Yahya Kemal Türkçesi / Nihad Sâmi Banarlı

Yahya Kemal Türkçesi / Nihad Sâmi Banarlı
13 Şubat 2020 - 18:22

Yahya Kemal’i Türkçe’nin sadeleşmesi davasında, eskiye bağlı sanmak yanlıştır. O, Türk dil inkılabından en az yirmibeş otuz sene evvel Türk şiir dilinde saf türkçe’ye doğru ağırbaşlı ve reklamsız bir inkılap yapmıştır. 1904 – 1912 yılları arasında Paris’de Türkçe söyleyiş ‘in sırlarını ararken terennüm ettiği :

Canavarlar kaçıyormuş gibi gür bir doludan

Bir Salîb ordusu bozgun, kaçıyor Niğbolu’dan

gibi destan mısraları, bu hâdisenin şahitleridir. İstanbul’a döndüğü ilk yıllarda (1912 – 1917) söylediği:

Gönlümle oturdum da hüzünledim o yerde,

Sen nerdesin ey sevgili, yaz günler nerde?

Dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde

Sen nerde, o fecrin ağaran dağları nerde?

gibi şarkı güfteleri, daha birçok benzerleriyle, şâirimizin, Türk şiir lisânını, daha o yıllarda özlenen güzelliğe ulaştırdığını gösteren örneklerdendir. Yahya Kemal, o tarihlerde şiir lisânına halkımızın derhal seveceği, bazı güzel ve güzel hâtıralı Türkçe kelimeler getirmek için ayrı bir gayret sarf ediyordu. Sonsuz gibi, akın gibi, sökün gibi, atlı, doludizgin, koşu gibi kelimeler bunlar arasındadır. Bu demektir ki Yahya Kemal’in şiirlerinde iki ayrı lisan vardır. Bunlardan biri, Eski Şiirin Rüzgârıyle söylediği manzûmelerin lisânıdır. Bu manzumelerde yediyüz yılın süzgecinden geçirilmiş bir Osmanlı-Türk sesi duyulur. Kendi Gök Kubbemiz adı altında toplanan şiirlerinde ise, en zengin terennüm lisânını Yahya Kemal’in şiirlerinde bulan, ideal bir Türkiye Türkçesi seslenir.

Bu dil, Vuslat’da aşkımızı, Uçuş’da şevkimizi, Itri’de mûsıkîmizi, Deniz Türküsü’nde türkümüzü, Süleymaniye’de Bayram Sabahı’nda ise hemen bütün milliyetimizi dile getiren, büyük bir millî terennüm lisânıdır…

Resimli Türk Edebiyâtı târihi 2. Baskı s:1182

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum