HAREM

Osmanlı sarayı Birun, Enderun ve Harem olmak üzere üç bölümden meydana geliyordu. Enderun padişah, saray ve devlet hizmetinde bulunacak devşirme erkeklerin yetiştirildiği bir saray okuluydu. Enderun’a paralel olarak haremin de böyle bir fonksiyonu vardı. Halil İnalcık’ın da ifade ettiği gibi Enderun, Osmanlı devletinin erkek yöneticilerinin yetiştirildiği bir okulken, Harem de kadın yöneticilerin yetiştirildiği bir okuldu. DÜNYABÜLTENİ.NET

HAREM
28 Kasım 2012 - 11:51

 

Ömer Aymalı / Dünya Bülteni - Tarih Servisi

Harem sözcüğü Arapça haram (yasaklama) kökünden türetilmiştir. Kelime kutsal bir alanı tanımlasa da kullanım olarak; giriş ve çıkışın denetimli olarak yapıldığı, belirli kişilerin girebildiği yer anlamına gelir.  Osmanlı harem teşkilatının ilk dönemlerine ait pek fazla bilgi bulunmamasına karşın Orhan Gazi döneminden itibaren devlet teşkilatlanmasına paralel bir şekilde kuruldu. Özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminde devlet ve saray hayatının gelişmesine paralel olarak Harem-i Hümayun da teşkilatlandırıldı.  III. Murad'la (1574–1595) birlikte Harem halkının sayısı arttı ve Harem–i Hümayun büyüdü. Harem denildiğinde akla cinsellik gelse de aslında Harem–i Hümayun padişahın evi ve bir eğitim kurumuydu. 

Osmanlı sarayı Birun, Enderun ve Harem olmak üzere üç bölümden meydana geliyordu.  Enderun padişah, saray ve devlet hizmetinde bulunacak devşirme erkeklerin yetiştirildiği bir saray okuluydu. Enderun’a paralel olarak haremin de böyle bir fonksiyonu vardı. Halil İnalcık’ın da ifade ettiği gibi Enderun, Osmanlı devletinin erkek yöneticilerinin yetiştirildiği bir okulken, Harem de sarayda görevli kadın yöneticilerin yetiştirildiği bir okuldu. Kanuni Sultan Süleyman devrinde kurumsallaşmasını tamamlayan haremin de diğer fonksiyonu ise padişahın  özel yaşamını geçirdiği ve cariyeler arasından eş bulduğu yer olmasıydı. Harem'de padişah ailesiyle birlikte, onlara hizmet eden cariyeler ile (kadın köleler-hizmetli) yaşıyordu. 

Fatih'le birlikte şehzadeler yabancı hanedanlarla evlenmeyi bıraktıklarından eşler haremden seçilmeye başlamıştı. Osmanlı padişahları, II. Bayezid zamanına (1481–1512) kadar Bizans'tan, Balkan prensliklerinden Anadolu'daki Türk beyliklerinden prenseslerle evleniyorlardı. Sultan II. Beyazıt’tan sonra ise Anadolu'daki Türk beyliklerinin sona ermesi ve Harem–i Hümayun'un iyice kurumlaşması ile birlikte –II. Osman (1618–1622) ve Sultan Abdülmecit (1839–1861) istisna olmak üzere- padişah ve şehzadelerin eşini sadece cariyelerden seçmesi âdet haline geldi. Bu durum harem teşkilatının önemini daha da artırdı.

 

Topkapı sarayındaki Harem-i  Hümayun Dairesi

 Baş Kapı Gulamı dairesinin sağdaki kısmı ve kapısı

 
  

60 metre uzunluğundaki koridorun sağ tarafında altlı üstlü dalar bulunmaktadır ve bu odalar Baş Kapı Gulamı Ağalara mahsustur. Buraya Harem Ağaları koğuşu da denmektedir. Baş Kapı Gulamı dairelerinin iki kapısı vardır. Birisinin üzerinde besmele ve diğerinin üzerinde ise “ Ey Allahımız ve ey bütün kapıları açan Rabbimiz! Bize de en hayırılı kapıları açıver” duası yazılıdır. Bu dairenin yanında zemin katında Harem Ağalarının Nöbetçi odası bulunmaktadır. Haremin kapısına nazırdır. Nöbet bekleyen harem ağaları talimatları buradan alırlardı. 

Darüssaade Ağanın Dairesi kapısı

 
  

Baş Kapı Gulam Dairesinden sonra Darüssaade Ağasının dairesi gelmektedir. Darüssaade Ağasının diğer adı kızlarağasıdır. Harem ağalarının reisidir. Darüssaade Ağasının kapısının üstünde “ Sizlere selam olsun. Hoş geldiniz ve ebediyen orada kalınız” mealindeki ayet vardır.

 Asıl Harem Kapısı

 
  

Haremin asıl kapısı üzerinde “ Ey iman edenler! Evleriniz dışındaki evlere izin istemeden ve rada sakin lanlara selam vermeden girmeyiniz.böyle hareketiniz sizin için daha hayırlıdır.”  ayet meali bulunmaktadır.

 

Cariye koridoru ve Kadınefendi Taşlığına açılan kapı

 
  

Haremin erkek personeli, nöbet yeri tabir edilen bu küçük odaya kadar gelebiliyorlardı. Nöbet tutan görevlilerin duvarda asılı tokmakları ve çuvalları bulunurdu. Yiyecek ve içecekler buraya teslim edilmekteydi.  Ayna üzerinde “Ey Allahımız ve ey bütün kapıları açan Rabbimiz! Bize de en hayırlı kapıları açıver’ şeklindeki dua yazılı.

 

Hünkar Salonu

 
  

Hünkar sofrası denilen bu kısım padişahın ailesi ile beraber yaşadığı kısımdı. Kapının üzerinde ve pencerelerin altında bir kemer halinde Bakara Suresinin 257-263. ayetleri yazılıdır. Bu ayetler dünyanın faniliği, hayatın Allahın elinde olduğunu,iman edenlerin karda ve inanmayanların ise zararda olduklarını anlatan ayetlerdir.

 Kadın Efendi Daireleri

 
  

Kadınefendiler padişahın eşleridir. Bir kısmı nikahlı eş durumundadır. Bir kısmı ise padişahtan çocuk sahibi olan cariyelerdir.

 Şehzadegan Daireleri

 
  

Şehzadelerin yaşadıkları dairelerdir. Duvarda Kaside-i Bürde’den beyitler,besmele,kelime-i tevhid ve  Kur’andan ayetler mevcuttur.

İkballer ve Gözdeler Dairesi

 
  

I.Abdülhamit döneminde inşa ettirilmiştir. İkbal ve Gözde padişahın kadınefendisi olmaya aday cariyeler anlamına gelmektedir.

Hamam

 
  

Hünkar sofrasının bir kapısı hamam koridoruna açılmaktaydı. Hamamda yıkanmak için ayrı bölmeler mevcuttu.

 Cariyeler, Ustalar ve Kalfaların Daireleri

 
  

Sarayın hizmetlileri demek lan cariye, kalfa ve ustaların bulunduğu daire. Alt katta cariyeler üst katta ise kalfalar oturmaktaydı. 

 

Kaynaklar: 

Ahmet Akgündüz ,İslam hukukunda kölelik-cariyelik müessesesi ve Osmanlı'da harem

Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi,Editör,Ekmeleddin İhsanoğlu

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum