Ramazan BARDAKÇI Yazdı: Bİ(LİNÇ) DOSTUN ATTIĞI GÜL.

Bİ(LİNÇ) DOSTUN ATTIĞI GÜL.

Ramazan BARDAKÇI Yazdı: Bİ(LİNÇ) DOSTUN ATTIĞI GÜL.
12 Nisan 2020 - 17:28

Bİ(LİNÇ) DOSTUN ATTIĞI GÜL.

Son zamanlarda kült olmuş bir kavram olan linç kelimesi, birden çok kişinin kendilerine göre suç olan bir davranıştan ötürü birini yargılamasız olarak öldürmesi[1] olarak tanımlanmaktadır. İnsan ilişkilerinde gittikçe açmazların çoğaldığı daha da karmaşık bir hal aldığı günümüzde linç kavramı farklı bir boyuta evrildiğini görebiliyoruz. İnsanlardaki güzel hasletlerin yok edilmesi için adeta tüm iyi yönler sümen altı edilerek iğne ile kuyu kazarcasına en ufak bir yanlışı göze sokma durumuna gelmiştir.

Bir nevi tersine hale etkisi (şeytanlaştırma) denen bu durumlarda bireyler, kendi fikirleri ile uyuşmayan birine karşı tamamıyla ön yargı ile hareket etmesinden kaynaklanmaktadır. Ya da araya giren haset, kibir gibi duyular tümüyle iyi yönleri törpülemektedir. Bu daha çok toplumda göz önünde olan kişilere karşı fazla şekilde görülmesi meselenin kısa özetini oluşturuyor. Dahası linç kültürü sosyal medya ile çok hızlı yayılan felaketlerin başında yer alıyor. Hedef gösterilen bir kişiye istenildiği gibi salvolar yapmanın normal olduğu bir mecrada akıllara durgunluk verecek kadar bilgi kirliliğine şahit oluyoruz.

Tarih bu tür vakaların sıkça görüldüğü olaylar, menkıbeler ile dolu olduğundan geçmişe bakıp bazı dersler çıkarmanın yararlı olacağı kesindir. Asıl adı Hüseyin bin Mansur, meşhur adıyla Hallac-ı Mansur’un idama edilmesine kadar giden süreci bazı kaynaklar Karmatilere verdiği destek olarak görürken çoğunluk da “Ene’l Hak” sözünden dolayı idam edildiği görüşündedir. Bu söz ile tasavvufta derin manalar taşıyan tabirin yanlış yorumlanması ile halkın gözünde şeytanlaşan Hallac idama götürülürken dostu ona gül atar.

“İdam sırasında talebesi Şibli, herkes ona taş atarken seri fetvaya uymak için bir gül attı. Hallac derin bir “ah” çekti. Sordular:

-Sana atılan bunca taştan hiç birine bu kadar derin ah çekmedin. Bu güle niye bu kadar inledin? Dedi ki:

-Halk benim halimi bilmiyor, bu yüzden mazurdur. Fakat Ebu Bekir Şibli bildiği halde atınca attığı gül bile olsa beni yıktı[2].”  

Bu olay bize gösteriyor ki başkalarından önce insanların çevresi tarafından anlaşılmaması derin yaralar açmaktadır. Sosyal bilinç ile toplumsal barışın ne kadar mühim bir mesele olduğunu bizlere nakşediyor.

Yine Galileo örneği de önümüzde duran bir başka örnektir. Dünyanın döndüğünü iddia etmesi sonucu idama giden Galileo son nefesine giderken başında dövünen hanımı:

-Ah, seni haksız yere idam ediyorlar, dediğinde Galileo:

-Haklı yere idam etselerdi daha mı iyi olurdu, diyerek isyanını dile getirmişti.

 En güzel örneklerden biri de menkıbelerde adına sıkça rastladığımız Nalıncı Baba, bu konu için en güzel örneklerden birini teşkil ediyor. İçki içilmemesi için içkileri satın alıp döken bu adamın halk tarafından linç edilmesi bilinçsizlikten kaynaklanmaktaydı. Günümüzde nice insanın başına sıkça gelen linç meselesi aslında tarihin sayfalarında sıkça yer almaktaydı. O halde bir söz söylemeden bir iddiada bulunmadan önce en az iki kez düşünmek elzemdir.

Çamur atmak, deyimini sıkça telaffuz ettiğimiz bu dönem akıl sağlığı ve toplum bütünlüğüne zarar veren en keskin bir zehirdir. Savaş baltalarını biraz rafa kaldırmak, yargı dağıtmak için acele etmemek, sonuçta pişman olmaktan iyidir. İnsanları fiillerine göre değerlendirmek bile bazı durumlarda hataya düşmeye sebepken duyduklarımız ile insanlar hakkında yargıda bulunmak lisanı münasiple had bilmezliktir.

Tencerenin içinde ne kaynadığını anlamak için önce kapağı kaldırmak, ardından kokusunu duymak sonra da belki bir kaşıkla bir miktar tatmak doğru sonuç verir. O halde bir insanı anlamak için onun kapağını açmak yani fikirlerini ve duygularını anlamak doğru yöntem olacaktır.                   

                                                                   Ramazan BARDAKÇI

 

[1] TDK Sözlük

[2] Hasan Kamil Yılmaz, Altınoluk Dergisi, 1991-Mart, S. 6, s. 30

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum