TÖRE DERGİSİ YENİDEN YAYIMDA

Kültür ve sanat, insanların vazgeçilmez hayat kaynaklarıdır.

TÖRE DERGİSİ YENİDEN YAYIMDA
25 Nisan 2012 - 23:04

 

Kültür ve sanat, insanların vazgeçilmez hayat kaynaklarıdır. 
Yaşadığımız her dakika, her gün, çevremizde olup biten olayları farkında olmadan akıl süzgecimizden geçirerek değerlendirmek duru­munda kalırız. Muhatap olduğumuz insanlarla iletişim kurabilmek için her gün yeni bir şeyler öğrenmek, dağarcığımıza yeni bilgiler katmak zorunda olduğumuzu hissederiz.
Okumak, bütün bu yapmak istediklerimizin kaynağını teşkil eder.
Bilgi kirliliğinin had safhaya ulaştığı, adeta okumamanın okumaktan daha az zararlı olduğu, hakikatlerin, çıkar çevrelerince kendi menfaatleri doğrultusunda eğilip büküldüğü, insanlara basmakalıp ve ne idüğü belirsiz düşüncelerin renkli, albenili ve gösterişli say­falarda dayatıldığı bir ortamda yaşıyoruz.
Bu meydanda elbette ki güvenilir, doğruları ortaya koyan dergi ve kitaplar da var. Ve inanıyoruz ki bunlar diğerlerinden az olsa da doğruları söyleyip yazdıkları için ve hitap et­tikleri insanlar tarafından tereddütsüz kabul gördükleri için daha güçlüdürler.
Bu derginin çıkma amacı da budur zaten. Karıncanın, ”hiç olmazsa safımı belli ederim”demesi gibi gücümüzün yettiğince bu Milletin sahip olduğu Kültürel ve sanatsal değerlerlerine karınca kararınca katkı sağlamamız bile bizim için en büyük onur olacaktır.    
Yapmaya çalıştığımız, tabir yerindeyse “Anadolu dergiciliği” değildi. İki üç arkadaşın bir araya gelerek edebi duygularını tatmin etmek için çıkardığı ve “nereye kadar giderse gitsin” gibi bir hedefimiz de yoktu. Biz başka şeylerin peşinden geldik buralara. Bizim kaygımız farklı, bizim kavgamız farklı...
Mensubu bulunmaktan şeref duyduğumuz bu Yüce Millet zor günlerden geçiyor. Hem üzerinde yaşadığımız topraklarda, hem de yüreğimizde yaşattığımız topraklarda. Bunun bilincinde olmak, bunun acısını ve kaygısını duymak bile insanın harekete geçmesi için bir sebep. Milletimize, davamıza, ülkümüze ve ülkemize hizmet etmekten başka bir gayemiz yok. Sahip olduğu kültürden ve yücelikten haberi olmadan yaşayan insanlarımıza bir şeylerin kaygısını çektirmekti amacımız. Çoğumuzun içinde bulunduğu durum şu; “bir gecekonduda oturuyoruz, elektrik yok, su yok, yarı aç yarı tok... Gecekondunun temelinde hazine saklı... Zahmet edip yıkılan yerleri tamire kalksak bu hazineyi bulup refaha ereceğiz” ama nerede...İşte biz bu hazineyi ortaya çıkarmaya kararlıyız.
 
Türklüğe, Türk Milletine hizmet etmenin yolunun, öncelikle meseleleri gerçekçi ve ön yargısız bir düşünceyle tespit etmek olduğunu biliyoruz.
 
Şunu da çok iyi biliyoruz ki; Türklüğün meselelerine eğilen her insan samimi, dikkatli ve cesur olmak zorundadır. Olaylara samimiyetle ve bilerek bakmasını bilmeyen, olaylardan ibret alamaz. İbret almak için ise, korkusuz olmak gerekir; zira “korku insanı musibetten kurtarmaz daha beterine düşürür.
 
Çok şükür Türk’ün, Türklüğün içinde bulunduğu durumdan rahatsız olan, bir şeylerin yapılması gerektiğini düşünen insanımız çok. Bunların samimi olduklarını da çok iyi bilenlerdeniz. Ama ne hikmetse herkes kendi kulvarında elinden geldiğince, gücünün yettiğince mücadele veriyor.
 
“... Kalede yatmış idim
Top attılar oyanmadım,”
 
diyen hocalarımız vardı. 1970’li yıllardan beri kalemiyle, çizgileriyle bu davaya gönül verenlerin gönüllerini süsleyen.
 
Kendimizi anlattık, hedefimizi anlattık, yapmak istediklerimizi anlattık. “Gözümüz Tanrı Dağı’nın doruklarında, önümüzde koskoca Türk Dünyasının haritası, yüreğimizde onların muhabbeti, dilimizde onların türküleri “ dedik. İkna oldular. Amacımızın“Yükselmek için değil yükseltmek için...” mücadele etmek olduğunu anladılar. Ve nihayetinde;
 
 “Söz ile söhbet ile oyattılar...
Saz ile avaz ile oyatdılar “
 
diye sözlerini tamamladılar.
 
Eğer davanız kutsal ve hedefiniz büyükse siz, devlerle er meydanına çıkacaksınız demektir. O zaman sizin de saflarınızda DEV’lerin olması gerekir. Biz bir bir uyandırmaya başladık Türklüğün Dev’lerini, Ülkünün Dev’lerini...
 
Ve diyoruz ki;
 
“Bir olalım, İri olalım, Diri olalım”
 
Yapacağımız tek şey; “DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KAN”ın beynimizde çaktırdığı şimşekle aydınlanacak yolda yürümek.
 
Yapacağımız tek şey; en çaresiz zamanlarda bile “MUCİZELER YARATAN BİR IRK”ın mensubu olduğumuzu hatırlamak.
 
Her gün güneş doğuyor ve batıyor, gezegenler hareketlerine devam ediyor; o halde GÖK ÇÖKMEDİ.
 
Her gün yeni bir güne uyanıyoruz. Ayaklarımız yere basıyor. Günlük meşgale içinde mücadele ediyoruz, demek ki; YER (de) YARILMADI.
 
Hal böyle olunca İLİMİZİ VE TÖREMİZİ bozmaya yeltenenlere verecek bir cevabımız da vardır mutlaka.
 
Saygılarımızla...
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum