BATI'DA TÜRK KARŞITLIĞININ TARİHSEL TEMEL KAYNAKLARI ÜZERİNE

Prof Dr. Süer EKER yazdı..

BATI'DA TÜRK KARŞITLIĞININ TARİHSEL TEMEL KAYNAKLARI ÜZERİNE
26 Kasım 2017 - 01:33 - Güncelleme: 26 Kasım 2017 - 02:02

~~                                                     BATI’DA TÜRK KARŞITLIĞININ             
                                                TARİHSEL TEMEL KAYNAKLARI ÜZERİNE   
                                                                        Süer EKER                             
     Giriş: Türklere ve Türklerin tanrısına karşı (Lat. Adversus Turcas at turcarum deum)
     Son birkaç onyılda yeniden yığınların gündemine giren Türk karşıtlığı (İng. Antiturkism), yalnızca çağdaş aktüel gelişmelere bağlı bir olgu değil, Müslüman Oğuz Türklerinin Anadolu ve Balkanları fethiyle başlayan ve bugüne değin uzanan süreçte Batı’daki söylemiyle ‘Hristiyanlar-Türkler/Müslümanlar’ (İng. Christians versus Turks/Muslims) ‘dikotomi’sinin bir ürünüdür.(1) Sorunun başlangıcı Müslüman Arapların 7. yüzyıldan İtibaren Filistin, Suriye, Kuzey Afrika ve İspanya'yı ele geçirmesine değin uzanır. Katolik Hristiyan jargonunda Arap/Berberi Endülüslü Müslümanlar genellikle ‘Moor’, diğerleri ‘Saracen’ olarak nitelendirildi, Endülüs dışında İslam dünyasının kontrolünün Selçuklularla birlikte Türklere geçmesiyle, ‘Turk’ etnonimi etnik ad olmaktan çok, ‘Hristiyanların can düşmanı’ (İng. Arch enemy of Christianity) algısıyla [Karlsson 2006: 7]. (2)
     ‘Tanrı istiyor!’ (Lat. Deus lo volt), Tanrı bizimle, bize kim karşı durabilir? (Deus nobiscum, quis contra?)
     İslam-Türk karşıtlığı, onbirinci yüzyılın sonlarında, ilk Haçlı Seferinden (MS 1095) itibaren gelişen stereotip betimlemelere ve genellemelere dayalı, ampirik olgulara dayanmaksızın çoğu zaman ‘öteki’ye yönelik patojen duygularla beslenerek Batı’nın kolektif kültürel bilinçaltına aynı veya çok benzer klişelerle yerleşen, itici gücünü Hristiyanlık’tan alan sosyo-psikolojik bir gerçekliktir.
     Hristiyan teolojisinde Hristiyanlık dışındaki peygamberler sahte peygamberlerdir  [bk. Karlsson 2006: 7],(3) Şeytanın müritleridir, bu nedenle onlarla savaşılmalıdır [Tolan 2002: 88]. Buna göre Muhammed (Mahomet vb.) ‘Türklerin peygamberi’ ve Kuran’ın (Alcoran) yazarıdır, dolayısıyla Yahudi dinin aksine, İslam, İbrahimi din değildir, Müslümanlar ise pagandır (Shakespeare 1997: 30). Bu nedenle Türk tehlikesine karşı ve Kutsal Toprakları (İng. Holy Land) kurtarmak üzere Haçlı Seferine çıkmak dini bir yükümlülüktür [Levin 2007: 176].(4)       Yabancı korkusunun (İng. Xnephobia) bir türevi olan Türk korkusundan (İng. Turcophobia, Alm. Türkenfurcht) gelişen Türk
karşıtlığı, diğer bireyleri, grupları, halkları ‘şeytan, bütün kötülüklerin,

 

1- ‘Moslem Turks vs Christian Roman (Manzikert 1071, Constantinopel 1453, The Siege of Rhodes
1480, 1522; The Great Siege of Malta 1565, Battle of Lepanto 1571, Battle of Vienna, Islam vs
Christianity, Ottomans vs Christians) vb.
2-Bu düşünce İskandinavya’da dahi geçerlidir örneğin Erland Dryselius adlı bir İsveçli din
adamının 1694 yazdığı 'Türk hilalinin tehlikeli Muhammed inancını ayna gibi yansıttığı'nı ifade
eden uzun başlıklı kitabında Türklerin zalimliği, kana susamışlıklarını, fethettikleri yerleri nasıl
yağmaladıkları, nasıl yakıp yıktıklarını anlatıyordu.
3 -İsveç'te 1795 yılında yayımlanan bir okul kitabında da İslam’ın sahte bir din olduğu, Muhammed
adlı büyük bir ‘sahtekar tarafından uydurulduğu ifade ediliyordu.
4- İngilizce ifadeyle ‘On crusades against the Turkish threat and recover the Holy Land’

***

 

yanlışların ve güçlüklerin kaynağı’ olarak gören "Çalış ve Türk’e karşı silahı eline al!" (İng. Endeavour and arms against the Turk [Leake 1684: 5] vb. birçok sloganda ifadesini bulduğu üzere, şeytanlaştırma (İng. Demonization),  düşmanlaştırma, düşman yaratma (İng.Enmification) olgularının ürünü ve  öteki’yi insan kimliğinden soyutlayarak potansiyel tehlikesi bulunan bir ‘şey’e indirgeyen patolojik bir ruh halidir.
      Bu patolojik ruh hali, Batı zihninde, Türklerin, neredeyse bütün kötülüklerin ve talihsizliklerin sorumlusu olduğu algısını yerleştirdi, Türkler ve Yahudiler Hristiyan dünyasının adeta ‘günah keçisi’ haline geldi [Gaillard 1921: 7].
     Avrupa’da İslam Varlığının İlk Dalgası (711-1492)
     Hristiyanlar Moro’lara Karşı (İng. Christians versus Moros’
(İsp. Moros y Cristianos) (5)
     Emevilerin batı kolu, Batılıların verdiği adla Moor/Moro’lar, yani Müslüman Araplar (ve Berberiler), MS 8. yüzyılın başlarından itibaren Kuzey Afrika’dan Vizigot işgalindeki‘İber yarımadasına geçmiş ve bugünkü Fransa sınırlarına değin uzanan geniş bir coğrafyayı ele geçirmişti. Yaklaşık 800 yıl süren Endülüs egemenliği ve Moros- Hristiyan mücadelesi, Ferdinand and Isabella komutasındaki  Hristiyanİspanyol güçlerin 1492’de İberya’daki son Müslüman devleti Gırnata’yı (Granada) yenilgiye uğratmasıyla Endülüs'teki İslam  egemenliği sona erdi. Bu yenilgi ile, Müslümanların, İberya’daki siyasi,  ardından dini varlığı son buldu, buna İspanyolcada 'yeniden fetih' karşılığında
Reconquista adı verildi. İber yarımadası Müslümanları ve Yahudileri dini ve etnik temizliğe tabi tutuldu [bk. Hawkins 2012: 16].( 6)
     Moro'ların Sürgünü (İsp. Expulsion de los Moros)
     Reconquista’dan sonra zorla Katolik yapılan Müslümanların, daha
sonra görünüşte Hristiyan oldukları, İslami pratikleri uyguladıkları,
Türklerle ve korsanlarla iş birliği içinde bulundukları vb. gerekçelerle
engizisyon harekete geçti. İspanyolcada Moriscos adı verilen ‘kripto
Müslümanlar’ sürgüne gönderildiler [Garcia-Arenal&Wieg: 2014].
     Bu arada Avrupa için yeni bir tehdit olan Müslüman Osmanlıların,
Avrupa’nın en doğusundaki varlığı yüzyılı aşmış, Moro-Hristiyan (İsp.
Moros y Cristianos) mücadelesi, yerini Türk-Hristiyan mücadelesine
bırakmıştı.


5- ‘Ifranj/Firanj/Faranj’ versus ‘Saracens’
6- Yüzyıllar sonra İspanya sömürgesi olan ve Moro verilen Güney Filipinlerin yerli Müslüman halkı aynı trajediyi kısmen yaşadı. Yeni sömürgeci ABD’ye mağlup olan İspanyollar Müslüman Güney Filipinlerden kanlı bir şekilde çekildiler. İberya’daki 'İslam ile Savaş' Filipinli Moroların tarihi hafızaları aracılığıyla İslami bilincini geliştirdi. Moro halkı eski İspanya (ve ABD) sömürgesi Mindanao politikalarını, İspanyolların Endülüs’teki Moro soykırımı ile özdeşleştirdiler.

***

 

Avrupa’da İslam Varlığının İkinci Dalgası (1071-1917)  (7)
Kafir Türklere ve Moor'lara Karşı Kutsal Savaş (İng. A holy
war on the infidel)  (8)
     Hristiyan Doğu'nun (İng. Christian Occident) en önemli merkezi Kutsal Topraklar'ın (İng. Holly Land) başkenti Kudüs'ün 639 yılında Müslümanların eline geçmesi, İslam'ın Roma İmparatorluğu siyasal sınırlarındaki Suriye'ye, Kuzey Afrika'ya ve İspanya'ya doğru yayılması, Türklerin Anadolu'ya girişi Haçlı Seferlerine giden yolun kilometre taşı oldu.
     Selçuk Türklerinin Anadolu’yu büyük ölçüde ele geçirmesi üzerine Bizans İmparatoru Alexius Comnenus I Mart 1095’te Piacenza Konseyi aracılığıyla Papa’ya bir mesaj göndererek yardım istemişti. Comnenus mektubunda İmparator mektubunda Doğu Hristiyanlarının, fanatik Müslüman Selçuklu Türklerinin zulmünden kurtarılmalarını, Hristiyan kanının dökülmesinin engellenmesini talep ediyor, engellenmemeleri durumunda İstanbul’un ve Avrupa’nın da Türkler tarafından ele geçirileceğini ifade ediyordu [Payne 1984: 28-30].( 9)
     İsa fetheder, İsa hükmeder, İsa emreder (Lat. Christus vincit,
Christus regnat, Christus imperat)
     Ortodoks Alexius Comnenus’un Türkleri Anadolu’dan atmak üzere yaptığı bu çağrı Katolik Avrupa Hristiyanlarını harekete geçirdi. Fransa’da, 27 Kasım 1095 günü toplanan Clerment Konseyi’nde Papa Urban II’nin çağrısıyla Hristiyanlığı ve bu işgal altındaki toprakları Müslümanlardan kurtarmak üzere ‘Tanrı istiyor!’ (Lat. Deus lo volt) mottosuyla, ‘Kutsal Topraklar’ı ele geçiren Müslümanlara karşı HaklıSavaş’tan (Lat.Bellum iustum) daha yüksek düzeydeki Kutsal Savaş (Lat. Bellum sacrum) ilan edildi [Cearley 2006: 105]. Bu Kutsal

 

7 Osmanlı ordusunun yenilmesiyle 11 Aralık 1917 günü Kudüs’e giren İngiliz ordusunun komutanı
General Allenby’ın 'Haçlı seferleri ancak bugün sona erdi.' dediği farklı kaynaklarda dile
getirilmektedir.
8 Diğer bazı klişeler de şu şekildeydi Türkler ve Moor'lar (İng. Turks and Moors), Kitleler Türklere
ve Kafirlere Karşı (Lat. Missa contra Turcas et Haereticos); Barbarlara Karşı Savaşa (Lat. Ad
bellum contra barbaros), Kutsal savaş (Lat. Bellum iustum), Haklı savaş (Lat. Bellum iustum),
Hristiyan Kutsal Savaşı ve Cihad (İng. Christian Holy War and Jihad), Barbarlara karşı savaşa
teşvik (Lat. Exhortatio ad bellum contra barbaros), Hristiyanlığı Türklere karşı uyarmak (Alm.
Eine Manung der Christenheit wider die Türken), 'Haçı ve kılıcı eline al, Tanrı'nın ve kutsal ana
kilisenin düşmanlarına karşı savaşa hazırlan (İng. Take up the Cross and the Sword, and prepare
for war against the enemies of God and Holy Mother Church), 'Barış için savaşa hazır ol (Lat. Si
vis pacem para bellum) vb.
9 İmparatorun mektubundaki Türklerin Doğu Hristiyanlarına yönelik zulüm ve katliamlara (!)
ilişkin iddiaları sıradan bir Hristiyanı dehşete düşürecek betimlemelerle doluydu: ‘O illustrious
count and great consoler of the faith, I am writing in order to inform Your Prudence that the very
saintly empire of Greek Christians is daily being persecuted by … the Turks.… The blood of
Christians flows in unheard-of scenes of carnage [killing], amidst the most shameful insults.…’

***

 

Savaş’a katılacak köylü yığınları, “Tanrı’nın askerleri” haline gelirken Papa tarafından bu yığınlara şövalyelik ve cennet vadedildi [Lindsay 2014: 15]. Urban konuşmasında Türklerin zaptettiği topraklardaki Doğu Hristiyanlarını kurtarmak üzere Avrupa Hristiyanlarını haçlı seferi düzenlemeye davet ediyordu. Konuşmanın içeriği Comnenus’un konuşmasına paralel biçimde, Müslümanları ve Türkleri şeytanlaştırıcı, Hristiyanlığın müminlerini tahrik edici içerikteydi [Ayrıntılı inceleme için bk. Munro 1906]. (10)
     Kimi Batılı çevrelerde Kudüs’ün Müslüman Fatimilerin elindeyken Hristiyanların pek baskı altında olmadığını, hac, ticaret vb. faaliyetlerin sürdüğünü, ancak Hazret-i İsa’nın doğduğu ve öldüğü bu kutsal kentin Türklerin eline geçmesiyle Filistin Hristiyanlarının kötü muamele görmeye başladıkları, İsa’nın öldürüldüğü ve defnedildiği yerde inşa edilen Kutsal Türbe’nin (İng. Holly Sepulchre) halife tarafından yıktırıldığı, bunun da Haçlı Seferlerinin nedenlerinden biri olduğu ileri sürüldü [bk. Lindsay 2014:15].
      Nitekim Kudüs’ü ‘kafir’lerden kurtarmak, üzere ilk ‘Kutsal Savaş’ın, Kudüs’ün Müslümanlarca fethinden 457 yıl, Malazgirt Savaşı’ndan ise sadece 25 yıl sonra yapılması bu tespitin haklılığını ortaya koymaktadır.
     Hristiyanlar Türklere Karşı (İng. Christians versus Turks) ( 11)
    ‘Hristiyanların Müslümanlara karşı Kutsal Savaşı, yani Haçlı Seferleri 1095’ten 1291’de, Suriye’deki son Latin krallığının yıkılışına değin sürdü. Bu süreçte kısmi ve geçici başarılara karşın, sonu İsa’nın Hacıları (İng. Pilgrims of Christ, Lat. Peregrini Christi), yani Haçlılar ve Hristiyan dünyası için ilki dışında, genellikle hüsranla bitti. Haçlı seferlerinin güzergahının genellikle Türk egemenliğindeki coğrafyalar olması nedeniyle Batılılar, Haçlı seferlerini ‘Hristiyan-Müslüman Arap savaşı'ndan ziyade ‘Hristiyan-Müslüman savaşı’ ve/veya ‘Hristiyan-Türk savaşı’ olarak nitelendirdi.
     Yecüc Mecüc Türklerle Savaş (Alm. Der krieg von gog und
magog türken) Katolik Ansiklopedisi Osmanlı Türklerini şöyle tanıtıyor:
"Balkanlar, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’da bir İslam devleti yaratan,

 

10- Urban konuşmasının bir bölümünde kiliselerin (İng. bastard) Türkler tarafından ahır haline
getirildiğini iddia ediyordu: ‘The churches in which divine mysteries were celebrated in olden
times are now, to our sorrow, used as stables for the animals of these people! Holy men do not
possess those cities; nay, base and bastard Turks hold sway over our brothers’. Özgün yazılı bir
kaydı bulunmayan, ancak toplantıya katılanlar aracılığıyla derlenen yıllar sonra derlenen, bu
nedenle içeriğiyle ilgili soru işaretleri bulunan konuşmanın beş farklı sürümü için bk.
sourcebooks.fordham.edu/source/urban2-5vers.html
11- Hristiyan Kutsal Savaşı ve Cihat: Christian Holy War and Jihad.

***

 

Batı Avrupa’yı tehdit ve İslam dünyasına liderlik eden Anadolu Türklerinin militan Müslüman bir hanedanıdır."  (12)
     Malazgirt Savaşı'ndan (1071) yaklaşık dört yüz yıl sonra İstanbul’un fethi (1453) ve Bizans İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla  Osmanlılar Avrupa’nın güneydoğusuna güçlü biçimde yerleşti, Katolik ve Protestan dünyasına, Avrupa içlerine doğru ilerlemek üzere, bütün Hristiyan Batıyı ‘tehdit eder’ hale geldi.
     Süreç, Osmanlıların, Belgrad’ı kuşatması (1466), Rodos’u ele geçirmeye çalışması (1479), Belgrad'ın fethi (1521) ve Viyana'ya doğru yaklaşması (1529), Asyalı Hunların, Moğol-Tatar akınlarının silinmeyen izleriyle beslenen korkuyla karışık bir düşmanlığı, Türk karşıtlığını yarattı. Türklerin, ‘Hristiyanlığın kana susamış can düşmanı kafirler, paganlar, köktendinci fanatikler, kültür ve sanatın düşmanı’ olduğu algısı yayıldı. Türk karşıtlığı, Batılıların kolektif kültürel
bilinçaltında kuşaktan kuşağa sözlü ve yazılı olarak aktarılarak bugüne
değin bugüne ulaştı.(13)
     Türkler ve Müslümanlar yüzyıllar boyunca Avrupalıların kolektif bilinçaltında politik ve kültürel bakımdan ‘öteki, yabancı’ (İng. Other,allien)  ve düşman olarak yer aldı. Avrupa kimliğinin oluşmasında Türk karşıtlığı adeta ortak payda haline geldi. Türk karşıtlığının ortak payda haline gelmesinde ise en önemli etken, Avrupalılardan farklı din ve kültüre sahip Türklerin Anadolu’dan Viyana'ya uzanan serüveniydi. ‘Hristiyan inancının düşmanı’ (İng. Enemies of the Christian faith) noktasından hareketle, Batı’da, düşman Türklere ve ‘Sarazenler’e karşı ilahi yardım temin ve Hristiyan inancının korunması(14 ) Avrupa Hristiyanlarının yüzyıllar boyunca en önemli motivasyon kaynağı oldu. (15 )Türklere, ‘Türkler Batı uygarlığına kökten yabancıdır, ‘Batı, Türklerin bulunduğu yerin batısından başlar’, 'Onlar [Grekler] Türk barbarlığına karşı Hristiyan uygarlığını temsil ediyorlar' vb. söylemlerle Avrupalılık bilincinin oluşmasında Türklere ‘öteki, yabancı’ rolü verildi.

 

12- The New Catholic Encyclopedia, (Çevrim içi sürüm: http://www.catholic.org)
13- Durum Rusya’da da çok farklı olmadı. 1877-78 Türk-Rus Savaşı’nda Rus zaferi Rusya’nın
‘imansız! Türklere karşı bütün Slav haklarının koruyucusu olarak ortaya çıkmasına vesile oldu, bu
nedenle ‘93 Harbi’ Slavlarca ‘Kutsal Savaş’ olarak kabul edildi. http://www.intl.hiroshimacu.
ac.jp/~yulia/publ/japplace.htm
14- ‘Lat. Pro impetratione coelestis auxilij contra Turcas et Saracenos Christianae fidei inimicos et
pro praeservatione fidelium et maxime.’ ‘Pope Urban II at Clermont in 1095, which contained the
first call for Latin Christians to take up the cross against the Selcuk Turks.’
15- Bir dua kitabının ilk sayfasındaki başlığa uygun şekilde İncil'den seçilen ayetler, Türk
korkusunun ne denli ne denli güçlü olduğunu gösteriyor:.‘MISSA CONTRA TURCAS et
Haereticos’ başlığının hemen altında: ‘Officium. Psalm 43. Xsúrge, quare obdórmis, Dómine?
exsúrge, et ne repéllas in finem: quare fáciem tuam avértis, oblivísceris tribulatiónem nostram?’
Ayetler için bk. http://www.unavoce-ve.it/mr-sexagesima=lat.htm

***

 

     Türk karşıtlığı; başta papalık olmak üzere, farklı ülkelerin egemenleri, din adamları sanatçılar tarafından beslendi, Türklerle ilgili yaratılan korku ve dehşet mitleri Avrupa coğrafyasında İskandinavya’ya kadar yayıldı; çocuk  arkılarından(16) halk inançlarına(17) değin neredeyse her beşeri olguya nüfuz etti. ‘Turk’ adının kökeniyle ilgili aşağılayıcı etimolojiler üretildi [bk. Hadfield 2013: 24]. Bu arada "Türkleri de Tanrı'nın yarattığı" gibi daha makul düşünceler de görülmesine karşın [Schwoebel 1965: 175] hemen hemen her dilde Türklerle ilgili aşağılayıcı, ötekileştirici, düşmanlaştırıcı hatta Türklerin insan  sayılamayacaklarına ilişkin klişe sözler, deyimler, atasözleri ortaya çıktı.18 Charles Dickens gibi insanlığın ortak vicdanının sesi bir yazar dahi köpeklerine ‘Turk’ ve ‘sultan’ adlarını verdi [Forster 1874: 216]. Özellikle 'Türk ‘tehdidi' algısının zirve yaptığı 16. yüzyıl Türk karşıtlığı için en ‘verimli’ dönem oldu. “Türk adı dualarda Tanrı’nın adından daha çok anıldı” [Jezernik 2010].
     Düşmanlarını sev (Lat. Diligite inimicos vestros)
Matthew ve Luke’a göre edildiği gibi düşmanlarını sevmek, Kutsal Kitap’ın buyruğu, ancak bu sevgi Hristiyanlığın bin yıllık geleneksel düşmanı Müslümanları ve Türkleri kapsamayan bir sevgidir bk. [Idris 2014].      Martin Luther'de ifadesini bulduğu üzere, korku, nefret ile bazen hayranlık sarmalında gidip gelen Türk karşıtlığı, münferit kişiliklerle, kısa bir dönem de olsa Türköri (Fr. Turquerie) akımıyla resim Turkophile, Turcomania, alla Turca vb. adlarla her türlü görsel, işitsel

 

 

16- Kahve kültürünün, Viyana bozgundan arta kalan kahve çuvallarının ‘sayesinde’ dünyaya
yayıldığı biliniyor. Ancak, kahve, Hristiyan tıbbında tartışmalara da neden olmuş, Türkler ve
İslamiyet ile özdeşleştirilmişti. Kahve içenlerin bilinçlerini yitirerek Müslüman olabilecekleri
tehlikesinden söz edenler olmuş, kahve kimileri tarafından da ‘şeytanın demlediği Türk içeceği’
olarak nitelenmişti. Alman Karl Gottleib Hering’in (1766-1852) sözlerini yazıp bestelediği çocuk
şarkısı bugün bile Almanya’da özellikle okul öncesi eğitim kurumlarında öğrencilere
öğretilmektedir. Şarkı sözlerinin teması, kahvenin Türk (Müslüman) içeceği olduğu insan
sağlığına zarar verdiği iddiasıdır: 'C-a-f-f-e-e, trink nicht so viel Kaffee! Nichts für Kinder ist der
Türkentrank..' [Ingeborg 2010: 159]
İngiltere'de de durum farklı değildi satirik bir şiirin dizeleri şu şekildeydi: 'For Menan Christians to
turn Turks and think/ T’excuse the Crime because tis in their drink/ Is more then Magick and does
plainly tell/ Coffee’s extraction has its heats from hell' [Ukers 1935: 61].
17- Yecüc ve Mecüc'ün (İng. Gog and Magog, Alm. gog und magog) Müslüman Türkler olduğu
olduğu, ‘Türkler’in, Ezekiel 39’da belirtildiği üzere İsrail, Suriye’yi ve bütün dünyayı ele
geçirdikten sonra Armageddon Savaşı’nda Jesus Christ tarafından mağlup edileceğine ilişkin
söylentiler bulunmaktadır bk. [Donzel & Schmidt, 2010: 69] ve http://hightimetoawake.com/gogis-
turkey-magog-is-its-leader
18- Çek., Slov. Poturčenec horší Turka 'Türk olmaya çalışan, Türk’ten de kötüdür (Müslümanlığa
geçen Hristiyan Türk'ten /Müslüman'dan bile kötüdür.)

***

 

Sanata; modaya, mimariye vb. yansıdı; ama sanat asıl olarak Hristiyan teolojisinin algılarını besledi. (19)
Martin Luther (20) gibi din adamlarının, Shakespeare [Shakespeare 1997: 30], (21) Cervantes bk. [Hegyi 1992], Mark Twain [1869], (22) Avrupa Birliği'nin ilham kaynağı Rotterdamlı Erasmus [bk. Herwaarden 2003: 523] (23) gibi Hristiyan hümanistlerin, Puşkin [Hokanson, 2008: 63], (24)


19- Klasik müzikte Wolfgang Amadeus Mozart'ın Rondo alla Turca/Türkischer Marsch; Anton
Diabelli'nin Türk Marşı, Piano with built-in Janitscharenzug vb. Avrupa müzik tarihinde Osmanlı
askeri müziğinin de önemli bir yeri vardır. Türkleri tema olarak alan ve sahneye konulan yine
Mozart'ın Die Entführung aus dem Serail ‘Saraydan Kız Kaçırma’ (The Abduction from the
Seraglio). Gioacchino Rossini'nin Il Turco in Italia 'İtalya’da bir Türk' vb. çok sayıda opera ve
tiyatro eseri bulunmaktadır. Kentlerinde Türk karşıtlığı temalı anıt bulunmayan neredeyse hiçbir
Avrupa ülkesi yoktur. Türkler çok sayıda tablonun, kilise vb. duvar ve tavan resimlerinin objesidir.
İnebahtı (Lepanto) deniz savaşıyla ilgili Paolo Veronese, Antonio Brugada, Pieter Brünniche vb.
ressamlara ait çok sayıda tablo, Eugene Delacroix'nın Scène des massacres de Scio vb. tabloların
birçoğu Louvre vb. müzeleri, Vatikan’ın salonlarını ve Avrupa müzelerini süslemektedir. 'İng.
Carousel/ Alm. Caroussel' adı verilen spor dalında dahi rakip ya da düşman, Türklerdi. 1769
yılında Avusturyalı Baron Volfgang von Kempelen tarafından Maria Theresa'nın partileri için
tasarlanan Mekanik Türk veya kısaca Türk (İng. Mechanical Turk, The Turk), hileli de olsa, ilk
satranç otomatının adı ve hakaret amaçlı kullanılacak Türk sözünün bulunduğu deyişlerin ilham
kaynaklarından oldu. Orta Çağların Türkleri propaganda görselleri ve modern dönemlerdeki
karikatürler Türk karşıtlığını sanat-siyaset alanındaki çok ‘verimli’ bir alan haline geldi. Başında
sarığı veya fesi, kaftanı, şalvarı, çarığı, koyu tenli, çoğu zaman oturan ve tütün içen, bıyıklı ve
çirkin görünümlü Türk figürü bugün de herhangi bir değişikliğe uğramadan aynen kullanılmakta,
bu da Batı’nın Türk algısında herhangi bir değişiklik olmadığını göstermektedir.
20- Türklerin 1541’de Macaristan’ın geniş bir bölümünü ele geçirmesi üzerine Almanya sıranın
kendilerine geleceğinin dehşeti içindeydi. Hayatında hiç Türk görmemesine karşın Luther
Türklerle Savaşa (Alm. Vom Kriege wider die Türken, İng. On war against Turks, 1529) ve
Papaya ve Türklere karşı 'An Appeal Prayer Against the Turks' (1541) adlı çalışmalarını
yayımlamıştı. Luther’e gore Türklerin ve Papalığın her ikisi de farklı görünüşlerde olsalar da
İsa’nın düşmanlarıydı. Luther Türklerin egemenliği altına girersek şeytana uymuş oluruz diyordu
(Tam metin için bk. www.lutherdansk.dk).
21- William Shakespeare’in Macbeth (1605/1606), Othello vb. eserlerinde 'Türk' kavramı, Yahudi
kavramı ile birlikte olumsuz çağrışımlarla anılır. Örneğin Machbet'te 'Nose of Turk, and Tartar's
lips, Finger of birth-strangled babe' dizeleri, bir zenci, bir Moor olan dönme Othello’nun kişiliği
bu bakış açısının örnekleridir.
22- 'If ever an oppressed race existed, it is this one we see fettered around us under the inhuman
tyranny of the Ottoman Empire. I wish Europe would let Russia annihilate Turkey a little- not
much...'
23- ‘Consultatio de Bello Turcis Inferendo, 1530’ adlı eserde Erasmus’un Türklerle savaşa olumlu
bakmasına karşın, Türkleri Hristiyan yapmanın da iyi bir seçenek olduğu düşüncesindeydi
[Schwoebel 1965: 180]; ancak Enchiridion adlı eserinde Türklerle ilgili hiç de olumlu
sayılamayacak, hatta düşmanca sözleri de bulunuyordu: 'Here Erasmus makes a curious
distinction, based upon which he justifies the slaughtering of Turks as Turks, i.e. because of their
being-Turkish, not because of their human.' ve 'Biri zinakardır, diğeri kafirdir, diğeri de Türk’tür.
Lanetlenen kişi değil, zinadır; lanetlenen zanidir, kişi değil; öldürülen Türk’tür, kişi değil' vb.
24- Puşkin’in esmer tenli olması nedeniyle aile içinde atalarının Türklerle, Osmanlı sarayıyla
bağlantılı olduğuna ilişkin rivayetler vardı. Modern Rus edebiyatının kurucusu Puşkin’in 'The
worthiness of the Turks as enemies is not in doubt' sözleri, onun Türklerle ilgili düşüncelerini
özetlemektedir.

 

 

gibi sanatçıların, Toynbee bk.[2017] (25) gibi tarihçilerin, Charles Darwin
[Crook 1994: 443] (26) gibi biliminsanlarının; Karl Marks [Marx 2014: 25] (27) gibi düşünürlerin, Lloyd George [Dockter 2015: 91], (28) Gladstone
[Blyden 1988: 295] (29 ) vd. siyasetçilerin tarihe geçen sözleri Türk karşıtlığını besledi. Listeyi Voltaire'den, Victor Hugo'dan, Lord Byron'a kadar uzatmak ve bugüne getirmek mümkündür.
     Avrupa’dan Dışarı (Lat. Turcae ex Europa, İng. Out of Europe)
     Her şeye karşın, 'zalim, pagan, yağmacı' vb. olarak 'Türk' imgesi, Avrupa’nın ortak hafızasında bugün de hala canlıdır [Jezernik 2010]. (30)  11. yüzyılda başlayan Türk karşıtlığı, Avrupa'nın kolektif kültürel bilinçaltında kuşaklatan kuşağa aktarılarak kesintisiz biçimde günümüze değin ulaştı, Turcophobia şeklinde zaten küller altında var olan Islamophobia 11 Eylül 2001 ile birlikte dünyanın en önemli sorunlarından ve gündem maddelerinde biri haline geldi.
     1683 sonrası “Yenilmez Türk’e karşı”dan (Lat. Contra Turcas invicta] “Avrupa’nın Hasta adamı’na (İng. Sick man of Europe) giden sürecin başlangıcı oldu, Türk artık korkulan değil, komedilere dahi malzeme olan bir kavram haline geldi. İki dünya savaşında birbiriyle savaşan Batı, yaklaşık yüz milyon kişinin ölümünün üstüne, deyim yerindeyse, sünger çekip bir araya geldi,  Avrupa Birliğini kurdu, ama “İsa’nın ve Eflatun’un kana susamış düşmanı (!) Türkler”i ve 1071, 1096, 1453, 1521, 1522, 1565, 1571, 1621, 1683 vb. tarihleri asla unutmadı, 'bağışlamadı’.(31)
     Bu ve benzer tarihler yalnızca kolektif kültürel bilinçaltında kalmadı, yüzyıllar boyunca kiliseler, din adamları, resim, edebiyat, mimari vb. sanatsal etkinlikler, yerel festivaller, anıtlar, sergiler, vb. aracılığıyla sürekli popülarize edildi başında her türlü negatif

 


25- Kitabın uzun adı dahi içeriğindeki düşmanlığı yansıtmaktadır: 'Türklerin Öldüren Tiranlığı',
'Şimdi Türklerin Öldüren Tiranlığı Altında Bulunan Halkların Özgürleşmesi; ve Kendisinin Batı
Uygarlığına Kökten Yabancı Olduğunu Kanıtlayan Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’dan
Atılması'. 'Başkan Wilson’a Cevap Müttefik Hükümetlerin Ortak Notu'.
26- Darwin, Türkler gibi ‘düşük bir ırk’ın (İng. Low race) bir zamanlar Avrupa’ya üstün gelmesinin
şimdi ne kadar anlamsız olduğunu, ancak Türklerin vd. ‘düşük ırk’ların yakın bir gelecekte
‘medeni ırk’lar (İng. Civilized races’ tarafından ‘elimine’ edileceğinden emindi.
27- Karl Marks'ın 'Türk Sorunu' başlıklı makalesinin sonuç kısmında Türklerin ekonomiye
katkılarının göçebe bir halk olarak tarihsel misyonunun kervanları soymaktan ibaret, kaydettikleri
gelişmelerin ise yetersiz olduğu, Avrupa’dan atılmaları durumunda ekonomide (ticaret) hiçbir
olumsuz gelişme yaşanmayacağı vb. görüşleri savundu.
28- 'You can not trust them and they are a decadent race. The Greeks, on the other hand, are our
friends and they are a rising people'.
29- Gladstone’nun Türklerle ilgili düşünceleri Türk karşıtlığından çok, Türk düşmanlığını yansıttı.
30-‘The image of 'the Turk' as a ruthless plunderer is still vivid in European collective memory’
31- İng. ‘The Turk as the bloodthirsty foe of Christ and Plato’

 

 

algılamayı yansıtan sıfatların yer aldığı 'Türk' imgesi, bugünkü kuşaklara aktarıldı.(32)
      1095’te Urban ile başlayan Türk karşıtlığının Batı ülkelerindeki siyasal rant yarışında bugün dahi iyi ‘prim yapması’nda bu tarihsel birikimin büyük payı vardır. Bu birikimin çeşitli vesilelerle yeni kuşaklara aktarıldığı görülüyor. Nitekim Papa Francis'in Vatikan'da 24 Mart 2017 günü Avrupa Birliği'nin 27 üye ülkesinin liderlerine hitaben yaptığı konuşma için mekan olarak Hristiyan dünyasının Türklere karşı kazandığı en büyük 'zafer'lerden biri olan İnebahtı Savaşı'nı (Port.Vitória da Cristandade em Lepanto) tasvir eden Giorgio  Vasari'nin (1511-1574) 'Katolik Armadası Savaş Öncesi Messina'da' adlı tablonun ve Rönesans ressamlarına ait diğer devasa savaş tablolarının duvarlarını süslediği ünlü Sala Regia'nın seçildiği görülüyor.33 Kuşkusuz bütün
bunlar bir rastlantı ile açıklanamaz.
      Son Söz
      Antik Grek ve Latin kültürü temelinde, Hristiyanlık değerleriyle gelişen, İslam-Türk olgusunu (İng. Moor, Saracen, Turk, heathen, infidel, gentile vd.) kendi negatif izdüşümü, antitezi haline getirmek suretiyle kendini tanımlayan Batı dünyasının, orta ve uzun vadede kendisini kendi yapan üç bin yıllık tarihin sentezi olan paradigmalardan vazgeçmesi, on iki yıldızlı bayrağın altında hilale yer vermesi mümkün değildir.

 


KAYNAKLAR
     Karlsson, Ingmar, The Turk as a Threat and Europe’s “Other”,
Turkey Sweden and the European Union Experiences and Expectations.
Publisher: Swedish Institute for European Policy Studies,2006.
     Tolan, John V., Saracens Islam in the Medieval European
Imagination, Columbia University Press New York, New York, 2002.
     Shakespeare, William 22 (Edited by A. R. Braunmuller), Macbeth,
Cambridge University Press, 2008.
     Leake, John, Christian Valor Encouraged: or the Turk's Downfal:
and, probably, out of many prophecies, by whom, London, 1684.
     Levin, Paul T., From “Saracen Scourge” to “Terrible Turk”:
Medieval, Renaissance, and Enlightenment Images of the “other” in
the Narrative Construction of “Europe”, 2017.


32 Alm. die türken kommen 'Türkler geliyor!'; İt. mamma li Turchi Srp. Turtsi dolaze/Турци
долазе; Çek.Slov. Turci jdou vb. İsveç’ten, Macaristan’a, Malta’ya, Slovenya'dan Balkanlara
değin uzanan 'Ex-Ottoman' coğrafyalarının tamamı için geçerlidir
33 bk. http://www.reuters.com/article/us-eu-summit-pope-idUSKBN16V2EI?il=0

Gaillard, Gaston, The Turks and Europe, London: Thomas Murby
& Co. 1 Fleet Lane, E.C. 1921.
     Garcia-Arenal, Mercedes; Wieg, Gerard W., The Expulsion of the
Moriscos from Spain: A Mediterranean Diaspora BRILL 2014.
     Hawkins, Michael, Making Moros: Imperial Historicism and
American Military Rule in the Philippines’ Muslim South, Northern
Illinois University Press, 2012.
     Payne, Robert, The Dream and the Tomb: A History of the
Crusades, Rowman & Littlefield, 1984.
     Cearley, Gary Dale, Thou Shalt Not Bear False Witness: The Truth
about the Vatican and the Birth of Islam, Lulu.com, 2006.
     Munro, Dana Carleton, The Speech of Pope Urban II. At Clermont,
1095, The American Historical Review, Vol. 11, No. 2 (Jan., 1906),
Oxford University Press on behalf of the American Historical
Association, pp. 231-242.
     Lindsay, Ivan, The History of Loot and Stolen Art: from Antiquity
until the Present Day, Andrews UK Limited, 2014.
     Hadfield, Andrew (ed.) The Oxford Handbook of English Prose
1500-1640, OUP Oxford, 2013.
     Schwoebel, Robert H., Coexistence, Conversion, and the Crusade
Against the Turks, Studies in the Renaissance 12, 1965,164-187.
     Forster, John, The Life of Charles Dickens, Volume 5, Leipzig: B.
Tauchnitz, 1874.
     Jezernik, Božidar (Ed.), Imagining the Turk, Cambridge Scholars
Publishing, 2010.
     Idris, Murad, Alternative Political Theologies: Erasmus on Peace,
Speech, and Necessity (Theory & Event), Theory & Event, Volume 17,
Issue 4, 2014.
     Ukers, William H., All About Coffee, New York, The Tea & Coffee
Trade Journal Company, 1935.
     Menges, Ingeborg, SMS vom Bürgermeister - Unsere zweite
Heimat Türkei: Mit nützlichen Adressen für Einwanderer und
Neubürger, 2010.
     Donzel, Emeri J. van, Andrea Barbara Schmidt, Gog and Magog in
Early Eastern Christian and Islamic Sources: Sallam's Quest for
Alexander's Wall, BRILL, 2010.
     Hegyi, Otmar, Cervantes and the Turks: Historical Reality Versus
Literary Fiction, in LA Grand Sultana and El Amante iberal English
and Spanish Edition), 1992.
     Twain, Mark, The Innocents Abroad, Or, The New Pilgrims'
Progress: Being Some Account of the Steamship Quaker City's


Pleasure Excursion to Europe and the Holy Land: with Descriptions of
Countries, Nations, Incidents, and Adventures as They Appeared to the
Author, American Publishing Company, 1869.
     Herwaarden, J. Van, Between Saint James and Erasmus: Studies in
Late-Medieval Religious Life: Devotions and Pilgrimages in the
Netherlands, BRILL, 2003.
     Hokanson, Katya, Writing at Russia’s Border, University of
Toronto Press, 2008.
     Toynbee, Arnold, The murderous tyranny of the Turks with a
preface by Viscount Bryce, New York, G. H. Doran co., 1917.
     Crook, David Paul, Darwinism, War and History: The Debate
Over the Biology of War from the 'Origin of Species' to the First World
War, Cambridge University Press, 1994.
     Marx, Karl, The Turkish Question, The East Question, Routledge
is an imprint of Taylor & Francis, 2014.
     Dockter, Warren, Churchill and the Islamic World: Orientalism,
Empire and Diplomacy in the Middle East, I.B.Tauris 2015.
     Blyden, Edward Wilmot, Christianity, Islam and the Negro Race,
Black Classic Press, 1888.

ОРХОН ЕСКЕРТКІШТЕРІ ТІЛІНІҢ СӨЗЖАСАМ ЖҮЙЕСІ
                      Ескеева Мағрипа Қайнарбайқызы*
The word-formation system in language of Оrkhon inscriptions

     ABSTRACT:
The word-formation suffixes in the monuments of the Turkic scripts of the
VI-IX centuries are compared with the linguistic facts of the Kazakh language,
also the features of multi-functional affix morphemes are analyzed in the given
article. The word-formation system of the language of monuments is regarded
as the basis for determining the path of development of derivational suffixes in
modern Turkic languages.
KEY WORDS: monuments of ancient Turkic scripts, word formation
system, root morpheme, affix morpheme, morphological structure.
Лексикалық қордың баюуын қамтамасыз ететін сөзжасам
жүйесінің агглютинативті тілдерге тəн негізгі амалы –

* Филология ғылымдарының докторы, профессор, Л.Н.Гумилев атындағы Еуразия ұлттық
университеті, [email protected]


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum