anne”dir.

Hz. Adem ile Hz. Havva dünya sürgününde çocuklarıyla torunlarıyla yaşam mücadelesine girerler. Hz. Havva çocuklarına barınaktır, onları yedirir, içirir, kucaklar, sahiplenir. Kadın’ın adları çoğalır insan adlarının yanı sıra. Kadının adları sıralanır gider. Kadın “yuva”dır, kadın “sevgi”dir, kadın “merhamet”tir, kadın “edep”tir, kadın “nezaket”tir.

Kadın, insan adına aldığı tüm hasletleri kızım demeden, oğlum demeden evlatlarına aktarır. Adını aldığı “Sevgi, saygı, onur, edep, merhamet, vefa, nezaket, adalet… vb” hangi özellik varsa insan çocuklarına aktarır.

Biz Türkçemizde insanoğlu diyoruz ama “oğul” kelimesi dilimizde ne kız ne de erkek çocuğu temsil eder. Doğrudan “yavru” anlamındadır. Aynı arının oğul yapması gibi.

Kadın yeri gelir, “toprak” adını alır; yeri gelir “hava” adını alır. Zaman gelir kadın “su”dur, zaman gelir “ateş”tir. Cemre gibi insan ikliminde düştüğü yere sıcaklık getirir, bahar nefesleri katar. Onun için dünya kültüründe özellikle biz Türklerde kadın “toprak ana”dır, “devlet ana”dır. Analar dili hâkimdir bir bakıma dünya iklimine.

Her ne kadar asırlar boyu kadını ötelesek de onun varlığı olmadan tamamlanamayız hiçbir zaman. Kadın “bereket ana”dır. Çoğalamayız, artık kalırız onsuz. Anadolu, medeniyetlerin beşiğinde her daim “Bereket Ana” vardır.

Kadının diğer adı “tabiat”tır. Doğanın dilinden en çok o anlar. Erkeği savaşırken dahi kadın yuvayı kuran, koruyan dişi kuş misali sahiplenir. Gücünü, iradesini ortaya koyar. Kadın cesareti olmasa erkek ne yapabilecektir. Hangi milletler güçlü diye soracak olursanız okuyun tarih sayfalarını. Kadın ile erkeğin yan yana, omuz omuza olduğu zamanlardır. Türk töresinde kadın erkeği ile yan yanadır, omuz omuzadır.

Kadın sessiz çığlıkları kaplar asırları. Ötelenmiş, isimleri elinden alınmış, bütün hakları çalınmış kadınlar. Medeniyetin ışığı denilen tek dişi kalmış canavarlar ülkesinde kadınlar insan olarak kabul edilebilmek için ne çileler çekmiş, ne büyük mücadeleler vermişlerdir. Kadının olmadığı yerde hayat biter, insanlık biter. Türk mitolojisinde “Umay Ana” hayatın kaynağıdır.

Dünya bir gözyaşı medeniyetidir. Kadının bütün üstünlüğü, gücü, güzelliği, analığı, eşliği hep ötelendi, örselendi. Ama kadın dimdik ayakta durdu. Kadının sesi adaletin sesidir, kadının sesi Hakk’ın sesidir. Kadının bir diğer adı hatta son adı “barış”tır.

Dinimiz İslam’da her ne kadının olmadığını iddia etseler de bu tam anlamıyla bir cahilliktir, körlük, sağırlıktır. Peygamberimiz ne diyor, iyice işitelim : “Sizin hayırlınız, eşine hayırlı olandır.” Ve ekliyor: “Kadınlara ancak iyi insanlar iyi davranır; onlara ancak kötü kişiler, ihanet eder.” “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim.”

Günümüzde bir güne yüzlerce kadına yapılan taciz, şiddet, cinayet vaka’ları ile karşı karşıyayız. Bu haberlerle sarsılıyoruz, insanlığımızdan utanıyoruz. Kadının adı yok diyenler bilsinler ki bunu söyleyen diller, böyle düşünen kafalar acziyet içindedirler. Kadının olmadığı dünyada yalnızdırlar, çaresizdirler. Korkuları onları öfkeye ve bütün kötülüklere ram etmektedir.

Oysa kadın insanda tamamlanmak, insan olmak, insana ait tüm hasletlerin kaynağına erişmektir.

Kurtuluş Savaşında, yeniden var olma mücadelesinde kim vardı yanı başımızda, omuz omuza kim savaştı bizlerle. Sadece erkekler mi kahramandı, hiç mi kadın kahramanımız yoktu? Ne çabuk unuttuk kahramanları da bir ananın doğurduğunu, en güçlü, bilge ve başarılı erkeklerin arkasında bir kadın olduğunu.

Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Ana olmasaydı ne olurdu? Zübeyde Ana’nın evladı ne diyor kadın hakkında? Kulak verin. İşitin!

Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. “ “Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.”

Ve kadının adı “şiir”dir. Mısralarda tamamlanır duygular..

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar...

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Gülüşünde taze serin bir rüzgâr
Ellerine dokunmak ne güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar...

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz,
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.

Bir gün baksam ki gelmişsin...
Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm,
Benim olmuş dünyalar...”
(Yavuz Bülent Bakiler)

 

Son söz ilk sözdür aslında. İnsan anne karnından dünyaya merhaba dediği anda sürgündedir, yalnızdır. Kadındır onu tamamlayan onu. Ve kadının asıl adı “insan”dır.

Ne erkektir insan, ne de kadın. Kadın ve erkektir aslında insan!


 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum