Babasından Fatih'e nasihatler

SULTAN II. MURAD HAN’IN OĞLUNA NASİHATLERİNİ İÇEREN FATİH SULTAN MEHMED’E NASİHATLER, FATİH’İN YETİŞME KOŞULLARI VE BABASI SULTAN II. MURAD’IN HAYATA BAKIŞI HAKKINDA İPUÇLARI SUNUYOR.

Babasından Fatih'e nasihatler
23 Eylül 2015 - 22:03
SUAVİ KEMAL YAZGIÇ

Fatih Sultan Mehmed’e Nasihatler adlı kitabın bir romana da ilham verebilecek bir hikâyesi var. Birkaç satırda özetlersek şunları diyebiliriz: Sultan II. Murad’ın “Fatih” olacak oğlu II. Mehmed’e yaptığı tavsiyeleri Venedik Elçisi Andrea Coscolo not alır. Bu notları daha sonraki Venedik Elçisi Marino di Cavallo Fatih Sultan Mehmed’in torununun oğlu Kanuni Sultan Süleyman’a hediye eder. Nasihatlerin yolculuğu birkaç kuşakla sınırlı kalmaz ancak. 1970’li yıllarda Abdullah Uçman hocası Amil Çelebioğlu’ndan varlığını öğrendiği kitabı yayına hazırlar. Tercüman’ın 1001 Temel Eser serisi için yayına hazırlanan kitabın okurla tekraren buluşması ise 2015 yılını bulur. Böyle bir padişahın ileride İstanbul’u fethedecek olan şehzadesine yaptığı tavsiyeler bugüne ulaşmış olur.

NASİHATLERDE ZAMANIN RUHU
Esasen Selçuklu Veziri Nizammülmülk’ün Siyasetname’sinden Koçi Bey’in risalelerine uzanan kapsamlı bir nasihatnameler geleneğinin bir halkasıdır Fatih Sultan Mehmed’e Nasihatler.  Osmanlı hanedanında şehzade yetiştirmek için ilk disiplinli metodu da II. Murad’ın uyguladığı düşünülürse kitabın “büyük resim” içindeki daha net bir şekilde anlaşılacaktır zannediyorum.

Daha da önemlisi “neyin tavsiye edildiği?” sorusu aynı zamanda da neyin önemsendiği/dikkate/ciddiye alındığının; sözüm özü hem kolektif hem de bireysel zihniyet dünyasının haritasının hatırı sayılır miktarda paftasının elde edilmesini sağlar. Genç şehzadenin babasının yaşına rağmen nasıl dinç kaldığı sorusu üzerine kitap haline gelen nasihatleri veren II. Murad, insanları doğumdan itibaren bebeklik-çocukluk- gençlik-ergenlik- olgunluk-yaşlılık gibi çağlara ayırıp, bunlara tek tek örnekler vererek açıklamayı tercih eder. Mesela doktora çok az başvurmuş olduğunu, çünkü hemen her şeyi ölçüyle kullandığını, hiçbir zaman ölçüyü kaçırmadığını söyler. Ölçülü olma, ona göre her hastalığın tek çaresidir. Perhiz her hastalığı def eder. II. Murad zaman zaman hastalansa da bu tedbir ile hastalığını doktorunun çabuk iyileştirdiğini söyler. “Beni böyle sapasağlam olarak ihtiyarlığa ulaştıran iki şey vardır tecrübe ettiğim ve adet haline getirip uyguladığım. Bunlardan biri az yemek yemek, diğeri de yemeklerimi sindirebilmek için ister sabah ister akşam, oturmayıp bazen atla bazen de yaya olarak gezip dolaşmamdır.” der mesela.

BESLENME NASİHATLERİ

Beslenme tarzı hayat tarzının nişanesidir. Bu açıdan sözkonusu nasihatname sadece beslenmeyle ilgili tavsiyelerden ibaret kalsa da dikkatle kulak kesilmesi gereken bir kaynak olacaktı. Yine de kitap sadece vücudun beslenmesiyle ilgili değil. Mesela şu tavsiye de siyasetin nasıl beslenmesi gerektiğine ilişkin:“Ey oğul! Şunu iyice bellemelisin! Herhangi bir şeyin devamlı olarak kaba kuvvet, kılıç, kahramanlık ve ezici güç zoruyla meydana gelmesiyle, akıl, tedbir, sabır, ileri görüşlülük, imtihan ve yorucu tecrübeler neticesi meydana gelmesi arasında büyük farklılıklar vardır. Birinci yol her zaman geçerli olmadığı gibi, sakıncaları da çoktur.” II. Murad bu fikrini desteklemek için kendi yakın tarihinden de örnek veriyor. “Mesela dedem Sultan Yıldırım Bayezid sadece kılıcına güvenmeyip, tedbirini de onunla birlikte alıp, birazcık aklını da kullanabilmiş olsaydı Timurlenk hadisesi olur muydu hiç?” diyerek Osmanlı Devleti’nin en trajik olaylarından Fetret Dönemi’ne atıfta bulunuyor. Sonra da bu konudaki nasihatini şöyle tamamlıyor: “Bütün bunlar gösteriyor ki, aklın gücü kılıçtan daima üstündür.”

PADİŞAH OLMAYA GEREK YOK
Son bir not da “nasihatlerin” kimlere hitap edeceği hakkında. Kişisel gelişim kitaplarının ayyuka çıktığı bir ortamda Bülent Akyürek’in kitabına isim olarak seçtiği imdat çığlığının İçinizdeki Öküze Oha Deyin olmasını hatırlattıktan sonra “Padişahlar, elinde terazi tutmuş bir kimseye benzerler. Asıl padişah odur ki, elindeki teraziyi doğru tuta.” gibi esaslı bir tavsiyenin sadece “şehzadelerin” hayatlarına bir zenginlik katmayacağı aşikar. Yine de kişisel gelişim yerine “kemal”e talip olanların bu kitaptan alacağı pek çok ilham ve ibretin bulunduğunu söylemeden yazıyı bağlamak istemem.

Bütün bu tavsiyeleri okurken kitabın hemen başına eklenen ve Abdullah Uçman ile Mehmet Nuri Yardım’ın yaptığı söyleşide Uçman’ın dikkat çektiği durum akla geliyor. II. Murad hakkında kaleme alınan metinlerde “aşırı derecede eğlenceye ve işrete düşkünlüğünden” bahsettiğini hatırlatan Uçman, bu tespitin gözden geçirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Belki de bir insanın bütün hayatını, bir cümle ile izah etmekten kaynaklanıyordur bu tespit.

Büyüyen Ay Yayınları bu metni; günümüz diliyle, transkripsiyonuyla ve tıpkı basımıyla yayınlayarak örnek bir edisyona imza atmış. Bu özel edisyon için yayınevi ayrıca tebriki hak ediyor...

KİTAPTAN TADIMLIK

“İhtiyarlar, bir gemide oturmuş, hiçbir iş yapmaz gibi görünen bir dümenciye benzerler. Çünkü, geminin diğer mürettebatı bir aşağı, bir yukarı devamlı çalışma halindedirler. Kimileri yelken toplar, kimi su çeker, kimi ipleri bağlar, kimi de serene çıkar, fakat dümenci olduğu yerde durur. Onu görenler, hiçbir iş yapmadığını sanırlar. Halbuki geminin bütün sorumluluğu onun üzerindedir. Dümenci, gemiyi gereği gibi iyi yönetemezse, gemi devrilir veya karaya oturur; o zaman da gemi içindeki diğer bütün çalışmaların hiçbir anlamı kalmaz”

Fatih Sultan Mehmed’e Nasihatler

Hazırlayan Abdullah Uçman

Büyüyenay Yayınları 

star gaz


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum