Prof. Dr. Nurullah Çetin yazdı: "RAMAZAN, BİR ARINMA, ARLANMA, İSYAN VE DİRENİŞ AYIDIR"

Prof. Dr. Nurullah Çetin yazdı: "RAMAZAN, BİR ARINMA, ARLANMA, İSYAN VE DİRENİŞ AYIDIR"
05 Mayıs 2019 - 20:17
RAMAZAN, BİR ARINMA, ARLANMA, İSYAN VE DİRENİŞ AYIDIR.
Nurullah Çetin

*Biz Müslümanlar Ramazan ayı boyunca oruç tutacağız. Allah, bizden bir ay boyunca gündüz vakti yememizi, içmemizi, cinsel ilişkide bulunmamızı yasakladı. Ayrıca her türlü kötülüklerden, günahlardan uzak durmamızı, kendisine iyice yaklaşmamızı istedi.

*Ramazan, bize bizim beşerilik sefaletinden yüce insanlık katına yeniden yükselmemiz, insanlığımızı yeniden hatırlamamız için verilmiş bir fırsattır. 

*Ramazan, bize şeytanla işbirliği halinde nefsimizin bizi kıskıvrak yakalayarak köleleştirmesine karşı kutlu bir isyan ve direniş çağrısıdır. 

*Oruç, hayatımızı çok yemek, çok içmek, çokça cinsel ilişkide bulunmak, sadece eğlenmek, salt israfa ve eğlenceye dayalı bir yaşama düzeni oluşturmak, sadece tensel hazlarımızı tatmin etmek için sınır tanımaz bir iştah ve hevesle ömrümüzü, hayatımızı boşu boşuna harcama akılsızlığına karşı akıllıca bir isyan ve direniş eylemidir. 

*Oruç, gece gündüz bütün zamanımızı nefsin bu doymak bilmez istekleri için çalışan gönüllü bir köleye dönüş ve hayvanlaşma zilletine karşı gerçek bir varoluş mücadelesi demek olan insani bir isyan ve direniş eylemidir.

*Ramazan ayında oruç tutmak, salt aç, susuz kalmak, cinsel ilişkiye ara vermek değildir. Orucun bundan öte derin ve yüce bir anlamı ve işlevi vardır. Oruç, gerçek yaratıcı olan İslam’ın tanımladığı Allah’a kul olarak özgürleşmek, yükselmek ve sonsuz huzur bulmak gibi doğru ve gerçek bir hayat kurgusu yerine; kör nefsin geçici, uçup gidici, geriye kekre bir acı, çaresiz ve ümitsiz bir hüzün bırakıcı hayvani istekleri doğrultusunda kurgulanmış bir hayatın boşu boşuna harcanıp heder edilmesine, geri dönüşü olmayan bir felakete sürüklenişine, hem bu dünyada hem öte dünyada rezilce bir yaşamaya mahkum edişine kutlu bir isyan ve soylu bir direniştir.

*Allah orucu bize neden farz ettiğini açık ve veciz biçimde şöyle ifade ediyor: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara Suresi, 183)

*Kısıtlamasızca yeyip içmek, sınırsızca ve zamansızca cinsel ilişki, tamamen dünyaya, dünya hayatına, bütünüyle maddeden ibaret bir meşgaleye dalmak, hayatı, ömrü, zamanı sadece bedensel hazları tatmin için içine girilen kıyasıya bir yarış haline getirmek, soyut, manevi, ahlaki değerleri, Allah’ı, ahreti, yoksulları düşünemez hale gelmek, Allah’a karşı gelmek demektir. 

*Allah’a karşı gelmekten sakınmanın bir yolu oruçtur. Oruç tutarak biz maddeye, haz ve eğlenceye doğru sürüp giden koşuşturmacaya bir ara vermiş, bir mola vermiş, durup düşünme imkânı bulmuş oluruz. 

*Ayette vurgulanan Allah’a karşı gelmek demek, onun var ve bir olduğunu, bizi yarattığını, bize her türlü rızkı verenin o olduğunu, hayatımızın onun elinde olduğunu, bizim istek ve irademiz dışında bizi yarattığı gibi yine bizim arzumuz dışında bizi öldürecek olanın o olduğunu, bizi bu dünyada yaptıklarımıza göre cennet ya da cehenneme koyacak olanın o olduğunu unutmak demektir. İşte oruç, bu anlamda bizi Allah’a karşı gelmekten sakınmamız için düşünme, duyma, anlama, idrak etme, farkına varma eylememiz için sunulan bir fırsattır. 

*Oruç, bizim titreyip kendimize dönmemizi sağlayan bir ara duraktır, mecburi bir moladır. 

*Oruç bir dinlenme, bir sükunet, bir düşünüp tefekkür etme, maddenin ötesinde manayı görme, maddenin sefil, kokuşmuş, çürümüş, pis bataklığından mananın, imanın saf, saydam, sonsuz, güzel ve ferah âlemine yükselmek için verimli bir imkân ve fırsattır. 

*Biz oruç tutarak daha önce yeyip içtiğimiz nimetlerin ne olduğunu, kadir kıymetini, anlam ve değerini düşünme ve bilme imkânına sahip oluruz.

*Oruç, iyice acıkmış bir insanın iftara yakın bir zamanda ekmeğin mis gibi kokusunu derinden hissetmesi ve iyice susamış bir insanın suya her zamankinden başka bir bakışla bakması demektir.

*Biz oruçken fakirlerin, açların, çaresizlerin, mahrumların, mağdurların, eli böğründe kalmışların halini tecrübeyle, bizzat kendi nefsimizde, bedenimizde deneyerek içerden anlama imkân ve fırsatı elde etmiş oluruz. 

*Oruç, aynı zamanda sürekli yeyip içerek iyice yorduğumuz midemize, bedenimize bir dinlenme ve yenilenme imkân ve fırsatı da vermek demektir.

*Oruç, sürekli kötülüklere, çirkinliklere, yanlışlara, sapıklıklara, çarpıklıklara, tek gerçek olan İslam gerçeğini reddeden küfre açık kalarak iyice paslanmış olan gözlerimizi ve kulaklarımızı iyiye, güzele, faydalıya, doğrulara, gerçeklere, saf ve gerçek İslam imanına açma fırsat ve imkânı da veriyor.

*Bir arınma ve arlanma ayı olan Ramazanın bütün Müslüman Türk kardeşlerimizi kendilerine getirme, silkinme, hem fert, hem de Türk milleti ve İslam ümmeti olarak güven veren kutlu bir geleceğe hazırlama ayı olması dileğiyle. (05.05.2019)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum