Balkan Savaşlarında Romanya-Bulgaristan Anlaşmazlığı: Güney Dobruca – Doç. Dr. Ömer METİN

Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak kurması ve Osmanlı’ya karşı savaş açarak kısa sürede zafer kazanması, Romanya’yı da etkileyen yeni bir doğu problemi ortaya çıkarmıştır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Balkan Savaşı’nı kaybetmesiyle birlikte hızlı bir çöküş dönemine girmesi, Bulgaristan’ın topraklarını büyük ölçüde genişletmesi ve büyük devletlerin Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecine destek vermesi, Romanya’nın dış politikasında değişikliğe gitmesine neden olacaktır. Birinci Balkan Savaşı’na kadar olan dönemde kuzeyde Avusturya-Macaristan ile Rusya, güneyde ise Osmanlı Devleti’nin baskısını üzerinde hisseden Romanya, Osmanlı Devleti’nin Birinci Balkan Savaşı’nda yenilgisi üzerine dış politikasında bir rahatlama hissedecektir.

Balkan Savaşlarında Romanya-Bulgaristan Anlaşmazlığı: Güney Dobruca – Doç. Dr. Ömer METİN
13 Mart 2019 - 18:04

Balkan Savaşlarında Romanya-Bulgaristan Anlaşmazlığı: Güney Dobruca – Doç. Dr. Ömer METİN

Türk Yurdu Dergisi - Kasım 2012 - Yıl 101 - Sayı 303

        Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak kurması ve Osmanlı’ya karşı savaş açarak kısa sürede zafer kazanması, Romanya’yı da etkileyen yeni bir doğu problemi ortaya çıkarmıştır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Balkan Savaşı’nı kaybetmesiyle birlikte hızlı bir çöküş dönemine girmesi, Bulgaristan’ın topraklarını büyük ölçüde genişletmesi ve büyük devletlerin Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecine destek vermesi, Romanya’nın dış politikasında değişikliğe gitmesine neden olacaktır. Birinci Balkan Savaşı’na kadar olan dönemde kuzeyde Avusturya-Macaristan ile Rusya,  güneyde ise Osmanlı Devleti’nin baskısını üzerinde hisseden Romanya, Osmanlı Devleti’nin Birinci Balkan Savaşı’nda yenilgisi üzerine dış politikasında bir rahatlama hissedecektir.

        Balkan Savaşları Sırasında Güney Dobruca Meselesi

                    1912 yılının sonbaharından itibaren Balkan bölgesinde hareketlenmenin başlaması, Romen hükümeti tarafından dikkatlice izlenmiş ve gerekli tedbirler alınmaya başlanmıştı. Ayrıca Tuna’nın güneyinde bulunan Romenlerin güvenliği de Romanya’yı ilgilendiren diğer önemli bir konuydu. Balkanlardaki gelişmeler Romanya halkı tarafından da yakından takip edilmekteydi. Romanya kamuoyu, Balkanlarda oluşacak yeni düzen içerisinde Romanya Krallığı’nın çıkarlarının korunmasını aynı zamanda Dobruca sorununun bir çözüme kavuşturulması gerektiğine inanmaktaydı.  Romanya sınırlarının güneyinde hatırı sayılır bir Romen vatandaşı Bulgar sınırları içerisinde yaşamaktaydı. Romen Devleti’ne ve halkına göre Dobruca’nın tamamının ait olduğu Romanya Krallığı’na bağlanma vakti gelmişti.[1]

                    Romanya’yı Balkan Savaşlarında ilgilendiren en önemli konu, Güney Dobruca meselesi olmuştur. Bu problemin temeli Romanya’nın bağımsızlığını kazandığı 1878 Berlin Antlaşması’na dayanmaktadır. Berlin Antlaşması’nda Romanya, çok istediği halde Dobruca’nın güneyini topraklarına katamamıştır. Romenlere göre Dobruca bölgesinde tarihinin en eski devirlerinden itibaren Romenlerin ataları olan Dacia’lar yaşamaktaydı. Ortaçağ döneminde Türk ve Bulgarlar bölgeye yerleşmişler daha sonra Dobruca üzerinde birçok mücadele yaşanmıştı. Osmanlı döneminde Türk-Tatar gruplar da Dobruca bölgesine yerleşmiş bu nedenle Dobruca üzerinde Romenler, Bulgarlar ve Türk-Tatarlar hak iddia eder duruma gelmişti. 1878 Berlin Antlaşması’nın olduğu dönemde Bulgarlar bağımsız bir devlet olarak dünya siyasetinde yer almamasına rağmen, Rusya, güney Dobruca’nın Romanya’ya bırakılmasını engellemişti. Rusların buradaki amacı Bulgarların özerkliğini genişleterek ileriki dönemde büyük bir Bulgar krallığının önünü açmaktı. Büyük Bulgaristan krallığı, Rusların İstanbul’u ele geçirerek sıcak denizlere açılması için önemli bir yol olacaktı.[2]

                    Bu nedenle 1902 yılında Rusya ile Bulgaristan arasında Güney Dobruca için gizli görüşmeler yapılmış ve sonuçta 1909 yılanda bir gizli anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmanın 4. maddesine göre Rusya, Güney Dobruca’nın Bulgaristan’a verilmesi konusunda Bulgarları destekleme kararı almıştır.[3] Rusya ile Bulgaristan arasındaki bu gizli anlaşmadan haberdar olan Romanya krallığı gerekli tedbirleri almıştır. Buna göre güney sınırındaki askeri birliklerini güçlendiren Romanya, Güney Dobruca’nın Bulgaristan’a geçmesi durumunda askeri saldırı için planlarını Rusya faktörüne rağmen yapmıştır.[4]

              Romanya’nın bağımsızlığını kazandığı 1878 Berlin Antlaşması ile Güney Dobruca, Rusya’nın isteğiyle özerk Bulgaristan prensliğinde bırakılmıştı. 1878 yılı itibariyle bölgede çoğunluk Türk-Tatar topluluğundan oluşmaktaydı. Fakat bölge çok geniş bir alanı kapsadığı için yeni yerleşimler için oldukça elverişliydi. Bu nedenle 1913 yılına gelinceye kadar olan süreçte Bulgaristan, Dobruca bölgesine Makedonya ve Trakya’dan getirdiği Bulgarları yerleştirerek bölgenin Bulgarlaşmasını sağlamaya yönelik faaliyet göstermiştir. Bu Bulgarlaştırma hareketi özellikle Romanya sınırında yapılmıştır. Buna rağmen bölgedeki çoğunluğu hala Türk-Tatar nüfusu oluşturmaktaydı. 1912 yılı itibariyle Güney Dobruca’daki iki büyük bölgede toplam 282.778 nüfusun dağılımı şu şekildeydi;

Romenler: 1.288 Kalikliya[5], 5.314 Silistre = 6.662

Bulgarlar: 68.307 Kalikliya, 53.618 Silistre= 121.925

Türk-Tatar: 67.827 Kalikliya, 68.400 Silistre = 136.224

Çingeneler = 11.000

Diğer azınlıklar = 7000[6]

        Birinci Balkan Savaşı’nda Osmanlı karşısında Balkan devletlerinin 1912 Ekim’inden Kasım’a kadar olan süreçte kısa sürede başarı elde etmesi, Romanya’da sürpriz olarak karşılanmıştır. Romanya’nın daha önce öne sürdüğü politikaların tam tersine Balkan sınırlarında köklü değişiklikler olması, Romanya devletini ve kamuoyunu harekete geçirecektir. Özellikle Dobruca ve Tuna Nehrinin güneyi ile ilgili sınırların 1878 Berlin Antlaşması’nın 46. maddesine aykırı şekilde Bulgaristan’ın lehine değişmesi Romanya’nın tepkisine neden olacaktır. Romen hükümeti özellikle Dobruca’nın durumu ile ilgili olarak büyük devletler nezdinde girişimlerde bulunarak bu bölgenin Romanya’ya ait olduğunu vurgulamıştır. Rusya’nın Bükreş Elçisi Mösyö Sebeko, Romen Başbakanı Titu Mairescu ile temasa geçerek Romanya’nın barış konferansına davet edileceğini ve Balkan ittifakına sadık kalması durumunda Romanya lehine bazı gelişmeler yaşanacağı yönünde teskin edici bilgiler vermiştir. [7]

                    Birinci Balkan Savaşı sonunda Londra Konferansı’nın ilk görüşmeleri, 20-25 Aralık 1912, ikincisi ise 2-7 Ocak 1913 tarihleri arasında yapılmış ve Bulgar delegesi Stoyan Danev, Güney Dobruca ile ilgili olarak sadece küçük sınır değişikliklerini kabul edebileceklerini ifade etmiştir. Konferansta büyük devletlerin delegeleri 1878 Berlin Konferansı’nda doğan haklarından dolayı Romanya’ya destek vermişlerdir. Bulgarlar ise bu düşünceye şiddetle karşı çıkmışlardır. Osmanlı ordularına karşı en büyük zaferi kendilerinin kazandığını ifade eden Bulgar heyeti, Hristiyan Balkan topraklarından Osmanlı Devleti’ni atmak üzereyken, Osmanlı karşıtı birlikte yer almayan Romanya’nın ödüllendirilmesini kabul etmeyeceklerini deklare etmiştir.[8]        

                    Güney Dobruca konusunda Romanya kamuoyu da Romen hükümeti gibi düşünmekteydi. Romen halkı yürütülen diplomasi ile Silistre bölgesinin Romanya topraklarına katılamayacağını, Romen ordusunun acilen Güney Dobruca’ya girip bölgeyi işgal etmesini istemekte ve bu yönde ülkenin çeşitli bölgelerinde protesto gösterileri yapmaktaydı. Bununla birlikte siyasi partiler de çeşitli fikirler ortaya atmaktaydı. Örnek olarak Liberal Parti Başkanı Nicolea Ioarga, 1912 yılı ortalarında Güney Dobruca’ya askeri müdahaleyi desteklerken zaman içerisinde partisinin fikri, Büyük Güçlerin etkisiyle değişiklik göstermekte ve bu sorunun diplomasi yoluyla çözülmesini istemekteydi. Buna paralel olarak Romanya adına Londra Konferansı’nda görüşmeleri yürüten Romen diplomat Take Ionescu, daha önce ortaya atılmış olan Bulgarların öncelikli olarak Edirne’yi ele geçirmesi sonra da Bulgarların Güney Dobruca’da Romenlerin lehine sınır değişikliği yapması fikrini destekleyecektir. Take Ionescu, daha da ileri giderek Romanya kralını Romen ordularının Edirne’yi tekrar Hristiyan dünyasına kazandırmak için Bulgarlara yardım etmesi yönünde ikna etmiştir. Fakat bu fikrin yaratıcısı olan Alman Şansölyesi Kiederlen Wachter’in kanser hastalığı nedeniyle ölmesi, bu planın uygulanmasını ortadan kaldıracaktır.[9]        

        Romen Başbakanı Titu Mairescu, Dobruca meselesi hakkında yaklaşan muhtemel bir savaş öncesi ‘Büyük Güçler’in desteğini almak için diplomasi atağına geçmiştir. Aralık 1912’de Rus diplomat Sbeko ile Avusturya-Macar elçisi Fürstenberg ile görüşmeler yapmıştır. Romen başbakan, sorunun diplomasi yoluyla çözülememesi durumunda Romanya’nın Güney Dobruca bölgesini işgal etmek zorunda kalacağını Rus ve Avusturya-Macar diplomatlara gerekçeli nedenleriyle aktarmıştır. Ayrıca Almanya ve Fransa’nın da Bükreş’teki elçileriyle görüşmeler yaparak Dobruca’nın Romanya’ya geçmesi dışında hiçbir olasılığı kabul etmeyeceklerini ifade etmiştir.[10]

        Romanya, Bulgaristan’ın Güney Dobruca üzerindeki emellerinden kuşku duymaya devam ederken 1912 yılında Osmanlı Devleti tarafından gelen Balkanlarda statükonun korunması anlaşmasını da hemen reddetmiştir. Aynı zamanda Romen hükümeti Avrupa Türkiye’sinde yer alan ulusların bağımsızlığını alması ya da bağımsız olanların da (Bulgaristan da dâhil olmak üzere) Osmanlı öncesi kendilerine ait toprakları yeniden elde etmesi gerektiği yönünde fikirlerini diğer Balkan toplumlarıyla paylaşmıştır. [11]

        Birinci Balkan Savaşı sonrasında Londra’da yapılan görüşmelerde Bulgaristan ile diğer Balkan devletleri üzerinde başta Makedonya’nın paylaşımı olmak üzere diğer sınır değişiklikleri üzerinde antlaşma sağlanamaması, 1913 yılının başından itibaren Balkanlarda ikinci bir savaşı beraberinde getirecektir. Osmanlı Devleti’ne karşı Birinci Balkan Savaşı’nda, en önemli başarıları kendilerinin kazandığı iddiasında olan Bulgarlar, Makedonya’nın paylaşımı noktasında Yunanistan ve Sırbistan’a taviz vermemişler ayrıca Güney Dobruca konusunda Romanya ile de ters düşerek İkinci Balkan Savaşı’nın önüne geçilmesi noktasında tüm diplomatik yolların tıkanmasına sebep olmuşlardır.

        Haziran 1913’de Balkanlarda hareketlenme artacaktır. Makedonya ve Güney Dobruca sorunlarını çözmek için Petersburg’daki konferansta alınan kararları Bulgaristan’ın reddetmesi, Sırbistan, Yunanistan ve Romanya ile Bulgaristan arasındaki gerginliği arttıracaktır.[12] Bu dönemde Bulgar hükümeti, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Almanya’nın diplomatik yardımına eğilim göstermekte ve bu devletlerle yakınlaşmaya çalışmaktaydı. Ayrıca Bulgaristan kamuoyunda Trakya, Makedonya ve Dobruca’da Bulgar sınırlarının genişletilmesi yönünde de bir hava oluştu. Bulgaristan’daki şovenist gruplar, Bulgar hükümetinin harekete geçmesi amacıyla propagandalara başladılar. 9 Haziran’da Liberal Parti lideri Vasil Radoslavov, bir miting düzenleyerek Bulgar Kralı Ferdinand’dan Bulgar ordusunun Sırp ve Yunanları Makedonya topraklarından söküp atmasını talep etmiştir. 16 Haziran 1913 gecesi bütün planları tamamlayan Bulgar komandoları, Sırplara ve Yunanlara saldırmıştır.[13]

        İkinci Balkan Savaşı, birkaç farklı bölgede ilk savaşa göre daha kısa sürede sonuçlanmasına rağmen Balkan coğrafyasında etkileri uzun süre devam edecek bir mücadele olmuştur. Romenlerin savaşa katılması kısa sürede savaşın Bulgar karşıtı müttefiklerin lehine dönmesine neden olacaktır. 1912 yılı sonundan itibaren hazırlık içerisinde bulunan Romen ordusu Güney Dobruca’yı işgale başlayacaktır. 28 Haziran 1913 günü Romanya Savaş Bakanı General Hârjeu, Romen ordusuna tarihsel sebepler nedeniyle Romanya’nın olması gereken Silistre’nin tamamını ele geçirmesi yönünde emir verecektir. Bulgar ordusu Makedonya ve Trakya’da Sırp ve Yunanlılarla savaşırken, Romen ordusu hiçbir engelle karşılaşmadan Sofya önlerine kadar gelmiştir. Romenlerin amacı Güney Dobruca’yı ele geçirmek olduğu için Romen ordusu daha ileri gitmemiş, Romen Kralı I. Karol’un emriyle Sofya’ya saldırmamıştır. Bulgar Kralı Ferdinand ise Sofya önlerine gelen Romen orduları karşısında Bulgar ordusuna askeri mücadeleye son vermeleri yönünde talimat vermiştir. Sırbistan ve Yunanistan ile de aynı anda savaşta bulunan Bulgaristan, İtalya aracılığıyla 5 Temmuz 1913 tarihinde Romanya’ya bir teklifte bulunmuştur. Eğer Romanya, savaşta tarafsız kalarak Bulgaristan ile Sırp-Yunan ittifakı arasında bir barış yapılmasını sağlar ise Güney Dobruca’da Turtuca ile Balçık arasındaki bölgeyi Romanya’ya bırakacağını taahhüt etmiştir. Romen Başbakanı Mairescu, 7 Temmuzda bu teklife verdiği cevapta Bulgaristan’ın teklifinin çok geç kaldığını ve Romanya’nın kendisine ait olan toprakları alana dek askeri harekâta devam edeceğini ifade etmiştir. Bundan başka Romanya ordusunun harekâtını durdurması için İkinci Balkan Savaşı’ndaki tüm tarafların barış yapmasını şart koşmuştur. Romen ordusu, İkinci Balkan Savaşı sırasında daha önce diplomatik yollardan talep ettiği Güney Dobruca’nın Silistre, Tutrakan, Pazarcık ve Balçık şehirlerini işgal etmiş ve barış antlaşmasının imzalandığı 10 Ağustos 1913 tarihine kadar birliklerini Tuna nehri hattı boyunca tutmaya devam etmiştir.[14]

        Romanya Krallığı, Güney Dobruca’nın işgalinin tamamlanmasından sonra dünya kamuoyuna verdiği deklarasyonda; Romanya’nın güney sınırında Bulgaristan’a karşı başlattığı harekette, Romen milletinin Bulgaristan’ın her hangi bir şehrine ya ordusuna zarar verme amacı güdülmediği, sadece Romanya’nın güney sınırını güvence altına alma ve tarihsel nedenlerden dolayı kendisine ait olması gereken toprakları Romanya ile birleştirmeye yönelik faaliyet gösterildiği açıklanmıştır. Balkan Yarımadası’nda yaşanan bu krizde tarafsız kalamayacağı için Güney Doğu Avrupa’da barışın sağlanması ve çatışma ortamının sona erdirilmesi için Romanya Devleti’nin, üstüne düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiği belirtilmiştir. Deklarasyonun sonunda Balkan ittifakının zafere ulaşmasında Romen ordusunun başarılarının çok önemli bir paya sahip olduğu da vurgulanmıştır.[15]

        Romen ordusunun kısa sürede başarı sağlamasının çeşitli nedenleri vardır. Her şeyden önce 1878’de bağımsızlığını kazanmasından sonra 1913 yılına kadar Romen ordusunun modernizasyonu için yeterli zaman olmuş, Romanya’nın kralları Romen ordusunun gelişmesi için yeterli bütçeyi ayırmışlardır. Bundan başka Romanya’nın jeopolitik durumu (çevresinde Avusturya-Macaristan, Rusya ve Osmanlı Devleti gibi büyük güçlerin varlığı) Romen hükümetinin ordusunu güçlendirmeye yöneltmiştir. Özellikle Rusya’nın Bulgaristan’a bölgede destek vermesi, XX. yüzyıl başlarında Romanya’nın ordusuna büyük önem vermesine neden olmuştur. [16]

        Balkan savaşlarını bitiren barış konferansı 28 Temmuz – 10 Ağustos 1913 tarihleri arasında Bükreş’te toplanmıştır. Romanya açısından barış konferansının Bükreş’te toplanması büyük bir prestij olarak algılanmıştır. Romanya kamuoyuna göre Temmuz 1913’de Romen ordularının kısa sürede kazandığı başarı, Sırp ve Yunanlıların da Bulgarlara karşı zafer elde etmesinde büyük katkı sağlamıştır. Çünkü Bulgar ordusu Sırp ve Yunan ordularına karşı savaşırken ilk savaşa katılmamış Romen ordusu Sofya önlerine kadar ilerlemiş ve Bulgarları ateşkese zorlamıştır. Bu nedenlerden dolayı Romanya kamuoyu, barış konferansının Bükreş’te toplandığına inanmaktaydı. Ayrıca Romanya’nın bu başarısı, Büyük Güçlerin Romanya algısında önemli bir yere sahip olacaktı. Bükreş’teki barış görüşmelerine savaşa katılan taraf ülkelerin yanında Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden parlamenterler ve gazeteciler de katılmıştır. Barış görüşmelerinin açılış oturumu 30 Temmuz 1913 günü saat 16.00’da başlamış ve konferansın başkanlığına Romen Başbakanı Titu Mairescu seçilmiştir. Sekretarya olarak da 3 Romen diplomat ve diğer taraflardan da birer üye seçilmiştir.[17]

 

        Bükreş Konferansında taraflar 9 Ağustos akşamı bütün konularda anlaşma sağlayarak 10 Ağustos 1913 günü antlaşma metnini imzalamışlardır. Birinci Balkan Savaşı’nın en çok kazananı durumunda olan Bulgaristan, Güney Dobruca’yı Romanya’ya, Makedonya’yı ise Yunanistan ile Sırbistan’a terk etmek zorunda kalmıştır. Romen başbakanı Titu Mairescu, yaptıkları antlaşma ile Romanya adına Balkanlarda hep birlikte barış ve refah içerisinde yaşamayı dilediklerini ifade etmiştir. Romen başbakandan sonra konferansa katılan Yunan, Bulgar, Sırp ve Karadağlı diplomatik temsilciler de söz alarak Bükreş Antlaşması’nın Balkan milletleri arasında sosyal, kültürel ve ekonomik işbirliği için bir başlangıç olması yönünde temennilerini ortaya koymuşlardır.[18]

        Sonuç

        Balkan Savaşlarının Romanya açısından sonuçlarına bakıldığında; öncelikli olarak Romen devlet adamlarının sabırlı ve etkin bir dış politika izledikleri öne çıkmaktadır. Balkan topraklarının geleceğinde bölge ülkeleri kadar dönemin büyük güçlerinin de etkili olduğunun bilincinde olan Romen hükümeti, başarılı bir politika izleyerek Güney Dobruca konusunda dış politik desteği almayı başarmıştır. Birinci Balkan Savaşı’na katılmayan dolayısıyla diğer Balkan ordularına nazaran yorgun olmayan Romen ordusu, hiçbir engelle karşılaşmadan Güney Dobruca’nın ilhakını tamamlamıştır. 1878 Berlin Antlaşması’nda Rusların etkisiyle Romanya’ya bırakılmayan Güney Dobruca, Romen diplomasisi ve ordusunun İkinci Balkan Savaşı’ndaki başarıları neticesinde, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ile Romanya’ya katılmıştır.        

          G. A. Dabija, Cadrilaterul Bulgar (Bulgar Dörtgeni), Bucureşti, 1913.

        1913 Yılı İtibariyle Güney Dobruca’nın Nüfus Dağılımı

        Kırmızı Renkli Bölgeler- Türk

        Yeşil Renkli Bölgeler- Bulgar

        Mavi Renkli Bölgeler- Romen

        Çevirisi- Balkanlarda Romanya, Avrupa Medeniyetini Temsil Ederken Bulgarlar, Balkanlarda Barbarlığı Temsil Etmektedir. Ilustrata Gazetesinin 6 Temmuz 1913 Tarihli Manşetinden.

        [1] Gheorghe Zbuchea, România şi Razboaiele Balcanice 1912-1913, Bucureşti, 1999, s. 147-148.

        [2] Zbuchea, a.g.e., 149-151.       

        [3] G.A. Dabija, Cadrilaterul Bulgar, Bucureşti, 1913, s. 7.

        [4] Proiecte şi planuri de operatii ale Marelui Stat Major Roman (pana in anul 1916), Bucureşti, 1992, s. 60.       

        [5] Caliacra: İki savaş arası dönemde Romanya’nın güneyinde bir coğrafi bölgenin adı. Bölgenin merkezi şehri Pazarcık olmakla birlikte günümüzde Bulgaristan sınırları içeresinde Dobriç ismiyle yer almaktadır.       

        [6] A. P. Arbore, “Carecterul etnografic al Dobregei sudei (din epoca turceasca pâna la 1913)” Anale Dobregei, Nr. XX, 1938, s. 112-118.       

        [7] Documente Diplomatice, Evenimentele din Peninsula Balcanica, Actunea Romaniei, Bucureşti, 1913, s. 7-8.

        [8] Zbuchea, a.g.e., s. 160.

        [9] R. Seişanu, Take Ionescu, Bucureşti, 1930, s. 156-158.       

        [10]Nicolea Iorga, Supt trei Regi, Bucureşti, 1932, s. 151.        

        [11] Zbuchea, a.g.e., s. 154.       

        [12] Birinci Balkan Savaşı sonunda oluşan sınır anlaşmazlıklarını görüşmek üzere, Balkan devletleri ve büyük devletlerin temsilcileri, Rusya’nın Petersburg kentinde 12-15 Nisan 1913 tarihleri arasında görüşmeler yapmışlardır. Bu konferansta Güney Dobruca’nın Silistre şehri hariç Romanya’ya bırakılması kararlaştırılmıştır.       

        [13] Zbuchea, a.g.e., s. 196,200.       

        [14] Titu Mairescu, România, Razboilele Balcanica şi Cadrilaterul, Ed: Stelian Neagoe, Bucureşti, 1995, s. 221-224.

        [15] Documente Diplomatice, s. 160-161.

        [16] N. Iorga, Istoria armatei româneşti, vol. II, Bucureşti, 1930, s. 212.       

        [17] Zbuchea, a.g.e., s. 279-280.

        [18] A. Parfeni, Studiu istoric al campaniei româno-bulgare din anul 1913, Bucureşti, 1915, s. 22.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Müjgan DENİZ
    4 yıl önce

    Gerçekten bilgi içeren ve doğrı analizlerde bulunulmuş değerli bir makale olmuş, tebrik ediyorum Ömer hocayı. Ben de Bulgaristan-Romanya Türkleri ve Dobruca meselesiyle ilgili bilgi topluyorum bu konulara ilgim var, ve de şimdiye kadar Kemal Karpat hocamızın yazıları dışında bulduğum en kapsamlı ve doyurucu kanaklardan biri bu yazı oldu.