MERVE AGAR - KÜLLERE EMANET

Ben dahi beni terketmişim. Ve eğer ben dahi beni terkettiysem yalnız bile değildim artık. Yalnızlık bile terketmişti beni. Tıpkı senin yıllar önce yaptığın gibi...

MERVE AGAR - KÜLLERE EMANET
27 Şubat 2016 - 20:44 - Güncelleme: 08 Mart 2016 - 15:28

                                                                      KÜLLERE EMANET

  Kulaklarımı sağır edercesine çınlayan bir sessizliğin içinde buldum kendimi. Duman kaplıydı dört bir yanım. Göremiyordum ve boğazımı yakan küllerin arasında nefes almakta zorlanıyordum. Etraf ne gündüz kadar aydınlık, ne de gece gibi karanlıktı. Loş bir ışık küllerin ve dumanların arasından sızabildiği kadar aydınlatmaya çalışıyordu içinde bulunduğum zaman dilimini.

  Uzaklardan bir kadın silüetinin bana doğru yaklaştığını gördüm. Dumandan yüzünü göremiyordum. Saçları açık ve uzundu. Doğudan esen rüzgardan dolayı saçı sola doğru uçuşuyordu.Hiç bir ayak sesi duymuyordum. Çınlayan kulaklarıma sadece yarım yamalak çakıl sesleri geliyordu.

  Sonra bir damla su düştü sağ elmacık kemiğime. Başımı kaldırıp baktığımda iri yağmur tanelerinin düştüğünü farkettim. Yüzümde en ufak bir duygu emaresi yoktu. Başımı tekrar kadının gelmekte olduğu yere çevirdim. Lakin orda değildi. Gözlerim onu daha uzaklarda arıyordu. Tam adım atacaktım ki omzuma bir el dokundu.İrkildim. Bu el? Evet bu el onun eliydi. Arkamı döndüm. O an nedendir bilmem ayaklarına baktım.  Yalın ayaktı kadın. Ayakkabısı yoktu. Çakıl taşlarının sesini bu yüzden duymuştum demek ki. Kan içindeydi ayakları. Kim bilir kaç gündür yürüyordu bu vaziyette. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Göz altları mor ve şiş, gözleri ise kan çanağı... Ağlamaktan ve uyksuzluktan bir şarabın rengi kadar kırmızı. Neresi olduğunu bilmediğim bu yerde o ve ben vardık.

  Geldiğinden beri tek kelime etmemişti. Yere eğilip bir şey aldı. Bana acır gibi gülümsüyordu. Elindek ayna vardı. Bana bakıyordu, yine gülümsedi. Bu sefer daha samimi gülümsüyordu.Aynayı bana uzattı. Parmakları çok zarifti. Ayanyı elimme aldım ve baktım. Gördüğüm şey oydu. Uzun saçlar, morarmış göz altları, ağlamaktan balon gibi şişmiş ve şarap gibi kıpkırmızı gözler. Bu bendim. Karşımdaki kadın bendim. Burası ise senin giderken veda dahi etmediğin, ykıp küllere emanet ettiğin içimdi.

  Ben dahi beni terketmişim. Ve eğer ben dahi beni terkettiysem yalnız bile değildim artık. Yalnızlık bile terketmişti beni. Tıpkı senin yıllar önce yaptığın gibi.

www.tarihistan.org

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum