SURİYE TÜRKMENLERİ TARİHİ
Suriye Türkmenleri Hakkında Araştırma
SURİYE TÜRKMENLERİ
Özet
- 7. yüzyıldan itibaren Oğuz boyları akıncılarının Irak ve Suriye’de görünmeye başladığı ve yoğun Türk göçlerinin 10. ve 11. yüzyıllarda gerçekleştiği bilinmektedir. Tolunoğulları ile başlayan Türklerin yerleşimi 11. yüzyılda Selçukluların bölgeye gelmesi ile devam etmiştir. Buradaki Türk boyları, 1096 yılında Haçlı seferleri başladığında Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek Haçlılara karşı bölgeyi savunmuştur.
- Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık’ta Memlukluları yenerek bugünkü Suriye topraklarını Osmanlılara bağlamıştır. 1516’dan sonra yönetimi Osmanlı Devleti’ne geçen bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hakimiyeti altında kalmıştır. Bu dönemde Suriye’de Türkmen yerleşimi artarak devam etmiş ve bölgede önemli bir Türk nüfusu oluşmuştur.
-1. Dünya Savaşı sonrasında bölgedeki Türk idaresi sona ermiştir. Ancak Türkiye’nin Suriye’ye olan ilgisi Kurtuluş Savaşı sırasında da devam etmiştir. Osmanlının çekilmesi ile Suriye Türkmenleri milli mücadeleye başlamıştır. Ahmet Nabğalı liderliğindeki Suriye Türkmenleri, Gazi Mustafa Kemal’in de ilgisini çekmiştir. O tarihlerden bu yana Suriye Türkmenleri henüz lider çıkaramamıştır.
- Türkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşmasının 7. maddesi, “Suriye’deki Türkmenlerin resmi dillerinin Türkçe olması ve tüm kültürel sosyal haklarının korunmasını” içermektedir. Dolayısıyla Ankara Anlaşması Suriye Türkmenleri konusunda Türkiye’ye garantörlük vermiştir.
- Suriye’de Türkçe konuşan Türkmen sayısının yaklaşık bir buçuk milyon, Türkçeyi unutmuş Türkmenlerle beraber sayının 3,5 milyon civarında olduğu belirtilmektedir. Dillerini unutmuş olan Türkmenler kimliklerinin bilincinde olmakla birlikte yaşadıkları bölgenin dili, kültürü ile bütünleşmiştir. Ancak Türkmen kimliklerinin bilincedirler. Küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmıştır. Suriye Türkmenlerinin büyük çoğunluğu Sünni Hanefi mezhebine mensuptur. Çok az sayıda Alevi Türkmen bulunmaktadır. Suriye Türkmenlerinin konuştukları diller Arapça ve Türkçedir. Türkiye Türkçesine çok yakın bir Türkçe konuşulmaktadır.
- Suriye Türkmenlerinin ekonomik faaliyetlerine bakıldığında, Halep Türkmenlerinin genellikle tarım ve ayakkabı sanayisi ile geçimlerini sağladıkları görülmektedir. Lazkiye ve Tartus Türkmenleri narenciye ve ormancılıkla meşgul olurken Hama ve Humus Türkmenleri hayvancılık ve tarımla uğraşmaktadırlar. Şam’da yaşayan Türkmenler memurluk ve serbest meslek, Rakka ve Dera’da ise tarım başlıca gelir kaynağıdır.
- Kimi dönemlerde bazı çıkışlar olsa da genel olarak Türkmenler arasında siyasal bir milliyetçilik gelişmemiştir. Türkmenler arasında tepkisel ve kültürel bir milliyetçilik vardır. Suriye sisteminin sert yapısı, Türk hareketinin siyasallaşmasını önlemiştir. Ancak özellikle son halk ayaklanması ile beraber uyanışa geçen bir Türkmen milliyetçiliği de görülmektedir. Kendi haklarını aramak, Suriye toplumu içinde kendi benliklerini bulmak ve varlıklarını ispat etme çabası içindedirler.
- Suriye’de yaşanan halk ayaklanması Suriye Türkmenleri açısından fırsatlar sunmaktadır. Suriye’de devrimin başarıya ulaşması durumunda sivil demokratik bir siyasal sistem ortaya çıkabilir. Bu ortam içinde Suriye Türkmenlerinin en büyük beklentisi, yeni anayasada Suriye halkını oluşturan unsurlardan biri olarak yer almaktır. Bunun yanı sıra anadilde eğitim ve diğer sosyal, kültürel hakların verilmesini talep etmektedirler.
- Türkmenler hali hazırda muhalif hareketlerin içinde yer almaktadır. Suriye genelinde Mart 2011 tarihinden Kasım 2011e kadar 300 civarında Türkmen hayatını kaybetmiştir. Ayrıca yüzlerce kayıp ve tutuklu Türkmen bulunmaktadır. Türkmenler, Türkiye’den Suriye’yi ve Türkmenleri dünya gündemine taşımasını beklemektedir. Suriye’de oluşacak yeni devlet sisteminde Türkmen kimliğinin ve haklarının yeni anayasa çerçevesinde korunması konusunda destek olunması gerekmektedir ancak şu ana kadar Türkmenler için henüz somut adım atılmamıştır.
Giriş
Suriye’de 2011 yılının Mart ayı içinde başlayan halk hareketleri uzun yıllardır üstü örtülen yeni toplumsal dinamikleri ortaya çıkarmaya başlamıştır. Dünya ve hatta Türkiye kamuoyunun fazla bilgi sahibi olmadığı ve son zamanlarda Suriye’de değişim sürecinde gündeme gelen topluluklardan biri de Suriye Türkmenleri olmuştur. Suriye Türkmenleri, Suriye’de olası bir yeni siyasal yapılanma içinde etkin bir aktör olmak çabası içindedir. Resmi veri olmamakla birlikte Suriye’de 1,5 milyon civarında Türkçe konuşan ve 2 milyona yakın da dilini unutmuş Türkmen yaşamaktadır. Suriye’nin sosyal yapısının heterojen niteliği göz önüne alındığında bu rakam siyasal sürece etkisi bakımından son derece önemli olabilir. Ancak Suriye Türkmenleri uzun yıllar örgütlenememiş olmaları ve Türkiye’den kopuk yaşamış olmaları nedeniyle dillerini ve hatta kimliklerini kaybetme riski ile karşı karşıyadır.
Suriye Türkmenleri hem akademik hem de siyasi olarak yıllarca ihmal edilen bir çalışma alanı olagelmiştir. Bu çalışma söz konusu boşluğu doldurma ve gelecek çalışmalara katkı sunma çabasının ürünüdür. Bu rapor ile çok iyi bilinmediği düşünülen Suriye’de Türkmen varlığı konusunda kapsamlı ve detaylı bir çalışma ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışmada yer alan birçok veri Suriye’deki saha çalışmalarına, gözlemlere dayanmaktadır. Raporda yer alan bilgilerin birçoğu kendisi de Suriye Türkmeni olan Ali Öztürkmen’e aittir. Bunun yanı sıra ORSAM uzmanları daha önce gerçekleştirdikleri saha çalışmasında elde ettiği veri ve gözlemleri rapora yansıtmıştır. Raporu önemli kılan bir diğer unsur Suriye’de yer alan bütün Türkmen köylerinin listesi sunulmaya çalışılmış olmasıdır. Kuşkusuz tespit edilenlerin ötesinde Türkmen yerleşim yerleri mevcuttur. Bunun yanı sıra Türkmen boylarının günümüz Suriye topraklarına ilk yerleşimleri, o tarihten günümüze geçirdikleri evreler ele alınmıştır. Sonuç kısmında Suriye’de yaşanan halk ayaklanması Türkmenler açısından değerlendirilmiştir.
I. Suriye Türkmenlerinin Kısa Tarihi
Yakın Doğu’ya Türk göçlerinin başlangıç tarihi net olarak bilinmemektedir. Ancak 7. yüzyıldan itibaren Oğuz boyları akıncılarının Irak ve Suriye’de görünmeye başladığı ve yoğun Türk göçlerinin 10. ve 11. yüzyıllarda gerçekleştiği bilinmektedir. Suriye’ye yerleşen Oğuz boyları iki koldan ilerlemiştir. Birinci kol; Halep, Hama, Humus, ve Şam yöresine yerleşmiştir. Bunlar daha çok Bayat, Avşar, Beğdili, Döğer boyuna mensup oymaklardır. Diğer kol Lazki- ye ve Trablusşam istikametinde Ensariye dağlarının batısına yerleşen Türk boylarıdır.1 Mu- tasım döneminde Şam ve Mısır’a vali olarak tayin edilen Eşnas el Türki ile beraber bölge daha yoğun olarak Türklerle tanışmaya başlamıştır. Tolunoğulları ile başlayan Türklerin yerleşimi
II. yüzyılda Selçukluların bölgeye gelmesi ile devam etmiştir. Türklerin buraya gelen kolu, Oğuzlar’ın Türkmen olarak anılan kısmıdır. Türk etkinliği Selçuklular’ın bölgeye gelişiyle artmıştır. Özellikle Halep, Lazkiye, Trablusşam ve Asi Irmağı vadisi boyunca Hama, Humus ve Şam bölgesinde yerleşim yoğunluk kazanmıştır. Suriye’nin kuzey bölgeleri, Antakya ve çevresi ise 11. yüzyılda yoğun bir Türk yerleşimine sahne olmuştur. 1064 yılında bölgeye gelen Türkler, Karahanlıların Batı Kolu hükümdarı Tamgaç Han’ın oğlu olan Hanoğlu Harun Bey ve ona bağlı 1000 kadar atlı Oğuz’dur. Bölgeye akınlar gerçekleştiren bir diğer grup ise Alp Arslan’ın komutanlarından Afşin Bey ve San- dak Bey’dir. Bölgeye 1070-71 yıllarında Navak- kiye Türkleri gelmiş ve hakimiyet altına alma stratejisi izlenmiştir. Özellikle Anadolu’nun fethi için, Ahlat’tan sonra Halep bir hareket üssü işlevi görmüştür.2 1069-1070 yıllarında ise Kurlu ve Atsız Beyler, Güney Suriye’yi tamamen ele geçirmiştir. Selçuklu zamanında Sultan Alparslan Halep şehrini Türkmen komutanlardan Ok Oğlu Atsız’a bırakmıştır. Ok Oğlu Atsız Halep şehrini teslim alır almaz Suriye, Lübnan ve Filistin’i Fatımi hakimiyetinden almaya çalışmıştır. Şam’ı kuşatıp fethede- meyince Golan bölgesinde Türkmen boylarını toparlayarak Filistin’e doğru yürümüştür. Filistin’deki Fatımileri bozguna uğratarak Ramle,
Tabariye ve Kudüs’ü ele geçirmiştir. Ok Oğlu Atsız idare ettiği Türkmen beyliğinin merkezini Kudüs şehri ilan ederek sonrasında Şam’ı kuşatmıştır. 1076 yılında savaşmaksızın Şam’ı ele geçirmiştir. Bu tarihten itibaren Şam merkez olarak Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin Ok Oğlu Atsız’ın hakimiyeti altına girmiştir. Bu süreç içinde Türkmen boyları günümüz Suriye topraklarını yurt edinmeye devam etmiştir. Daha sonraki dönemde de Orta Asya, Güney Kafkasya (Azerbaycan) ve Anadolu’dan Suriye’ye Türkmen boyları göçmüştür.3 Nihayet Sultan Melikşah, 1078 yılında Tutuş’a Suriye Selçuklu Devleti’ni kurma emrini vermiştir. Oğuzların Yıva Boyu ile Bayat, Avşar, Begdilli, Döğer ve Üçoklar oymakları Şam ve Halep’e yerleşmiştir. Buradaki Türk boyları, 1096 yılında Haçlı seferleri başladığında Selahattin Ey- yubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek Haçlılara karşı bölgeyi savunmuştur.4 Selahat- tin Eyyubi’nin Başkomutanı ve Şam Atabeyi Türk askeri lider Nuriddin Zinki Haçlılara karşı en büyük zaferi kazanan kişiydi.
Zinki Atabey Devletinden sonra Eyyubi Devleti yerini Memluklar (Kölemenoğulları)’a bırakmıştır. Suriye, 1260’tan itibaren bir Türk devleti olan Memlukların hakimiyeti altına girmiştir. İdaresi ve askeri gücü Türklerden oluşan bu devlet Suriye’ye yaklaşık 250 sene hakim olmuştur. 1243 yılında Kösedağ Savaşında Moğollara yenilen Türk boyları Halep bölgesine yerleşmiştir. Bu dönemde Suriye’ye gelen Türk çadır sayısının 40.000 olduğu tahmin e- dilmektedir.5 Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık’ta Memlukluları yenerek bugünkü Suriye topraklarını Osmanlılara bağlamıştır.
1516’dan sonra yönetimi Osmanlı Devleti’ne geçen bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hakimiyeti altında kalmıştır. Bu dönemde Suriye’de Türkmen yerleşimi artarak devam etmiş ve bölgede önemli bir Türk nüfusu oluşmuştur.6 Osmanlı Devleti zamanında Suriye’de bulunan bazı Arap aşiretlerinin baskısı sonucunda Türkler Anadolu’nun içlerine göç etmeye zorlanmıştır. Ortaya çıkan olumsuz nüfus değişimi Osmanlı
Devleti’ni tedbir almaya itmiştir. Aneze Arap- larının saldırısını önlemek için Rakka’ya Türk aşiretleri yerleştirilmeye başlanmıştır. Böylece güneydeki Arap saldırılarının önü alınmaya çalışılmıştır.7 Bazı Türkmen boylarının bu bölgelere yerleştirilme nedenlerinden biri de isyan etmelerinden dolayı cezalandırma amaçlıdır.
I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Türk idaresine baş kaldıran Şerif Hüseyin ve oğlu Faysal liderliğindeki Araplar, 26 Ekim 1918’de Halep’i ele geçirmiş ancak savaş sonrası Fransa’nın manda yönetimi altına girmişlerdir. Böylece bölgedeki Türk idaresi sona ermiştir. Bütün bu gelişmelere rağmen, Türkiye’nin Suriye’ye olan ilgisi Kurtuluş Savaşı sırasında da devam etmiştir. Bu dönem bölgedeki Türkler için sıkıntılı geçmiştir. Fransa’nın işgal harekatı Arapları Türklerle birlikte hareket etmeye yönlendirmiştir. Osmanlının çekilmesi ile Suriye Türkmenleri milli mücadeleye başlamıştır. Ahmet Nabğalı liderliğindeki Suriye Türkmenleri, Gazi Mustafa Kemal’in de ilgisini çekmiştir. Ancak Nabğalı daha sonra Suriyeli bir ajan tarafından öldürülmüştür. Bu dönemde Fransa işgaline karşı oluşturulan Türkmen çeteleri büyük direniş sergilemiştir. Halep’te Nüveyran Oğuz, Lazkiye’de Suhta Ağa komutasında iki Türkmen çetesi oluşturulmuştur. Bu liderler ve direniş grupları da Gazi Mustafa Kemal’in takdirini kazanmıştır. Nüveyran Oğuz, Fransa yanlısı Elbeyli beylerini Sipahiler Köyünde Kuvay-i Milli Kuvvetleri ile birlikte öldürülmesine karşılık Mayıs 1940 tarihinde Gaziantep’te öldürülmüştür. Silah arkadaşı Kargen Tirken Polat Dişşo ise Halep’in Munbiç ilçesinde Şıh Yahya köyünde Fransız askerlerine karşı taarruz esnasında şehit olmuştur. O tarihlerden bu yana söz konusu isimlerin dışında Suriye Türkmenleri henüz lider çıkaramamıştır.
Daha sonraki dönemde Türkiye ile Fransa arasında Ankara Anlaşması imzalanmıştır. 20 Ekim 1921 tarihli anlaşmanın 7. maddesi, “Suriye’deki Türkmenlerin resmi dillerinin Türkçe olması ve tüm kültürel sosyal haklarının korunmasını” içermektedir. Dolayısıyla Ankara
Anlaşması Suriye Türkmenleri konusunda Türkiye'ye garantörlük vermiştir.
1939'da Hatay'ın Türkiye'ye katılmasıyla yeni bir döneme girilmiştir. 1946'ya kadar Fransa himayesinde kalan Suriye 1958'de Mısır'la bir- leşip “Birleşik Arap Cumhuriyeti”ni kurmuştur. 3 yıl sonra birlikten ayrılan Suriye 1967 yılında Arap-İsrail savaşında Golan Tepelerini kaybetmiştir. 1970 yılında ülkenin başına geçen Hafız Esad 30 yıl ülkeyi yönetmiştir. Bu zaman içinde Türkiye Suriye komşuluk ilişkileri Soğuk Savaş'ın da etkisiyle gelişmemiş, zaman zaman gergin bir hal almış; su sorunu, Hatay meselesi ve Suriye'nin PKK'ya verdiği destek bu yıllara damgasını vurmuştur. 1998 yılında imzalanan ve teröre karşı işbirliği öngören Adana Mutabakatının imzalanması ile PKK sorunu ortadan kalmış ve bu tarihten itibaren ilişkiler hızla ilerlemiştir.8 Yakınlaşan ilişkiler Suriye Türklerinin konumunu da olumlu yönde etkilemiştir.
2. Günümüzde Suriye Türkmenleri
1906'da yayınlanan Halep Vilayeti Salnamesinde günümüz Suriye coğrafyasında ne kadar Türk'ün yaşadığına ilişkin verilere rast- lanmaktadır. Belgede, Halep'te yer alan Türk mahallelerinin adları sayılmaktadır. Halep dışında 350 Türk köyünün varlığı belgede yer almaktadır. Buna göre Halep şehri ve çevresinde 200 bin, Lazkiye bölgesinde 150 bin, Telkere civarında 50 bin, Kuneytra (Golan) bölgesinde 100 bin ve diğer bölgelerde 300 bine yakın Türk yaşamaktadır. Böylece belgeden 20. yüzyılın başlarında Suriye'de 1 milyona yakın Türk'ün yaşadığı anlaşılmaktadır.9 Günümüzde Suriye Türkmenlerinin nüfusuna ilişkin resmi veya bilimsel araştırmalara dayalı rakamlar bulunmamaktadır. Son resmi sayıma göre Suriye'nin nüfusu yaklaşık 23 milyondur. Bu nüfus içinde Türkmen nüfusuna ilişkin farklı rakamlar verilmektedir. Suriye Türkmenlerinin ifadelerine göre Türkçe konuşan Türkmen sayısının yaklaşık bir buçuk milyon, Türkçeyi unutmuş Türkmenlerle beraber sayının 3,5 milyon civarında olduğu belirtilmektedir.10 Dillerini unutmuş olan Türkmenler kimliklerinin bilincinde olmakla birlikte yaşadıkları bölgenin dili, kültürü ile bütünleşmiştir. Ancak Türkmen kimliklerinin bilincedirler.11 Suriye'de büyük gruplar halinde yaşayan Türkmenler, milli benliklerini koruyabildikleri halde küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmıştır.12
Dini yapıya bakıldığında Suriye Türkmenlerinin büyük çoğunluğu Sünni Hanefi mezhebine mensuptur. Çok az sayıda Alevi Türkmen bulunmaktadır.13 Suriye Türkmenlerinin konuştukları diller Arapça ve Türkçedir. Türkiye Türkçesine çok yakın bir Türkçe konuşulmak- tadır.14 Suriye Arap Cumhuriyeti'nde azınlık olarak sadece Ermeniler kabul edilmektedir. Diğer topluluklar Suriye Arap vatandaşı olarak kabul edilmektedir. Bu tanımlamadan dolayı yönetim Türkmen ya da diğer toplumlara örgütlenme izni vermemektedir. Bu nedenle Türkmenlerin Türkmen adı altında bir örgütlenmesi bulunmamaktadır.15
Şam bölgesinde yaşayanlara Şam Türkmeni denirken, Halep ve Rakka bölgesindekilere Halep veya Culap Türkmeni, Lazkiye Türk- menlerine Bayır-Bucak Türkmeni denmektedir. Ülkenin diğer toplulukları tarafından “Türkmenler” olarak adlandırılmaktadır. Suriye'de Beydilli (Kadirli, Arapli, Begmişli, Ulaşlı, Karaşıhlı, Güneçbayraktar, Gazlı), El- beyli (Gavurılli, Şahveli, Tırıklı, Tavli, Ferizli, Kara Taşlı, Doğanlı), Barak (Tabur, Kasımlı, Torun, İsallı, Tiryaki, Gökbakan, Mahmutlu), Bayat, Bayındırlı, Budak, Karkin, Karamanlı, Sallur, İsabeğli, Karakeçili, Musabeğli, Avşar, Bayındır, Berilli, Torun, Yörük, İse Beyli, Karamanlı, Şark Evli, Gızıklı, Bozgeyikli Dede, Karakoyunlu, Sincar gibi Türkmen boyları yaşamaktadır. Bu Türkmen boyları ile Anadolu'daki uzantıları olan Türk boyları arasında inanç, gelenek ve folklorik pratikler bakımından çok önemli benzerlikler bulunmaktadır.
Suriye'de Türkçe eğitim yapan okullar olmadığı gibi, Türkmenleri bir arada tutan herhangi bir örgütlenme de bulunmamaktadır.
Köy ve kasabalarda yaşamaya devam eden Türkmenler kendi aralarında Türkçe konuşmayı sürdürmektedir. Yüksek eğitim yapan Türkmenler’in sayısı çok azdır ve Türkiye’de eğitim alanlar da Suriye’ye geri dönmemeyi tercih etmektedir. Türkçe okur-yazar da son derece azdır. Türkçe yayın organları, 1922’den 1937’ye kadar, sürgündeki Refik Halit’in de katkılarıyla çıkan “Doğru Yol” ve “Vahdet” olmuştur. Suriye Türkmenleri, şive ve edebiyatları bakımından Türkiye’nin bir uzantısı gibidir. Suriye’de konuşulan ağız, Hatay bölgesinde konuşulan Türkmen ağızlarının bir devamı niteliğindedir. Hama ve Humus Türkmenlerinin şivesi eski Osmanlı diline son derece yakındır.
Suriye Türkmenleri günümüzde Şam, Halep, Humus, Lazkiye, Hama, Kuneytra, Tartus, Rakka, Idlib, ve Dera vilayetlerinde yaşamaktadır. Bundan sonraki bölümde sıralanan bölgelerde yaşayan Türkmenler hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır.
2.1. Şam Türkmenleri
Şam’da farklı geçmişe sahip üç ayrı Türkmen topluluğu bulunmaktadır. Birincisi Osmanlı döneminden kalmış zengin Türkmen ailelerdir. İkincisi Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından işgal edilmesinin ardından bölgeden göç etmek zorunda kalarak Şam’a yerleşen Türkmenlerdir. Üçüncü grup ise Türkiye’de cumhuriyet devrimleri sırasında Türkiye’den Suriye’ye göç eden Türkmenlerdir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında hayata geçirilen devrimleri kabul etmeyen ve Anadolu’da yaşayan bazı Türkler Şam şehrine göç etmiştir. Sayıların net olmamakla birlikte bu şekilde on bin civarında Türk Şam’a gitmiştir. Bu topluluk şu an Şam’ı çevreleyen Kassiyun dağ eteklerinde Muhacirun mahallesinde oturmaktadır. Muhyiddin Arabi’nin türbesinin etrafında yoğunlaşan bu yerleşim birimi Suriye’de “Türk Mahallesi” olarak bilinmektedir.16 Bunun yanı sıra Şam’ın Mesekin Berze, Muhayyem, Hacer Esved, Kadem, Işşıl Verver ve Cobar Hırmallı mahallelerinde yaşamaktadırlar. Şehir merkezinde yaşayan Türkmen asıllı aileler Araplaş- mıştır.
Bunun yanı sıra Osmanlı döneminden kalan toprak sahipleri ve zengin tüccar Türk aileler bulunmaktadır. Bu topluluk Türklüklerini unutmamış olmasına rağmen Türkçeyi unutmuş ve devletle yakın ilişkiler geliştirmiştir.17 Şam ili şehir merkezinde Araplaşmış Türkmen asıllı ailelerden bazıları şu şekildedir: Ağrıbuz, Akbıyık, Aclıkın, İlçi, İbiş, Bereket, Bizim, Boğa (El-Hüseyini), Begdaş, Beyazid, Beytar, Terzi, Şeybani, Tillü, Temirağa, Türk- meni Tarakçı, Demir, Kaleci, Keçeci, Cebeci, Çuhadar, Çolak, Hani, Hoca, Hurdacı, Dalati, Dardari, Dergil, Duhman, Deveci, Rahavan- cı, Zirkli, Zeki, Zengi, Serdest, Sakati, Sultan, Trabzonlu, İzmirli, Antepli, Urfalı, Mardinli, Tokatlı, Erzrumlu, İstanbuli, Moralı, Şerbe- ci, Şerbetci, Şemdinağa, Sarıcalı, Karabatak, Gençosman, Gencyusufpaşa, Sabbağ, Susu, Tavlu, Abid, Abacı, Arabikatibi, Attar, Itri, Azim, Azme, Kabbani (Akbıyık dalı), Katlan, Kaşlan, Kassab, Kaltacı, Kuvvetli, Kapı- kolı (Kolı), Mahmalcı, Merdembeg, Malas, Malatyalı, Nakişbendi, Uzun, Keleş, Buhari, Buharalı, Dağıstani, Dokmak, İmadi, Mura- di, Biyk,Sılo, Kem almaz, Kerkütlü, Basmacı, Kerküklü.
Az sayıda bir kısım Türkmen Şam’ın kırsalında yaşamaktadır.
Tablo - 1 Şam’a Bağlı Türkmen Köy ve Kasabaları
|
2.2. Halep Türkmenleri
Halep, Anadolu’dan daha önce Türkleşen bir şehir olmuştur. 1906 yılında yayımlanmış
olan Halep Vilayeti Salnamesi’nde yer alan Türkçe mahalle isimleri şunlardır: Hamidiye, Aziziye, Selimiye, Akyol, Altunboğaz, Oğul- bey, Badıncık, Balıbulgur, Tatarlar, Karaman, Çukurcuk, Çukurkestal, Hamzabey, Hensebil, Haraphan, Şakirağa, Şahinbey, Saçlıhan, Farfara, Kazasker, Kilise, Küçükkilise, Mahmut- bey, Müstadembey, Harundere, Almacı.
Günümüzde de Halep şehrinde çok sayıda Türkmen yaşamaktadır. Halep halen, birçok Türk mimari ve sanat eserinin bulunduğu ve sokaklarında Türkçenin konuşulduğu bir şehirdir. Bölge nüfus, kültür yapısı itibariyle Güneydoğu Anadolu bölgesinin devamı niteliğindedir. Şehir merkezinde Hüllük, Kadı Asker, Hayderiyye ve Eşrefiyye önemli Türkmen mahalleleridir. Şehir merkezinde bulunan mahallelere ilaveten; Kurdağı, Azez, Bab, Münbiç, Carablus Kazalarında olmak üzere Halep Bölgesinde toplam 145 Türkmen köyü mevcuttur.
Halep şehir merkezinde bulunan ve boy yapısını kaybetmiş Türkmen kökenli ailelerden bazıları şunlardır: Şahbender, Ataşoğlu, Mu- derrıs, Basmacı, Kethuda, kahya, Ağa, Paşa, Sallur, Çelebi, Zıkırt, Sılo, Garkinavi, Türk- meni, Utri, Delati, Kerküklü, Hıbbu, Bazar- başi, Dellalbaşi, İzmirli, kerzün, Bekir, El beli, Kevakibi, Mahli, Barak, Gillo , Deymuk, Reşit, Aebo ,Esvad , Şekşuk, Mılla, Yeğen, Ataşoğlu, Kahya, Basmacı, El Türk, Sayıslı, Kör, Sarı, Sarı güzel, Bölükbaşı, Eşki, Nesimi, Haydar, Biriçikli, Mamo, Dışşo, Beydilli, Tokuz, Mertdilli, Maraşlı, Sasile, Hoca, koca, Hazu- ri, Kemalmaz, Altıncı, Katırcı, Kilisli, Derde, Dudık, Bekir, Şekşuk, Mılla, Çavuş, El Esvat, Yoz Katlı, Kayyali.
Tablo - 2 Halep’e Bağlı Türkmen Köy ve Kasabaları
|
Edebet | Hadabat |
Alıcı | Tel Atiya |
Mazıcı | El Amiriye |
Sekizler | El Musemmene |
Paltacık | El Zahra |
Hava Hüyük | Tel Hava |
Haji Köse | Haj Köse |
Öküz Öldüren | El Verde |
Asnenın Harabası | Mazrat Haj Vali |
Başköy | Kıbbesin |
Buzluca | Selce |
Tililih | Tililih |
Babı Leylim | Bab Leymun |
Juppın | Juppin |
kocalı | El Misene |
Memilli | Um El Sedeye |
Zılıf | Zuluf |
Kersenli | El kersenli |
Ayyaşa | El Ayyaşa |
Halil Oğlu | El Haliliye |
Haji Veli | Haj Vali |
Çörten Hüyük | Tel Mizab |
Taş Kapı | Bab El Hacar |
Halsa | halisa |
Arapçordik | El Eyubiye |
Askerin Harabesi | Hirbit Asker |
Sinsile | Sinsile |
Mulla Yakup | Şih Yakup |
Boğaz | Boğaz |
Bizeaa | Bizeaa |
Sandı | Sendi |
Kabaren | El Eseriyye |
İl: Halep | İlçe: Carabulus |
Eski Türkçe İsmi | Yeni Araplaştırılmış İsmi |
Cerablus Merkez (Belli bir sayıda Türkmen) | Cerablus Merkez |
Balabay | Balabay |
Balban | Balban |
Çemil | Çemil |
Zügara | Zügara |
Kantara | Kantara |
Belva | Selva |
Yağmacı | El Mugira |
Arap Aziz | Arap Ezze |
Gındıra | Gındıra |
Boz Hüyük | Tel Agbar |
Zugara | Tel Cimel |
Gubba | Gubut Türkmen |
Haydar Başa | Haydar Başa |
Eyn Dedet | Eyn Dedet |
Debis | Debis |
Kanlı kuyu | Cubul Dem |
Kadılar | El Kadi |
Şehit Mirze | Mirza Şehit |
Kurucu Hüyük | Tel Kebir |
Doğu Avşar Ocağı | El Avşariye El Şakiyye |
Um Rosetahtani | Um Rosetahtani |
Amarine | Amarine |
Daş Atan | Daş Atan |
Tel Seir | Tel Seir |
Dügünük | Dügünük |
Taşlı Hüyük | Tel Hacar |
Beliz | Bilis |
Sipahiler | El Vursen |
Yıldız | El Nicme |
Gındırıya | El Gındırıya |
Zirbe | Zirbe |
Kullu | El Kuliya |
Nabgah | Nabgah |
Dendel Oğlu | Dendel Oğlu |
Yusuf Bey | Yusuf Bey |
Avşariyye | Avşariyye |
Kara Göz | Eyn El Suvde |
Taflı | Tafli |
Kerpiçli | Tel Ali |
Gavur Elli | Gendure |
İl: Halep | İlçe: Munbiç |
Eski Türkçe İsmi | Yeni Araplaştırılmış İsmi |
Batı Avşar Ocağı | El Avşariye El Garbiyye |
Beş Curın | Beş Curın |
Ağ Taş | Hacar El Abyad |
Bir Hıllo | Bir Hıllo |
Cute | Cute |
Hayye Sagir | Hayye Sagir |
Hırfen | Hırfen |
Gazzeviyye | Gazzeviyye |
Mugiret | Mugiret |
Sefir | Sefir |
Camus Veren | El Camusiyye |
Cubbul Arus | Cubbul Arus |
Cubbul Kader | Cubbul Kader |
Hammem Sagir | Hammem Sagir |
Hayye Kabir | Hayye Kabir |
Taffal | Taffal |
Kabir İmo | Kabir İmo |
Boz Geyikli | Boz Geyikli |
İl: Halep | İlçe: Azaz |
Eski Türkçe İsmi | Yeni Araplaştırılmış İsmi |
Kefer Neye | Kefer Neye |
Kefer Suş | Kefer Suş |
Barak Atlı | Baragite |
Elbil | Elbil |
Kara Köprü | Kara Köprü |
Tel Ar | Tel Ar |
Cekkeh | Cekkeh |
Harcele | Harcele |
Raeil | Raeil |
Muarin | Muarin |
Saman Dere | Sandara |
İğde | Zeyzefun |
Siferin | Siferin |
Tel Seir | Tel Seir |
Kefer Kan | Kefer Kan |
Cine | Cine Eterıb |
Mearıt Artig | |
FACEBOOK YORUMLAR