Türkiye'ye Bir Bakış

Türkiye'nin varoluş mücadelesi

Türkiye'ye Bir Bakış
21 Ocak 2015 - 12:25 - Güncelleme: 22 Ocak 2015 - 19:03

              GENEL BİR BAKIŞLA TÜRKİYE

  Bugünü düşünün, sonra bugünün zihniyle geçmişe bakın. Gördükleriniz size ne anlatıyor? Vicdanınızı da hesaba katarak bir sonuca varın.

  Geçmişte,  yani 1838 Balta Limanı Antlaşması’ndan buyana geçen sürede ülkemiz ekonomik ve siyasi olarak itaat altına alınmıştır. Dolayısıyla askeri olarak da büyük sıkıntılar yaşamıştır. Ülkemizin toprakları parçalandı, değerli insanları bertaraf edildi. Derken Sultan İkinci Abdülhamit Han zamanında direnen ülke ekonomik olarak bazı atılımlar yaptı. Devletin kasası biraz para gördü. 33 senelik iktidarında ülkenin parçalanmasını en aza indirmeyi başardı. Bu duruma ağzı sulananlar ve tahammül edemeyenler koca sultanı yerinden edip kukla padişahlar ve yöneticiler geçirmeye çabaladılar. Bu sıralarda patlak veren Birinci Dünya Savaşı, ülkenin tamamen bitirilişiydi. Birinci Dünya Savaşı bize bir şeyi daha acı şekilde göstermişti. Cephelerde kazandığımız savaşı masa başında kaybetmiştik. Siyasi olarak artık hiçbir gücümüz yoktu. Derken yüzüstü yatırılmış bir ülke olduk.

  Yeniden varolma mücadelesi veren insanlarımız Gazi Mustafa Kemal önderliğinde bir mücadeleye girişti. İşte yüzüstü yatırılmış ülkemiz burada o haliyle Yunanistan’ı yendi. Dolaylı olarak İngiltere’de mağlubiyete uğradı. Bu dönemde devlet kurmanın verdiği zorluklarla kabuğuna çekilen Türkiye İkinci Dünya Savaşı’nın etkilerinden fazlasıyla nasiplendi. Tam bu zaman diliminde boğazlar ve Hatay sorunun halleden Türkiye Dizleri üstüne doğrulmuştu ve bu haliyle bu başarıya imza atmıştı. İlerleyen zamanda Kıbrıs Barış Harekâtı ile ayağa kalkmış bir Türkiye’nin neler yapacağını gösterdi. Ancak Her zaman büyük hendeklerle karşı karşıya bırakılan ülkemiz 2002’ye her şekilde engellenmelerle karşılaştı. Bu dönem ülkenin dönüm noktasıydı. Bıçak kemiğe dayanmış ve Bir milyar dolar gibi bir ülke için komik bir miktar olan paralara muhtaç olmuştuk. Bu tarihten sonra bana göre kuruluşunu tamamlama yoluna gidildi  ve Necip Fazıl’ın dediği gibi Abdülhamid Hanı anlamak her şeyi anlamaktır sözüyle onun bazı projeleri hayata geçirilmeye başladı. Ekonomi ülkemizde iyi yönetilerek finansal güçlenme sağlandı. Birçok ekonomik kriz en az zararlarla atlatıldı. Avrupa aydınları şu cümleyi kurdu; ‘’Hasta Adam İyileşiyor.’’  Gerçekten de hasta adam iyileşiyordu.

  Etki alanını genleştiren ve eski bağlarını yeniden canlandırmaya başlayan Türkiye siyasi gücüne kavuşmaya başladı. Daha ülkemizin yapacağı çok şeyler var ancak gerçeklerde unutulmamalı. İstanbul’u küresel bir güç haline getrime çabası içinde olan Türkiye İngiltere borsası ile imzaladığı anlaşma sırasında  Londra Borsası Grubu Üst Yöneticisi Xavier Rolet, Türkiye'nin artık Avrupa'nın eşiği değil bir parçası olacağını belirterek, "Birkaç sene içerisinde, gelişmenin sonuçları görülüp, sermaye piyasaları derinleşip, ekonomi büyüyerek olgunlaştıkça ve bir başarı hikayesine dönüştükçe, asıl Avrupa Türkiye’nin kendisine katılması için dizleri üzerinde yalvaracaktır” dedi.

  İngilizler ’in sevdiğim yanıdır bu. Çok dürüst konuşmalar yapabilirler. Gerçek işte bu Ayağa kalkmış, hatta koşturan bir Türkiye’nin Avrupa’yı İtaat altına aldığını düşünün. Osmanlı’nın dirilişinin çok uzaklarda olmayacağını göreceksiniz. Milli sınırlarını aşarak, Misak-ı Milli yolunda büyük adımlar atan Türkiye; Somali, Mısır, ırak, Türkistan devletleri, Filistin gibi ülkelerde Sinir uçlarını bulundurmaktadır. Bunun yanında balkanlar ve kutsal topraklarda da bu gücünü barındırmaktadır. Buralara yaptığı yardımları vitrinleştirmemiş  bir ülke olarak Batı dünyasına karşı ayakta duran tek devlet Türkiye’dir. Siyasi iktidarını koruyup güçlendirmenin, tekrar var olmanın savaşını veren ülkemiz bu alanda atılımlarına devam etmektedir. Türkiye’nin başbakanı olan Davutoğlu’nun sözü oldukça manidardır. Yıllar önce bize hasta adam diyen Avrupa’ya artık Hasta Adam sizsiniz dedi. Bence de bu doğru bir sözdü. Avrupa hastalığa yakalandı. İngiliz ve Almanların iki yüzlü politikaları baş göstermeye başladı.

   Güçlenen Türkiye dünyada İslam’ın da güçlenmesine yol açtı. Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde Müslümanlığı tercih edenlerin sayısı arttı. Müslümanların gördüğü zulümler insan vicdanına ağır gelmeye başladı. Bunu gören Avrupa İslam dinini teröristlerin dini gibi göstermeye çalıştı. Ancak İsrail başbakanın orada olması da fazlasıyla komikti. Bebek kanı dökmüş bir caninin Fransa’da protestoya katılması insanlara “bu perhiz bu ne lahana turşusu” dedirtti. İsrail’in, ABD ve İngiltere’nin arkasına sığınarak yaptığı katliamlar… ‘’Dünya Beşten Büyüktür’’ diyerek bu kanunsuzluklara tepki gösteren bir Türkiye. Yazdıklarım siyasi değildir. Sürçü lisan ettiysem affola. Amacım aslında büyüme yolunda olan Türkiye’ye genel bir bakıştı. Saygılarımla

     

Noktasız Adam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum