Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Yergöğü Köprüsü

29 Nisan 2022 - 02:03 - Güncelleme: 04 Kasım 2023 - 22:24

Yergöğü Köprüsü
     Sene 1595 tarihinde, Romanya Beyi (Eflak Voyvodası)  Mihail  isyan etmiştir. Bütün o taraflar yağma ve talana mâruz kalır. Sadrâzamlık vazîfesini Sinan Paşa’dan alan Ferhad Paşa isyanı bastırmak üzere yola çıkar.
     Her zaman olduğu gibi, o günlerde de devlet adamları arasında müthiş bir çekişme ve iktidar kavgası mevcuttur. Sinan Paşa’dan sonra sadrâzamlık bekleyen Dâmat İbrâhim Paşa, İstanbul kaymakamıdır ve Ferhad Paşa’ya düşmandır. Ferhad Paşa’nın azledilmesi sağlanır. Görevi bıraktırma şekli ve olayların devamı ise çok ilgi çekicidir.
     Ferhad Paşa’nın azledilmesi ve îdam edilmesi için Bostanzâde’ye otuz bin altın rüşvet verilmiştir. Lâkin istihbarat bilgisi de kuvvetli olan paşa, durumdan haberdar olur ve kolay teslim olmaya da niyeti yoktur. Kendisi de gerekli bütün çabasını ortaya koyar, Safiye Sultan’a da ulaşan rüşvet çarklarını da kullanarak îdam kararını iptal ettirir. İstanbul’un kenarında bulunan çiftliğine saklanırcasına yerleşir.
     İktidar olma arzusunun, nefretin, kıskaçlığın hiçbir zaman bitmediği bitmeyeceği gibi, İbrâhim Paşa, hîle ile Ferhad Paşa’yı ortaya çıkartır ve yeni bir fermanla paşa öldürülür.
     Ferhad Paşa’nın, Balkan coğrafyasını ortadan enlemesine kesen Tuna nehrinin Yergöğü mevkiinde yaptırdığı tahta köprüden, Osmanlı ordusu, yeni Sadrâzam Sinan Paşa kumandasında geçmiş ve isyankâr Eflak Beyinin üzerine yönelmiştir.
     Mihail belki de taktik olarak öyle düşünüp, Osmanlı ile savaşmayı göze alamaz ve geri çekilir. Sinan Paşa isyanı bastırdığını düşünerek geri döner. Lâkin Eflak Beyi dikkatli bir şekilde bir günlük mesâfeden geri dönen Osmanlı ordusunu tâkip eder ve yolu üzerindeki Türk yerleşimlerini yakıp yıkar ve halka inanılmaz işkenceler ve katliamlarda bulunur.
     Osmanlı ordusu geri dönüşte Tuna üzerindeki Yergöğü veya İskender Köprüsü de denilen yerden karşıya geçmektedir. Mihail tâkip ettiği Osmanlı ordusuna yetişmiştir, ama saldırmamıştır. Sinan Paşa ve yönetim kademesi karşıya Rusçuk’a geçmiştir, ardından da yüz bin kişilik ordunun ağırlıkları, top ve teçhîzâtı ile karşıya geçmesi üç gün sürecektir. Türk ordusunun ar-kasını koruma ve kollama görevi ise Akıncılar’a verilmiştir.
     O Akıncılar ki, devletin, Avrupa’ya yerleşmesinde, yeni yerler fethe-dilmesinde ve Avrupa Türkiye’sinin oluşmasında en büyük vazîfeyi sağlamışlardır. Sulh içinde olan bir ülkeye, Akıncıların akın yapması yasaktır. Görevleri öncülük etme, sindirme, yıpratma, istihbarat, göçe zorlama ve ordunun arka güvenliğini sağlamadır. Onlar kelle koltukta, gözü kara, vatan ve îman fedâileridir.
     Ordu, köprüden karşıya geçerken, iktidarını servetine borçlu olan Koca Sinan Paşa, pencik vergisi denilen, savaşta elde edilen ganîmetin, beşte bir devlet payını -kendine olan payı da- tahsil edebilmek için köprüye tahsildarlar koymuştur.
     Her geçenden, pencik tek tek tahsil edilmektedir. Böyle bir şekilde tahsîlât ne görülmüş ne duyulmuştur. Sinan Paşa yapılan îkazlara da kulak asmaz, karşıya geçiş ise uzadıkça uzamıştır.
     Rumen Voyvodası, Türk ordusu köprüden geçinceye kadar bekler, Akıncılar hâriç bütün ordu karşıya geçmiştir. Akıncılar karşıya geçmeden top ateşi başlar, Voyvoda, Türk akıncılarının can vermeden silahlarını teslim etmeyeceğini bilmektedir, akıncılar karşıya geçmeye çalışırken top ateşiyle köprü yıkılır. Türk akıncılarının mübârek kanlarıyla Tuna Nehri ala boyanır. Geri kalanları da kılıçtan geçirilir. Hiç kurtulan kalmaz.
Türk akıncıları bir daha toparlanamamışlar ve akıncıların kökü kesilmiştir.
Bu hâdiseden sonra “Türk akıncılarının” yerini “Kırım Atlıları” almıştır.
     Makam, mevki ve para hırsının nelere sebep olduğunu; ne yiğitlere, ne topraklara mâlolduğunu bilmek ve unutmamak, bize düşen kıssadan hissedir.
Celil Altınbilek
 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum