RÜMEYSA ERTEM: KATLEDİLEN "İNSAN" DEĞİL "İNSANLIK"

Nerede çağdaşlığımız? Nerede vatanseverliğimiz? İnsanlığın üzerindeki bu sis niçin? Bu haykırış, bu bağırış, bu vaveylaya kulaklar tıkalı, niçin? Silahlar ateş yağdırıyor, görmezlikten geliniyor, niçin?

RÜMEYSA ERTEM: KATLEDİLEN "İNSAN" DEĞİL "İNSANLIK"
25 Ağustos 2013 - 22:54 - Güncelleme: 25 Ağustos 2013 - 23:20

KATLEDİLEN “İNSAN” DEĞİL “İNSANLIK”

 Bir can, beş can, on can; yüz, beş yüz, bin, on bin…

Nerede çağdaşlığımız? Nerede vatanseverliğimiz? İnsanlığın üzerindeki bu sis niçin? Bu haykırış, bu bağırış, bu vaveylaya kulaklar tıkalı, niçin? Silahlar ateş yağdırıyor, görmezlikten geliniyor, niçin?

 Bir ağaç için destan yazanlar, on binlerce fidan yok oluyor niye susuyorsunuz, konuşun! Kardeşimiz, kanımız, canımız kan içinde, koşun! "Kardeşlik bir hukuk işidir, Allah kurdu o hukuku. Kardeşliğin önüne geçirme dünya iktidarını." diyorlardı mazidekiler... Hava yok, ceset kokuyor Mısır… Her yer toz, duman, ateş, kan… Sisli bir siluete büründü katliam ülkesi. Kanım sızlıyor, kardeşlik damarlarım titriyor!

 Nereden geldik nereye gidiyoruz? Geçmiş inkâr edilip, gelecek ihzar ediliyor. İnançsızlık kokuları geliyor burnuma, İslamsızlık… Yok, ediliyor Müslümanlar, yok edilmeye çalışılıyor. Sana yüreğimin en içten cümlelerini dökmüştüm ülkem, demiştim sana. “Oyuna Gelme!” diye haykırmıştım… Bak işte, gör… Yavaş yavaş hedefleri bize de dönecektir, elbet. Nasıl da kıyıyorlar insanlara? Nasıl da merhametsiz, nasıl da vicdansızlar… Attığın adım et parçası, bastığın yer kan torbası…

 Dünya bu olaya suskun, dünya inzivaya çekilmiş. Yeni bir dünya hedefliyorlar çünkü. Yeni bir dünya… Daha modern, daha çağdaş; ezan sesi duyulmayan, minareler yükselmeyen, “Allahuekber!” nidaları duyulmayan, Kuran-ı Kerim’in tek harfi dahi okunmayan, tesettürü bez parçası olarak kullanan ve kalplerde Allah’ın nurunun olmadığı bir dünya istiyorlar suskunlar! Yazık…

 Oysa Allah (c.c)’nin onlara da bir ayeti vardı fakat onlar fark edememişlerdi;

 “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” İbrahim Suresi/42

 Bir gün… Elbet bir gün onların da “zalim” yerine “mazlum” olacağı bir gün vardı, biliyordum. İnsandan daha aşağı sıfata düşecekleri gün vardı. Ateş içinde kavrulurken ağlayarak, “Affet Allah’ım!” diye bağıracakları gün vardı. Ve o güne “Mahşer Günü” deniliyordu…

Kanlarını çıkarttıkları bedenlerin, “Ümmetim!” diyerek sevdiği peygamberi vardı.

Canlarına kıydıkları insanların, hesabını soracağı Allah’ı vardı.

Ama bilemedi onlar hissedemedi, göremedi. Kalp denilen varlıkları vicdansızlık duvarını geçmişti çoktan. Parmaklar tetiği benimsemiş ve çekip vurmuştu.

 Bunu biliyordu Batı Medyası, biliyordu ABD, İsrail, İngiltere, Rusya, Almanya! Haberdar idiler katliamdan. Duyuyorlardı bağırışları. Görüyorlardı kanlı vücutları. Mazlumun yanında olmak yerine “taraf tutmuyoruz” dedi ABD Başkanı. Fakat tarafsızlığın cevabı verilmişti yıllar öncesinden. Ah ne de güzel söylemişsin Cemil Meriç;

 “Zulmün olduğu yerde tarafsızlık, namussuzluktur!”

 Ne de anlamlı cümle kurmuşsun. Görüyor gibisin bu yılları, bugünleri, bu saatleri… Kardeşlerimizin çığlıklarını duyuyor gibisin. Acılarını hissediyor gibisin. Uyan üstat uyan, dünya tarafsızlık peşinde!

 Allah’ın selamı üzerine olsun Ey Mısır!

Allah’ın rahmeti üzerine olsun Ey Kardeşlik!

Bizde çare ne gezer, Allah var.

Dualarımız seninle olsun Ey Mazlumlar!

Ve Allah’ın affı üzerine olsun Ey İnsanlık!

 El Kahhar! El Kahhar! El Kahhar!

Ey adaletin savunucusu, bizlerin sahibi ve kâinatı yaratan Rabbim!

Ey ufacık karıncanın  dahi sesini duyan, işiten Yüce Allah’ım!

Dünya üzerinde mazlumların sesleri yükseliyor semaya doğru. Canları acıyor.

Sen büyüksün, yücesin ve her şeye kadir olansın.

Zalimin üzerinden ebabillerini eksik etme Ya Rab!

Şu zulmede, bir Musa gönder Ya Rab!

 Rümeysa Ertem   16.08.13

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum