Osmanlı'da Külhanbeylik

Osmanlı'da kabadayılık ve külhanbeylik, efendi kabadayılar, tulumbacı kabadayılar ve külhanbeyler olarak sınıflandırılmıştır

Osmanlı'da Külhanbeylik
02 Kasım 2011 - 07:30

Osmanlı'da kabadayılık ve külhanbeylik, efendi kabadayılar, tulumbacı kabadayılar ve külhanbeyler olarak sınıflandırılmıştır. Esas kabadayılar, daha ziyade dürüstlüğü  ile muhitinin hamisi vasfında olanlarıdır. Bu kişiler efendidirler ve kendilerine göre uydukları örf-adetleri vardır. Giyinişleri ile normal bir kimseden farkları olmayıp, silahlarını gizlemek için pardösüsüz gezmezlerdi. Zayıfı ve ahlaklı kimseleri korurlar, aksi yönde olanları ise ilk fırsatta yok ederlerdi. Topkapı, Mevlanakapı ve Çeşmemeydanı meşhur kabadayıların mekanı idi.

Tulumbacı kabadayılar yalnız yangınlarda görünürlerdi. Çatışmaları ise tamamen takımları  arası rekabetten ileri gitmezdi. Bunların arasında bir de Rum kabadayıları vardı ki, kasa hırsızlığı yaparlardı.

Külhanbeylik ise ilk olarak Gedikpaşa hamamında türemiştir. İşsiz takımı bu hamamda zorla gecelerler, üstelik rahat durmaz, müşterilerin yükte hafif pahada ağır eşyalarını  da çalarlardı. Eşyası çalınan kişi şikayet ettiğinde de “hamama girerken sende böyle bir şey yoktu” derler bir de temiz bir dayak atarlardı. Zamanla şehre yayılan ve daha ziyade soyguncu olan bu tiptekileri ise kabadayılar asla yanlarına yaklaştırmazlardı. Külhanbeylerinin geneli, polisle aralarını iyi tutar, menfaatleri icabı kendileri gibileriyle dalaşırlardı.

Kabadayıların en meşhur simaları

Kadırgalı  Kör Emin: Galata gümrüğünde görevliyken, görevinden alınmış ve kendini iyice bu hayata vermiştir. Beyoğlu muhitine nam salan Kadırgalı Kör Emin, zamanın meşhur hırsızlarından Panani’yi bir bıçak darbesi ile solak etmiştir. Haddehaneli Arap Hulusi'yi arkadaşının yanında, içki masasında tokatlayarak ağlatmış ve yine bu kişi tarafından o gece başka bir mekânda tabanca ile vurulmuştur. Ölürken de kendisi vuranın ismini isteyen polise “sağ kalırsam tahkikatı ben yaparım” demiştir.

Kavanoz Mehmed: Eyüplüdür, kavgalarda karşı taraftan gelen sandalyeleri ustalıkla kapıp karşı tarafa iade etmesi ile meşhurdur.

Çerkez Arif: Trabzonlu Hasan Kaptan'ın oğludur. İyi nişancı olup, tokatının önünde kimse duramazdı. Fehim Paşa'nın başsilahşörü olmakla beraber,  Çerkez Arif'in tam olarak ne işle meşgul olduğunu kimse bilmezdi. Küçüksu çayırında bir köşkte otururdu. Yine bir kabadayı olan Matlı Mustafa tarafından vurularak öldürülmüştür.

Ziya: Çerkez Arif'in kardeşidir. Abisini öldüren Matlı Mustafa'dan intikamını almış, Sinop hapishanesinde bir müddet kalmıştır. Ziya, siyasi entrikalara karışmış bir kabadayıydı. Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'yı kurşunlayanlardan biri de Ziya'dır ve bu suçundan dolayı idam edilmiştir.

Laf Tufan: Aslen Rizeli olduğu halde memleketinde ona Kürt Tufan derlerdi. İstanbul'da çok sayıda öldürme olayına karışmıştır. Sinop'ta jandarmalar tarafından öldürüldü.

Tıflıbozzade Kahraman: Sultan Abdulhamid devrinin sonlarında “On İkiler” diye maruf Aksaray kabadayılarının reisidir.

Arap Abdullah: Süleymaniye Sancağından olup aslen Kürt’tür ancak ona esmerliğinden dolayı Arap Abdullah denilmiştir. Kabadayılar arasında “Abu” diye anılan Arap Abdullah'ın Kamil adında bir de ağabeyi vardı. Babaları onları okumaları için İstanbul'a göndermiş Kamil okuyup Beyrut Gümrük Nazırı olmuş ancak Arap Abdullah kabadayı olup çıkmıştır. Sedat Uyar-Dünya Bülteni

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum