Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor...

Ârif Nihat Asya'nın Ölüm yıldönümü

Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor...
05 Ocak 2016 - 20:09 - Güncelleme: 05 Ocak 2016 - 20:16

Bayrak şairi Ârif Nihat Asya 5 ocak 1975 tarihinde ebediyete gitti.

Arif Nihat Asya, Adana’nın kurtuluş günü olan bir 5 Ocak’ta “Bayrak” şiirini yazarak adını Türk Edebiyatı tarihine “Bayrak Şairi” olarak yazdırmıştır. O aynı zamanda bir öğretmen, vatansever şair, milliyetçi bir aydın… Bilgeliği ve imanı ile de bizlere çok şey öğretmiş, sevgilerin en kutsalı olan “Bayrak sevgisini” gelecek kuşakların yüreğinde kazımıştır.

Bayrak, bir milletin bağımsızlığının sembolüdür. Bu yüzden Türk milleti, tarihi boyunca, bayrağını dalgalandırabilmek için büyük kahramanlıklar göstermiş; onu, kanından ve canından daha değerli tutmuştur. Tehlike sırasında büyük fedakarlıklar göstererek koruduğu bayrağını bir sevgili, hatta bir kutsal bir varlık olarak görmüş onun için şiirler, destanlar yazmıştır. Arif Nihat Asya’nın “Bayrak” şiiri de bunlardan biridir.


                                                        Bayrak

 

 Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,

Işık ışık, dalga dalga bayrağım!

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

 

Sana benim gözümle bakmayanın

Mezarını kazacağım.

Seni selâmlamadan uçan kuşun

Yuvasını bozacağım.

 

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...

Gölgende bana da, bana da yer ver.

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:

Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

 

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün

Kızıllığında ısındık;

Dağlardan çöllere düştüğümüz gün

Gölgene sığındık.

 

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;

Barışın güvercini, savaşın kartalı

Yüksek yerlerde açan çiçeğim.

Senin altında doğdum.

Senin dibinde öleceğim.

 

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:

Yer yüzünde yer beğen!

Nereye dikilmek istersen,

Söyle, seni oraya dikeyim!

  

                                 Arif Nihat Asya


Kimdir, Arif Nihat Asya?

Arif Nihat Asya 7 Şubat 1904 tarihinde İstanbul’un Çatalca ilçesine bağlı İnceğiz köyünde dünyaya gelir. O zamanlar “Mehmet Arif” adıyla anılan şair, Ziver Efendi ile Fatıma Hanım’ın tek çocuğudur ve yedi günlük bebekken babası vefat eder. Annesi, üç yıl sonra Osmanlı ordusunda görevli Filistin’li bir subayla evlenir. Arif Nihat, annesiyle birlikte Filistin’e götürülmek istenir fakat bu talep dedesi İbrahim Tevfik Efendi tarafından reddedilir ve dedesinin himayesine kalır. O, bu himaye ediliş macerasını: “Babamdan dedeme, dedemden halama, halamdan amcama kaldım. Sonunda amcamdan halama dönmüş ve halamdan millete kalmışım.” (Asya, 2005g: 116) sözleriyle özetlemiştir.

Sanatçımız İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Mehmet Arif, 1934’te askere alınır. Yedek subay okulundayken “Soyadı Kanunu” gereği “Asya” soyadını alır. Arif Nihat, ASYA soyadını alışını şöyle anlatmaktadır. “Birinci askerliğimi İstanbul’da yaparken herkesin bir soyadı olması için kanun çıktı. (…) Ne koysam diye düşünüp duruyordum. Soyumdan gelme bir şey yok. Bir Kapusuz Hacı Ahmet var. KAPUSUZ hem iyi hem de kötü bir kelime.

Bir gün nefer kıyafetiyle Galata’da Bankalar caddesinde yukarıya doğru çıkıyordum.
(…) Birden müthiş bir ürperti duydum. Sağ ilerimde bir çıkma üzerinde büyük bir dükkan vardı. Dükkanın aydınlık vitrinini boydan boya şu yazı kaplıyordu: KAPUSUZOĞLU MOİZ…

ben o gün Kapusuz’dan da, Kapusuzoğlu’ndan da soğudum. ASYA ağır bastı. Soyadı olarak ASYA’yı seçtim. O gün-bugün ASYA olarak geçiniyoruz. (Bk." BAKİLER, Töre D. , Haziran-1975).

Askerliği bitince Adana’ya döner ve öğretmenlik görevine devam eder. 1936’da “Arif Nihat Asya” imzasını taşıyan ilk eseri “Ayetler”i yayımlar. Bu arada bazı yayın ve kültür kuruluşlarında da rol almaya başlar. Adana Halkevi’nin yayın kuruluşu olan “Görüşler” dergisinin yaklaşık beş yıl yazı işlerini yürütür.

Arif Nihat Asya, ilk eşi Hatice Sena Hanım’dan boşandıktan kısa bir süre sonra, 1941 yılında Adana Erkek Lisesi Kimya Öğretmeni Servet Akdoğan’la evlenir. Şair, ilk eşinde bulamadığı mutluluğu ikinci eşinde tattığını bir şiirinde şöyle dile getirir. “Ne şiirden, ne de şöhrettendir / Mutluluk, Arif’e, Servet’tendir” (Asya, 2005e:137). Ayrıca Yıldız’ın (1991: 10) belirttiği üzere şair, şiirin ikinci mısrasında ebced ile evlilik tarihi olan 1941’i vermektedir.

1950-1954 arasında Seyhan (Adana) milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulundu.

Milletvekilliğinden sonra tekrar öğretmenliğe döndü. Ankara Gazi Lisesi edebiyat öğretmeni iken 1962′de emekliye ayrıldı. İstanbul’a döndü. 5 Ocak 1975′te Ankara’da yaşamını yitirdi. Yeni İstanbul ve Babil’de Sabah gazetelerinde yazılar yazdı. Aruzla başladığı şiirde rubailer, gazeller yazdı. Özellikle rubailere büyük önem verdi. Rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yayınladı. Daha sonra hece vezniyle ve serbest vezinli şiirler de yazdı. Milliyetçii şiirleriyle dikkat çekti. Yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirleriyle bilinir.

Bayrak şiiriyle bayraklaşan, Cumhuriyetin sembol öğretmenlerinden Arif Nihat Asya’yı ölümünün 39. Senesinde bir kez daha dua, minnet ve şükranla anıyoruz. Nihat Sami Banarlı’nın da dediği gibi Arif Nihat Asya “…sade milliyetçi değil her şeyi ile milli bir şair”.

Ruhu şad, mekanı uçmağ olsun.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum