RÜMEYSA ERTEM: BÜYÜMEMİŞKEN

Büyüyünce sahipleniyormuş insan hatayı, riyayı. Ve -mış gibi yapmayı. Ufakken, büyümemişken -ki oyunlara benzemiyor bu- ama oyun-muş gibi. Mesela gündüzleri “gülüyor-muş gibi” ifadesini kullanıyorsun.

RÜMEYSA ERTEM: BÜYÜMEMİŞKEN
16 Mart 2014 - 18:11

BÜYÜMEMİŞKEN

 

Daha çok üzülecek, daha az ağlayacak kadar; büyümüşüm.

 

Ellerimi çamura batırmayıp, günaha batıracak kadar; büyümüşüm.

 

Bedenimden öte, zihnimi yorduğum için büyümüşüm.

 

Olayları, oyunu, şakaya saptıramadığım, fazlasıyla umursadığım için, büyümüşüm.

 

Aynaya bakıyorum, kayboluyor çocukluğum siluetinde. Yüzüm, ellerim, başım... Bir zamanlar avuç içi kadarken, kocaman olmuş; büyümüşüm.

 

Boyum, masanın uzunluğunu dahi aşmıyorken, yüksek dolaplara erişmiş; büyümüşüm.

 

Ve saçlarım... Örüyorum kimi zaman. İlkokuldaki örgülü saçlı, mavi önlüklü kız görünmüyor diye büyümüşüm.

 

Masumdu, dantelliydi yakası. Pembeyi severdi, kırmızıyı da. Bir de çikolatayı. Sevmiyorum pembeyi de kırmızıyı da. Büyümüşüm.

 

Neden “-mış” gibi yapılıyor, herkes mi büyüdü? Maskelenmiş yüzlerin arasında bir başına kalmış; büyümüşüm.

 

Büyüyünce sahipleniyormuş insan hatayı, riyayı. Ve -mış gibi yapmayı. Ufakken, büyümemişken -ki oyunlara benzemiyor bu- ama oyun-muş gibi. Mesela gündüzleri “gülüyor-muş gibi” ifadesini kullanıyorsun.

 

Akşamları oyun bitiyor, üzülüyorsun. Veyahut sevdiklerin seni seviyor-muş gibi yapıyorlar. Oyun sona erince gidiyorlar, bakakalıyorsun.

-mış gibi yapmayı öğrenmiş; büyümüşüm.

 

Hep çocuk kalmaya hasret olduğum için büyümüşüm.

Eğer hala ufak olsaydım; dizlerim yaralı, ellerim çamurlu olsaydı, zamanı durdurmaya gücüm yeterdi. Zaman gerçekte durmazdı belki ama hayallerimden bir istekte bulunup durdururdum.

Dünyanın ne günahlarla dolu olduğunu gördüğüm, ama zamanı durdurmaya gücümün yetmediği için, büyümüşüm.

 

Resim yapardım. Bir evim olurdu, bacasından yaz-kış duman çıkardı. Güneş varken yağmuru yağdırtırdım. Aynı anda bir de gökkuşağını çıkarttım mı olmazdı keyfime diyecek. Ağacı yeşil, gökyüzünü mavi çizmezdim. Gökyüzü yeşil, ağaç mavi daha hoş gelirdi gözüme. Büyümemişken, bir insan çizerdim, kolları bacakları çubuktan ibaret olurdu. Ama... Artık yazıyorum, büyümüşüm.

 

Büyümüşüz, belki daha da büyüyeceğiz, bilemeyiz. Yıllar sonra tekrar aynaya baktığımızda, şuan ki bizi arayacağız bulamayacağız. Gözlerimiz, daha az görecek mesela. Ufakken kanayan dizlerimiz, yaşlanınca sancı yapacak. Ve bedenimiz, yılların yorgunluğunu taşıyacak.

 

Takdir-i İlahi, belki şu an şu saniye öleceğiz. Ya da haddi aşmadan altmış üçümüzde toprağa gömüleceğiz. Yanımızda mal mülk götüremeyeceğiz. Ardımıza dönüp baktığımızda “Vay be, ne kadar da büyümüşüm!” diyeceğiz.

 

Asiliğimi, hırçınlığımı hor görmeyin; büyümüşüm...

 

13.03.2014 Rümeysa Ertem

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum