ŞİFRE ÇÖZÜCÜLER VE AVANAKLAR:YÜKSEL YILMAZ

MİT’in maaşını 1973’e kadar CIA’nın ödediği iddiası dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'e aittir.

 ŞİFRE ÇÖZÜCÜLER VE AVANAKLAR:YÜKSEL YILMAZ
18 Aralık 2013 - 13:56 - Güncelleme: 20 Aralık 2013 - 18:36

ŞİFRE ÇÖZÜCÜLER VE AVANAKLAR
 

Dünya işte böyle: Bir tarafta şifreler dünyası vardır ve burada zeki adamlar şifreler oluşturur ve şifreler çözerler; diğer tarafta bunun hiç farkında olmayan milyonlarca gafil oralı bile olmayıp avanak avanak avunurlar. Avunanlar maç izlerler, şans oyunu oynarlar, dedikodu veya münakaşa yaparlar, siyasetten olabildiğince uzak yaşarlar, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” derler, “üzümünü ye bağını sorma” derler, “bal tutan parmağını yalar” derler…

 

Ama realite dünyasında her haber gong sesiyle yankılanır. MİT’in maaşını 1973’e kadar CIA’nın ödediği iddiası dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'e aittir. Çağlayangil'e göre 1973'e kadar ABD gizli servisi CIA ile MİT birbirine göbekten bağlıydı... (02.10.2010 / Takvim Gazetesi - Arda Uskan). Bizimkiler 1977 yılından sonra toparlanmaya başlamışlar.

 

Rahmetli Aytunç Altındal, İstanbul'un Bizans döneminden beri casus paratoneri gibi bir şehir olduğunu söylemişti. Ajanlar özellikle dünya savaşları sırasında İstanbul’a dadanmışlar. Özellikle II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye iki tarafın ortasında kalarak tarafsız olmaya çalışınca Alman, İngiliz, Fransız hatta İtalyan ajanları tarafından istila edilmiş.

 

Mesela bir Kontes Pletenberg İstanbul'da, Teşvikiye ve Taksim'de oturmuş. Alman istihbaratının 5. servisinde çalışmış. Alman bir doktorla evlenip onu da servise aldırmış. İngilizlerden topladığı bilgileri Almanlara göndermiş. Evli olmasına rağmen iş gereği kendinden genç erkeklerle beraber olmuş. Hatta İstanbul sosyetesinin göz bebeği olmayı bile başarmış. Bu arada Siyonist ajanlar bunun cinsellik ve kumara düşkünlüğünden yararlanarak şantaj yapmışlar ve onu ister istemez İngilizlerin tarafına geçmeye ikna etmişler. Savaşın bitmesine bir yıl kala (1944 yılında) kadın aniden saf değiştirerek kocasıyla önce Mısır'a ve sonra Londra'ya kaçmış. Karı koca İngiliz Gizli Servisi'nin hizmetine girerken, Almanların şifre sistemi olan Enigma'nın şifrelerini ve çok gizli sırları da Enigma'yı çözmek için kurulmuş gizli bir araştırma merkezi olan Bletchley Park'taki İngiliz bilim adamlarına teslim etmişler... Enigma, bütün savaş boyunca İngilizleri çıldırtmış bir sistem ve bir şifre makinesidir. Bütün haberleşmeler şifrelerle yapılıyor ve makine bu şifreleri çözüyor. Düşünün İngilizlerin eline geçse Almanların tüm haberleşmesi çökecek... İngilizler sırf bu makineyi çözmek için Bletchley Park Araştırma Merkezi'ni kurmuşlar.

Dünyanın en büyük bir başka çift taraflı casuslarından Kim Philby'nin de yolu İstanbul'a düşmüş. Philby çok uzun süre burada çalışmış. İstanbul pavyonlarından hiç çıkmamış. İngilizlerin en üst düzey istihbaratçısı olarak 30 küsur yıl çalıştıktan sonra Rusların bir KGB ajanı olduğu anlaşılmış. Zaten babası da hem diplomat hem casusmuş. Cambridge'de okumuş; çok parlak bir öğrenim hayatına sahip. Sonra İngiliz İstihbaratı'na girerek gitgide yükselmiş. Ürdün, İran, İstanbul'da da çalışmış. Durumu öyle bir idare etmiş ki İngiltere Hükümeti’nden 1945 yılında İngiliz İmparatorluk Nişanı bile almış.

İstanbul pavyonlarından birinde çalışan ve Samatya'da oturan yoksul bir kadına âşık olmuş. Aileye maddi yardım yapmış. Kadın onu 'Adrian' adıyla biliyormuş. Yıllar sonra kadının bir gayrı meşru çocuğu çıkmış ama onun Philby'den olup olmadığı meçhul. 1951 yılında az kalsın yakayı ele veriyormuş. Bunlar "Cambridge Beşlisi". İngilizlerde bu beşinden Guy Burgess ve Donald Mclean'ın KGB ajanı olabileceği şüphesi doğmuş... Kim Philby içerden edindiği bu bilgiyi arkadaşlarına söylemiş. Ve bir gece içinde bu ikisi ortadan kaybolmuşlar. Üç ay sonra Moskova'da milli kahraman olarak basına tanıtılmışlar. Ancak Philby'den kimse şüphelenmemiş...


Tam 37 yıl sonra 1963 Mayıs'ında, onun yönettiği ofise şifreli bir mesaj gelince şifreyi çözmüş ve bakmış ki kendi adı çıkıyor. Sovyetler'e kaçan bir İngiliz ajanı sırrını açıklamış. Philby çok profesyonelce mesajı deşifre ederek altına imzasını atıp Londra'ya yollamış ve o gün ortadan kaybolmuş... Gece hayatına bayıldığı İstanbul’da düzenlenen bir operasyonla hemen Moskova'ya kaçırılmış. Orada generallerin mahallesinde bir villada yaşamaya başlamış. İngiltere'nin en güvendiği istihbarat servisinin en ünlü casusu KGB ajanı çıkınca ülke ayağa kalkmış ve hatta Bakan istifa bile etmiş.

Kim Philby "My Silent Way" diye hayat hikâyesini yazınca kitap bestseller olmuş. 1988 yılında öldüğünde Korgeneral rütbesindeymiş ve Lenin nişanı taşıyormuş. Böylece hem İngiliz İmparatorluk nişanı ve hem de Lenin Nişanı taşıyan dünyadaki tek adam olmuş...

Her darbede ve sonrasında bu adamlar devrededirler... Mesela 1980 darbesinden sonra Kenan Evren'in yanında Sir Peter Laurence vardı. Darbeden sonra Kenan Evren'e çok yakın bir diplomat sonra bakan olmuştu. Evren'in dizinin dibinden ayrılmazdı... O günlerde İngiltere, Türkiye’de görevi biten büyükelçisinin yerine yeni bir atama yapacak iken ortaya Sir Peter Laurence ismi çıkmıştı. Adam Avrupa'da İngiltere'nin en iyi istihbaratçısı olarak tanınıyordu. Yunanistan'da savaşan İngiliz birliklerini yöneten subaylardan biriydi. Prag'da görev yaparken casus olarak tutuklanmıştı. 1980'de darbeden sonra büyükelçi olarak Türkiye'ye atanması gündeme gelmişti. Kenan Evren'in dizinin dibinden ayrılmayan bakanımız çok önceden de arkadaş olduğu Sir Peter Laurence gibi bir masondu. Bakanımız, Evren'i ikna ederek ‘biraderi’i Laurence'ın atanmasını sağlamıştı. Sir Laurence cuntanın başındaki Evren'le iyice samimiyeti kurmuştu.


Türkiye'nin vetosuyla Yunanistan’ın NATO dışında olduğu bu dönemde bunun görevi Evren'i ikna ederek vetonun kaldırılması ve Yunanistan’ın tekrar NATO'ya dönmesiydi. Bizim bakanın da desteğiyle Sir Laurence, Evren'i ikna etmişti. Nitekim Evren Yunanistan için vetoyu kaldırmış ve Yunanistan yeniden NATO üyeliğini kazandırmıştı. Sir Peter Laurence görevini tamamlamış olmanın rahatlığıyla emekliye ayrılmıştı. Yunanistan Kenan Evren'in kaldırdığı Türk vetosuyla NATO'ya girer girmez ne gariptir ki Türkiye'nin AB üyeliğine veto'yu koymuştu.

1958'de Amerikan Deniz Kuvvetleri Türkiye'ye bir askeri ataşe göndermişti. Gerilla ve kontrgerilla uzmanı olan ajan Fred Haynes çoğu zaman sivil gezerdi. 27 Mayıs 1960'daki askeri darbenin mimarlarından, Amerikan Elçiliği ile Milli Birlik Komitesi arasında irtibatı sağlayan bu adamla en yakın ilişkide bulunduğu kişilerden biri General Sıtkı Ulay ve diğeri de o günlerde albay olan Alpaslan Türkeş’ti... Fred Haynes, 27 Mayıs'ta o meşhur bildiriyi okuması için bizzat kendisi Türkeş'i sabaha karşı radyo evine götürmüş.

II. Dünya Savaşı sırasında, Nazi Almanyası tarafından gizli mesajların şifrelenmesi ve tekrar çözülmesi amacıyla kullanılan bir şifre makinesi ya da rotor makineleri ailesi ile ilişkili bir elektro-mekanik aygıt olan Enigma’nın birçok değişik türü mevcuttur. Müttefik şifreciler tarafından geniş mesajları çözümlendiği için bu makinenin ünü kötüdür. Şifre çözücüleri, müttefiklerin savaşı kazanmalarına katkı sağladı. Buna Polonya şifre bürosu ya da İngiltere - Bletchley Park misal verilebilir.


II. Dünya Savaşı'nda Bletchley Park İngiltere'de üslenen Amerikalı ve İngiliz şifre çözücüler o zamanın en yetenekli matematikçi ve mühendislerinden oluşmuştu. Hatta daha sonra bilgisayar biliminin kurucularından sayılacak Alan Matthison Turing ve dünyanın ilk dijital ve programlanabilir bilgisayarı olan Colossus'u yapan Thomas Harold Flowers da bunlar arasındadır. Birçok Colossus bilgisayarı, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman Lorenz SZ40/42 şifre sisteminin çözülmesi işleminde olasılık hesaplayıcı olarak kullanılmıştı. II. Dünya Savaşı ve stratejik planlarının aktarılmasında kullanılan şifre sistemleri ve bunların çözülmesinde kullanılan algoritmalar, buluşlar, şifre çözücü makineler aslında bilgisayar biliminin doğmasına bile neden olmuştur.

 

Ama o bilgisayarlar bugün bizim için atari oyuncağı ya da chat avuntusudur. Gereken: Ne kötü emellere hizmet eden kurnaz bir ajan ne de bu emellerin farkına varamayan bir gafil olmak… Gereken: İyi emellerimizi engellemek isteyenlere karşı uyanık ama ille de gerekiyorsa stratejist olmaktır.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum