Safiye Erol’a Hürmetle
Ekim ayının birinde, 1964 yılında vefat ettiğinde, Türk edebiyatına birbirinden değerli eserler bırakan Safiye Erol, hak ettiği ilgiyi, ancak bir zaman sonrasında gördü. Eserleri toplu olarak Kubbealtı Neşriyat’tan çıktı.
1902 senesi Edirne Uzunköprü doğumludur. O’nun Ailesi, Makedonya’nın Hacı Kadir mahallesinden gelmiştir. “ Tam manasıyla bir Rumeli bereketi olan bu görmüş geçirmiş sülale bilhassa anne tarafından Türk Tasavvufuna vakıf bir kültürel özelliğe sahiptir.” * Safiye, on yaşından sonra Alman Okullarında devam eder. 15 yaşında, Türk-Alman Derneği vasıtasıyla Almanya’ya gitmiştir. Din dersine giren papaz onun cevherini keşfetmiş ve kaldığı küçük pansiyona sık sık ziyarete gitmiştir. Gene bir akşam, ev sahibi hanım “ Aziz Peder, sanırım Kızımızı Hıristiyan yapacaksınız.” Demiş buna karşılık Küçük Safiye cevabında “ Hiç sanmam, bu gidişle ben aziz Pederi Müslüman yapacağım.” Demiştir. Bu cevap karşısında rahip susar ve kızarır bir daha da o eve uğramaz. 1919 yılında ülkenin durumu sebebiyle yurda dönmüş ve 1921 yılında tekrar Almanya’ya dönmüştür. Orada, 1926 yılında doktorasını tamamlamıştır. Memlekete gelişinin ardından, bir Alman firmasında çalışır, tercümeler yapar, küçük hikâyeler yayınlar, 1935 yılında “Kadıköyünün Romanı” çıkar, ikinci romanı Ülker Fırtına’sıdır. Sonrasında Türk Edebiyatının şaheserlerinden Ciğerdelen, ardından Dineyri Papazı adlı romanları yayınlanır. İlerleyen yıllarda Samiha Ayverdi ve sonrasında Kenan Büyükaksoy ile tanışmış, bu tanışıklıklar onun gönül ikliminde yenilenmeler yaratmıştır. Bu dönemde, Samiha Ayverdi, Nezihe Araz, Sofi Huri ve Nihad Sami ile birlikte, iki mühim eseri 20. Asrın Işığında Müslümanlık ve Şerhli Mesnevi Şerhini yayınlarlar. Ayrıca çeşitli gazetelerde makaleler yazmıştır.
Çeşitli kuruluş ve derneklerde sosyal faaliyetlerde bulunur. Sporla ilgilenir. İstanbul’un ilk kadın tenisçilerindendir. Düzenli, planlı programlı bir hayat sürer. Hürriyetine çok düşkündür.
Selim İleri’ “Ben edebiyatımızda Ahmed Haşim’in nesirleriyle yarışabilecek ikinci bir isim olmaz, olamaz sanmıştım. Safiye Erol’un yazılarını bilmiyordum. Hayatımın bir döneminde Safiye Erol elimden tutuyordu. O çağdaş edebiyatımızda gönül çiziklerini en çok hissettirene yazara, yol haritasında ne kadar az yer ayırmışız. ” diyerek hakkını verir.
Yazılarında hayatın akışı ve renklerini en güzel şekilde ifade etmiştir. Sessiz yaşamış şan ve şöhretten uzak durmuştur. Eserleriyle edebiyatımızın ışığı sönmeyen bir yıldızı olarak var olacaktır.
Celil Altınbilek
05.09.2022
FACEBOOK YORUMLAR