NECİP FAZIL SÖZLERİNE ELEŞTİRİ: YÜKSEL YILMAZ

“Allah’ım, bizi hem af, hem adam et.” Allah adam (âdem) etmiş; sana kılavuz olacak korunmuş bir Kitab da vermiş. Af isteyebilirsin ama adam olmanı O senden ister.

NECİP FAZIL SÖZLERİNE ELEŞTİRİ: YÜKSEL YILMAZ
10 Temmuz 2014 - 11:25

NECİP FAZIL SÖZLERİNE ELEŞTİRİ

 

“Allah’ım, bizi hem af, hem adam et.” Allah adam (âdem) etmiş; sana kılavuz olacak korunmuş bir Kitab da vermiş. Af isteyebilirsin ama adam olmanı O senden ister.

 

“Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez. Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.” Nefs salt olarak “nefes” ya da “can” demektir. İnsanın problemi canının (nefsin) çektiğine direnmek değil; şeytana direnmektir.

 

“Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum.” Pekâlâ, zihnimin bir köşesinde dursun.

 

“Allah, ızdırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez.” Evet, öyledir.

 

“Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur!” Üstad namında biri için basit bir ifade ya neyse…

 

“Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.” Aynen öyle.

 

“Anladım işi; san’at ALLAH ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.” Kimi için elbette sanat Allah’ı aramak olabilir; benim için de sanat Allah’ı bulmaktır.

 

“Arı bal yapar, fakat balı izah edemez.” Bu dersi herkes biliyor olmalı.

 

“Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur.” Edebi.

 

“Beni kimsecikler okşamaz madem. Öp beni alnımdan, sen öp seccadem.” Necip Fazıl tarzı bir ifade.

 

“Bir namazım, bir duam, bir de eski seccadem. Hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermayem.” Vallahi bunlar yetmez.

 

“Bu gidişle utanmaktan utanan bir nesil gelecek.” Basiretli bakmış.

 

“Ben, haritada deniz görmüş boğulmuş. Dokuz köyün sahibi dokuz köyden kovulmuş.” Şiir üstadı.

 

“Bir hoşçakala sığdırdı beni, yere göğe sığdıramadığım.” Düşüncelerini cümlelere bu kadar ustaca dökebilen pek az kişi olmalı.

 

“Bu hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız.” Muhteşem.

 

“Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır.” Pişman olmuş kimselerin kötü geçmişini olumsuz eleştirmek haksızlıktır. Fakat sonunu hakaretle bitirmesi “edeb”iyata aykırı.

 

“Biz; ayakları şişene kadar namaz kılan Peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz..” Peygamberin ayakları şişene kadar namaz kıldığı doğru değildir; ama cihad ettiği doğrudur. Gözleri şişene kadar uyuyan ümmet tanımı da genellenmezse doğrudur.

 

“Bir tohumda; gövdesi, dalları, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir.” Harika.

 

“Ben Türkiye’yi yerin üstündeki 35 milyon ölünün değil, yerin altındaki 35 milyon dirinin koruduğuna inanırım.” Allah’tan başka “hafız” yani koruyucu yoktur. Şirk’e dikkat…

 

“Biz hohlaya hohlaya buz dağlarını erittik; şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor.” İlginç.

 

“Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu?” Harika bir misal.

 

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.” Söz ustası.

 

“Dostlarımı hiçbir zaman satmadım, çünkü hepsi beş para etmez çıktılar.” Buradaki “hepsi” ifadesi nedeniyle onu seven yakınlarını incitmiş olmalı.

 

“Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık.” Üstada pek gitmemiş bir söz. Doğarken ağlamanın dünyanın güzelliğiyle alakası olmadığı gibi solunum hikmetiyle alakası var. Ayrıca ölünce yıkanmanın dinin bir emri olmakla ve temiz kalmamakla alakası yoktur.

 

“Dipsiz hasrete tuzak, en yakınken en uzak, tadı zehrinde erzak; KADIN!” Kadını kaç söz ustası böyle ifade edebilir?

 

“Dünya öküzün üstünde derler ama; Dünya’nın üstünde nice öküzler bilirim.” Hakaret yakışmıyor üstada.

 

“Eklense de başıma, dünyada kaç baş varsa. Başım, onların hepsi için secdeye varsa.” Bu kadar merhametli olabilen birine deminki hakaret yakışmıyor değil mi?

 

“Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.” Hem tespit muhteşem, hem şiir.

 

“Farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan, derimin; Yüzümde çizgi çizgi, imzası kaderimin.” Anlaşılan üstad da “kader” konusunu cebriye gibi anlamış.

 

“Tahtadan yapılmış bir uzun kutu, baş tarafı geniş, ayakucu dar, çakanlar bilir ki bu boş tabutu, bir gün kendileri dolduracaklar.” Diyorum ya söz üstadı.

 

“Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.” Muhteşem bir mesaj, muhteşem bir söz.

 

“Kalacak kim var ki dost tomarından, ‘O’ var sana daha yakın şah damarından.” Harika…

 

“Kadın; Hıristiyanlıkta yol kesici bir engel, İslam’da ise yol açıcı bir kanattır.” Sahih denilen hadisleriniz öyle demiyor ama.

 

“Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür.” Ben tam aksini düşünüyorum. İslam sarhoşlaşan insanı kendine getirir; ayıltır. Allah aklını işleteni sever. Kendinden geçen milyonlarca gayri Müslime kendinden geçen Müslümanın faydası olmaz.

 

“Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.” Doğrudur üstad.

 

“Kadın mezarlığa girerken başını kapıyor, dışarı çıkarken açıyor. Ölüye karşı kapayıp, diriye karşı açmak akıl almaz.” Ya üstad, bu neydi ya?

 

“İmanın ticaretini yapanda, iman arama!” Of, harika.

 

“İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.” Aynen öyle.

 

“İslamiyet Avrupa’dan gelse Müslüman olacaksınız.” Avrupa hayranlarına ilginç gönderme.

 

“Gördüğü şeyi nasıl görebildiğini izahtan âcizken gözüyle görmediği için Allah’ı inkar eden maddeciden iğreniyorum!” Görmek ve görememek arasında ilginç bir bağlantı kurmuş.

 

“Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür. Sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür.” Şiir olarak başarılı; ama aklı öldürürsen peygamber adına uydurulmuş hadislerin kurbanı olursun.

 

“Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten; Affet, senden habersiz kaldığım her nefesten..” Allah belki her nefesin hesabını sormayacak; ama Allah için dahi olsa soluduğumuz hurafelerden dolayı hesap soracak.

 

“Ölüden haber gelmiş, diri okur anlamaz.. Sorsan herkes Müslüman, ne şükür var ne namaz..” Namazsıza (amelsize) iman ettiği takdirde Müslüman diyen senin Hanefi mezhebin.

 

“Ömrün ilk yarısı; ikinci yarısını beklemekle, ikinci yarısı da; ilk yarısının hasretiyle geçer.” Bu ifade ömrünün ilk yarısı mutlu geçenler için geçerli; ama herkes için geçerli olmayabilir.

 

“Öyle insanlar vardır ki lağıma düşseler lağımı kirletirler.” Ne diyelim? Üstad demiş işte.

 

“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber. Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?” Güzel tarafından bakılırsa o da her şehid gibi ölmedi. Ama bedenen bakılmamalı.

 

“Öyle bir devim ki, hakikatte pireyim. Bir delik gösterin de utancımdan gireyim.” Şu tevazu her zaman olabilseydi… Tam üstada yakışır bir şiir.

 

“Parası olan pazardan, imanı olan mezardan korkmaz..” Katılıyorum.

 

“Ruh, dal budak salmış bir ağaç gibi göz önünde bulunan hakikatlerde değil, en derin ve en gizli yerdedir Ruh, insanın tohumudur.” Bu “ruh” tanımı maalesef Kuran’a uygun değil.

 

“Sonum yokluk olsa, bu varlık niye?” Anlayana bu da yeter be üstad.

 

“Seni aramam için beni uzağa attın! Âlemi benim, beni kendin için yarattın!” Kendi için yaratma ifadesi bir “ihtiyaç” gibi algılanmamalı. Biz kulluk sınavı için yaratıldık.

 

“Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir.” Harika.

 

“Sen ki, beş vakit namaz kibriyle ferahtasın, Günahın yok sanırken en büyük günahtasın!” Bir gelenekçi için hiç fena değil.

 

“Sonunda “eyvah” diyeceğin şeylere, başında “eyvallah” deme.” İşte üstad sözü.

 

“Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir.” Ama senin için öyle üstad; herkes için de böyle olmasını çok isterdim.

 

“Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı. Elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı.” Kader yanlış tanımlanmış; Cebriyye etkisinde olduğunun farkında olmadığı kanaatindeyim.

 

“Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler.” Her siyasi bunu bilmeli.

 

“Marifetli hokkabaz başını kaldır da bak. Gökte bir oynayan var yıldızlarla kaydırak.” Muhteşem.

 

“Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi, Hak’tan ayrılmaktandır.” “Şer” kastediliyor olmalı.

 

“Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?” Hadi düşünün…

 

“Ne başını kapat, altını göster; ne altını kapat, üstünü göster. Hepsini kapat, İMANINI göster.” Üstat fırça atar gibi ifade etmiş…

 

“Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar.” Üstadın unutulmaz sözleri…

 

“Her kahkahanda rabbine şükretmiyorsan neden her ağlamanda ona kızıyorsun?” Hadi cevap ver…

 

“Hiçbir şey namazla bitmez her şey namazla başlar.” Namaz imanla başladığına göre her şey namazla başlamaz.

 

“Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep; Bu mu dersin, taşlarda donmuş sükûta sebep?” Şiir üstadlığına devam…

 

“Veren de “O” alan da ”O”, nedir senden gidecek? Telaşını gören de, “CAN” senin zannedecek.” Vallahi harika.

 

“Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.” Korkunç derecede muhteşem.

 

“Yaprak sıkılmıştı ağaçtan, bahane idi sonbahar.” Yine başka bir harika.

 

“Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; Değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın.” Bu söz Necip Fazıl’ın sıradan bir vatandaş olmadığının göstergesidir.

 

“Zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.” Bu söz de öyle.

 

(NOT: Bu sözleri kaynaklarından değil paket halinde hazır olarak bularak değerlendirdiğimi itiraf etmeliyim. Bu yüzden değerlendirme yazarın orijinal yazılarından ziyade servis edilene olduğunu nazar-ı dikkate alınız.)

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum