SULTANLARIN GÖLGESİNDE İKTİDAR MÜCADELESİ

Yazar Kasım Polat'ın "OSMANLIDA PAŞALAR VE PADİŞAHLAR 1421-1520, SULTANLARIN GÖLGESİNDE İKTİDAR MÜCADELESİ" kitabının "Önsöz" yazısıdır.

SULTANLARIN GÖLGESİNDE İKTİDAR MÜCADELESİ
06 Ocak 2023 - 11:03 - Güncelleme: 06 Ocak 2023 - 11:22
ÖNSÖZ

Türklerin ön söz okumadığı söylenir. Eğer bu kitabı merak edip elinize almışsanız ve okumak için sabırsızlanıyorsanız kitabın hacmine bakmadan kuvvetle muhtemel bu ön sözü de okuyorsunuzdur. Ön sözler en son yazıl- dıkları için birkaç yıllık çalışmanın bir bakıma alın teridir. Bu yüzden bizim yazdığımız bu ön söz de birkaç yıldır üzerinde çalıştığımız ve merak ederek okumalar yaptığımız, sonunda da heyecanla yazmaya çalıştığımız bir kitabın alın teridir. Buradaki tek kaygımız; okuduğumuz kitaplardan edindiğimiz ve zihnimizde kurguladığımız bilgiyi, istediğimiz gibi kitaba yansıtabilmektir. Bunda bir nebze olsun başarılı olduğumuzu zannediyorum. Eksik kalmış, at- lanmış veyahut yanlış yorumlanmış bütün bilgilerin sorumluluğu bize aittir.

Her şarkının yazılma ve bestelenme hikâyesi olduğu gibi kitapların da birer yazılma hikâyesi vardır. Eğer bu tarih kitabı ise ayrı bir önem kazanmaktadır. Çünkü kaynakların sınırlı ve çelişkili olduğu dönemler için eseri telif etmek son derece güçleşir. Sınırlı bilgi konuyu anlamaya yetmezken verilen çelişkili bilgiler, doğruya ulaşmayı hiç olmadığı kadar zorlaştırmaktadır. Dolayısı ile sınırlı ve çelişkili bilgiler çerçevesinde yapılacak yorumlarda her za- man temkinli olmak zorunludur. Diğer yandan yazılan eserlerin satır araları ve vermek istedikleri mesajlara çok dikkat edilmelidir.

Osmanlı vekayinamelerini okuyanların en çok dikkatini çeken hususlardan birisi, devlet adamlarının ve özellikle paşaların kendi aralarındaki reka- betler ve sonuçlarıdır. Osmanlı vekayinamelerini düzenli bir şekilde okumaya başladığımdan itibaren bu konular benim de dikkatimi çekmeye başladı. Diğer yandan ansiklopedi maddelerinde paşalar arasında değinilen bu rekabet havası, durumun aslında görmezden gelinemeyecek kadar önemli olduğunu gösterdi. Ancak hiç şüphesiz benim için can alıcı ve hayret ettiğim nokta; bu rekabet havası içerisinde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın 1683 Viyana Kuşatması’nda bozguna uğraması sonunda rakiplerinin sevinçten sarayda halay çekmeleri oldu. İşte bu yüzden giriş hikâyemi sadece Osmanlı tarihinin değil, Türk tarihinin bir dönüm noktası olan bu bozgun sonrasında yaşananlar ile başlattım. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Baltacı Mehmed Paşa ve Köprülü Mehmed Paşa örneğinden sonra çok az dikkat çekilen klasik döneme geçiş yaptım ve özellikle Osmanlı Devleti’nin fütuhat ve teşkilatlanma çağı olan dört padişah dönemine odaklandım.
 

Esasen bu çalışma, üç kitap halinde yazmayı planladığım serinin ilkidir. Böylece farklı bir bakış açısı ile Osmanlı tarihini ikinci adamlar ve bunların arasındaki rekabetler üzerinden değerlendirmeye ve anlamaya çalışmaktayım. Diğer yandan ikinci adamların devlet işlerindeki yetki ve sorumluluğunu ta- yin etmeye çalışırken bütün bunlarda padişahın konumunu da belirlemeyi amaçladım. Zira 600 yıl hüküm sürmüş tek bir hanedana bağlı devlet, nasıl sağlam temeller üzerinde yükseldi ve bu süreçte ne gibi zorluklar yaşadı, so- rusunun cevabını önemsiyorum. Eser için okumalar yapmaya başladığımda fark ettim ki paşalar arasındaki rekabet, sadece örneğini verdiğim 17. yy. ve daha sonraki yüzyıllar için geçerli olmayıp daha kuruluşundan itibaren ken- disini gösteren politik bir iklimdir. Diğer yandan en ilginci de bazı paşaların “kul” oldukları halde efendileri üzerinde kurdukları otoritedir.

Kitapta bazı bilgilerin tekrarı ya da hatırlatılmasına tesadüf edebilirsiniz. Bu tekrarı sayfa doldurmak için değil, öncesi ve sonrasındaki gelişmelerin birbiri ile nasıl bağlantılı olduğunu göstermek için yaptık. Tarihte süreklilik önemli olduğu için gelişmeler arasındaki bu bağlantının her zaman aklımızın bir köşesinde olması gerekir. Zira eğer bu gibi durumlar ihmal edilecek olursa Çandarlı ailesinin ve ondan bağımsız olarak Karamanî Mehmed Paşa gibi dev- let adamlarının aslında ne yapmaya çalıştıkları tam manası ile anlaşılamaz.

Kitap kronolojik bir sıra takip etmesine rağmen daha çok vak’a ve paşa merkezli anlatımlara yer verdik. Çünkü bu kitapta asıl ön plana çıkarmak is- tediğimiz husus, vak’aların gelişme sürecinde paşaların ve padişahların nasıl bir rol oynadıklarıdır. Bunu yaparken de kaynakların izin verdiği kadar hem paşaların hem de padişahların karakter yapılarını ve psikolojik durumlarını analiz etmeye çalıştık. Önceliğimiz paşalar olduğu için de kitabın isminde “Paşalar ve Padişahlar” ifadesini vurguladık. Okuduğunuz zaman göreceksiniz ki beyliği her ne kadar Osman Gazi kurmuşsa da genişleten ve ona gerçek devlet hüviyeti kazandıran ilmiye kökenli paşalar olmuştur. Bu yüzden Halil İnalcık’ın da dikkat çektiği gibi ilk dönem veziriazamları çoğunlukla ilmiye kökenli olmuşlardır.

Sonuç olarak altını çizmek istediğimiz bir nokta daha var. Osmanlı klasik tarihine dair yapılacak araştırmalar için öncelikle Halil İnalcık Hocamızın çalışmaları detaylı ve dikkatli bir şekilde okunması gerekmektedir. Zira onun üzerinde hassasiyetle durduğu ve yazdığı makalelerde sıkça tekrar ettiği bir konu var ki o da Osmanlı Devleti’nin bir uç beyliği olarak kurulması ve devlet teşekkülünde uyguladığı örfî ve şer’î hukuktur. Osmanlı Devleti bir İslam devleti olmasına rağmen Orta Asya’daki örfünden asla kopmadı. Bunu bir devlet politikası haline getirdi. En sonunda da bunu İslam ile birleştirdi ve ortaya “padişah” kimliği çıktı. Fatih Kanunnamesi de örfî bir kanun olmakla beraber, kendi döneminde oldukça tepki gördü. Zira devlet teşkilatı ve ceza 

hukuku, padişah iradesine bağlı örfî uygulamalardı. Çoğunlukla İslam bakış açısı ile çelişmesine rağmen Fatih ve Karamanî Mehmed Paşa, devletin ciddi temellere oturması için bu konuda asla taviz vermedi. Yeri geldiğinde okuya- cağınız gibi bu süreç içerisinde İslam hukukunu temsil eden Molla Gürani, bir bakıma kavga dövüş saraydan uzaklaştırıldı. Bütün bu bilgileri ve bakış açısı- nı bizlere kazandıran ve yaptığı araştırmalarla kıyamete kadar tarihçilere yol gösterecek olan ve 25 Temmuz 2016’da aramızdan ayrılan Prof. Dr. Halil İnalcık Hocamızı ne kadar rahmet ve şükranla ansak azdır. Mekânı cennet olsun!

Böylesi bir eser hazırlanırken elbette en büyük problemlerden birisi de yazılı ve görsel materyal temini idi. Ancak bu konuda şanslı olduğumuzu zannediyorum. Gerek bilimsel araştırma metoduna vâkıf, gerekse kitabiyat bilgilerine hayran olduğum arkadaşların yardımını gördüm. Bütün bunların görsel materyal ile desteklenmesine imkan sağlayan ve tarihin peşini hiç bı- rakmayan paylaşımları ile ufkumuzu açan arkadaşlara da minnettarım. Kita- biyat konusunda yardımlarını gördüğüm Ümit Katırancı, Murat Uzunalioğlu ve Süleyman Şimşek’e; Bursa’nın adeta kültür dedektifi mesabesindeki Özgür Sanal ve Bayram Zorlu’ya; yaptığı alan araştırmaları ile her zaman bilgisine danıştığım ve izlenimlerini büyük bir heyecan ile paylaşan Halil Ölmez’e teşekkür ederim. Minyatür konusunda her daim yardımcı olan, dahası kitabın ön ve arka kapak minyatürlerini temin ederek gönderen tasvir sanatları uz- manı Habibe Çalışkan’a ve Edirne sevgisi ile Selimiye Camii’ni yüreğinin baş- kenti yaparak Edirne’den hiç çıkmayan IV. Mehmed’e adeta meydan okuyan Yeliz Üstüner Şahan’a da teşekkür ederim. Eserin yazılma sürecini yakından takip eden ve yoğun okumalar sonrasında gelen bıkkınlığı, verdiği moral ile dağıtan Duygu Nadia Tansuk’a da ayrıca minnettarım. Hiç şüphesiz bu eser; bilgi, belge ve motivasyon olmasa yazılamazdı.

Yazılan bu eserin okuyucu ile buluşmasında en büyük katkıyı sağlayanlar- dan birisi de Emine Çaykara Hanımefendi’dir. Kendileri, büyük bir heyecan ve merakla basılmasını istediği bu eserin Ötüken Neşriyat aracılığı ile yayınlanmasına vesile oldu. Ayrıca Emine Hanım’ın bana ve eserime güvenerek tavsiye ve telkinlerde bulunması, hayatım boyunca unutamayacağım anılar arasındadır. Bu konuda Emine Çaykara Hanım’a ne kadar teşekkür etsem az- dır. Diğer yandan her türlü kolaylığı sağlayarak eserin en iyi şekilde yayınlan- masına imkân sağlayan Ötüken Neşriyat’a ve eserin basım sürecini yakından takip eden Ötüken Neşriyat Editörü Sayın Göktürk Ömer Çakır Bey’e teşekkür ederim. Tarihçi olma yolunda kendilerinden çok şey öğrendiğim, her türlü sorumuzu bütün teferruatı ile cevaplandıran ve çalışmalarımızda bizleri teşvik eden Sayın Hocam Prof. Dr.Mehmet İpşirli’ye de çok teşekkür ederim. Doktora programında bulunduğum Çankırı Karatekin Üniversitesi, Tarih Bö- lümü Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet Özcan’a, Tarihyazımına, edebiyat ile ilişkisine ve kavramlara dair verdiği tavsiyelere teşekkür ederim. Yine Çankırı Karatekin Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden kıymetli Hocam Doç. Dr. Uğur Altuğ’a da, Osmanlı kurumları, yönetim ve devlet adamlarına dair verdiği ufuk açıçı bilgiler için de çok teşekkür ederim. Böylesi bir eserin aile desteği olmadan yazılamayacağı da bir gerçektir Bu açıdan değerli aileme ne kadar teşekkür etsem azdır. Zira annem Huriye ve babam Yusuf Bolat’ın eğitim hayatım boyunca bana gösterdikleri fedakârlık ve verdikleri motivas- yon, bir evlat olarak onlara yaşatabileceğim her türlü gururun üstündedir.


Kasım Polat Kimdir?

30.12.1985’te Samsun/Vezirköprü’de doğdu. İlköğretimini Vezirköprü’de, Ortaöğretimini Trabzon’da, lisans eğitimini İstanbul’da tamamladı. Yüksek lisansta Balkanlar’dan İstanbul’a Türk Göçleri 1877-1890 başlıklı tezini hazırladı. Bolat, akademik ve yarı akademik makaleler kaleme almış, çeşitli dergilerde birçok kitap tanıtımı yapmıştır. Osmanlı Kurumlar Tarihi, Biyografi, Askeri Tarih, Harp Tarihi, Çatalca Muharebesi ve Balkan Göçleri üzerine çalışan yazar, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ve en önemli harp tarihçisi olan Kurmay Yarbay Bursalı Mehmed Nihad’ın, Balkan Harbi’nde Çatalca Muharebesi’ni (2013) ve yine Mehmed Nihad’ın en önemli telif eseri olan üç ciltlik Balkan Harbi Trakya Seferi kitabının üçüncü cildinde yer alan Çatalca Muharebesi kısmını Genelkurmay ATASE belgelerinden de yararlanarak son derece titiz bir şekilde yayıma hazırlamıştır (2015). Çankırı Karatekin Üniversitesi Tarih Bölümünde doktora eğitimini sürdüren yazar, ilgi duyduğu konular üzerine çalışmalarını devam etmektedir.


Kaynak: Kasım Polat "OSMANLIDA PAŞALAR VE PADİŞAHLAR 1421-1520, SULTANLARIN GÖLGESİNDE İKTİDAR MÜCADELESİ, Ötüken yayınları, İstanbul, 2020, s.11,12,13,14

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum