BİR ULU RÜYADAN ARTA KALAN - Prof. Dr. Nurullah Çetin
26 Mayıs 2019 - 02:03 - Güncelleme: 26 Mayıs 2019 - 02:10
BİR ULU RÜYADAN ARTA KALAN
Nurullah Çetin
Resimde gördüğünüz cami, 1072 yılında Kars ilimizin Ocaklı köyünde Selçuklular tarafından inşa edildi. Bu, Anadolu’da ilk Türk camii ya da Anadolu’ya vurulan ilk Türk-İslam mührüdür. Maceramız şöyle başladı: Selçuklu Sultanı Muhammed Alparslan, 25 bin yiğidiyle Türkistan’dan Muş’un Malazgirt ovasına kopup geldi.
Karşısındaki 50 bin kişilik Bizans (Doğu Roma) ordusuyla 26 Ağustos 1071 günü Cuma namazından sonra iki saat süren katı bir ceng eyledi. Türk dehasının eseri Turan taktiği ile Bizans ordusu darmadağın edildi ve Anadolu insanlarına zulümle hükmeden Romen Diyojen kıskıvrak ele geçirildi.
Bundan sonra Anadolu hızla Türkleşme ve Müslümanlaşma sürecine girdi. Avrupalılar için artık Anadolu "Türkmenia" (Türk bölgesi) idi. Ata yurtlarımız Türkistan’dan sonra Anadolu da artık Ana Yurdumuz haline geldi.
Büyük Türk beyi Alparslan ve diğer Türk beylerinin amacı, Anadolu üzerine bir kâbus gibi çöken zalim Roma İmparatorluğunun zulmünü, baskısını, emperyalist sömürü sistemini yok edip insanlara hakça, adaletle, insanlıkla, medeniyetle muamele den insanî ve İslamî bir yönetim hediye etmekti.
Selçuklu Müslüman Türk atalarımız, kendilerini Allah’ın davasını yüceltmeye memur serdengeçtiler bilmiş ve ila-yı kelimetullah için tek hak din İslam’ı gidebildikleri her yere götürmek gibi bir kutlu görevin yılmaz neferleri olarak görmüşlerdi.
Toprakları fethetmek, düşmanları, orduları yenmek kolaydı. Zor olan gönülleri fethetmekti. Zor olan gönüllerdeki sahte ilahları, putları, yanlış inançları yok edip yerine tek gerçek ilah olan Allah sevgisini ve sadece ona bağlılık duygusunu hâkim kılmaktı. Atalarımız gönüller fatihi olmak gibi kutlu ve zor bir hedefe talip olmuşlardı.
Nasıl kutlu nebi Hz. Muhammed’in Mekke’yi fethedince ilk işi Kâbe’yi putlardan temizlemek idiyse onun komutanı ve adaşı olan Muhammed Alparslan’ın da Anadolu’yu fethedince ilk işi Bizans İmparatorluğunun canlı ve cansız putlarla doldurduğu Anadolu’yu her türlü putlardan temizlemek ve bu toprakların atmosferine hükmeden tek değerin İslam imanı olmasını sağlamaktı.
Başbuğ Alparslan bir ulu rüya gören Türk Oğuz Beyi idi. Bütün isteği Anadolu’nun üzerindeki kasvetli çan seslerinin susturulup yerine gönüllere ruh, ufuk, ümit, kurtuluş ve huzur vaadeden ezan seslerinin yankılanmasıydı.
Bozkurt Alparslan İslam’ın yani barışın komutanıydı. Kan dökülmeden barışla, anlaşmayla Anadolu’nun anahtarını istedi. Ama bütün Romalı ataları gibi hayatta da, öldükten sonra da kendilerini tanrılaştıran bir Roma imparatoru olarak Romen Diyojen hayır dedi. Kendince Tanrı Roma İmparatoru, sıradan bir insan olarak gördüğü Türk’e teslim olamazdı. Allah’ın kulu Alparslan, kendini Allah ilan eden Romen Diyojen’e benden günah gitti dedi.
Türk zaferlerinin destancısı Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun üslubuyla olaylar şöyle gelişti:
“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a(Anadolu’ya)
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber
Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu
Ardında Oğuz'un ellibin tuğu
Andırır Altay'dan kopan bir çığı
Budur, Peygamberin övdüğü Türkler...
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber
Türk, Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi
Malazgirt Bizans'ın Türk'e secdesi
Bu ses insanlığa Hakk'ın müjdesi
Bu seste birleşir bütün yürekler...
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber!..
Nağramızdır bu gün gök gürültüsü,
Kanımızdır bugün yerin örtüsü
Gazi atlarımın nal parıltısı
Kılıçlarımızdır çakan şimşekler...
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber!..
Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!
En güzel marşını vurmadan mehter
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber”
Sonunda Başbuğ Alparslan başlıya baş eğdirdi, dizliye diz çöktürdü. Sanal putları devirdi, yerlerine gerçek tanrı Allah’ın Hak davasını, İslam’ı hâkim kıldı.
Yeryüzünde zulüm ve küfür, haç ve put kalmayıncaya kadar cihada adanmış asakirullah (Allah’ın askerleri), cündullah (Allah’ın ordusu) bir millet olarak Türkler, küçük cihaddan yani savaştan büyük cihada yani İslam’ı yaşama ve yayma çabalarına giriştiler ve fethettikleri her yere cami, medrese, tekke yaptılar.
İşte resimdeki 1072 yılında Kars ilimizin Ocaklı köyünde Selçuklular tarafından yapılan ilk Türk Camii bugün onu yapan Selçuklu atalarımızın torunlarının gaflet, dalalet belki de ihanetlerinin bir sonucu olarak mahzun bir halde kaderine terk edilmiştir.
Aktamar Kilisesinden başlayarak en ücra yerdeki bir taşı kalmış bilmem ne kilisesini bile tamir edenler, bu camiye dönüp bakmamışlar. Olsun, biz sabırlı Türkleriz. İnanıyoruz ve ümit ediyoruz ki yeni Türk nesilleri arasından Başbuğ Alparslan’ın ruhu yeniden dirilecek ve baştan başa Anadolu’yu yeniden fethedecektir.
Bu yeni fatih ya da fatihlerimiz, bu sefer Anadolu’yu gittikçe işgal ve istila etmekte olan mankurtluk, aymazlık, milliyetinden ve Müslümanlığından hızla uzaklaşma, tarihine, değerlerine, kimliğine, millî ve manevî kutsallarına yabancılaşma, kendinden olmayanları, Türklükle ve Müslümanlıkla alakası olmayanları siyasetçi, yazar, aydın, şeyh, cemaat şefi, dernekçi, vakıfçı, gazeteci, patron gibi unvanlarla başına efendi edinme hastalıklarını yerle bir edecektir.
Nurullah Çetin
Resimde gördüğünüz cami, 1072 yılında Kars ilimizin Ocaklı köyünde Selçuklular tarafından inşa edildi. Bu, Anadolu’da ilk Türk camii ya da Anadolu’ya vurulan ilk Türk-İslam mührüdür. Maceramız şöyle başladı: Selçuklu Sultanı Muhammed Alparslan, 25 bin yiğidiyle Türkistan’dan Muş’un Malazgirt ovasına kopup geldi.
Karşısındaki 50 bin kişilik Bizans (Doğu Roma) ordusuyla 26 Ağustos 1071 günü Cuma namazından sonra iki saat süren katı bir ceng eyledi. Türk dehasının eseri Turan taktiği ile Bizans ordusu darmadağın edildi ve Anadolu insanlarına zulümle hükmeden Romen Diyojen kıskıvrak ele geçirildi.
Bundan sonra Anadolu hızla Türkleşme ve Müslümanlaşma sürecine girdi. Avrupalılar için artık Anadolu "Türkmenia" (Türk bölgesi) idi. Ata yurtlarımız Türkistan’dan sonra Anadolu da artık Ana Yurdumuz haline geldi.
Büyük Türk beyi Alparslan ve diğer Türk beylerinin amacı, Anadolu üzerine bir kâbus gibi çöken zalim Roma İmparatorluğunun zulmünü, baskısını, emperyalist sömürü sistemini yok edip insanlara hakça, adaletle, insanlıkla, medeniyetle muamele den insanî ve İslamî bir yönetim hediye etmekti.
Selçuklu Müslüman Türk atalarımız, kendilerini Allah’ın davasını yüceltmeye memur serdengeçtiler bilmiş ve ila-yı kelimetullah için tek hak din İslam’ı gidebildikleri her yere götürmek gibi bir kutlu görevin yılmaz neferleri olarak görmüşlerdi.
Toprakları fethetmek, düşmanları, orduları yenmek kolaydı. Zor olan gönülleri fethetmekti. Zor olan gönüllerdeki sahte ilahları, putları, yanlış inançları yok edip yerine tek gerçek ilah olan Allah sevgisini ve sadece ona bağlılık duygusunu hâkim kılmaktı. Atalarımız gönüller fatihi olmak gibi kutlu ve zor bir hedefe talip olmuşlardı.
Nasıl kutlu nebi Hz. Muhammed’in Mekke’yi fethedince ilk işi Kâbe’yi putlardan temizlemek idiyse onun komutanı ve adaşı olan Muhammed Alparslan’ın da Anadolu’yu fethedince ilk işi Bizans İmparatorluğunun canlı ve cansız putlarla doldurduğu Anadolu’yu her türlü putlardan temizlemek ve bu toprakların atmosferine hükmeden tek değerin İslam imanı olmasını sağlamaktı.
Başbuğ Alparslan bir ulu rüya gören Türk Oğuz Beyi idi. Bütün isteği Anadolu’nun üzerindeki kasvetli çan seslerinin susturulup yerine gönüllere ruh, ufuk, ümit, kurtuluş ve huzur vaadeden ezan seslerinin yankılanmasıydı.
Bozkurt Alparslan İslam’ın yani barışın komutanıydı. Kan dökülmeden barışla, anlaşmayla Anadolu’nun anahtarını istedi. Ama bütün Romalı ataları gibi hayatta da, öldükten sonra da kendilerini tanrılaştıran bir Roma imparatoru olarak Romen Diyojen hayır dedi. Kendince Tanrı Roma İmparatoru, sıradan bir insan olarak gördüğü Türk’e teslim olamazdı. Allah’ın kulu Alparslan, kendini Allah ilan eden Romen Diyojen’e benden günah gitti dedi.
Türk zaferlerinin destancısı Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun üslubuyla olaylar şöyle gelişti:
“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a(Anadolu’ya)
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber
Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu
Ardında Oğuz'un ellibin tuğu
Andırır Altay'dan kopan bir çığı
Budur, Peygamberin övdüğü Türkler...
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber
Türk, Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi
Malazgirt Bizans'ın Türk'e secdesi
Bu ses insanlığa Hakk'ın müjdesi
Bu seste birleşir bütün yürekler...
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber!..
Nağramızdır bu gün gök gürültüsü,
Kanımızdır bugün yerin örtüsü
Gazi atlarımın nal parıltısı
Kılıçlarımızdır çakan şimşekler...
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber!..
Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!
En güzel marşını vurmadan mehter
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber”
Sonunda Başbuğ Alparslan başlıya baş eğdirdi, dizliye diz çöktürdü. Sanal putları devirdi, yerlerine gerçek tanrı Allah’ın Hak davasını, İslam’ı hâkim kıldı.
Yeryüzünde zulüm ve küfür, haç ve put kalmayıncaya kadar cihada adanmış asakirullah (Allah’ın askerleri), cündullah (Allah’ın ordusu) bir millet olarak Türkler, küçük cihaddan yani savaştan büyük cihada yani İslam’ı yaşama ve yayma çabalarına giriştiler ve fethettikleri her yere cami, medrese, tekke yaptılar.
İşte resimdeki 1072 yılında Kars ilimizin Ocaklı köyünde Selçuklular tarafından yapılan ilk Türk Camii bugün onu yapan Selçuklu atalarımızın torunlarının gaflet, dalalet belki de ihanetlerinin bir sonucu olarak mahzun bir halde kaderine terk edilmiştir.
Aktamar Kilisesinden başlayarak en ücra yerdeki bir taşı kalmış bilmem ne kilisesini bile tamir edenler, bu camiye dönüp bakmamışlar. Olsun, biz sabırlı Türkleriz. İnanıyoruz ve ümit ediyoruz ki yeni Türk nesilleri arasından Başbuğ Alparslan’ın ruhu yeniden dirilecek ve baştan başa Anadolu’yu yeniden fethedecektir.
Bu yeni fatih ya da fatihlerimiz, bu sefer Anadolu’yu gittikçe işgal ve istila etmekte olan mankurtluk, aymazlık, milliyetinden ve Müslümanlığından hızla uzaklaşma, tarihine, değerlerine, kimliğine, millî ve manevî kutsallarına yabancılaşma, kendinden olmayanları, Türklükle ve Müslümanlıkla alakası olmayanları siyasetçi, yazar, aydın, şeyh, cemaat şefi, dernekçi, vakıfçı, gazeteci, patron gibi unvanlarla başına efendi edinme hastalıklarını yerle bir edecektir.
FACEBOOK YORUMLAR