Emperyalizmi Çanakkale'de durduran ruhun destanı…

Emperyalizmi Çanakkale'de durduran ruhun destanı…
18 Mart 2024 - 21:23 - Güncelleme: 18 Mart 2024 - 21:28
Ahmet YABULOĞLU

Ahmet YABULOĞLU

whatsapp-gorsel-2024-03-18-saat-14-11-46-6a3a42b5.jpg

Bugün 109. Yıldönümünü kutladığımız 18 Mart Çanakkale Zaferi, Türk tarihine damgasını vurmuş dönüm noktalarından biridir. Türk askerî tarihinin en büyük zaferleri arasında yer alan Çanakkale Zaferi, Türk Edebiyatı’nın da önemli ilham kaynaklarından olmuş ve bu konuda pek çok edebi ürünün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Şüphesiz bu ürünlerin ilk akla geleni ve çok bilineni Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” adlı muhteşem şiiridir. Çanakkale hakkında pek çok hatırat ve roman da yazılmıştır. Birbirinden değerli bu romanlar arasında öne çıkanlardan biri de Çağımızın Dede Korkut’u, merhum Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun kaleme aldığı “…Ve Çanakkale” romanıdır. Tarihî romanlarıyla edebiyatımızda çığır açan Sepetçioğlu'nun 3 ciltlik muhteşem eseri, "...Ve Çanakkale / Geldiler Gördüler Döndüler" millî direniş ruhunun yazıya dökülmüş bir abidesidir.

Türk Edebiyatı'nın, Türk Kültür Tarihi'nin güçlü kalemi; Çağımızın Dede Korkut'u Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun başyapıtlarından ve ülkemizde yayımlanan en kapsamlı Çanakkale romanı olan "...Ve Çanakkale" üçlemesi sadece bir cephe romanı değildir; ideolojik şartlanmışlık ya da tarihî kahramanlarla hesaplaşma saplantısının ürünü de değildir... Çanakkale'yi sadece Çanakkale Cephesi'nden ibaret görenlerin aksine; Ve Çanakkale; hem cephedeki akıl almaz direnişin, hem Arap coğrafyasında yaşadığımız dramın, hem de İstanbul'da yaşadıklarımızın romanıdır. Eser, üstelik de bir edebiyatçı ustalığıyla, bir tarihçi hassasiyetiyle kaleme alınmış sahasının ilk romanıdır.

whatsapp-gorsel-2024-03-18-saat-14-11-46-14b2bc9d.jpg

Yazarının ifadesi ile:

"...Ve Çanakkale üçlemesi, Dünkü Türkiye Dizisi'nde yayınlanmış olan Selçuklu ve Osmanlı Üçlemelerinin bağlantısı olarak da Bugünkü Türkiye Dizisi romanlarına köprülük edebilir diye düşünüyorum." diyor yazar ve devam ediyor:

"Ve Çanakkale Üçlemesi, rahmetli babamın Batum bozgunundan kalan hatıralarıyla, yine rahmetli kayınvalidemin Şam-Halep-Beyrut'tan kalma Cemal Paşa Ordusu'nun çöküntüsünü söyleyen hatıralarından aldı özünü; hiç bir zaman unutamayacağım rahmetli dedemin Mekke ve Yemen'de yaşamış olduğu askerlik hatıralarıyla gelişti ve Galiçya'da sağ kolunu bırakmış, Zile'nin bir yaşlı köylüsünden Buğday Pazarı'nda dinlediğim savaş hatıralarıyla çoğaldı. Sonra da, Çanakkale Gazilerinin o abartısız, hiçbir şey yapmamış olduklarına inanmış görünüşlerine rağmen ömürlerini herkesin bildiği gibi hiçe saydıkları Çanakkale'de, gençlik yıllarında yaşadıkları inanılması güç lâkin hepsi de doğru yaşanmış olayları bu eserin belkemiğini oluşturdu; Çanakkale'yi geçilmez yapan Onlar idi.

Yine de bunlar yeterli olmayacaktı… Doğrudan Çanakkale ile ilgili kişilerin eserlerini, yahut Çanakkale üzerine yazılmış güvenilir kaynakları esas aldım; Çanakkale gerçeğini hazırlayan günleri veya çevreyi doğru olarak anlatırlar. Gördüğüm ve çoğunu da okuduğum fakat adlarını burada sıralamadığım öteki yazarların yazdıklarını, başkalarını tekrarlayan, yeni bir fikir ve yorum getirmekten yoksun yazılar olduğu için belirtmekte bir yarar ummadım.

whatsapp-gorsel-2024-03-18-saat-14-11-46-1c3112a7.jpg

Biliyorum ki... Ve Çanakkale'den önce bizim dilimizde yazılmış böyle bir roman yoktu… Şimdi, var. Bu bile benim için bir şereftir, önceliği olan öteki eserlerim gibi.

Ayrıca... Ve Çanakkale, tarihin alışılmış ders kitaplarından da değil. Bir milletin namusu olduğu için, Plevne'den sonra ana topraklarımızdaki en büyük direniştir; karşı geliştir, millet bütünlüğüyle bir savunmadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gücü bu savaşlardan kaynaklanmaktadır. Bu yüzden, bilinen tarih sıralaması yerine, taşıdığı destan havasının bozulmamasına gayret ettim. Çanakkale Savaşlarımızın başladığı günü, nerelerden nasıl bir sırayla uzayıp hangi tarihte sona erdiğini herkes, ortaokul öğrencileri bile, çok iyi bilirler...

Bence önemli olan Çanakkale'ye gelenlerin gelmesi değildir. Onlar, nasıl olsa geleceklerdi. 1071 Ağustosundan beri gelmeyi her fırsatta denediler. Çanakkale'ye, 1914 ile birlikte geldiler. Önemli olan onları Çanakkale'de durduran ruh idi. İşte bu, o ruhun destanıdır."

İrfan Yayıncılık Tel: (0212) 518 38 66
fe.jpg
Not: Yazı ilk olarak 18 Mart 2024 tarihinde yeniçağ gazetesinde yayınlanmıştır.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum