İmparatorluğa darbe: 31 Mart

Rumi takvime göre 31 mart tarihi, koskoca bir imparatorluğu yıkıma götüren olayların mihenk taşıydı. Şimdi, Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesiyle sonuçlanan 31 mart vakasını ve günümüzle benzerliklerini irdeleyen analiz haberimizi sizlerle paylaşıyoruz.

İmparatorluğa darbe: 31 Mart
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 31 Mart 2020 - 14:10

31 mart 1325, bu rumi takvimdeki Osmanlıyı yıkan darbenin tarihi. 13 nisan 1909 tarihi ise o darbenin bugünkü miladi takvimdeki karşılığı.İşte aslında o günlerden başlıyor bugünün öyküsü. Terörle arasına mesafe koyamayan siyasetin, "itidal" deyip de sözü eyleme geçmeyen muhalefetin, medyanın, sadece adı aydınların, gerçekte neyi amaçladığını anlamanın yolu o tarihe göz atmaktan geçiyor. Çünkü dünü bilmeyen bugünü anlayamıyor. Ve özellikle Osmanlı'yı yıkan darbe günlerinde yaşananlar bugüne çok ama çok fazla benziyor. Sultan 2'nci Abdülhamid Osmanlı'yı tam 33 yıl yönetti. Başta dönemin aydınları başına belaydı ve içeride onu yıkmak isteyenler vardı. Kendilerine birlik ve ilerleme adını vermişlerdi yani adları İttihattı ve Terakkiydi ama terör de vardı.

Bugün doğudaki ayrılıkçı hareketler o zamanlar batıda balkanlarda çıkmıştı ortaya öyle ki tıpatıp benziyordu o gün olanlar bugüne, ayaklananlar ve dağlara çıkanlar vardı. Dağa çıkışlarına Komitacılık adını veriyorlardı. Yani bir anlamda Vatana ihaneti, bir zırhla kamufle etmeye, gizlemeye çalışıyorlardı ama Sultan'a daha doğrusu Osmanlıya yönelen darbeye giden o yol bu kadarla da sınırlı kalmadı. Tıpkı bugün olduğu gibi o gün de çok geçmeden o günün medyası devreye girdi ve çirkin iddialar ardı ardına ortaya atılmaya başlandı.

Geçmiş bugüne ışık tutuyor

Osmanlı'yı yıkan, Batı destekli darbenin ardında yatan sırların tümü bugün farklı şekil ve boyutta olsa da yaşanıyor. O gün olanlarla bugün olanlar birbirine şaşırtıcı derecede benziyor.

Örneğin ekonomi

Sultan Abdülhamid Han iktidarında, Büyük Osmanlı Devleti ekonomik açıdan huzurlu günler yaşıyordu aynı cümleyi Gezi olayları başladığında Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik havaya benzetmek pekala mümkün. Abdülhamid döneminde büyük Osmanlı Devleti yatırımlarla büyüyordu bu cümleyi de bugünün istikrarlı Türkiye'si için kurmak yine yanlış değil. Yine Abdülhamid Han kendini anlamayan aydınlar tarafından hakaretlere uğruyor, kendine yönelen 'kızıl sultan' benzetmeleriyle itibar suikastlerine maruz kalıyordu.

Bugün Türkiye'nin seçilmiş liderleri de farklı cümlelerle, ama aynı itibar suikastleriyle karşı karşıya ve özetle en temelde Abdülhamid Han milleti birarada tutuyor, Batıdan gelen Emperyalist baskılara direniyor, sesini çıkarıyor, dik duruyordu. Bugün de aynısı var.

Bugün de Türkiye ata mirasına sahip çıkıyor. Filistin, Mısır, Suriye, Irak halklarına kol kanat geriyor belki de bu yüzden tarih tekerrür ediyor. O günün Osmanlısı gibi bugünün Türkiyesi de hedef oluyor. Gezi provokasyonu, 17-25 aralık darbe girişimleri, Kobani bahane edilip başlatılan ayaklanma provası, 7 haziran seçimlerinin hemen ertesinde patlak veren her tür terör, medyanın teröre ve teröriste tam destek veren tavrı alt alta konulduğunda büyük fotoğraf daha bir net görülüyor.

Sultan Abdulhamid Han rumi takvime göre 31 mart'ta bugün kullanılan miladi takvime göreyse 13 nisan 1909'da bir darbeyle yıkılmış, darbenin hemen sonrasında tahttan indirilmiş ve selanik'e sürgüne gönderilmişti. Onsuz yıllarda Osmanlı 24 milyon metrekare toprağını kaybetti ve yıkıldı.O darbenin üzerinden tam 107 yıl geçti bugün geçti ama dünü unutmamak gerekiyor. Bugün olan biteni anlamak ve büyük fotoğrafı görebilmek için uzaklara gitmemek, derin analizler içinde boğulmamak gerekiyor. Bugün olan biteni anlamak için 107 yıl öncesine kısaca bir göz gezdirmek yetiyor o gün olanlar bugün de oluyor. Ve tam da Necip Fazıl'ın dediği gibi, Abdülhamid'i anlamak herşeyi anlamaya yetiyor da artıyor.

ahaber

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum