İLBER ORTAYLI:MUHTEŞEM HAREM

Dizideki sanatçıların hakkını teslim etmek lazım. Türk tekstil sanayi en iyi örnekleriyle ortada. Bizim Topkapı Sarayı da hoş bir mekân. Yani, sanatçılar, kumaş ve Topkapı dekoru Osmanlı’dan bir hava getiriyor. Ama bu dizinin tarihi gerçekle ilgisi yok. Filozofun dediği gibi “Bilgisiz insanların fantezisi eyleme geçmiş bir cehalettir”

İLBER ORTAYLI:MUHTEŞEM HAREM
03 Aralık 2012 - 11:54

 

Şu anda Türk halkını yetmedi bütün Ortadoğu halklarını ve bütün Balkan halklarını ve hattaSlovakya ve ta uzaktaki Monaco seyircisini dahi en çok meşgul eden film; Muhteşem Yüzyıldizisi... İnsanlar her yerde Türk’ü ve Osmanlı’yı merak ediyor ama dizinin Osmanlı’yı ne kadar aksettirdiği tartışma dışı. Dürüst olmak lazım; ilkokul müsameresindeki gibi kılıklar, garip makyajlar, badi badi koşuşan sözde yeniçeri garip figüranlar yok. Filmin başaktörü eğitimli biraktör. Modern dans öğrenmiş ve hakikaten iyi oyuncu. Pargalı’yı, Malkaçoğlu’nu, Rüstem Paşa’yı oynayan aktörler de öyle... Hürrem başta, Valide Sultan, Mihrimah, Hatice Sultan, bir ara sahneye girip çıkan İspanyol prenses ve bir Venedik prensesi, herkesin hakkını teslim ettiği sanatçılar. Türk tekstil sanayi en iyi örnekleriyle ortada. Bizim Topkapı Sarayı da hoş bir mekân. Gerisini sormayın... Her rastladığım vatandaş “Bu dizinin tarihi gerçekle ne ilgisi var?” diyor. Tek kelimeyle; yok. Ama garip bir olgu. Sanatçılar, kumaş ve Topkapı dekoru Osmanlı’dan bir hava getiriyor.

Bunca döviz getirmeye başlayan bu diziyi rafa atmak hiçbir etki sağlamaz
İki yıl evvel başbakan yardımcımız Bülent Bey şimdi de Başvekilimiz filmi yerden yere vurdu. Ortada gezinen herhangi bir eseri, methetmek ya da yermek için kimsenin izin almaya ihtiyacı yok, herkesin hakkıdır. Üstelik burada tasarrufta bulunmak için on üç kere sefere çıkan bir hükümdarı tarif eden bu dizide yarım yamalak Mohaç görünümü dışında savaş sahnesi, Rodos Muhasarası ve fethi gibi dramatik olaylar içeren bir seferi ekrana getirmeyen bir yatırımcı zihniyet var. Bilgisiz insanların fantezisi filozofun dediği gibi eyleme geçmiş bir cehalettir.
Devlet ne yapacaktı? Herhalde savcı ve polisle halledecek değil. Bütün Avrupa’da yapılanı yani yatırımcılara mali destek ve konulara bu desteğin ölçüsünde yön verecek müşavirler. Bunca döviz getirmeye başlayan bu diziyi rafa atmak hiçbir etki sağlamaz. Ama olayın içine girmek herkesin kalitesini artırır.

Türk sineması doğaçlama yetenekler bakımından zengin bir alan. Kabiliyetli oyuncular yanında kendiliğinden yaratan rejisörler de ortaya çıkmaya başladı. Ne var ki tarihi drama, tarihi roman ve tarihi film çok geniş bilgi istiyor, dehanın nitelikle süslenmiş olması şart. Yıllar önce beni 80’ine ulaşmış Polanyalı rejisörler Wajda’nın Varşova’da bir sinemada film gösterisi sırasında kendisiyle buluşturdular. Her haliyle İkinci Cihan Harbi’nden evvelki Polonyalı entelektüellerin temsilcisi olan bu muhteşem adamı henüz yirmi yaşına bile ulaşmamış gençlik çılgınca alkışlıyordu. Kültürün ne olduğunu, kültürel mirasın ne olduğunu ve bir adamın nasıl kültür anıtı haline geldiğini orada gördüm. İstanbul’da Macar Szabo’yu tanıdım. Mütevazi başka bir kültür abidesidir; orkestra şefi filmi için Wilhelm Furtwängler’i o kadar incelemiş ki onun yakın dostları olan bizim Neslişah Sultanve Hanzade Sultanları bile gıyaben tanımıştı. Fellini’yi, Visconti’yi, Passolini’yi ve Rossellini gibilerinin niteliğini ilk anda bizimkilerden görmeyi ummuyorum. Ama niye olmasın. Sağcısı ve solcusuyla bizim sinema adamlarımız bu kadar azade yaşamaya mahkum mu? Bunu şunun için söylüyorum; bu toplumdan nitelikli insanlar da çıkıyor.
Şu günlerde Napoli Operası’nda Verdi’nin La Traviata galası olacak. Bu klasiği sahneye koyan rejisörün adı Ferzan Özpetekİtalyanlar anıtsal opera eserlerini rastgale rejisöre hatta sinemada başarı gösteren her rejisöre de sahneletmezler. Zeffirelli’nin Tosca’yı sahnelemesi örneğinde olduğu gibi bu eseri ancak çok büyükler sahneleyebilir. Bir toplumun sanat adamları arasında bu kadar büyük fark olmamalıdır. Olamaz da. Çaresi gürültü değil yararlı bir müdahale olmalıdır.

“Muhteşem Yüzyıl” oyuncu kadrosu.

Hürrem başta, Valide Sultan, Mihrimah, Hatice Sultan, bir ara sahneye girip çıkan İspanyol prenses ve bir Venedik prensesi, herkesin hakkını teslim ettiği sanatçılar. Gerisini sormayın

Enerjik bir araştırmacı; Filiz Yenişehirlioğlu

Filiz Yenişehirlioğlu bizim kuşağın ilginç ve istisnaî hocalarındandır. Robert Kolej’deki Amerikaneğitiminden sonra Kıta Avrupası kültürüne sahip nadir simalardandır. Sorbonne’da Sanat Tarihi okudu. Doktora hocası Jeanine Sourdell başta olmak üzere, Claude Cahen, ünlü bizans uzmanı Gilbert Dagron gibi Fransa’nın tanınmış bilginleri yanında yetişti. Fransız diline ve kültürüne de İngilizceden sonra aşina oldu. Bu nitelik de bir uzman Türkiye’nin ihtiyacı olan bir sosyal bilimci tipidir. Batı kültürüne muhtelif dillerden ve kanallardan açılmak gerekir ki hem yargılama niteliği gelişsin hem de kendi kaynaklarımıza daha farklı değerlendirme noktalarıyla bakabilelim. Filiz Yenişehirlioğlu enerjik bir araştırmacıdır. Şehirler ve ülkeler arasında yorulmadan gider gelir. Kuvvetli hafızası vardır. Şahsen benim kayıtlarını kaybettiğim bazı eserleri kendi gözlem ve hafızasına dayanarak bana yeniden gösterdiğini biliyorum. Sayısız tebliğ ve makalelerinde değişik dilleri ve kaynakları kullanır. Balkanlarda, Ekrem Hakkı Ayverdi’den sonra o sahaya adım atan odur. Kuşkusuz ki bugün Balkanlar’daki Osmanlı varlığı yerli ve yabancı birçok Sanat Tarihçisi tarafından inceleniyor.

Onuruna zengin muhtevalı tebliğlerin yer aldığı bir sempozyum tertiplendi

Filiz Yenişehirlioğlu Hacettepe Üniversitesi’nde uzun yıllar öğrenci yetiştirdikten sonra erken yaşta oradan emekli oldu. Bilimsel araştırma ve öğretimine Başkent Üniversitesi’nde devam ediyor. Şu sıralar onun onuruna hayli zengin muhtevalı tebliğlerin yer aldığı bir sempozyum tertiplendi. Hiç kuşkusuz Yıldız Ötüken, Günsel Renda, Bedrettin Cömert, Ebru Parman, Hakkı Acun gibi hocalarla oluşan Hacattepe Sanat Tarihi camiasının verimlilğinde önemli payı olan bir meslektaştır. Bunu müzecilik hayatında yetiştirdikleri talebelerin niteliğinde gözleyebildim. Türkiye Sanat Tarihçisi yetiştiriyor. Yurt dışında da kıymetli gençlerimiz yetişiyor. Ne var ki müzelerimiz ve Kültür Bakanlığı’mız bu değerli hazineyi ve personeli kullanmak ve istihdam etmek konusunda çok ilgisizdir.

MİLLİYET GAZ.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum