Mesut Emre KARAKÖSE: ÖZBEKİSTAN'DA BÜYÜK DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM SÜRECİ – 4

Mesut Emre KARAKÖSE: ÖZBEKİSTAN'DA BÜYÜK DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM SÜRECİ – 4
28 Eylül 2021 - 14:42

Mesut Emre KARAKÖSE – SASAM Başkanı

Etkin ve Barışçıl Dış Politika

Özbekistan’da yenilenme döneminin başladığı ilk günlerden itibaren açık, pragmatik ve pratik bir dış politika izlenmektedir. Başta komşu ülkeler olmak üzere dünyadaki tüm gelişmeye açık ülkelerle yakın dostluk ve işbirliği ilişkilerinin güçlendirilmesine öncelik verilmektedir. Özbekistan, geçen dönemde bu stratejik yola bağlı kalmış, ortaklarına ve uluslararası kuruluşlara karşı yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmiştir. Bunun sonucunda kısa bir zaman diliminde, ülkenin Orta Asya bölgesindeki ve dünyadaki siyasi konumu ve itibarı önemli ölçüde pekişmiştir. Dünyada Yeni Özbekistan’a duyulan güven ve işbirliği çabaları giderek artmaktadır.

İç ve dış politik birbirine bağımlıdır ve birbirinden yoğun olarak etkilenir. İç ve dış politikadaki uyum halkın çıkarınadır ve bunun sonucunu insanlar hayatlarında hisseder. Özbekistan ilerigörüşlü iç ve dış politikasıyla bugün bölgenin ve dünyadaki siyasi süreçlerin aktif bir katılımcısı haline gelmektedir. Birleşmiş Milletler, Parlamentolar Arası Birlik, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Şanghay İşbirliği Örgütü, Bağımsız Devletler Topluluğu, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla işbirliği yeni bir seviyeye ulaşmıştır.

Özbekistan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyine üye olmuş ve Avrasya Ekonomik İşbirliği Birliğinde gözlemci statüsü almıştır. Özbekistan, tarihinde ilk kez BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğine seçilmiş ve 22 Şubat 2021’de Cenevre’de video konferans şeklinde gerçekleşen oturuma başarıyla katılmıştır.

2020 yılında Özbekistan ilk kez Bağımsız Devletler Topluluğuna başkanlık etti ve pandemiye rağmen BDT bünyesinde altmıştan fazla uluslararası etkinlik verimli bir şekilde gerçekleştirildi, yetmişe yakın önemli belge kabul edildi. Ayrıca Özbekistan 2021-2022’de Şanghay İşbirliği Örgütüne başkanlık edecek olup, bu önemli siyasi etkinliği üst düzeyde gerçekleştirmek için ciddi hazırlıklar yapmaktadır.

Özbekistan, Orta ve Güney Asya’daki entegrasyon ve işbirliği süreçlerini yoğunlaştırmada giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. Bu yıl 15-16 Temmuz tarihlerinde Taşkent’te gerçekleştirilen “Orta ve Güney Asya: Bölgesel Bağlantısallık, Sınamalar ve Fırsatlar” başlıklı uluslararası konferansta öne sürülen yeni öneri ve girişimler, sadece bu geniş coğrafyalardaki ülkelerde değil dünya kamuoyunda da büyük ilgi görmüştür. Bu konferansta Orta Asya’yı Hint Okyanusuna bağlayan yeni ulaşım yollarının yapımı da tartışılmıştır.

Özbekistan dış politikasının önceliği olan Orta Asya ülkeleriyle dostluk ve iyi komşuluk, stratejik ortaklık ve karşılıklı güven ruhuna sahip ilişkileri daha da güçlendirmeye özel önem verilmektedir. Özbekistan’ın çok boyutlu dış politika takip etmekte ve Rusya, Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye, Almanya, Fransa, İngiltere, Güney Kore, Japonya, Hindistan, Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer ülkelerle çok yönlü ve karşılıklı yarar sağlamayı amaçlayan ilişkiler geliştirmektedir. İnsan hak ve özgürlükleri, ifade ve din özgürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama konusundaki başarılar, prestijli uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde giderek güçlenmektedir.

Afganistan’ın yakın komşusu olan Özbekistan, bu ülkede bir an önce barış ve istikrarın tesis edilmesi ile yakından ilgilenmektedir. Afganistan’da sağlanacak barışın güvencelerinden biri şüphe yok ki Özbekistan’dır. Bunun için aktif rol üstlenme iradesini her fırsatta ortaya koymaktadır. Öte yandan dünyanın farklı ülkelerindeki Özbek yurttaşlarına destek olmak ve onlarla bağları daha da güçlendirmek amacıyla Yuttaşlar Vakfı kurulmuştur.

Komşularla İyi İlişkiler

Yeni Özbekistan’ın inşasında dış politikaya, dünyadaki yakın ve uzak ülkelerle dostane işbirliğinin geliştirilmesine özel önem verilmektedir. Orta Asya’nın tam ortasında merkezi konumu ile belirleyici ve güçlü bir ülke olarak Özbekistan, bölgesel bir güç halini alacaktır. Mirziyoyev’in liderliğinde Yeni Özbekistan, Türkiye Cumhuriyeti ile tarihin derinliklerinden gelen bağların ışığında geleceğe doğru güçlü adımlarla yürümektedir. Bununla birlikte Özbekistan dış politikada ikili ve çok taraflı diplomatik ilişkilerini geliştirirken uluslararası birçok kurum ve kuruluşla dayanışma içinde hareket etmektedir.

Özbekistan Orta Asya’nın bütünleşmesinde hem kilit hem de anahtar ülke konumundadır. Bu doğrultuda Özbekistan’ın komşu ülkelerle ilişkilerinde yıllardır biriken sorunlar çözülmüş, sınırlar açılmış böylece aile ve akrabalar arasında kopan bağlar yeniden kurulmuş ve bir ülkeden diğerine özgürce gelip gitmeler başlamıştır. Vize sorunları büyük ölçüde çözülmüştür. Bölgede ticari ve ekonomik, kültürel ve beşeri ilişkileri hızla gelişmektedir.

Eskiden beri kardeş olan ülkeler birçok bölgesel ve küresel konuda ve sosyo-ekonomik kalkınmada yakın çalışmaya başladılar. Dünya siyaset biliminde “Orta Asya’nın ruhu” ifadesi ortaya çıktı. Bu yıl 5-6 Ağustos tarihlerinde Türkmenistan’da gerçekleştirilen Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Toplantısı, bu sürece yeni bir anlam ve güç kazandırması açısından dikkat çekici bir gelişme olmuştur. Türksoy’un Hive’yi Türk Dünyası Kültür Başkenti seçmesi diğer yandan Türk Konseyi tarafından Hokand’ın Türk Dünyası Turizm Başkenti seçilmesi tarihi önemde kararlardır.

Özbekistan’ın önünde çok büyük fırsatlar olduğu gibi riskli alanlar da bulunmaktadır. Bölgede emperyal hedefleri olan büyük güçlerin bazı hamleleri bölgesel istikrarın devamını tehdit edebilir. Anlaşmazlık ve çıkar çatışmalarının önümüzdeki yıllarda proaktif bir yaklaşımla sorunlar büyümeden ve uzlaşmacı bir tutumla çözüme kavuşturulacağının sinyalleri verilmiştir.

Uluslararası terörizmle, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele bahanesiyle Rusya, ABD, Çin gibi devasa dış güçlerin bölgeye müdahil olması öngörülemez sonuçlar doğurabilir. Bu kapsamda, Orta Asya’nın istikrarının, Özbekistan’ın uzattığı ele karşılık vererek bölgesel uzlaşı zemininden geçtiğini söylemek mümkündür. Özbekistan başta olmak üzere bölge ülkelerinin yaşadığı dönüşüm dikkate alındığında Orta Asya’da istikrarsızlıktan bahsetmek oldukça zordur. Tam aksine bölge ülkeleri hem kendi aralarında bir uyum sağlamış hem de uluslararası sisteme daha fazla katılım göstermişlerdir. Bu sebeple küresel güçlerin bölgeyle ilgili atacağı adımlar dikkatle izlenmeli ve Orta Asya’nın bir çatışma alanına dönüştürülmemesi için çaba sarf edilmelidir.

Özbekistan açısından, Özbek halkına etnik olarak yakın olan Uygurlarla ilişki konusu, Çin ile arasında problem oluşturabileceğinden hassas bir konudur. Uygur bağımsızlık hareketlerinin tarihi, Hokand Hanlığı tarihiyle yakından ilişkilidir. Çin’in Uygurlara tanıyacağı hak ve hürriyetlerin genişlemesi, Özbekistan’la ve bölge ülkeleriyle ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Böylelikle insan hakları temelli müdahale girişimlerini savuşturacaktır.

Özbekistan’da çevre sorunlarının çözümüne büyük önem verilmektedir. Aral Gölü felaketinin yol açtığı çevresel sorunların etkilerini azaltmak için komşu ülkeler ve uluslararası toplumla birlikte çalışmalar sürdürülmektedir. Gölün kuruyan tabanına yüzbinlerce hektar orman ve fundalık dikilmekte, Aral Gölü bölgesinde devasa çevre düzenleme çalışmaları yürütülmektedir. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler ile işbirliği içinde kurulan Aral Gölü Bölgesindeki İnsan Güvenliğine Yönelik Çok Taraflı Güven Fonunun faaliyetleri önemli rol oynamaktadır. Öte yandan Özbekistan’ın Aral Gölü Bölgesini Çevresel İnovasyon ve Teknoloji Bölgesi olarak ilan edilmesine ilişkin BM Genel Kurulunun özel bir kararının kabul edilmesine yönelik girişiminin 18 Mayıs 2021’de Kurul tarafından oybirliğiyle onaylandığını belirtmekte fayda var. Türkiye, ABD, Rusya, Çin ve Azerbaycan’ın da aralarında bulunduğu elli ülkenin kararı birlikte kaleme almış olması, uluslararası toplumunun bu girişime gösterdiği büyük ilginin bir kanıtıdır.

Özbekistan’ın, komşuları ile iyi niyet temelinde su sorununun “entegre havza” yaklaşımı ile çözümlenebileceği düşünülmektedir. Su kaynaklarının planlaması ve yönetiminde havzadaki tüm yer altı ve yer üstü suların birlikte ele alınması gerekmektedir. Aral Havzası gibi uluslararası havzalar birden fazla devletin sınırları içinde yer aldığından, kaynakların kullanımı ve korunması tüm devletlerin bir araya gelerek iş birliği yapmaları neticesinde sağlanabilir.

Türkiye – Özbekistan İlişkileri Yeni Dönemde Nasıl Seyreder?

“Yeni Özbekistan” vizyonu Türkiye ile ilişkilerde de somut sonuçlar doğurmaktadır. Şüphesiz ki Özbekistan’la Türkiye’nin yeni dönemde açtığı sayfa köklü bir geçmişe, büyük bir maziye dayanmaktadır. İmam Maturidi, İmam Tirmizi, Ali Kuşçu, Ali Şir Nevai, Ahmet Yesevi, Mirza Uluğ Bey, Bahauddin Nakşibendi, İmam Buhari, İbni Sina gibi birçok Türk ve İslam büyükleri bizim ortak değerlerimizdir. Bu kişiler Anadolu coğrafyasında da özel bir değere sahiptir. Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı (1919-1922) devam ederken Türkistan’dan Ankara Hükümeti’ne belli aralıklarla silah, cephane ve malzeme yanında mali destek gelmiştir. Sovyet yardımı olarak bilinen bu destekler gerçekte Buhara başta olmak üzere Türkistan halkı tarafından bağış yoluyla toplanan yardımlardır. Türk Ordusunun Sakarya Zaferi sonrasında, Buhara Halk Şuralar Cumhuriyeti (1920-23) Cumhurbaşkanı Osman Hocaoğlu tarafından bir heyet Ankara Hükümeti ile diplomatik siyasi temaslar kurmak üzere Ankara’ya gelmiştir. Bu heyet, beraberinde getirdiği üç adet altın yaldızlı kılıç ile Sahipkıran Emir Timur’a ait kıymetli eşyayı Atatürk’e armağan etmiştir.

Özbekistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye’dir. İki ülkenin diplomatik ilişkileri 1992 yılında başlamıştır. O dönemde Özbek yetkililer Türkiye tarzında serbest piyasa sistemi kuracaklarını belirtmişlerdir. Başbakan Süleyman Demirel ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Özbekistan’ı ziyaret etmiş ve iki ülke arasında diplomatik ilişkiler süratle gelişmiştir. İki devlet arasında yüze yakın protokol ve ikili anlaşma imzalanmıştır.

Türkiye’nin Özbekistan ile geliştirmek istediği stratejik ilişkiler, Sayın Şevket Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanı olmasından sonra daha somut bir gelişme göstermiştir. 2016 yılı kasım ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oldukça kalabalık bir heyetle Özbekistan’a tarihî bir ziyarette bulunmuştur. İkili ilişkilerin derinleştirilmesine yönelik bu ziyaret kısa sürede büyük ve önemli sonuçlar vermiştir. Bu ziyaretin ardından Pekin, Astana ve New York’ta gerçekleştirilen uluslararası toplantılarda da bir araya gelen Erdoğan ve Mirziyoyev, ikili ilişkileri hızlı bir şekilde geliştirmişlerdir. 1,3 milyar dolar olan ikili ticaret hacminin beş yılda 5 milyar dolara, 10 yılda ise 10 milyar dolara çıkarılması gibi hedefler belirlenmiştir. 2017 Ekim’inde Şevket Mirziyoyev’in Türkiye’yi ziyaret etmesi, yirmi yıl aradan sonra Özbekistan’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleşen ilk ziyaret olarak tarihe geçmiştir. Bu ziyaret sırasında ekonomiden savunma sanayine, sağlıktan tarıma, eğitimden kültüre pek çok alanda yirmi dört farklı anlaşma imzalanmıştır. 2018 Nisanında Erdoğan, Özbekistan’ı bir kez daha ziyaret etmiş, bu ziyaret ikili ilişkilerin seyrine ilişkin kararlılığı bir kez daha ortaya koymuştur. Kısa sürede sağlanan bütün bu gelişmeler Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin önümüzdeki süreçte daha da ilerleyeceğinin önemli bir göstergesidir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Nisan 2018’de yaptığı Özbekistan ziyaretinde iki ülke arasında “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” kurulmuştur. İki taraf arasında toplam yirmi beş anlaşma imzalanıp ticaret hacminin artırılması hedeflenmiştir. Türkiye, Özbekistan’ın en büyük ticaret ortaklarından biri olarak ilk beş sırada yer almaktadır. Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in iktidara gelişinden sonra dış ticaret hacminde kayda değer bir artış görülmektedir. İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi hızla artmaktadır ve hedeflenen seviyelerin kısa bir zaman sonra gerçekleşmesi beklenmektedir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev ile yaptığı görüşmelerde Özbekistan’ın Türk Keneşi (Türk Konseyi) üyeliğinin dile getirilmesinin ardından Ekim 2019’da, Özbekistan Konseye tam üye olmuştur. Türk Birliğinin öncüsü kabul edilecek Türk Keneşine, nüfus yönünden ikinci büyük Türk Cumhuriyeti olan Özbekistan’ın tam üyeliği, bütün Türk Dünyasının geleceği adına umut verici bir gelişme olmuştur.

Türkiye ve Özbekistan, aynı kökten gelen iki ulus devlet olsa da ilişkilerin rasyonel temelde, iki egemen devlet ve ulusların kazançlı çıkacağı şekilde geliştirilmesinde ve kurgulanmasında zaruret vardır.

Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi – SASAM


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum