SBS-YGS-LYS Kalkar mı ( !)

Abbas Güçlü'nün Yorumu : Bekara karı boşamak kolay diye bir atasözümüz var, ağzı olan konuşuyor diye de...
Sınavlar konusunda da aynen öyle bir tablo yaşanıyor.
Bu sözler sanki bugünler için söylenmiş.
Konuşanların, belli ki, ne eğitimle ne de sınavlarla uzaktan yakından hiçbir ilgileri yok.
Olsa böyle mi konuşurlardı!..
Hani uzun yol boylarında, kendi pişir kendi ye lokantaları var. Gidip eti alırsın, mangal hazırdır, oturur pişirirsin yersin. Ne karışan olur ne de görüşen. Yeri ve eti iyi seçmişsen, bir de pişirmesini biliyorsan, tadından geçilmez. Ama yok eğer, yer ve et seçimi konusunda başarısızsanız, hele bir de mangal başına ilk kez oturuyorsanız, hem kendiniz yandınız hem de çevrenizdekiler...
Kendi sınavını kendin yap döneminde de böylesi onlarca farklı örnekle karşılaşacağız. Çünkü güvenilirbir sınav sistemi oluşturmak, çok ciddi bir uzmanlık işidir...
Peki bunu her lise ya da her üniversite yapabilir mi?
Evet demek için çılgın olmak gerekir!

Sınavsız eğitim!MEB her ne kadar sınavsız lise konusunda kararlık içerisinde olsa da, özel okullar daha şimdiden merkezi sınavdan vazgeçmeyeceklerini açıkladı.
  Sadeceonlar mı?
Her ne kadar seslerini yükseltemeseler de diğer iddialı liseler de kurumsal sınavdan yana değiller.
Fen ve sosyal bilimler liselerinin de sınavsız öğrenci almayacakları kesin.
Çünkü böylesi bir durumda üzerlerinde oluşacak baskı ve şaibeleri hiçbiri kabullenmek istemiyor.
Tabela anadolu liselerinin herhangi bir iddiaları olmadığı için, ikamete dayalı kayıt sistemine geçmeleri, zaten hiçbir şeyi değiştirmez. Dün olduğu gibi bugün de aynı şekilde yollarına devam edebilirler. Çünkü dünden bugüne değişen sadece tabelalarıydı...
Galatasaray, Kabataş, KadıköyAnadolu gibi, diğer büyük kentlerimizin gözde okulları da, kesinlikle ikamete dayalı kayıt sisteminin kapsama alanı dışında kalmak isteyeceklerdir.
Çünkü onları ayakta tutan, Türkiye'nin dört bir yanından gelen iyi öğrencilerdir.
Bunu hiç kimse bilmese de, onlar çok iyi biliyor.
Ayrıca, hiçbir veli ve hiçbir mantıklı yönetici de, bu okulların mahalle sakinleri dışında kalanlara kapatılmasını istemeyecektir...
Ve zaten sınav yarışı da bu okullar için yapılmıyor mu?
MEB, merkezi sınavı kaldırıp, her okul kendi sınavını kendisi yapsın der ve sınav başarısı dışındaki etkenleri de dikkate alırsa işte o zaman kaosların en büyüğü yaşanır.

Hani önemli olan sınavdı?
Ak Parti iktidarı yıllarca şu fikri savundu:
Katsayılar kalksın, esas olan sınav başarısıdır!
Maç ortasında kural değişmez diye, bizzat Başbakan Erdoğan‘ın çok sayıda açıklaması var.
Ve bu açıklamaları hep ayakta alkışladık.
Çünkü öğrenci okula hangi kuralla başladıysa, o kurallarla bitirmesi gerektiğini vurguladık.
Ama şimdi, maç ortasında, bir değil, on defa kural değişiyor.
Ve her defasında da her şey düzeleceğine, daha da karmaşık hale geliyor...
Bu yüzden öğrencinin de, veli ve öğretmenin de sisteme bir güveni kalmadı.
Hangi PROJE ya da fikir ortaya atılırsa atılsın, tepki hep aynı:
Yakında bakan değişir, tüm bu projeler de çöpe atılır!..

Güven erozyonu var!
Devlet ile vatandaş arasındaki en önemli bağlardan birisi de eğitim. Hatta en içli dışlı olanı. Evinde ya da yakınında öğrenci olmayanı bulmak çok zor.
Bu yüzden eğitimde yaratılan her dalgalanma, tüm aileleri yakından ilgilendiriyor.
Ve yapılan her zikzak, sadece öğrencileri değil, yakınlarını da önemli ölçüde etkiliyor.
  büyüklerimiz bir şey yapıyorsa, elbette bir bildikleri vardır deniliyordu.
Oysa şimdi, tam tersi bir durum söz konusu.
İşte bu yüzden, devlete olan saygı ve güvenirliği daha fazla zedelememek için, eğitim adına karar alırken, bir değil, bin defa düşünmek gerekiyor.
Üzerinde düşünülmeden alınan son kararların yarattığı fırtınalar ortadayken, yeni oldu bitti kararlar peşinde koşmak, sadece bu kararları alanlara değil devlete de zarar verir.
Umarız artık şipşak karar alma dönemi sona erer.
Özetin özeti: Yeni maceralara hazır olun diyenleri susturmanın en iyi yolu sağlıklı kararlar almaktır...(MİLLİYET)