Nazi cinayetleri aydınlatılıyor

Almanya'nın yakın tarihindeki en kritik dava yarın başlıyor.

Nazi cinayetleri aydınlatılıyor
05 Mayıs 2013 - 13:32

2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Almanya, ilk kez bu denli faşist bir grubun şiddetiyle tanışıyordu. Kimilerine göre 'Nazilerin ruhu' hortlamıştı, kimilerine göre basit bir seri cinayetti. Ama 'derin devlet' kokusu almış başını gidiyordu. Güvenlik birimleri yıllarca aşırı sağ izini aramak yerine cinayetlere kurban giden göçmen aileleri sorgulamıştı. Kurbanların arasında bağlantı şüphesiyle kafa yordu. Sadece birkaçının dönerci dükkanı işletmesine rağmen basın cinayetlere 'şık' bir isim bulmuştu; "Dönerci cinayetleri".

9 Eylül 2000 günü Nürnberg’te çiçek satıcısı Enver Şimşek ile başlayan cinayet serisi; 6 Nisan 2006 günü Kassel’de internet kafe sahibi Haliç Yozgat’ın öldürülmesiyle son buldu. 6 yılda işlenen 9 cinayete rağmen katil ve katiller sıra kadem basıyordu. Polis ve istihbaratın özel birimleri, 1200 dosyalık 32 milyon bilgi notu ve 11 bin kişinin izini sürmesine rağmen hiç bir sonuç elde edemiyordu. Araştırmanın diğer ucu Türkiye'ye dayanmıştı.

KİLİT CİNAYET KADIN POLİSİN ÖLDÜRÜLMESİ!

25 Nisan 2007 günü öğlen saatlerinde ise Heilbronner kentinde bir polis devriyesine silahlı saldırı gerçekleşti. Öğlen arasında 2 polis memurundan Michèle Kiesewetter'i öldürülürken, arkadaşını ağır yaralamıştı. Saldırganlar Kiesewetter'in silahını alıp kaçmış, hiç bir iz bırakmamıştı. Polisin aylarca süren soruşturma ve incelemesine rağmen olay aydınlanmadı, taa ki 2011 yılına kadar.

Almanya’nın gündemini değiştiren olaylar dizisi; 36 yaşındaki Beate Zschaepe adlı bir kadının 8 Kasım 2011 günü polise gidip teslim olmasıyla başladı. Zschaepe’nin iki arkadaşı Uwe Böhnhardt (34) ve Uwe Mundlos (38)’nin cesetleri ülkenin doğusundaki Thüringen eyaletinin Eisenach kentinde bir karavanda duruyordu.

Üçü en son 4 Kasım günü saat 9.30’da Eisenach’taki Sparkasse bankasının şubesini soymuştu. Aynı gün karavanla birlikte üçünün oturduğu Zwickau’daki ev de havaya uçtu. Suç delillerini yok edilmesi için evin ve karavanın ateşe verildiği tahmin edildi. Evin enkazında yapılan aramada 2000-2006 yılları arasında 9 göçmen esnafın öldürülmesinde kullanılan Çek yapımı silah ve karavandayas 2007’de Heilbrond’da öldürülen kadın polisin Michèle Kiesewetter'in silahı bulundu.

FBI AJANLARI ORDA MIYDI?

Gizli dosyalar, derin bağlantılar günlerce manşetlere taşındı. Kıyıdan, köşeden NSU'nun izi Alman istihbarat örgütleri ve güvenlik birimlerine değerken, Federal Meclis olayı araştırma komisyonu kurdu. Aynı günlerde haftalık haber dergisi Stern, 22 yaşındaki genç kadın polis Kiesewetter'in öldürüldüğü sırada olay yerinde ABD istihbarat örgütü FBI ajanlarının da bulunduğunu öne sürdü. Bir kadın polisin öldürülmesi ve ona ilişkin 'komplo teorileri' deyim yerindeyse 'puzzle'nin parçalarıyla uyuşmuyordu. Onun diğer üç NSU üyesi gibi Jena kentinden olması tesadüf müydü? Yoksa üçünü daha önce tanıyor muydu?

1990’lı yılların ortası. İki Almanya'nın birleşmesinden sonra gelen 'mutlu' günler bitmiş, ülke yabancılara yönelik ırkçı saldırıyla sarsılıyordu. Ülkenin doğusunda bulunan Thüringen Eyaleti’nin Jena kenti Neonaziler'in yuvasıydı ve sürekli gündemdeydi. Polis, o dönemler 20’li yaşlarda olan üç kafadar radikal sağcı genci Beate Zschaepe, Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos’ı arıyor. Aralarında Mundlos dikkat çekiyor, çünkü o ünlü bir profesörün oğlu ve bu yüzden hücrenin teorisyeni olarak kayıtlara geçiyor.

1998 yılında üçü hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Fakat sırra kadem bastılar. Bu arada ortaya çıkacakları 4 Kasım 2011 gününe kadar 14 bankadan onbinlerce Euro para çaldılar, yaralama ve kundaklama olaylarına karıştılar. Ancak bir türlü bulunamadılar. Daha sonra üçünün Milliyetçi Demokratik Partisi (NPD)’nin eski başkan yardımcısı Tino Brandt’ın Thüringen’de kurduğu “Memleketi koruma” adlı Nazi örgütüne üye oldukları ortaya çıktı.

Tino Brandt, grubunu 1994-2001 yılları arasında muhbirlik yaptığı Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Örgütü’nden aldığı 200 bin Mark para ile kurmuştu. Neonazilerin istihbaratla içli-dışlı ilişkileri çorap söküğü geliyordu. Skandal, bir güvenlik zaafı mıydı, yoksa devlet içindeki bazı yapılar Nazilere göz mı kırpmıştı?

En önemlisi de basit bir trafik suçunun bile yıllara sonra ortaya çıktığı ülkede kanlı bir terör örgütü neden izlenmemiş, açığa çıkmamıştı? Zwickau’daki Nazi hücresinin deşifre edilmesinden sonra 13 Kasım 2011 günü federal savcılık Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU)’nun yabancıları hedef alan bir terör örgütü olduğunu duyurarak olaya el koydu. NSU'nun ilk davası yarın Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde görülecek.

38 yaşındaki Beate Zschaepe ile birlikte Neonaziler Ralf W. (38), Carsten S. (33), André E. (33) ve Holger G. (38) de hakim karşısına çıkacak. Davanın Haziran 2014'ten önce sonuçlanması beklenmiyor. Ancak şimdiye kadar susma hakkını kullanan Zschaepe'nin nasıl bir tutum alacağı merak konusu. Davanın 1970'li yıllarda RAF militanları için inşa edilen dev kompleksin aksine küçük bir salonda yapılması, basına sınırlama getirilmesi Almanya'nın "sağ gözünü" açmaya hala niyetinin olmadığının emaresi.

CİNAYETLERİN KRONOLOJİSİ

9 Eylül 2000: Nürnberg’te 38 yaşındaki çiçek satıcısı Enver Şimşek kurşunlanarak öldürüldü. Kurşunların iki ayrı silahtan çıktığı belirtildi.

13 Haziran 2001: Nürnberg’te 49 yaşında Abdurrahim Özdoğru kurşunlara hedef oldu. Cinayet yine 2 silahla işlendi. Bir gözleyicinin ise arabanın içinde beklediği ifade edildi.

27 Haziran 2001: Katiller, bu kez Hamburg’ta Süleyman Taşköprü’nün manav dükkanındaydılar. 31 yaşındaki Taşköprü, kurşunlanarak öldürüldü.

29 Ağustos 2001: Münih’te 38 yaşındaki manav Halil Kılıç başından vurularak öldürüldü.

25 Şubat 2004: Rostock’ta döner dükkanında çalışan Yunus Turgut öldürüldü. Turgut’un Almanya’da daha ikinci haftası dolmamıştı.

9 Haziran 2005: Nürnberg’te döner dükkanı işleten 50 yaşındaki İsmail Yaşar’ın ceseti tezgahın arkasında bir müşteri tarafından bulundu.

15 Haziran 2005: Münih’te Yunan kökenli 41 yaşındaki anahtarcı Theodoros Bulgaridis öldürüldü. Bulgaridis, cinayetlere kurban giden Türkiyeli olmayan tek esnaf kurban.

4 Nisan 2006: Dortmund kentinde büfe sahibi Mehmet Kubaşık öldürüldü. Evli ve 3 çocuk babası olan 39 yaşandaki Kubaşı, işyerinde başından vurularak öldürülmüş şekilde bulundu.

6 Nisan 2006: Kassel kentinde internet kafe işleten 21 yaşındaki Haliç Yozgat tabancayla öldürülmüş olarak bulundu.

25 Nisan 2007: Kadın polis memuru Michèle Kiesewetter iş arkadaşıyla öğlen arasındayken devriye arabasının içinde kurşunlanarak öldürüldü. Diğer polis memuru ise ağır yaralandı.

(Perwer YAŞ / ANF)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum