İhsan Kurt: Şarkılardan Fal Tutmuyoruz Ama…

İhsan Kurt: Şarkılardan Fal Tutmuyoruz Ama…
07 Şubat 2021 - 16:30

İnsan ilişkilerindeki, toplumsal yapıdaki düşündürücü değişmeleri ve gelişmeleri sadece ekonomiye, eğitime ve benzerlerine bakarak değerlendirmemek gerekir. Elbette bunlar da önemlidir. Bunların dışında çok belirgin bir veri var ki buna pek fazla dikkat edildiği söylenemez. Bu veri, kırsalından kentlisine hepimizin kulaklarına kadar ulaşan, ulaştırılan şarkı-türkü sözleridir. Bunlara ortak duygu paydaları da diyebiliriz. Sözler müziği ile kulaklarımıza geldiği kadar gönlümüze dolar. Bestesiyle veya ezgisi ile birlikte kendi yarattığımız alemlere gideriz her birimiz. Bazısı duygularımızı esir alır, bu kabullenilmiş ve gönüllü bir esarettir. Gönlümüzce hayallerimizi dolu dolu yaşarız. Şarkıları ya da türküleri dinlerken hatıralarımızın bir baharının kucağına uçtuğumuz olur. Bu öyle bir esaret ki kurtulmak istemeyiz müziğin çağrışımlarından, bize yaşattığı güzelliklerden. Bu duruma duyguların capcanlı yaşattığı özgürlük esareti de denebilir belki. Bu esaret musikinin kanatlarıyla gelse de bir kelebek ömrü kadar sürmesine hayıflanırız. Hayallerimizdeki, bitmesini istemediğimiz bir rüyadan aniden uyandırılmışçasına rahatsızlık duyarız. Çünkü bu şarkıların, türkülerin her birinin her birimizde ayrı ayrı yeri vardır. Ayrıca bunların hatırı da vardır, hatıraları da vardır. Bazıları da var ki sadece bireysel tarafımıza seslenmez. Ortak duygularımıza, ortak dertlerimize, ortak sorunlarımıza da hitap eder. Vatan der, toprak der, der de der. Yemen olur, Çanakkale olur, sızı olur, topyekûn halkın sözü olur. Her birimizin gözünde ateşten sahneler canlanır da sıçrayan çıngılar yüreklerde kor olur. Korlar tutuşur gurbet olur, hasret olur, yar olur.

Şarkıların türkülerin sözleri sadece dinlenerek, duygular yükleyerek geçiştirilen sözler değildir aslında. Her biri bir insandır, her biri bir topluluk veya toplumdur. Çünkü bunların doğduğu yerler insanların yüreği, toplumların kolektif vicdanlarıdır. Kirlenmemiş, kirletilmemiş ve de riya katılmamış duyguların yüreklerde kanat çırpışlarıdır bunlar. Gerçi Tanpınar “Anadolu’nun romanını yazmak isteyenler türkülerden yola çıkmalıdır” der ama türküler, şarkılar sadece romanlara değil aynı zamanda sosyal yapıdaki değişmelere de ışık tutmakta, toplum bilimcilere ipuçları da vermektedir. Yani toplum psikolojisi ve sosyolojisi, gelişme, değişme üzerinde saha araştırması yapacaklar için şarkı ve türküler bakir olarak durmaktadır. Yazıldığı veya doğduğu zamanlar dikkate alındığında dönemleri için önemli bilgiler ve bulgular vereceğini düşünüyorum. Türküler sadece folklorun bir malzemesi olarak düşünülmemelidir. Türküler sadece halk biliminin inceleme, araştırma malzemesi de değildir. Muhakkak diğer sosyal bilimler de buradan kendilerine bulgular sağlayacaklardır. Yeter ki meseleye disiplinler arası bir yaklaşımla yaklaşılsın.

Türkülerin, şarkıların herkese göre farklı duyguları çağrıştırması doğaldır. Değişik duygulanmalara sebep olur şarkılar, türküler insan sayısınca bir zenginliği içinde taşır. Bu özelliği ile bireylerin davranışları, tavırları, ilgileri değerlendirilmeye alınabilir. Her ne olursa olsun bunların sözleri biraz da içinden çıktığı toplumun zamanını, anlayışını, hayata ve insan ilişkilerine bakışını, değerlendirişini de yansıtır.

İhsan Kurt

https://ihsankurt34.blogspot.com/
 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum